Salgının acısını kadınlar çekiyor

Güncelleme Tarihi:

Salgının acısını kadınlar çekiyor
Oluşturulma Tarihi: Haziran 17, 2020 07:00

Karantina döneminden sonra kontrollü normalleşme dönemine girdiğimiz haziran ayının ilk 16 gününde 17 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Bu rakamlar 2020 yılının en yüksek cinayet rakamları oldu.

Haberin Devamı

Karantina döneminden sonra kontrollü normalleşme dönemine girdiğimiz haziran ayının ilk 15 günü kadın cinayetleri açısından en yüksek bilançonun ortaya çıktığı dönem oluyor. Mayıs ayında toplam 21 kadın cinayeti işlendi, 18 şüpheli kadın ölümü gerçekleşti.

Haziran ayının ise ilk 16 gününde tam 17 kadın erkekler tarafından öldürüldü. 12 Haziran günü tam üç kadın katledildi. Bu rakamlar 2020 yılının en yüksek cinayet rakamları oldu. Kadın cinayetleriyle ilgili raporlama yapan, davaları takip eden ve acil şiddet hattı bulunan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Başkanı Dr. Gülsüm Kav karantina dönemi ve normalleşme döneminin erkek şiddetine yansımasını anlattı:

ŞİDDET NİTELİK DEĞİŞTİRDİ

Pandemi, ekonomik kriz ya da deprem gibi olaylar mevcut eşitsizlikleri ortaya koyan dönemler oluşturuyor. Yetkililer ‘evde kal’ çağrısında bulundu ama çalışmak zorunda olan kişiler evde kalamadı ve ortaya eşitsizlik çıktı. Sosyolojik olarak olağanüstü hallerde savunulması gereken kadınlar, yaşlılar, engelliler ihmal edilebiliyor ve şiddete daha açık hale gelebiliyor. Bu tip dönemlerde şiddetin nitelik değiştirdiğini ve daha hunharca bir hale geldiğini görüyoruz.

PANDEMİNİN ACISI KADINLARDAN ÇIKIYOR

Türkiye’de olağanüstü döneme girmeden önce de kadına yönelik şiddet oranları normal değildi. Olağanüstü halin ekonomik ve sosyal etkileri eklendiğinde bu dönemin acısının kadınlardan çıktığını görüyoruz. Haziran ayının ilk 15 gününde 19 kadın öldürüldü. Cinayet mi yoksa intihar mı belli olmayan vakaları da eklersek korkunç bir ay geçiriyoruz. Örneğin Ankara’daki Aleyna Çakır’ın ölümünün faili meçhul. Sokağa çıkma serbestisi ile birlikte sokakta işlenen cinayet sayısı arttı, cinayetler daha vahşi hale geldi.

MAYIS AYINDA GELEN TELEFONLAR YÜZDE 70 ARTTI

Karantina dönemi ilk başladığında, kadınların zorunlu olarak hane içerisinde olduğu dönemde şiddete karşı desteğin sürdüğünü resmi makamlardan duyamadılar.

Karakollara gidebileceklerinden, koruma kararı aldırabileceklerinden emin olamadılar. Acil telefon hattımıza nisan ayında gelen telefon sayısı çok düşüktü. Ancak mayıs ayında bu sayı yüzde 70 oranında arttı. İstanbul barosunun acil yardım hattına gelen telefonlardaki oranlar da aynı böyle.
Bizler kadınların ev içerisinde tehlike altında olduklarını, acil önlem planı alınması gerektiğini açıkladık, belediyeler belli açıklamalarda bulundu.
Biz şiddeti durdurmaya çalışırken yeni infaz yasasıyla cezasızlık algısı oluşması, çocuk yaşta evliliklerin gündeme gelmesi, çözüm olacağını bildiğimiz İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmaması erkek şiddetine cesaret veriyor.

‘HAYIR’ DEME HAKKIMIZ VAR

Cinayetlerin olay örgüsünde rastladığımız en tipik durum kadınların boşanmaya çalışması ve erkeklere “Hayır seninle birlikte olmak istemiyorum” demesi. Evet demek kadar hayır deme hakkımız da var. Kadınlar toplumsal ilerlemeye, temel karar alma hakkını aramaya daha uyumlular. Modern haklarına sahip çıkan ve toplumu değiştirecek olan kadınların bu çabası erkeklerde büyük bir öfke ve şiddete varan bir tepkiye sebep oluyor.

Salgının yarattığı tüm baskı ve zorluğun acısının kadınlardan çıkarılmasına izin vermeyeceğiz. Şiddetin azalmasını sağlayacak tedbirleri almak zor değil. Şiddete karşı açıklamalar yapmak, kadınların başvurabileceği yerleri sıklıkla hatırlatmak, yasaları uygulamak, görevini yapmayan yetkililere yaptırım uygulamak... Bu şekilde akan suyu tersine çevirebiliriz. Örneğin 2020 başında İçişleri Bakanlığı’nın çıkardığı genelgeyle şiddet azalmaya başlamıştı. Ancak pandemi döneminde maalesef daha kötü bir tabloyla karşı karşıyayız.

BAKMADAN GEÇME!