MEDYADAN : Magazin

Güncelleme Tarihi:

MEDYADAN : Magazin
Oluşturulma Tarihi: Mart 21, 2004 17:23

Erkekler porno için, kadınlar aşk için... – Bakan Hülya Avşar’a bal gibi bakmış işte – ‘Frikik verdiği’ törene Hülya Avşar niye davetliydi - Seda Sayan programından bir diyalog – Kenan Doğulu’nun fotoğrafı amacını mı aştı, yoksa amaç amacını aşmak mıydı – Genellikle de dişiler öldürüp yer - Yaşlılık ha! Kurdun kuşun eğlencesi ha! – Levent Kırca ile Sibel Kekilli – Vajina nire Hint felsefesi nire ... vs

Haberin Devamı

 

Hürriyet, 16 Mart

 

İkinci sayfada “Erkekler seks, kadınlar aşk diye gidiyor” diye bir haber. Almanya’da Altın Alı ödülü kazanan ve Türkiye’de de vizyona giren “Duvara karşı” filmi söz konusu.

 

Şöyle diyor haber :

 

“Filmin gişe başarısında başrol oyuncusu Sibel Kekilli'nin büyük etken olduğu ileri sürülüyor. Filmde daha önce porno filmlerde rol aldığı ortaya çıkan Kekilli'nin cüretkar sevişme sahnelerinin yer alması, izleyicilerin beklentilerinin de farklı olmasına yol açtı. Kekilli'nin dramatik yaşam öyküsünden kesitleri de içerdiği söylenen ‘Duvara Karşı’yı erkek izleyicilerin çoğu ‘seks filmi’, kadınlar ise ‘aşk öyküsü’ beklentisiyle izlemeye gidiyor.”

Haberin Devamı

 

Gazeteme bir sualim var:

 

NERDEN BİLİYORSUNUZ?

 

Filmden önce veya sonra seyirciyle anket mi yaptınız? Seyircilere “Bu filme niye geldiniz?” diye sordunuz da, erkekler “Sibel Kelelli daha önce porno film çevirmiş, bu filmdeki açık saçık sahneler için geldik” mi dediler?



*

BEN FİKİR DEĞİŞTİRDİM...

Star-Box-Magazin, 20 Mart

Manşet: Bana da porno film teklif ettiler

Spot: Türk tiyatrosunun usta isimlerinden Levent Kırca, Sibel Kekilli’nin porno film tekliflerini kabul etmesinde ekonomik zorlukların geçerli bir neden olabileceğini ancak kendisinin de aynı zor koşullarda gelen teklifi kabul etmediğini belirtti...

Porno lafları çıkalı beri, “Sibel Kekilli iyi bir oyuncu olabilir ama öyle ahış şahım bir fiziği yok, niye porno film teklif etmişler ki?” diyordum sağda solda.

Bu haberi okuduktan sonra fikir değiştirdim, Kırca kusura bakmasın ama, her şeye rağmen Kekilli’yi tercih ederim!!!


*

BAKAN BAKMIŞ İŞTE BAL GİBİ...

 

Haberin Devamı

Hürriyet, 16 Mart

 

Başladık bir kere devam edelim. Yine aynı sayfada bir diğer önemli haber:

 

Başlık, Bakan bakamadı. Şöyle diyor haber:


(...)
Organizasyon çerçevesinde Hülya Avşar'a da 'Tüketiciyle Dost Altın Kalite' ödülü verildi. Avşar, törene siyah etek-ceket takım, siyah dantel çoraptan oluşan kıyafetle katıldı. Ödülünü almak üzere salona girdiğinde de Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'la tokalaşarak, onun yanına oturdu. Ancak bacak bacak üstüne atan Avşar'ın bir anlık dalgınlığı jartiyerinin görünerek frikik vermesine sebep oldu. Sanatçı durumu uzun süre fark etmezken, onu görüntülemek isteyen gazetecilerin peş peşe patlayan flaşlarından Binali Yıldırım rahatsız oldu. Rahatsızlığını belli etmemeye çalışan bakan, Avşar'la göz göze gelmemeye çalıştı.

Haberin Devamı


Ben Fatma Unal imzalı yandaki fotoğrafı Anadolu Ajansı’nın sırasında buldum.


“Avşar’la gözgöze gelmemeye çalışan” ve “Hülya Avşar’a bakmayan Bakan” bal gibi de bakıyor işte.

 


*

 

HÜLYA AVŞAR FRİKİK VERDİ, HABERİ

 

Gazeteler, 16 Mart

 

Yukarıdaki “Hülya Avşar frikik verdi” haberini bütün renkli gazeteler kullandı.

 

Bir sorum var size: Tüketici Raporu Dergisi acaba Hülya Avşar’a neden ‘Tüketiciyle Dost Altın Kalite’ ödülüne layık gördü acaba?

(1) Kadın bağı reklamları yüzünden

(2) Frikik vererek gazete satışlarını arttırdığı ve kültürün yayılmasına hizmet ettiği için

(3) Hülya Avşar ödül törenine katılınca nasılsa bizim gazeteler haber yapar, bizim (Sezai Abi’nin deyimiyle) dandik ödül de haber olur diye

Doğru şıkkı işaretleyiniz!


Haberin Devamı

*

 

SEDA SAYAN PROGRAMINDAN BİR DİYALOG

 

Vatan, 16 Mart

 

Önce gazeteler “magazinleşmeye” başladı, derken televizyonda, yeni bir magazincilik anlayışına adını verecek olan Televole ve furyası başladı, derken gazeteler altta kalmamak için daha da vıcıklaştı, giderek dozu arttıran televizyonlar röntgencilik hatta pez...lik yapmaya başladı...

 

Derken...

 

İndiğimiz noktayı göstermesi açısından Kanal D’nin Sabah Sabah Seda Sayan programında geçen bir diyalogu aktarıyorum size, Vatan’ın haber (!) yaptığı şekliyle :

Hamiyet'le aramızda aşk değil başka bir şey yaşandı

Şarkıcı Hamiyet aşk yaşadığını öne sürdüğü 'Biz Evleniyoruz' evinden Caner'le fena kapıştı.

Haberin Devamı

Seda Sayan'ın sunduğu Sabah Sabah Seda Sayan programına katılan Hamiyet, ekrandan 'Ağzında cikletle çıktın, aşk yok dedin, yakıştı mı sana?" diyerek Caner'e çıkıştı. Caner de programa telefonla bağlanıp "Sen de oranı buranı açıp çıkıyorsun. Ben bir şey dedim mi?" cevabını verince ortalık karıştı. İşte ikilinin ilginç diyaloğu:

Caner: Buna flört denilemez. Bana bu piyasayla ilgili fikirler verecekti. Arkadaşlarım o kadınla 'görüşme' demişti. Görüştük. Üç gün sonra da çıktı 'Aşk yaşadık' dedi.

Hamiyet: Bana 'Seni seviyorum' diye mesaj geçtin. Seda Sayan da gördü.

Caner: Seninle aşk yaşamadık, başka şey yaşadık. Seninle yaptığımızı anlat, söyle burada.

Bu sözlerin üzerine gözyaşlarına boğulan Hamiyet'in annesi Asiye Etyemez de programa bağlanarak kızını ilginç sözlerle teselli etti:

"Boşver bunları sana koca mı yok. Benim kızım Rahibe Teresa gibi yaşıyor. Aç göbeğini, aç göğsünü kızım. Millet böyle adam oluyor."

Allah seyircilerine bağışlasın!


*

AMACINI AŞTI MI, AMAÇ AMACINI AÇMAK MIYDI?

Hürriyet, 18 Mart

Efendim, Kenan Doğulu yeni albümünün klip çekimleri sırasında yaşananlar, habere göre “amacını aşmış.” (Bu laf da yeni çıktı...)

Uzun lafın kısası, (Bulgar manken Olga mayoyla üstüne çıkmış ya) sahne biraz fazla erotik kaçmış.

Bu sahne “amacını aştı” diye Hürriyet dahil 3 gazetede ve iki dergide (biri kapak) haber olduğuna göre, bu “haber” üzerine binlerce abazan da bu sahne için klibi seyredeceğine göre, “amacını aştı” değil, “amaç amacını aşmakmış” demek daha doğru.


*

GENELLİKLE DE DİŞİLER ÖLDÜRÜP ... YER


Milliyet, 19 Şubat

Noir Désir grubunun solisti Bertrand Cantat, sevgilisi Marie Trintignant’ı öldürdüğü için Litvanya’da yargılanıyor. Savcı “Bakışları samimi” diye katil zanlısı için sadece 9 yıl hapis cezası isteyince, ölen oyuncunun annesi haklı olarak isyan etmiş ve “Bildiğim bir başka şey de, çiftler arasında birbirini öldüren hiçbir vahşi hayvan olmadığıdır. Cantat’nın pişman olduğuna hiç inanmıyorum” demiş.

Üzüntüsünden unutmuş herhalde, belki de bilmiyordur, hayvanlar dünyasında çiftlerden birinin diğerini öldürdüğü sık görülür. Mesela Tarantula cinsi örümcek, mesela Peygamber Devesi adı verilen böcek...

İşin tuhafı da nedense sevişmeden sonra ... hep dişiler erkeği yer!

*

YAŞLILIK HA! KURDUN KUŞUN EĞLENCESİ HA!

Posta, 18 Mart

İkinci sayfada, Duydum gördüm yazdım köşesinde Müge Dağıstanlı “Yaşlılık kötü şey” diyor. Tekstilci Emre Can arkadaşlarıyla doğum gününü kutlamış, arkadaşları şaka olsun diye ona kocaman bir Viagra kutusu hediye etmişler, Müge’nin yorumu: “Ah şu yaşlılık!!! İnsan kocayınca kurdun kuşun eğlencesi oluyor!”

Mügeeeee!

(1) Sana 50 yaşına geldiğinde “Ah yaşlılık, artık kocadın” diye bir kart göndereceğim, bakalım neler hissedeceksin. (Benim az kaldı da, onun için peşinen tepki gösteriyorum 50 yaşındakilere ihtiyar diyenlere!!!)

(2) “İnsan kocayınca kurdun kuşun eğlencesi oluyor! lafını ilk kez senden duyuyorum. “Kurt kocayınca köpeğin maskarası olur” ile “Kurda kuşa yem olmak” kokteyli olmuş az bucuk...


*

SABAH-ŞAMDAN’DAN BİR İKİ ALINTI

Sabah-Şamdan, 20 Mart

- Genç oyuncu Arda Kural kendinden yaşça büyük kadınların ahlâksız tekliflerinden bıkmış, diyor haber. Son olarak da meçhul bir hayranı kendisine başbaşa Paris seyahati teklif edince, ne yapmış genç oyuncu? “Sert bir dille Hayır! yanıtı vermiş...”

Bu “sert bir dille hayır yanıtı” lafına bittim...

- Siren Ertan diye bir kadıncağız var, kimdir, nedir bilmiyorum ama sürekli “Şu işi yapacak, bu butiği açacak, bilmem ne mesleğine atılacak” diye haberleri çıkıyor magazin sayfalarında, şununla çıkıyor, bununla yaşıyordan vakit kaldıkça.

Hep merak ettiğim bir şey var, kimse bana cevap vermiyor. Bu Siren Ertan için de kullanılan “sosyetik güzel” tanımlaması neyi kapsıyor? Sosyetik güzeller ne iş yapar, neyle geçinir?

- Arkadaşlar, hazırlıklı olun, bize malzeme olmak üzere bir cevher daha geliyor. Adı Selin Vatansever’miş, bir güzellik yarışmasında üçüncü olunca piyasada ekmek yerim zannetmiş, sonra başına gelecekleri anlayınca annesinin evine kaçmış, şimdi 19 yaşında, yine İstanbul’a gelmiş, Şamdan’a yarı çıplak poz verip şöyle diyor:

Sevgilim bazen bana karşı çok vurdumduymaz. ‘Sen çok güzelsin, senin gibi kadın yok’ demez bana.

Tabii ki ben de aldatılabilirim. Ama nedenlerini sorarım. ‘Beni aldattı, artık onunla olmak istemiyorum’ diyen kadın yalan söyler. Seviyorsan dönebilirsin. Ama tabii buna değecek insana...”

İhaneti hissettim. Ona bunu açıkça söylemesem de gözlerimden her şeyi anladı. Bence seven kadın ihaneti affeder. Hem iki gecelik kaçamağın bedeli, yanlızlık olmamalı. Zaten ben de yalnızlığı hak eden bir kadın değilim...”

Ulan Serdar, şöyle hem ‘çok tatlı’ (kendisi söylüyor), her şeyi olan, yüzü de güzel fiziği de, biblo gibi (kendisi söylüyor), fırlama ama hanımefendi (kendisi söylüyor), maneviyatı güçlü (kendisi söylüyor), evlenmek istemeyen (“Evlenmek istemiyorum çünkü gelecekte çok iyi yerlerde olacağımı biliyorum” derken, ne demek istiyor, tam anlayamadım!!!) üstelik de çok fedakar bir sevgili (kendisi söylüyor) hemi de bu kadar hümanist, bu kadar entelektüel ve de aldatılma konusunda sevgilisine açık kart veren bir kadın bulamadın kendine!!!

*

VAJİNA’DAN HİNT FELSEFESİNE

Vatan, 21 Mart

Vajina Monologları ve (babasıyla cinsel ilişkiye giren bir kızı oynadığı) Dövme oyunlarıyla büyük bir oyunculuk kariyerine imza atan Arzu Yanardağ, son zamanlardaki modaya uyarak, Hindistan’a gitmiş.

Hindistan’da, Meditasyon Resort’ta bir ay meditasyon yapmış ve bir aylık bu zor faaliyetten sonra (meditasyon düşünmek demektir ve çok yorucu bir iştir) dört bin yıllık Doğu Felsefesi’ni özümsemiş ki, dönüşünde açıklamış: “Hindistan’da (kaldığı 5 yıldızlı otelde) gerçek hayatı ve gerçek mutluluğu gördüm. Artık rol yapmaya gerek yok, oyunculuğu bıraktım ve bir daha rol yapmak istemiyorum.”

Peki ne yapacakmış bundan sonra? Üniversitede felsefe dersi mi verecekmiş, bilgeliğini yaymak için yine köşe yazarlığına mı başlayacakmış...

Hayır, “gerçek hayatı ve gerçek mutluluğu” görmüş bir genç kadın olarak, bundan böyle... “modelliğe yeniden start verecekmiş!


*

VE SELİM’İN GALA’SINDAN DA BİR İKİ GÜZEL ALINTI

Gala, 21 Mart

Selim’in (Akçin) Gala’sından da bir iki alıntıyla bitirelim bu sayfayı.

- Ayşe Hatun Önal çok “zaarif” bir şarkı söylüyordu bir ara, “Ayılık senin hamurunda var” diye. “Bu lafın hedefi, mankenin eski sevgilisi Erdal Acar’a” diye bir laf çıkınca, adamcağız ayı lafını bile duymaya tahammül edemez olmuş. Demirkulak’ın iddiasına göre, sahibi olduğu Acarkent’te bir sinemada oynayan ‘Ayı Kardeş’ filminin afişini indirtmiş.

- Son Dedikodular köşesinin iddiasına göre, Mazhar Alanson (Ahmet Özhan ile) Fatih’teki bir dergâhta görülüyormuş sık sık... Mazhar son zamanlarda bir tuhaf zaten!

- Mehmet Ali Erbil, Kelebek’te yayımlanan bir röportajda, Hababam Sınıfı Merhaba filmindeki rol arkadaşı Nehir Erdoğan için “Nehir’in önü açık, önü hep açık olsun!..” demiş. Kızcağız “Ayıp ettin” diye sitem edince de, bu kadar alıngan olmaya gerek yok, diye yaptığı espriyi savunmuş. Bir gazetede okudum, Erbil “En çok bana sulu diyenlere kızıyorum...” diyordu. “Bu kadar alıngan olmaya gerek yok!” değil mi...

- Rafet El Roman ile eşi Tuba Altıntop çok “seviyeli bir ayrılıktalık!” yaşamaktalar. Birbirlerine sövdükten sonra, şimdi de çocuklarının velayeti için kapışıyorlarmış. Son Haberler köşesinde bir haber: Tuba Hanım demiş ki, “Değil 20 bin dolar, çocuklarımı 20 trilyona bile değişmem, ama...” Ama’sı var “... ama çaresizim. Çocuklarımı yanıma alsam bile kadın halimle ne yapabilirim ki!” Bu çaresiz annenin son kararını da söyleyeyim mi: 20 bin dolar nafakayla (sadece! 26 milyar lira eder) geçinemeyeceği için, iki çocuğundan vaz geçmiş!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!