‘Orada olmazsam ömrüm boyu vicdanımın altında ezilirim’

Güncelleme Tarihi:

‘Orada olmazsam ömrüm boyu vicdanımın altında ezilirim’
Oluşturulma Tarihi: Mart 12, 2023 07:00

Türkiye’yi sarsan Kahramanmaraş depremlerinin ilk gününden itibaren kamu ve özel sektörden binlerce madenci, arama kurtarma çalışmalarına gönüllü katıldı. Fenerlerini bu kez maden ocakları yerine enkaz altındaki canları kurtarmak için kullandılar ve afetin kahramanı oldular: “Baretin sığdığı her yere zaten gözümüz kapalı gireriz. Allah bir daha böyle bir felaket vermesin ama bir daha olsun, bir daha gideriz.”

Haberin Devamı

Madencilerimizin feneri, bu kez maden ocakları yerine enkaz altındaki canları aydınlattı. Kömür çıkarmak için kazdıkları tünellere değil, depremin yarattığı enkaza gözü kapalı girdiler. Gece gündüz demeden “Bir kişiye elimizi uzatsak yeter” deyip molozların altında çalıştılar. Türkiye’nin dört bir yanından giden madenciler, ellerinde kazma-kürek ne varsa, depremin vurduğu 11 ilde yüzlerce vatandaşı enkaz altından çıkarmayı başardılar. Üzücü haberler de verdiler, mucizeler de gördüler. Yeri geldi enkaz altında sezaryenle doğuma vesile oldular. 6 Şubat’ta tüm Türkiye’yi yasa boğan Kahramanmaraş depremlerinin kahramanları madencilerle yaşadıklarını konuştuk.

‘Anneler çocuklarına sarılmış, babalar da onların yakınındaydı’
Burçak Kara (35), maden işçisi, Zonguldak Entegre Madencilik

Haberin Devamı

‘Orada olmazsam ömrüm boyu vicdanımın altında ezilirim’

◊ Zonguldak’taki özel sektör maden ocaklarında çalışan arkadaşlarla depremin üçüncü günü gruplar oluşturduk. Ekibimle birlikte bir otobüs durdurduk. Otobüsten Samandağ yol ayrımında indik. Yaklaşık
1-2 kilometre yürüdük. Depremden kurtulan bir amcamızın pikap kamyonunu aldım. 40 adamı kamyonun sırtına yükledim, Hatay’a ulaştık.

◊ Giderken psikolojimizi buna hazırlamıştık. Babam 99 depreminde madenci olarak Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun arama kurtarma faaliyetlerinde görev aldı.

6 Şubat’ta da beni akşamdan arayıp “Hazır ol, orada hayatınız boyunca hiç görmediğiniz olaylara tanık olacaksınız. Deprem bölgesinde çalıştığınız süre boyunca yaşadıklarınızı döndükten sonra unutacaksınız çünkü bunlarla hayatınıza devam edemezsiniz” dedi.

◊ Hatay’ın Esenlik Mahallesi’nde enkazdan yaşlı bir teyzemizi canlı çıkardık. Önce 60–70 yaşlarındakileri aldık. Sonra çocukların boyları daha küçük, yaşam boşluklarında hayatta kalabilmişlerdir diye çocuklu ailelere gitmeye gayret ettik. 6 yaşındaki bir çocuğu enkazdan çıkardık.

◊ 40 cenazeyi binalardan dışarı alabildik ama 20 kişinin cenazesine ulaşmış olmamıza rağmen enkazdan çıkaramadık. Çünkü delici ekipmanımız yoktu. İnsanlar iş makinelerini getirip bizi çağırıyorlardı. Artık kolumuzdan tutup “Annemi, babamı veya çocuğumu enkazın altından alın” diye bizden yardım istiyorlardı.

◊ Cenazelere ulaştığımız zaman genelde anneleri çocuklarına sarılmış vaziyette, babaları da onlara çok yakın konumda bulduk. Orada ailenin ne kadar değerli olduğunu anladık. Çoğu enkazın altında birbirini kucaklamıştı. Belki oraya ilk günden gidebilmiş olsaydık daha çok insanı kurtarabilirdik. Biz madenciler baretin sığdığı her yere zaten gözümüz kapalı gireriz. Bizim yaradılışımızda var bu, hiç düşünmeyiz. Ailem giderken endişelendi ama ben onlara “Ben orada olmazsam ömrüm boyu vicdanımın altında ezilirim” deyip yola çıktım.

Haberin Devamı

‘6 günde, tüm hayatım Antakya’da geçmiş gibiydi’
Oğuzhan Bank (43), maden mühendisi, Zonguldak Türkiye Taşkömürü Kurumu

‘Orada olmazsam ömrüm boyu vicdanımın altında ezilirim’

◊ Madenci arkadaşlarla bir WhatsApp grubumuz var. Onlar “Hadi gidelim” deyince 120 kişilik bir ekiple yola çıktık. 22 kişi Adıyaman’a, biz de 98 kişi Antakya-Hatay’a intikal ettik. Deprem pazartesi oldu, biz perşembe öğlen bölgeye varabildik. Zonguldak’tan Antakya’ya karayolu ile 12-13 saatte gidersiniz. Biz havaalanında beklemek zorunda kaldık, 30 saatte uçakla gidemedik. Oraya vardığımızda büyük bir kaosla karşılaştık.

◊ Enkazdan 9 cenaze çıkarıp teslim ettik. Geceleri çalışmalar, aydınlatma ve elektrik sıkıntısı yüzünden daha zordu. Oraya gittiğimizde enkazda görevlendirme yapan veya düzeni sağlayan kimseyi bulamadık. Koordinasyonsuzluk büyük sıkıntı yarattı hepimize.

◊ Deprem bölgesindeki insanların yüzlerinde, ‘Madenciler enkaz altındaki canlarımızı çıkarırlar’ şeklindeki güveni görebiliyorduk. Keşke bir cana dokunabilseydik ama maalesef hep cenaze çıkarabildik.

◊ Orası bir film gibiydi. Orada geçirdiğim 6 günde, tüm hayatım Antakya’da geçmiş gibiydi. İnsanlar ailesinden, evinden barkından koptu. Büyük bir facia. Allah bir daha yaşatmasın kimseye. Ailem afet bölgesine giderken endişelendi ama oradaki insanların durumunu görünce ailemin evhamlanmasını çok önemsemedim.

Haberin Devamı

‘Göndermeselerdi iznimi kullanıp yine de gidecektim’
Umut Güneş (29), maden işçisi, Amasra Türkiye Taşkömürü Kurumu

‘Orada olmazsam ömrüm boyu vicdanımın altında ezilirim’

◊ Geçen sene 14 Ekim’de madende patlama oldu, 42 arkadaşımızı şehit verdik.O kazadan sonra ben de 4 gün yoğun bakımda yattım. 1 ay sonra tekrar işe başladım. Şehit aileleri perişan haldelerdi. Hayatını kaybeden arkadaşlarımızın çocukları sosyal medyadan “Babamı çok özledim” şeklinde paylaşımlar yapıyorlardı. Maden patlaması derinden yaraladı bizi. Üstüne 4 ay sonra da Kahramanmaraş depremi geldi başımıza. Başka canlar yanmasın, aileler üzülmesin diyerek deprem bölgesine gittik.

◊ Toplam 120 gönüllü gittik afet bölgesine. Normalde ben ilk ekipteydim ama “Patlamadan yeni çıktın, kafanı toplayamadın” diye amirlerim benim adımı silmişler listeden. Ertesi gün yine söyledim, yine kaldırmışlar ismimi. Göndermeselerdi içeride 9 gün iznim vardı, onu kullanıp yine de gidecektim. Sonra tamam dediler. Kendimize bir ekip oluşturduk. Direkt Kahramanmaraş’a, depremin merkezine gittik.

◊ Elbistan’da yıkılan Kuran kursundaydık. Oranın halkı AFAD gelmeden 10 çocuk çıkarmış. Biz enkazda kalan 6-7 çocuğun yerini tespit ettik. Bir adam yanımıza gelip bize bir fotoğraf gösterdi. “Çocuğumun en son üzerinde bu kıyafetler vardı. Böyle birini gördün mü enkazda” diye sordu. Ona görmedim diye yalan söylemek zorunda kaldım. Bunu hissetmiş gibi direkt geldi bana sordu, sarıldık... Bu gibi durumlar insanı çok etkiliyor. Aklıma kendi ailem, 5 yaşındaki oğlum geldi.

◊ Enkazdan 50’den fazla cenaze çıkardık. Bir seferinde 8 katlı binanın bodrum katına kadar indik. Daha yeni vefat etmiş bir kadına ulaştık. Eşinin erkek kardeşi onun 8,5 aylık hamile olduğunu söyleyince direkt ona doğru kazmaya başladık. İki gün sonra kadına ulaştık, çocuğu karnında yaşıyordu. Sağlıkçıları çağırdık. Hemen enkaz altında sezaryen yaptılar. Operasyona bakamadım, oradan uzaklaştım. Hemen ardından “Çocuk yaşıyor” dediler.

Haberin Devamı

‘Bizim canımız yok, bizim canımız Türkiye’
Uğur Makar (26), maden işçisi-Amasra Türkiye Taşkömürü Kurumu

‘Orada olmazsam ömrüm boyu vicdanımın altında ezilirim’

◊ Depremin olduğu gün maden ocağında çalışıyorduk. Amasra Türkiye Taşkömürü Kurumu’ndan ‘Hızlı bir şekilde deprem bölgesine gidin’ şeklinde bir yazı geldi. Savaşa gidermiş gibi 20-30 kişilik bir grup yola çıktık. Kahramanmaraş yerle bir olmuştu, sanki bir savaş yaşanmış gibiydi. Binalar çökmüş, molozlar arabaların üzerine yıkılmış... İnsanların yardım çığlıklarını duyduk.

◊ AFAD ekiplerinin amirlerimizi yönlendirmesiyle içinde canlı olan enkaza gittik.

15-16 yaşlarında çocukları kurtardık. İnsanların yakınlarını kurtarabilmek için bizle birlik olup canla başla çalışmaları bana çok dokundu.

◊ Bir çocuğun dayısı geldi yanımıza. Enkaz altındaki yeğeninin kolundaki akıllı saat iki gün boyunca onun kalp atışını gösteriyormuş. Gelen giden olmamış oraya, imkânlar yetmemiş. Daha önce giden ekipler onu çıkaramamışlar. Biz gittiğimizde çocuk hayatını kaybetmişti, binadaki merhumları aldık.

◊ Biz enkaza gittiğimizde içeri gözü kapalı giriyoruz. Korkmuyoruz. Bizim canımız yok, bizim canımız Türkiye. Önemli olan, bir can bile olsa insanların hayatını kurtarabilmek. Allah bir daha böyle bir felaket vermesin ama bir daha olsun, bir daha giderim.

Haberin Devamı

‘Orada olmazsam ömrüm boyu vicdanımın altında ezilirim’

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!