Lavrov'a Afrin yanıtı: Kime geri vereceğimizi çok iyi biliyoruz

Güncelleme Tarihi:

Lavrova Afrin yanıtı: Kime geri vereceğimizi çok iyi biliyoruz
Oluşturulma Tarihi: Nisan 11, 2018 00:21

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un “Türkiye, Afrin’in kontrolünü Suriye hükümetine devretmeli” sözlerine, “Biz şu anda Afrin’i kime geri vereceğimizi çok iyi biliyoruz. Öncelikle Suriye’de şu anda başka ülkelerin el altında, kontrol altında tuttuğu yerlerin Suriye’ye teslimi konuşulsun. Yeri geldiği zaman Afrin’i, Afrinlilerin kendisine bizzat teslim ederiz. Ama zamanı biz belirleriz” diye yanıt verdi.

Haberin Devamı

CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan, TBMM’de partisinin grup toplantısı sonrasında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Afrin konusundaki, “Suriye rejimine verilmesini bekliyoruz” açıklamalarına ilişkin Erdoğan şöyle dedi: “Bu çok yanlış bir yaklaşım. Afrin’i kime geri vereceğimizi çok iyi biliyoruz. Öncelikle Suriye’de şu anda başka ülkelerin el altında, kontrol altında tuttuğu yerlerin Suriye’ye teslimi konuşulsun. ‘Oraları rejim verdi’ ifadesi bizi ikna etmez. Yeri geldiği zaman Afrin’i, Afrinlilerin kendisine teslim ederiz. Ama bunun zamanı bize aittir; onu da biz belirleriz, Sayın Lavrov değil.” Doğu Guta ve Duma’da yaşananlar üzerine ABD Başkanı Donald Trump’ın, “Ben de bir karar alacağım” sözlerinin hatırlatılması üzerine Erdoğan, “Biz de izliyoruz şu anda, bakalım” ifadesini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Doğu Guta’da yaşananlara ilişkin ABD Başkanı Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile telefon görüşmesinin olup olmayacağı sorusuna, “Biz sürekli zaten Sayın Putin ile bu tür görüşmelerimizi yapıyoruz. Sayın Trump ile aynı şekilde yapıyoruz. Yine yaparız. Ararsa görüşmemek için hiçbir sebep yok. Gelişmelere göre gerekirse ben de ararım” yanıtını verdi.

BAKAN YILMAZ’I YANINA ÇAĞIRDI
Erdoğan, bir gazetecinin, grup toplantısındaki konuşması sırasında Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ı yanına çağırmasıyla ilgili sorusuna, “Özel. Özele girmeyin, genelde kalın” yanıtını verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu sert sözlerle hedef aldığı Meclis’teki grup toplantısında ise şunları söyledi:

“Bu zat, Roman vatandaşlarımızla bir araya gelmiş, iyi de etmiş. Geçmişte Suriyeli kardeşlerimiz için sıkça kullandığı nefret dilini bu defa güya Roman kardeşlerimizi tahrik etmek üzere yeniden devreye almış. Roman vatandaşlarla Suriyelileri kıyaslayarak tamamı yalan iddialarla karakterini bir kez daha ortaya koyuyor.

SENDE BUNLARDAKİ İMAN VAR MI
Doğup büyüdüğüm mahallede Romanlar vardır. Aynı okula, camiye gidip geldik. Bay Kemal, biz böyle yetiştik. Bizde ayrımcılık yok. Benim mahallemde Arnavut’u, Kürt’ü, Laz’ı vardı. Lafa gelince sosyal demokrat olduğunu söyleyen fakat ayak tırnağından saç teline kadar her tarafından buram buram faşizm akan bu partinin ve başındaki zatın devri inşallah yakında kapanacaktır. Dünyada ırkçı siyasetin yükselişe geçip de huzurun ve refahın arttığı bir ülke örneği yoktur. (ÖSO) Bakıyorum bunların kolunda Türk bayrağı kokartı var, öbür tarafında da Suriye bayrağı var. Ey Kemal sende bunlardaki cesaret, bunlardaki ruh, bunlardaki iman var mı? Sen ancak adamlarını Esed’e gönderirsin, en sonunda da sen onun yanına gidersin.” 

KILIÇDAROĞLU'NA: POSTAL PARKA EKSİKSE GÖNDERELİM
Şimdi duydum ki Hatay’a gidiyormuş. Hayırdır ya günaydın. Ne oldu? O zaman yapman gereken bir şey var. Postalın eksikse sana postal da gönderelim. Olur ya parka filan eksikse onu da gönderelim. Şunu bir defa bilmen lazım. Bu ülkede biz Mehmetçik’imizle doğduk, Mehmetçik’imizle yürüyoruz. ‘Afrin’de ne işiniz var? Afrin’in merkezine kadar sakın girmeyin ha’ diyen kimdi? Siz değil miydiniz? Bu sabah (dün) itibarıyla etkisiz hale getirilen terörist sayısı 4 bin 71. Herhalde gözyaşı dökmeyi de unutmazsın. Onlarla zaten kol kola gezdin, yürüdün şimdi bir de gözyaşı dökmeyi ihmal etme. Kuzey Irak’ta etkisiz hale getirilen terörist sayısı 337, yurtiçinde etkisiz hale getirilenlerin sayısı 165. Ama şu anda Bay Kemal ve onunla beraber işbirliği yapan koalisyon ortakları; onların böyle bir derdi yok. Onlar bundan anlamazlar. Onların bu noktada hassasiyeti yok, onlar bundan anlamazlar. Çünkü onların derdi bu ülkeyi bölmekti, parçalamaktı. Bay Kemal, sen Hakkâri’de mitingini yaptığın zaman bir tane Türk bayrağı var mıydı onu söyle. Orada o zaman işte bu malum partinin destekleriyle gittin, miting yaptın. Yapamazsın, sende o irade yok, sende o güç yok. Sende o güç olsaydı biz seni oradan tanırdık, bilirdik. Bunları anlatayım ki bu adamın ne olduğunu, cibilliyetini herkes anlasın.

DAĞDA ARADIKLARIMIZ AVRUPA CADDELERİNDE
(Almanya’da polisin Türk vatandaşı Yusuf Ünsal’a yönelik kötü muamelesi) Alman makamları, polisleri terör örgütüne yumuşak davranırken, o terör örgütünün karşısındaki bir samimi Türk vatandaşına bu zulmü niye yapar? Onlar terör örgütü yandaşları olarak gösterilerini rahatça yapabiliyor ama öbür tarafta ona karşı çıkan bir Türk vatandaşı rahatça engellenebiliyor. ABD, Hollanda, Belçika’da da aynı tutumlar sergilendi. Al birini vur öbürüne, hiç birbirlerinden farkı yok bunların. Demokrasinin ve özgürlüklerin kalesi olduğu iddiasıyla yola çıkan Avrupa’nın terör örgütlerinin oyuncağı haline dönüştüğünü görmenin üzüntüsü ve öfkesi içerisindeyiz. Bizim dağda aradığımız terör örgütü mensuplarının, Avrupa ülkelerinin caddelerinde karşımıza çıkmasından artık bıktık, usandık. Avrupa’da demokrasi sadece Türkiye’ye karşı olanların hakkıdır, özgürlükler sadece Türkiye’ye hakaret edenler içindir. Türk milleti bu tür tehditlere Allah’ın izniyle pabuç bırakmaz.

BURASI SENİN HAKARET MAKAMIN DEĞİL
(Sanatçılarla Hatay ziyareti) Bu durum birilerini rahatsız etmiş olmalı ki, oraya giden sanatçılarımıza olmadık ifadelerle hakaret etmeye kalktılar. Gerek biz gerekse sanatçılarımız hak ettikleri cevabı kendilerine verdik. Buna rağmen hâlâ nasıl olur da bu ülkenin bir sanatçısı, askerine desteğe giden sanatçıya kem söz söyleyebilir, inanın aklımız almıyor. Bununla kalmadık, aynı şekilde, tabii şahsıma olan hakaretler yine tavan yaptı. Tabii bütün bunlar karşısında maalesef zaman zaman ‘Bunlara gereken cevabı siz vermeyin, biz verelim’ diyen arkadaşlarımız var. Tamam da sözün şiddeti önem arz ediyor. Bulunduğumuz makam, bu hakaretleri kabul eden makam değildir, o kişilere akıllarının alacağı şekilde gerektiğinde cevabı vermesi gereken makamdır. 

SIKIYSA BUNDAN SONRA YAPSINLAR
Çocuklara nitelikli istismar suçunda üst ceza sınırı 20 yıldan 40 yıla çıkarılıyor. Ağırlaştırılmış müebbet alan 50, müebbet alan 40 yıldan önce cezaevinden çıkamayacak. Sıkıysa, bundan sonra da bu yola tevessül etsinler. Artık bundan sonra bunların ömürleri cezaevinde geçer ve orada çürürler. Çocuklara yönelik istismar suçunu işleyenler için kimyasal kastrasyon tedbiri de uygulanabilecek, yayın yasağı da getirilebilecek. Bunlar ve diğer tedbirlerle, çocuklarımızın güvenli ve sağlıklı bir şekilde hayata hazırlanmasını hedefliyoruz. Milletimizden bu konuda bilinçli davranmasını ve kurumlarımıza yardımcı olmasını bekliyoruz.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!