GeriSeyahat İstanbul Yazıları
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
İstanbul Yazıları

İstanbul Yazıları

Çamlıca

İstanbul'u görenler bilir ki, Çamlıca köşkü, insana ruh bağışlamak, safa bağışlamak konularında adeta bir ilkbahar etkisi yapar. Burasının, güzellik bakımından, evrenin ortaya koyduğu yücelikler yönünden ilkbahardan daha aşağı kalır bir yönü yoktur. Köşkün yapılış tarzı, mimarlığı bir yana dursun, sadece bulunduğu yer bile İstanbul'un en müstesna bir noktasıdır. Nasıl ki İstanbul'un da bütün dünyanın en güzel bir noktası olduğu gibi!...

İstanbul öylesine bir güzellikler denizinin melikesidir ki, yalnız hazin hazin sahillerine yüz sürerek gözleri önünde akıp giden denizinin safası bile bütün cihan içinde bir eşi daha bulunmadığını ispata yeter. İstanbul denilen o yücelikler ve güzellikler topluluğunun içindeki her türlü nadir şeyleri bir bakışta gösterecek bir nokta ise Çamlıca'dır. Boğaziçi'nde bir büyük orman veya bir küçük körfez yoktur ki Çamlıca'nın o güzel görüntülü ayaklarının altına serilmiş olmasın. Başşehrimizin Beyoğlu gibi, Galata gibi, Babıali dolayları gibi, Sultan Beyazıt çevreleri gibi hangi bayındır tarafları görülür ki Çamlıca tarafından görülmedik, gözetlenebilmek imkanlarından kendisini saklayabilsin!... İstanbul'un eski kuruluşlarından ve tanınmış yapılarından hiçbiri var mıdır ki Çamlıca'dan buranın resmini yapmak, fotoğrafını çekmek mümkün olmasın!...

Çamlıca öylesine ibret verici bir görme ve gösterme yeridir ki ilkbahar mevsiminde insan, onun çeşmesinin yanına çıkar da başını kaldırır, etrafına bakınırsa gözlerinin önünde tabii, endüstriyel, bilim ve fenle ilgili nice yüz bin türlü güzelliklerden meydana gelmiş bir başka dünya görür. İnsan gözü bayağı o güzellikler dünyasının, olağanüstü bir maharetle, adeta tek bir noktaya sığıştırılmış haritasına döner. Bir de gözünü aşağılara doğru yöneltmek isteyince, gözlerinin nuru, cihanın her türlü çiçeklerini içinde bulunduran bir çiçek bahçesine düşmüş bir arı gibi her dakikada bir çiçeğe ilişerek, her saniyede bir meyve ile oyalanarak ağır ağır deniz kıyısına varıncaya kadar sanki ne kadar dermanı varsa hepsini kaybeder.

(Türk Yazarlarının Kaleminden Bir Hayal İstanbul, Necati Güngör, Eylül 1997, Milliyet Kitapları)

False