Ne zaman boşanacaklar?

Güncelleme Tarihi:

Ne zaman boşanacaklar
Oluşturulma Tarihi: Aralık 15, 1999 00:00

Haberin Devamı

Gail Sheehy’nin, Hillary'nin Seçimi kitabına göre Clinton çiftinin boşanması kesin de...

a- Hillary, senatör seçilir seçilmez

b- Bill'in görev süresi biter bitmez

c- Hillary, yeni sevgili bulur bulmaz

Clinton'lar, Türkiye'ye geldiklerinde, birbirlerine gösterdikleri yakınlıkla, sıcak ve sempatik tavırlarıyla bütün Türk halkının hayranlığını kazanmış, örnek çift olarak kalpleri fethetmişti. Ne var ki, gerçek durumun göründüğünden çok farklı olduğu da ortaya çıktı. National Enquirer, Star gibi Amerikan magazin basınının önde gelen yayın organları çiftin Türkiye'de ciddi bir şekilde tartıştığını, senatörlük seçimlerinde karısının 'First Lady'si' olmayacağını, kampanyada yer alamayacağını söyleyen Başkan'ın Hillary'yi çok kızdırdığını ve 'Oval Ofis'ten ayrıldığı gün boşanan ABD Başkanı olarak tarih kitaplarına geçeceksin' cevabını aldığını yazıyor.

Bu iddiaların kısa sürede unutulabileceğini, magazin basınında bu tür 'balon' haberlerin sık sık yayınlandığını söyleyenler elbette var. Ama çok yakınlarda Amerika'da piyasaya çıkan bir kitap bir süredir tartışılan konuyu alevlendirmekle kalmadı, Hillary'nin kocasını terk edeceği görüşünü zamanlama noktasında tartışmaya açtı.

KARAKTER TAHLİLLERİ

Clinton'lar, özellikle de Hillary Clinton ile ilgili daha önce birçok kitap, birçok biyografi yayınlanmış, hepsinde çeşitli görüşler ileri sürülmüştü. Bu iddianın daha öncekilerden farklı olarak ciddiye alınmasının nedeni, kitabın yazarının kimliği. Hillary'nin Seçimi adlı biyografi, halen Vanity Fair'de gazeteciliği sürdüren Gail Sheehy'nin yedi yıllık araştırmasının sonunda yayınlandı. Daha önceki kitapları best seller listelerinde yer alan Sheehy, dünya çapında önemli isimlerin karakter incelemeleriyle de tanınıyor. Bu isimlerden bazıları Bill ve Hillary Clinton, Bob ve Elizabeth Dole, George Bush, Mikhail Gorbaçov, Margaret Thatcher, Saddam Hüseyin, Newt Gingrich ve Gary Hart.

ER VEYA GEÇ BOŞAYACAK

Sheehy, kitabını yazarken Hillary Clinton ile birçok defa görüşmüş, uzun uzun konuşmuşlar. Bu arada, Clinton'ların birçok yakın dostu ve çalışma arkadaşıyla da konuşan yazar, topladığı bilgileri gözlemleriyle birleştirdiğinde vardığı sonucu şöyle özetliyor: 'Onların ayrılabileceği aklımın ucundan bile geçmezdi, ama bu Monica meselesi gerçekten bardağı taşırdı. Hillary, Bill'i bağışlamayacak. Evlilikleri bütün sıcaklığını yitirdi. Bill'in elinden artık başkanlık da gidiyor. En önemli faktörlerden biri de, Chelsea'nin artık yetişkin, kendi ayakları üzerinde durabilen bir insan olması. Hillary, Bill'i er veya geç boşayacak. Ama onun son derece ihtiyatlı, basiret sahibi bir kadın olduğunu unutmayın. Önümüzdeki birkaç yıl boyunca birbirine paralel yaşamlar sürdürecekler. Zaten Hillary'nin siyasete atılmasıyla birlikte birbirlerini pek sık görememeleri için yeterince neden olacak. Hillary gerektiği kadar, belki de yeni bir aşk buluncaya kadar beklemesini bilecektir.'

ÖZEL YAŞAM SİYASETİ

Hillary'nin Seçimi adlı biyografinin yayınlanması, First Lady'nin Kasım 2000'de New York eyaletinden senatör olarak aktif siyasete girmeye hazırlandığını açıklamasıyla aynı döneme denk geldi. Clinton'ların siyasi yaşamındaki inişler ve çıkışlar çiftin özel yaşamındaki gelişmelerden çok doğrudan etkilendiği için son dedikoduların yanı sıra Gail Sheehy'nin yazdığı biyografi, kamuoyu yoklamalarında Hillary Clinton'ın alacağı puanı önemli ölçüde etkileyecek.

Monica Lewinsky skandalından sonra Hillary'nin popülaritesi, 1993'te Bill Clinton'ın başkan seçilmesinden bu yana en yüksek seviyeye ulaşmış, First Lady Amerikalılar'ın en çok hayranlık duyduğu kadınlar sıralamasında birinci sıraya yükselmişti. Washington Post'ta, Liza Mundy bu durumu şöyle değerlendiriyordu: 'Onu uzun bir süre Öldüren Cazibe filminin katil ruhlu çalışan kadını Glenn Close olarak gören toplum anlaşılan bugün Anne Archer, çektiği onca acıya rağmen yine de kocasına kollarını açan eş olarak görüyor.'

FEMİNİST ÖNDER ROLÜ

Ama bu noktada çok önemli bir çelişki var. Bill Clinton'ın başkanlık kampanyası sırasında kocasının yanından hiç ayrılmayan ve kampanyanın stratejisini belirleyen Hillary, kadın haklarını, kadın-erkek eşitliğini ısrarla işleyerek feminist bir önder rolü üstlenmiş, Bill Clinton'ın büyük oranda kadın oylarını toplamasını sağlamıştı. Beyaz Saray'a yerleştikten sonra da aynı tavrı sürdüren Hillary, bağımsız olarak siyasete girmeye hazırlandığı bu günlerde yine kadın hareketinin desteğine güveniyor; üstelik, bu desteği fazlasıyla bulduğunu söylemek de mümkün. Oysa, Bill Clinton ile beraberliğinde ilk baştan itibaren sergilediği davranış, savunduğu fikirlerle neredeyse taban tabana zıt.

NASIL VAZGEÇERSİN?

İlişkinin başlangıcı hatırlanırsa, Yale Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nin başarılı mezunu genç kadın, Washington'da çok iyi bir hukuk firmasında hızla yükselmeye aday bir konumda çalışırken kariyerini, geleceğini elinin tersiyle bir kenara itmiş, üniversiteden arkadaşı, Bill Clinton adında bir gençle evlenmek üzere Arkansas'a taşınmıştı. Üstelik, arkadaşlarının 'Bir taşra avukatıyla evlenmek için kariyerinden nasıl vazgeçersin?' şeklindeki itirazlarını dinlemeyi bile reddetmişti.

AŞK UGRUNA

Bill Clinton'ın 1980'de Little Rock'ta seçimleri kaybetmesi, vergiler konusundaki görüşlerinin kabul görmemesine bağlandığı halde, Rodham soyadını kullanmaya devam eden Hillary, kocasının soyadını almasının 1982 seçimlerinde şansını artıracağını ve önemli bir oy artışı sağlayabileceğini düşünmüş, gereğini yerine getirmişti. Feminist görüşleri hararetle savunan genç kadının 'aşk' uğruna, kariyerinden sonra, soyadından da vazgeçtiği görüldü.

Oldukça zor geçen hamilelik ve doğumdan sonra kızı Chelsea'ye kavuşan Hillary, yakın dostlarının aktardığına göre, tek bir çocukla kalmak yerine çok daha fazla çocuk sahibi olmak istiyordu. Ama bu umudunu gerçekleştiremedi.

BOŞANMA ZORLAŞTIRILIYOR

Liberal bir imaj çizmesine, feminist görüşleriyle tanınmasına rağmen ailenin istikrarı, boşanma konusunda şaşırtıcı görüşler ileri sürdü. Boşanmanın zorlaştırılması gerektiğini savundu. İki yetişkin insan evlenmeyi seçmişse, daha sonra yapacakları seçimlerin kısıtlanması, gerekirse devlet eliyle kısıtlanması gerektiğini söyledi.

DİLİMİZİ TUTMAYI ÖĞRENDİK

1996'da yazdığı bir köşe yazısında 'Bill ve ben gerektiğinde dilimizi tutmayı öğrendik. Birçok diğer çift gibi, sorunlar içinden çıkılmaz bir hale gelmeden onları çözmeyi öğrendik' dedi. Bir kadın hakları önderinden beklenmeyen, orta yolcu, uzlaşmacı bir yaklaşımdı bu.

1992'deki başkanlık kampanyası sırasında Gennifer Flowers yaşlı gözlerle ortaya çıkıp valiyle 12 yıl süren ilişkisini açıkladığında (bu iddiaya göre, Hillary kocasının seçim kampanyalarını yürütürken, onun soyadını alırken ve onun çocuğunu doğururken süren bir ilişkiydi bu) Hillary Clinton televizyon kameraları karşısında sonuna kadar kocasını savundu; hemen ardından 'Ben ne olursa olsun gözü kapalı erkeğini savunan bir kadın değilim' diye de ekledi. Ama insanların kafası iyiden iyiye karışmıştı.

CİDDİ BİR SUÇ

Altı yıl sonra, Ocak 1998'de, yine televizyon kameralarının karşısına çıkıyor, Matt Lauer'in 'Today' programında, Monica Lewinsky ile ilişkisi suçlamalarına karşılık kocasını savunuyordu. Suçlamaların doğru olmadığını ısrarla tekrarlamasının ardından Lauer kendisine farazi bir soru sordu. Şayet bir ABD başkanının Beyaz Saray'da gizli bir ilişki sürdürdüğü ortaya çıkarsa, bu ciddi bir mesele olarak ele alınabilir miydi?

'Bütün bunların doğru olduğu kanıtlanırsa, sanırım o zaman çok ciddi bir suç olur' diye karşılık verdi. 'Doğru olduğu ortaya çıkarsa' yerine 'doğru olduğu kanıtlanırsa' demişti. Bu diplomatik cevap, bu 'avukat üslubu' yine kafaları karıştırdı. Hillary'nin gözleri kapalı mıydı, yoksa tam tersine faltaşı gibi açık, her tavrı, her tepkisi çok iyi planlanmış, bilinçli bir stratejinin parçaları mıydı?

MESLEKİ İHANET

Gerçi, yakın dostları ve danışmanları o zamanlar gerçeği bilmediğini, Lewinsky ilişkisinin doğru olduğunu ancak Ağustos ayında öğrendiğini söylediler. Kocası ona yalan söylemiş, üstelik halka da yalan söylemesi için onu kameraların karşısına göndermişti. Hillary'nin eski basın sözcüsü Neel Lattimore 'Kocası ona ihanet etti, hem kişisel hem de mesleki açıdan ihanet etti' diyordu.

Bütün bu gelişmelerden sonra Hillary Clinton hayatında yeni bir sayfa açıyor. New York'tan senatoya girerek siyasi yaşamda kendi sesini, bağımsız olarak duyurmayı planlıyor. Tıpkı kocasının kampanyasında olduğu gibi yine kadın oylarına, kadın hareketinin desteğine güveniyor. Feminist görüşlerinin aksine özel yaşamında sürekli aldatılan, aşağılanan, acı çekerek hep kocasını savunan bir kadın portresi çizmesine rağmen kadın hareketi şaşırtıcı bir tavırla onu destekliyor. Bunun açıklaması ise tek bir sözcükle ifade ediliyor: 'Seçme Hakkı'.

SEÇİM YAPMA HAKKI

'O her zaman kadınların seçim yapma özgürlüğüne sahip olmalarını, kendileri için doğru olan yolu seçmelerini savunmuştur. Hedef bu olmalı: Kadınlar bütün gün çalışmak, bütün gün evde kalmak, çocuk sahibi olmak veya olmamak gibi her konuda özgür olmalı... Onun için özgürlük budur, nasıl biri olmak istediğinize karar verme, istediğiniz seçimi yapma özgürlüğü...' Bu sözler, Hillary Clinton'ın siyasi danışmanı ve sırdaşı Mandy Grunwald'e ait. Yine çok eski ve yakın dostlarından Sara Ehrman da 'Seçimlerini yapan bir kadındır o ve yaptığı bütün seçimler ona, sadece ona ait' diyor. Kadın hareketinin sözcüleri de Bill Clinton'ın başkanlık görevinin sona ermesi, Hillary'nin senatoya seçilmesinin ardından gerçek Hillary Rodham'ın ortaya çıkacağından ve 'pragmatik' açıdan gerekli seçimler yerine savunduğu görüşlere uygun seçimler yapacağından emin görünüyor, ona bu konuda güveniyorlar.

Sonuç olarak, Hillary ile Bill'in ayrılacağından herkes emin. Ama boşanma, Hillary uygun gördüğü zaman gerçekleşecek. Bill Clinton Oval Ofis'ten ayrıldığı gün mü, Hillary senatoya seçildiği gün mü, yoksa yeni bir aşk bulduğunda mı, bunu hep birlikte göreceğiz.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!