Poyraz: "Hakkımdaki iftiralar anlatmakla bitmez"

Güncelleme Tarihi:

Poyraz: Hakkımdaki iftiralar anlatmakla bitmez
Oluşturulma Tarihi: Kasım 24, 2008 21:00

“Ergenekon” Davası'nda yargılanan tutuklu sanıklardan Ergün Poyraz, dosyada yer alan ve delil olarak gösterilen bir belgenin sahte olduğunu ileri sürerek, “Hakkımdaki iftiraları sabaha kadar anlatsam bitmez” dedi.

Duruşmada savunmasını yapan yazar Ergün Poyraz, davanın iddianamesinden “2 bin 500 sayfa karşı devrim iftiranamesi” olarak bahsetti.

Terör örgütü üyeliği ile suçlandığını hatırlatan Poyraz, 2002 yılından bu yana Ankara Emniyet Müdürlüğü ve jandarma tarafından korunduğunu, korumalarından habersiz hiçbir şey yapamadığını bu şartlar altında bu suçu nasıl işlediğini anlayamadığını söyledi.

Poyraz, 2008 yılı Ocak ayında cezaevinde olmasına rağmen, korunması yönündeki kararın 2009 yılı Ocak ayına kadar uzatıldığını kaydetti.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bazı sözlerinden alıntılar yapan Poyraz, bu sözlere ilişkin eleştirilerde bulundu. Poyraz, “Yazdığım kitaplardan çok, hapse girmeme neden olduğunu düşündüğüm, Recep Tayyip Erdoğan'ın önünü açan olaylara ilişkin yeni araştırmalarımdır” diye konuştu.

“Hasan Yeşildağ'ın Başbakan'ın gizli kasası olduğundan” bahsedildiğini söyleyen Poyraz, Yeşildağ'ın Başbakan Erdoğan Pınarhisar Cezaevine gitmeden önce basit bir çek suçundan aynı cezaevine girdiğini ve Erdoğan gelmeden önce çeşitli hazırlıklarda bulunduğunu öne sürdü.

Yeşildağ'ın daha önce de kısa bir süre Abdullah Çatlı'nın grubunda yer aldığını, uyuşturucu sattığı için kovulduğunu, Mehmet Ali Ağca ile adının geçtiğini ileri süren Poyraz, aynı kişinin kardeşine de Engin Civan'ın kız kardeşinin istenmesi konusunda Recep Tayyip Erdoğan'ın aracılık yaptığını iddia etti.

İsmail Yıldız ile yaptığı bir telefon görüşmesinin terör örgütü üyesi olduğu iddiasına dayanak yapıldığını kaydeden Poyraz, Yıldız'ı Başbakan Erdoğan ile ilgili bir yazısına ilişkin aradığını, bu yazı konusunda dava açılıp açılmadığını öğrenmeye çalıştığını anlattı.

Aynı yazıyı kitabında kullanmayı düşündüğü için böyle bir araştırma yaptığını kaydeden Poyraz, “Yargıtay'ın bir dava açıldığında aradığı gerçeklik kriterlerine uyduğum için terör örgütü üyesi oldum” dedi.

Oktay Yıldırım ile de yazacağı bir kitap nedeniyle bir kez görüştüğünü ifade eden Poyraz, “(Hiçbir şey karanlık bir odada siyah bir kediyi aramak kadar zor değildir. Hele de odada siyah bir kedi yoksa) şeklindeki Konfüçyus'un sözü, bu iddianamede, daha doğrusu iddiasıznamede ortaya çıkmaktadır” diye konuştu.

Bir kitaptan çeşitli bölümler okuyan ve bu okuduğu bölümlerdeki Ergenekon soruşturmasıyla benzerlik taşıyan noktalara dikkati çeken Poyraz, bu kitabın 2004 yılında yayınlanan “Mafya İmparatorluğu” adındaki kitap olduğunu kaydetti.

Kitabın 141. sayfasında, “Ergenekon Analiz Yeni Yapılanma Yönetim ve Geliştirme 1999” adlı belgenin yer aldığını söyleyen Poyraz, “2004 yılında 1 milyon basılan bu kitapta o ünlü 'Ergenekon' belgesi çok açık şekilde görülüyor” dedi.

TÜRKİYE'DEN YURT DIŞINA KAÇIRILAN PARALAR

Poyraz, bu kitaptan anlaşıldığı kadarıyla, bu çalışmanın, Türkiye'den yurt dışına kaçırılan paraların geri getirilmesi konusunda yapılan bir çalışma olduğunu savunarak, yine aynı kitaba göre bu çalışmada Sadettin Tantan ile dönemin Organize Suçlar ve Kaçakçılık Dairesi Başkanı Emin Aslan'ın da yer aldığını ifade etti.

Türkiye'den para kaçıran kişilerden birinin Sudi Özkan olduğunu öne süren Poyraz, “Bugün Özkan'ın yanında, onu 'Ergenekon' denilen sanal örgütten korumak için Mehmet Eymür'ün bulunduğu düşünüldüğünde, olayın çetrefili biraz olsun aydınlanır” dedi.

Kitapta yer alan bu çalışmayı savcıların örgüt manifestosuna dönüştürmek için bazı değişiklikler yaptığını öne süren Poyraz, bu belgenin bir rapor olduğunun ve ekip çalışması sonucu hazırlandığının, Sadettin Tantan ile yapılan bir röportajda da ortaya çıktığını öne sürdü.

Bu röportajda Tantan'a “yurt dışındaki paraların bilgisayar korsanları kullanılarak getirtilmesinin söz konusu olup olmadığının” sorulduğunu söyleyen Poyraz, Tantan'ın da “bu işin bilgisayar korsanlarıyla yapılacak iş olmadığını, çok çaba sarf edildiğini, çok değişik şeylerin araştırıldığını, ancak ekiplerin harekete geçmeden dağıtıldığını” söylediğini anlattı.

Abdülkadir Aksu'nun İçişleri Bakanlığı yaptığı dönemlerde meydana gelen suikastlar ve bazı olaylardan bahseden Poyraz, Aksu'yu suçlayıcı ifadelerde bulundu.

CİNAYETLERLE İLGİLİ BAĞLANTI

İddianamede 2003 yılında yaptığı görüşmelerden ya da yargı mensuplarıyla yaptığı görüşmelerden bahsedilerek, bunların 2007 yılında işlenecek cinayetlerle bağlantılarının kurulduğunu öne süren Poyraz, “Ben size gelsem ve 5 yıl sonra işlenecek bir cinayetle ilgili görüşmek istesem ne yaparsınız? Herhalde beni Mazhar Osman'a gönderirsiniz” dedi.

Çeşitli konularda araştırmalar yaptığını bu çerçevede aralarında Necmettin Erbakan ve Bülent Arınç'ın da bulunduğu pek çok kişiyle görüştüğünü anlatan Poyraz, bunlardan sadece asker ya da hukukçularla yaptığı görüşmelerin incelenmesini eleştirdi. Poyraz, şunları söyledi:
“Eskiden polisler hayatlarını söndürmek istedikleri kişilerin cebine, arabasına uyuşturucu, silah gibi suç unsurları bırakıp sonra ihbar ettirirlerdi. Bu şekilde yakalatıp insanların hayatlarını söndürürlerdi. Bu müfterilerin mercimek kadar da olsa beyinleri vardı. Kolay kolay hata yapmazlardı. Benim evimden ele geçirilen CD'lerin arasına bir tane 1 no'lu CD koymuşlar. Ancak, bana ait olan 1 no'lu CD'yi yok etmeyi akıl edememişler. Sonra da bana ait olan 1 no'lu CD'yi toplam 63 CD ile birlikte içinde suç unsuru tespit edilemediğinden avukatıma teslim etmişler. Ben aylardan beri CD'lerimin arasına konulan 1 no'lu CD'de çıkan fişleme gibi belgelerle besleme basın tarafından linç edildim.”

TSK'YA AİT BELGELER

Kendisinde ele geçirilen TSK'ya ait belgelere ilişkin, TSK tarafından bu belgelerin güncelliğinin kalmadığının bildirilmesine rağmen, suç unsuru olarak algılandığını savunan Poyraz, “Hakkımdaki iftiraları sabaha kadar anlatsam bitmez. Ruhsatsız silah taşıdığım iddiası vardır. Hatta bu nedenle örgütün silahlı elemanı olarak bizden bahsediliyor. Bunu savcılar bile bile yapmışlardır. Yalan ve iftiradır. Yakalandığım zaman üst arama tutanağında da yer aldığı gibi, üzerimden 1 adet silah ruhsatı çıkmıştır” dedi.

Poyraz, silah ruhsatının örneğini ve üst arama tutanağını mahkemeye sundu.

Dosyada yer alan ve JİTEM'den para aldığına ilişkin delil olarak gösterilen belgenin Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz ve emniyet görevlilerince sahte olarak düzenlendiğini öne süren Poyraz, aynı zamanda bu sahte belgenin bir gazetede de yayınlatıldığını savundu.

Söz konusu belgedeki ismin bile yanlış olduğunu, ne kendisinin ne de parayı verdiği iddia edilen kişilerin imzasının bulunduğunu söyleyen Poyraz, avukatının yazışmasında Jandarma Genel Komutanlığının, iddia edilen belgelere rastlanmadığını bildirdiğini anlattı.

Poyraz, buna rağmen bu belgenin iddianamede yer almasını eleştirdi.

Başbakan Erdoğan'dan zaman zaman “çakma savcı” diye bahseden Poyraz, savunmasında “iddianame” yerine, “karşı devrim iftiranamesi, karşı devrim iddianamesi, iftiraname ve iddiasızname” sözlerini kullandı.

Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, Poyraz'a ifadesinin daha uzun sürüp sürmeyeceğini sordu. Poyraz'ın “devam edeceğini” belirtmesi üzerine, ifadesinin alınmasına ara verildi.

TALEPLER

Duruşmada söz alan tutuklu sanık Muzaffer Tekin de şunları kaydetti:
“Cumhuriyet Gazetesi avukatı Bülent Utku'nun Danıştay saldırısı davasında şüpheli olmam gerektiği yönünde dilekçe verdiğini yeni öğrenmiş bulunuyorum. Avukat Bülent Utku'nun duruşmada Cumhuriyeti değil irticacıları aklama konusundaki gayretinden anlamalıydım. İçi boşaltılmış 2 süs eşyasına sarılmasının başka bir anlamı olamaz. Dinci basın da kendisini alkışlıyor.”

Kendisinde ele geçirildiği öne sürülen el bombalarının 1971 ve 1977 yıllarında imal edildiğini, eğitimde kullanılan tipte olduklarını ve bunların birlikten dışarıya çıkarılmasının imkansız olduğunu söyleyen Tekin, bu bombaların Cumhuriyet Gazetesi'ne atılan bombalarla uzaktan yakından alakasının olamayacağını söyledi.

Tutuklu sanık Hikmet Çiçek, “karargah evleri” adlı belgede adı geçen kişilerin TSK üyesi olup olmadıklarının, haklarında soruşturma yapılıp yapılmadığının ve İşçi Partisi ile bir ilişkileri olup olmadığının Genelkurmay Başkanlığından sorulmasını istedi.

Tutuklu sanıklardan Kemal Kerinçsiz, İstanbul Emniyet Müdürlüğünde kendisi ve diğer sanıklarla ilgili yapılan mülakatların kayda alınıp alınmadığının, savcılığa iletilip iletilmediğinin ve delil olarak kullanılıp kullanılmadığının sorulmasını istedi.

Kerinçsiz ayrıca, Emniyet Genel Müdürlüğünden, Ergenekon terör örgütünün bir suç kaydı olup olmadığının sorulmasını istedi.

Bu arada, duruşmada ifade verdiği sırada fenalaşarak salondan ayrılan Ayşe Asuman Özdemir'in, Silivri Devlet Hastanesine kaldırıldığı öğrenildi. Burada bir süre tedavi gören Özdemir'in tedavisinin evinde sürdürüleceği belirtildi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!