Sizden gelenler (Geç de olsa...)

Güncelleme Tarihi:

Sizden gelenler (Geç de olsa...)
Oluşturulma Tarihi: Ekim 28, 2004 18:40

Cem Muhtaroğlu’nun bir reklama itirazı vardı - İlknur Telli Hocam, karatahtaya ‘Bakkalcı’ yazar öğretmenlerle nasıl eğitim vereceğiz diye soruyor - Saliha Yurtay Karahan ‘Peki nasıl ayakta kaldın?’ yazısını galiba Can Dündar’da okudum diyor - Gülin Ünlü, yakamozla ilgili bir bilgi aktarıyor bize - Onur, annesi Selma Topuzdağ’ın bir mesajını aktarırken baltayı taşa vuruyor - Zuhal İnce güzel bir hikaye anlatıyor, umutla ilgili - Meslektaşım Bilge Aktaş’ın bir şikayeti var, yazacak yerim yok, diyor - Kaya Güçmen ile eşi de bizim Otoyaşam’a misafir olmuş...

Haberin Devamı

Serdar Bey,

Merhaba! Ben Cem Muhtaroğlu. Avanos Köprüsü, Kayseri Havaalanı vs. Bilmem hatırlıyor musunuz ? Yine ben, yine size yazıyorum, çünkü:

(1) Yazacağım konuyu asıl yazmam gereken uzman sizin gazetede pazarları reklam konularını işliyor ama pazar günkü gazeteyi atmışlar. İnternette de bulamadım çünkü (kusura bakmasın) adını hatırlamıyorum. Sizinkini hatırlıyorum. Yazılarınızı basıp okumadan güne başlamıyorum (Bunu daha önce de yazmıştım.)

(2) Siz bana (diğer meslekdaşlarınızın aksine) yanıt verdiniz, borçlu çıktınız. Buraya kadar okuduysanız, lütfen biraz daha dayanın.

Bir marketler zinciri var. Bir süredir kendini yırtıyor. Ben reklamlarından şunu anlıyorum: O marketlerin yöneticileri, kasalarında yığılma olduğunda, bunu farketmekten acizdir. Onun için ellerinde eleman olsa bile, kasalara takviye yapmak akıllarına gelmez. Onun için ey müşteri, böyle bir şey görürsen git mağaza yöneticisini dürt, eleman gönderip kasa açtırsın! Bunu da "akıl almaz tüketici hakkı" diye satıyorlar, ben “akıl almaz acizlik itirafi" diyorum. Ya öyle ya da ben salağım, mesajı alamadım/anlamadım. Ben salak değilsem buna bu güne kadar benden başka kımsenin uyanmamasına de demeliyim ?

Haberin Devamı

Siz ne dersiniz ? Yanıtlarsanız yine yazarım, haberiniz olsun.

(Cevap vermiyorum ki Cem tekrar yazmasınJ)


                                                           * * *

Serdar Bey,

Dün Atv haber'de yayınlanan "Yeni Türk Lirası para sistemini daha yeni öğrenen ilk öğretim öğrencilerini nasıl etkiledi?" bâbından haberi izlediyseniz sizin de dikkatinizi çekmiştir. Ama ben her ihtimale karşı paylaşmak istedim.

İlk öğretim 2. veya 3. sınıf olmalı. Matematik dersi yapılıyor. Tahtadaki öğrencinin çözmeye çalıştığı problemin bir bölümü görünüyor. Büyük ihtimalle soruyu öğretmen yazmış:

Bakkalcıdan 2 tane....

Hay dilini (ve de elini) eşek arısı soksun! İşsiz ziraat mühendislerini, muhasebecileri, veterinerleri ilk okul öğretmeni yaparsanız böyle olur. Siz çocuğunuzu böyle birine emanet eder misiniz? İşte bu yüzden insanlar çocukları altı yaşına gelince (okul değil) öğretmen aramaya başlıyorlar. Madem işler böyle yürüyor ben de doktorluk yapmak istiyorum. Eğitim Fakültesi beni öğretmen olarak mezun etti sonra da bir sürü sınavdan geçirip bu hallere getirdi ama olsun.

Saygılar, sevgiler,

İlknur Telli / Ankara Cumhuriyet Anadolu Lisesi Md. Yrd.

Haberin Devamı

(Ne diyeyim Hocam, biz Hakkari’de, Van’da, Ağrı’da, Kars’ta bunu bile bulamıyoruz...)


                                                          * * *

Serdar Bey,

"...peki nasıl ayakta kaldın?.." adı ile yayınladığınız yazı sanırım Can Dündar'a ait. Tam detaylı hatırlayamıyorum ama Can Dündar'in buna çok benzeyen ve beğenerek okuduğum bir yazısı vardı. İnternet ortamında bazı değiştirmeler, ekleme çıkarmalar yapılmış olabilir ...

Candan selamlar

Saliha Yurtay Karahan

(Teşekkürler!)


                                                          * * *

Yakamozu yanlış biliyoruz

Halk arasında ay ışığının denize, suya yansıması olarak tanımlanan, fotoğraflara ve şarkılara konu olan yakamozun gerçekte başka bir manaya geldiği açıklandı.

İnternette www.denizce.com sitesinde yayınlanan bilimsel açıklamaya göre, yakamoz, Latince ismi "noctiluca milliaris" olan ateşböceğinin denizde yaşayan versiyonu türünde bir canlı olarak tanımlanıyor. Milimetrik boyutlarda bir plankton olan bu canlının vücudunda luminisens maddesi bulunduğu için kendilerine dokunulduğu zaman ışık saçıyorlar. Aslında yanlış bilinen yakamoz durumu, bu canlılardan milyonlarcası bir araya geldiğinde, geceleri bir kayık veya bir balık sürüsü geçtiğini zaman bu canlılara çarparak ışık çıkartmaları sonucu meydana geliyor.

Habere göre, balıkçı sandallarında o yüzden ucunda oturulacak bir yer olan yüksek bir direk bulunuyor. Gırgır motorlarının köprülerinin çok katlı ve en üst kattan bile kumanda edilebiliyor olmalarının bir sebebi de bu oluyor. Buna göre, balıkçılardan biri buraya oturarak, ay olmayan gecelerde, balıkların yakamoz yaparak geçtikleri yolları görerek dümenciyi oraya yönlendir veya doğrudan kendileri tekneye (gemiye) kumanda eder.

Haberin Devamı

Lüfer avlarken lüks ışığının kullanılma sebebi de budur. Çünkü, ışık, balık gelsin diye değil, misinanın dokunarak çıkardığı ışıktan lüfer korkmasın diye, yakamoz ışığını öldürmek için kullanılır.

Yakamozun, denizde uzun floresan lambalar yanıyormuş gibi olağanüstü bir an olduğu belirtilen yazıda, bilinenin aksine ışığı daha baskın olacağı ve görülemeyeceği için yakamoz durumunda ayın olmaması gerektiği kaydediliyor.

Yazıda yakamoz durumu şöyle ifade ediliyor:

"O kadar muhteşemdir ki, o anda tüm romantizm biter sanki uzaylılar gelmiş gibi denize yönelirsiniz. Yakamozlu ve ay ışıksız gecelerde denize girince bu canlılara dokunarak pırıl pırıl uzaylı gibi olursunuz. Özellikle gece dalışlarında (scuba) dalış sonrası su yüzeyine çıkınca yakamozlar binlerce yıldız halinde parmaklarınızın arasından büyüleyici biçimde geçerler.”

Haberin Devamı

Gülin Ünlü

(Elinize sağlık!)


                                                          * * *

Sevgili Serdar Bey,

Magazin bölümünüzde yardım vakıflarıyla ilgili yazdığınız bölümü ve yorumu okuyunca bütün arkadaşlarım ve aile dostlarıma e-mail olarak gönderdim ama; Bolluca Çocukevi (Kimsesiz Çocuklar Vakfı)’nın yönetim kurulunda olan annem Selma Topuzdağ bu durumdan büyük bir üzüntü duyduğunu ve size durumu açıklayıcı bir e-mail göndermemi rica etti.

Söylediğine göre geceyi Uğur Antik düzenlemiş (yani sponsor olmuş) ve kolyeyi de yine Uğur Antik hediye etmiş, vakfın hediye olayıyla yakından uzaktan ilgisi yokmuş; eğer küçük bir notla buna değinirseniz çok mutlu olacakmış.

Kendisi, e-maili şu an "bozuk" olduğu için (yaş 46 olunca teknolojiyle ara pek iyi olmuyor demek ki!) size kendisi e-mail atamamış. (E tabi oğullar ne için) Vakıfla ilgili herhangi bir bilgi almak istiyorsanız size yardımcı olmaktan çekinmeyeceğini söyledi.

Onur Topuzdağ

(Onur, 46 yaşındakiler teknoloji özürlü ihtiyarlar, öyle mi! Elime geçme sakın...)


Haberin Devamı

                                                          * * *

Pers sultanı iki adamı ölüme mahkum etmişti.

Sultanın atını ne kadar sevdiğini bilen mahkumlardan biri hayatını bağışlarsa bir yıl içinde ata uçmayı öğretebileceğini söyledi.

Kendini dünyadaki tek uçan ata binerken hayal eden sultan bunu kabul etti.

Diğer mahkum inanmayan gözlerle arkadaşına baktı: "Atların uçamadığını biliyorsun. Nasıl olup da böyle delice bir fikirle çıkabildin ortaya, yalnızca kaçınılmazı geciktiriyorsun o kadar!"

“Pek değil" dedi birinci mahkum.

“Kendime dört özgürlük şansı veriyorum: Birincisi sultan bu yıl ölebilir, ikincisi ben ölebilirim, üçüncüsü at ölebilir ve nihayet dördüncüsü... belki ata uçmayı öğretebilirim!..”

Umutlarınızın hıç tükenmemesi dileğiyle.. J

Mutlu kalın...

Zuhal İnce

(Bazen bu kadar çaresiz oluyoruz Zuhal, eline sağlık!)


                                                          * * *

Serdar Bey günaydın.

Aslında gün ayalı epey oldu ancak ben iş yerime yeni ulaşabildiğim için benim için gün yeni başladı. Gazeteciyim. Bahçelievler’den işime (Gayrettepe) tam 4 buçuk saatte geldim. Biliyorum bugün herkes bundan yakınıyor. Gelirken şunu düşündüm. Dün Avrupa Birliği, Türkiye ile ilgili raporunu açıkladı ya, acaba diyorum bügünkü “rezaleti” görseler raporun içeriği değişir miydi? Hangi Avrupa Birliği kentinde yağmur yağdığı için insanların hayatı felç olur? Yağmur yağdığı zaman hayatımızın felç olmamasını istemek çok mü lüks? Bizi almasınlar bence birliğe, sizin de her zaman dile getirdiğiniz gibi.

Bunları neden size yazdım? Çünkü:

1- Yazı yazabileceğim bir yerim yok şu anda. Sesimi duyurmak istiyorum.

2- Siz bilmeseniz de benim en yakın arkadaşlarımdan birisiniz. Gelir gelmez ofise, Ankara’daki annemi bile aramadan sizi okuyorum ve bu yüzden sizinle paylaşmak sitedim.

Saygılarımla,

Bilge Aktaş

(Sesini buradan duyurabilirsin Sevgili Bilge, biraz geç de olsa...)


                                                          * * *

Selam Serdar Bey,

Sayfanızı hep takip eder hatta seyrek de olsa, yorum, cevap, vb... katılım gösteririm.

Bugün, Otoyaşam ilavenizin arka sayfasındaki motorsiklet bölümünde yer alan resimdeki bendeniz ve sevgili eşimdir. Hani serdardevrimokurgiller ailesinden biriyim ya, paylaşayım istedim.

Selamlar,

Kaya Güçmen

(Eşin Tuvayç’a da selam!)

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!