‘Kendime karşı dürüst olmayı çok seviyorum’

Güncelleme Tarihi:

‘Kendime karşı dürüst olmayı çok seviyorum’
Oluşturulma Tarihi: Ocak 13, 2024 07:00

Bu sene adeta kariyerinin altın çağında, şöhretinin zirvesinde. Vizyona giren filmleri birbirini takip ediyor, işlerine neredeyse yetişilmiyor, “Çocukluğumda en güzel yaptığım şeyi yapıyorum, oyun oynamayı seviyorum, hepsi bu” diyor. Necip Memili ile sohbet ediyoruz: “Kendimi joker gibi görüyorum.”

Haberin Devamı

Ekranda canlandırdığı rollerden dolayı sert bir mizacı var gibi düşünüyorum. Stüdyoya girdiğimde çoktan Muhsin Akgün’le çekime başlamışlar. Dağınık saçları, takım elbisesiyle Fransız aktörleri anımsatıyor. Sonra yanıma geliyor, karşımdaki ekranda göründüğünden farklı, çok neşeli, yerinde duramayan ve aynı zamanda nahif biri.

‘Kendime karşı dürüst olmayı çok seviyorum’

- Geçen hafta vizyona giren ‘Başkan’, ayrıca sana ödül kazandıran ‘Annesinin Kuzusu’, yakında vizyona girecek olan ‘Arap Kadri ve Tarzan’, geçen aylarda izlediğimiz ‘Son Akşam Yemeği’ ve ekranda ‘Sandık Kokusu’... İşlerini sayarken bile zorlanıyor insan. Altın çağını mı yaşıyorsun?

Haberin Devamı

Buna evet diyebilirim. Bu kadar tercih edilmek çok kıymetli bir şey. Tabii ki bu projelerin hepsinde farklı çekim tarih aralıkları vardı ama yayımlanmaları denk düştü.

- Neden seni tercih ediyorlar?

Eşimin, yakın çevremin ve ‘Annesinin Kuzusu’ filminin yönetmeni, yakın arkadaşım Umut’un (Evirgen) söylediği bir şey var: “Senin olduğun şeye insan, o kapıyı açıp bir bakmak istiyor. Herhalde enerjin ve auranla birlikte, bir şeyi yapış şeklini de merak ediyoruz.” Bu laflar iyi bir şeyler yaptığımı hissettiriyor, o yüzden tercih ediliyorum gibi geliyor.

‘Kendime karşı dürüst olmayı çok seviyorum’

Bir şey olayım diye bir şey yapmıyorum. Yaptığım şey bir yere gidiyor. Meşhur olan ben değilim, yaptığım iş.

- Geldiğin noktada başrol gibi takıntıların var mı?

Ben kendimi joker gibi görüyorum. “Necip böyle bir şey yapacağız ve olman lazım” demelerine seviniyorum. Ben çocukluğumda en güzel yaptığım şeyi yapıyorum Hakan, oyun oynamayı seviyorum, hepsi bu.

- 43 yaşındasın. Şöhret için hiç geç kaldığını düşünüyor musun?

Bir şeylerin çok müptelası olmuyor, ona özenmiyor, öykünmüyorum; sadece onu çağırmayı tercih ediyorum ve zamana bırakıyorum.

Haberin Devamı

- Neler çağırmıştın şimdiye kadar?

Bir şeyleri kaliteli, konuşulacak ve keyifli halde yapmanın heyecanını ve zamanını dilemiştim. “Benim zamanım da gelecek” demediğim için bir geç kalınmışlık yok. Hatta hâlâ bir şeylerin erken olduğunu bile düşünüyorum.

‘Kendime karşı dürüst olmayı çok seviyorum’

- Erken mi?

Kesinlikle... Cem Yılmaz Abi’nin çok güzel bir lafı var; “Ben para için bir şey yapmadım; bir şey yaptım, para etti”. Genel olarak hayata böyle bakmaya gayret ediyorum. Bir şey olayım diye bir şey yapmıyorum. Yaptığım şey bir yere gidiyor. Ve şöyle diyorum, “Ben meşhur değilim, yaptığım iş meşhur”. İnsanlar onun içinden sizi cımbızlayıp, çekip gösterince de mutlu oluyorum.

Haberin Devamı

- Jön olmak ister miydin?

Oyunculuk dil gibi değişen ve dönüşen bir şey. Ben deformasyonu, gerçeği, kendime karşı dürüst olmayı çok seviyorum.

‘Kendime karşı dürüst olmayı çok seviyorum’

 

BİR ANIM VAR, HÂLÂ GÖZLERİM DOLAR...

- Yaşadığın nasıl bir yolculuktu?

Adana’dan İstanbul’a dört arkadaş geldik. Ekonomik zorluklar yaşadım. İstanbul’u, insanları bilmemek, tanımamak zordu. Şansıma hep iyi insanlar denk geldi. Mesela bir anım var, hâlâ gözlerim dolar, anlatayım mı?

- Tabii...

İstanbul’a ilk geldiğim zamanlardı, ‘Yaprak Dökümü’ dizisine seçildim, 30-35 bölüm oynadım. Ay Yapım sağ olsun, Pelin Diştaş, Mesude Eraslan, Kerem Çatay... Seninle bugün bu röportajı yapabiliyorsam onların emeği sayesinde. Yapım şirketi, Ulus 29’da bir gece düzenledi. Bütün dizilerinin oyuncularını da çağırmışlar. Ben Ulus 29’u hiç bilmiyorum tabii. Bir noktaya kadar vapurla gittim,  sonra dolmuşa bindim, yürüdüm. Baktım kapıda magazin var, Kıvanç Tatlıtuğ, Kenan İmirzalıoğlu gibi bir sürü isim içeri giriyor. Cebimde 20-25 lira para vardı. Gece boyunca oturduğum yerden insanları izledim. Allah rahmet eylesin, Ayberk Pekcan yanımda duruyordu, dedi ki “Oğlum çok solgun duruyorsun, yüzün bembeyaz, neyin var”, “Abi çok açım, üzerimde 25 lira var. Burada yemekler ne kadar bilmiyorum” dedim. “Bedava her şey, sen deli misin” dedi. Ama gece bitmek üzereydi. Bu aslında bir öğreti oldu benim için.

Haberin Devamı

‘Kendime karşı dürüst olmayı çok seviyorum’

- Ne gibi bir öğreti?

Bir şeylerin ahmakça, cahilce değil de öğrenilmesi gerektiğini gösterdi bana. Kendime “Necip bir yere yürüyerek gidebilirsin, yemek yemeyebilirsin ama bu keyifli ortamı gördün, bundan sonra davranışlarını ona göre şekillendir” dedim. Gittiğin yerin öngördüğü şeyleri önceden öğrenme, yapacağın muhabbetleri bilme durumunu öğretti bana.

‘Kendime karşı dürüst olmayı çok seviyorum’

 

GÜZEL BİR ÂŞIĞIM

- 40’lı yaşlar sende bir değişim yaptı mı?

Benim hayatımın dönüm noktası eşim Didem (Dayıcıoğlu) oldu. Bakış açımın, kendime yaptığım yatırımların yönünün  değişmesi Didem’le başlayıp devam ediyor. 

Haberin Devamı

- Nasıl bir âşıksın?

Güzel bir âşığım; eksiklikleriyle, fazlalıklarıyla Didem’in hayatında keyifli biri olduğumu düşünüyorum.

‘Kendime karşı dürüst olmayı çok seviyorum’

- Aşk evlenince nasıl değişiyor?

Birbirimizi 5 yıldır tanıyoruz. Her gün yeni bir yanımızı keşfediyoruz. Eşim Vogue dergisinde editördü, işi ve hayata bakışı nedeniyle çok dolu biri, ben onun sayesinde giyinmeyi, oturmayı, kalkmayı, gezmeyi, yeni ülkeleri ve o yerlerin üslubunu, tavrını öğreniyorum.

- Kızın Asya 3,5 yaşında. Çocuk sahibi olmak hayatını nasıl değiştirdi?

Kızımla çok muazzam bir ilişkim var. İki birey gibiyiz. Fütursuzken daha usturup sahibi oldum. Olaylara artık 20 yerden bakmaya, kendimi daha hızlı geliştirmeye çalışıyorum.

‘Kendime karşı dürüst olmayı çok seviyorum’

 

BİR ŞEYİ BİLMEK ZORUNDA DEĞİLSİN AMA ÖĞRENMEK ZORUNDASIN

- Adanalı olduğunu biliyoruz. Annen, baban ne iş yapardı?

Rahmetli babam kaynak ustasıydı, annem ev hanımı. Üç kardeşiz, birimiz hâlâ Adana’da yaşıyor. Biri de Bahtiyar Memili, şimdi ‘Kızılcık Şerbeti’nde (Zülkar karakteri) oynuyor.

- Çocukluğun nasıl geçti?

Yoksul bir ailede büyüdüm ama ‘Neşeli Günler’ filmindeki dostluklar, o sevgi, birbirleriyle olan şakalaşmalar vardı ve çok güzeldi.

‘Kendime karşı dürüst olmayı çok seviyorum’

- Berberlikten garsonluğa kadar bir sürü işe girmişsin...

Bugün bu işi iyi yapmayı rahmetli babama borçluyum. Bilmek bizde sakıncalı bir cümle, bir şeyi bilmek zorunda değilsin ama öğrenmek zorundasın. Babam “Ne kadar çok insanla vakit geçirir, muhabbet edersen, o kadar çok şeye sahip olursun” derdi. Kuyumcu atölyesinde, berberde, kaportacıda, motor tamircisinde çalıştım. Öğrendiklerim de çok işime yaradı. Bir şeyi oynarken cebimde bir sürü insan, bir sürü materyal vardı...

- Çukurova Devlet Konservatuvarı mezunusun.  Saydığın işleri yaparken konservatuvar nasıl girdi kanına?

Sevda Teyzem, “Komşumuzun oğlu tiyatro yapıyor. Necip’i de oraya yollayalım” diyerek ilk destekçim oldu. 19 yaşındaydım. Amatör tiyatro grubunda Seyhan Belediyesi Tiyatro Topluluğu’ndan bir abimiz beni gördü ve “Haftaya gel, bu iş nasıl yapılır öğren” dedi. Ardından konservatuvar sınavına girdim ve 4 yıl eğitimden sonra İstanbul macerası başladı.

‘Kendime karşı dürüst olmayı çok seviyorum’

 

OYNADIĞIM KARAKTERE KIZIP ‘ALLAH SENİN BELANI VERSİN’ DİYORLAR

- Seni genelde sert ve maço rollerde görüyoruz. Ne kadar sensin?

Hiç, hatta son 4 yıldır, kızım olduğundan beri daha nahifim. Bu karakterleri çok severek oynuyorum. Rolümü oynarken ne kadar güzel ve inandırıcı yalan söylersem, insanlar bundan ne kadar tatmin oluyorlarsa ne mutlu bana.

- Son olarak canlandırdığın ‘Reha’ karakteri nefret objesine döndü... Sokakta nasıl tepkiler alıyorsun?

Reha kaba diyebileceğimiz, eşiyle olan ilişkisinde de aşk ve tutkunun aslında çok hâkim olmadığı biri. Aile kavramını daha çok benimsiyor. “Aile her şeydir” diyor. Çocuklarını çok seviyor ve ailesinin ne olursa, ne yaşanırsa bir arada olmasını savunuyor. Zaafları, belli sıkıntıları ve kompleksleri olan bir karakter. Dizideki karakterime kızıp “Allah senin belanı versin” diyorlar. 50-60 yaş üstündeki hanımlar beni görüp, tanışıp benden çok nefret ettiklerini söylüyorlar. Ben ‘Sandık Kokusu’ndaki Reha’yı sevmediklerini anlıyorum ve işimi doğru yaptığım için mutlu oluyorum.

‘Kendime karşı dürüst olmayı çok seviyorum’

- Rol arkadaşın Özge Özpirinçci ile sosyal medyada çok eğlenceli paylaşımlarınız var. Nasıl bir ikili oldunuz?

Özge’yle eskiden beri arkadaşlığımız, muhabbetimiz var. Projemizde de beraber olmamız bizim için tuzu, biberi oldu. Yaptığımız paylaşımlar da bizim eğlencemiz, spontane gelişen paylaşımlar aslında ama hem ekibe hem yapıma motivasyon sağlıyor.

- ‘Başkan’ filmi de geçen hafta vizyona girdi. Bu sefer bir komediyle karşımızdasın. Filmde seni çarpan neydi?

Başkan’ filmini geçen yaz Tunceli’nin Ovacık ilçesinde çektik. Seçim sürecini, iki başkanın bu süreç ve öncesinde başına gelenleri ve bu yoldaki mücadelelerini anlatan bir film. Filmin en güzel tarafı Ovacık halkı ile tanışmak oldu benim için. Orada olmak, dağların arasında kalmak, Munzur’un suyuna girmek, insanların samimiyetini tatmak tarifsizdi.

‘Kendime karşı dürüst olmayı çok seviyorum’

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!