Kolejli Gençler intiharları anlatıyor

Güncelleme Tarihi:

Kolejli Gençler intiharları anlatıyor
Oluşturulma Tarihi: Ocak 27, 2002 00:07

Cenan Yuğaç, Aslı Yardımcı, Ceylan Konuk ile başlayan, Lara Falay ile devam eden kolejli intiharların, nedenini niçinini geçen hafta herkes konuştu.

Masanın bir tarafında psikiyatrlar, Milli Eğitim görevlileri ve aileler vardı. Diğer tarafında olması gereken öğrenciler ise hem yaşları, hem de okulları dolayısıyla açık açık bu konuşmalara dahil olamamışlardı. Sorunlarının herkesten önce Avrupalılaşmak olduğunu söyleyen bu gençlerle kendi seçtikleri mekanda, polise göre ise tam da ‘‘Satanist’’ düşüncenin merkezi olabilecek(!) bir barda buluştuk. İtiraf edeyim ki, 8-10 gençle gruplaştığımızı gören barmen bile, soru dolu gözlerle bize bakıyordu. Aralarında intihar eden çocukların yakın arkadaşları da olan kolejli gençlerin anlattıkları ve yorumları ne kadar büyük bir sorunla karşı karşıya olunduğunun ve bu gençlerin ne kadar yalnız bırakıldığının delili.

BU ÇOCUKLARI TANIYAN BİR EĞİTİMCİ

Polis değil MİT araştırsın

Bazı öğrencilerin yönlendirildiklerini hissediyorum. Bu çocuklar ölüyor. Cinayet var. Ve biz hiçbir şeyi ele geçiremiyoruz. Tek tek olsalar bile, intiharların belli bir düzende olduğunu görüyorsunuz. Bu da bunu besleyen koşulların var olduğunu gösteriyor. Bunlara sebep bir güç var mı yok mu, herkesin anlamaya çalıştığı şey bu. Ama çok hantal ve kaba bir soruşturma yürütülüyor. Bu konunun toplumsal bir sorun haline gelebilmesi, magazin ögeler dışında mümkün gözükmüyor. Bu da toplumun bir nevi intiharı.

GRUP DİNAMİĞİ VAR

Bu gençlerin çoğu zaten psikiyatrik tedavi görüyor. Gençler mutlaka bir yerden bir şekilde etkileniyorlar. Yönlendiriliyorlar demiyorum ama etkileniyorlar. Bu yaş dönemi model alma dönemidir. Ortada bir etki varsa, çocuklara birebir yönelmesi gerekmiyor. Bir grup dinamiği yapıp bu tür işlere kalkışıyorlardır. Bu da bu işe müdahaleyi çok zor bir hale getiriyor. Bu durumu hiçbir şekilde ele geçiremezsiniz. İmkansız. Bu etkinin kaynağını bir istihbaratla saptayıp, onu etkisiz hale getirebiliriz. Ama bu bizi sadece vicdanen rahatladır. Harcıalem gibi gözükecek ama yaşamaya değer bir toplum olmadığımız, bu meseleyi doğru teşhis edemediğimiz sürece, intiharlar devam edecek gibi gözüküyor.

SATANİSTLER KİM?

Satanizm üzerinde durulması gereken bir konu. Böyle bir örgütlenme var. Ama bunu araştırmak polisin yapacağı birşey değil. Karşınızda çok zeki çocuklar var. MİT'in en iyileri bu istihbaratı yapmalı ancak. Satanistler kimler bir anlaşılsa, herkes rahat edecek. Eğer böyle bir gruplaşma varsa, Alman Lisesi çok da tesadüfi bir yer olmayabilir. Taksim'e yakın olduğu için bu lise seçilmiş olabilir. Hedefe ulaşmak isteyenler için Alman Lisesi'nin konumu çok uygun.

Rehberlik servisi beni çağırıp senin sorunun fazla düşünmek, dedi

Biz Fransız, Alman ve Amerikan ekollü gençler olarak yetiştiriliyoruz. Mesela Alman Lisesi'nde çok sıkı ve iyi bir eğitim veriliyor. Ama bir taraftan da, siz özgür düşünceli gençler olacaksınız deniyor. Bir paradoks yaratılıyor. Alman Lisesi, disipliniyle ön plana çıkan bir okul, ama orada okuyan arkadaşlarımız o kapıdan çıktıklarında Taksim gibi sınırsız bir dünyaya açılıyorlar. Ailelerin ilgili olmaları da, ilgisiz olmaları da bir sorun. Arkadaşlarımızın en büyük handikapı kendilerinin tek tip ve sıradan olmadığını düşünmeleri. Ama aslında değiller. Her okulda gruplaşmalar vardır. Bunalım gruplar birbirlerini çekiyor ve biraraya geliyor. Yani bunalan, bir başka bunalanda çözüm arıyor. Rehberlik servisleri de sorunu çözmüyor. Beni bir gün okula çağırıp, ‘‘senin sorunun fazla düşünüyor olmak’’ dediler. Okulda, ailede her yerde bilgi bombardımanına tutuluyoruz. Bir düşüncemiz oluşmadan, onu olumsuzlaştıran bir başka bilgi gelip bir önceki fikri yok ediyor. Belli bir fikir oluşturamıyoruz. Kolejlerde genellikle iki grup var. Tikiler ve felsefeciler. Tikiler zaten marka, Laila peşinde koşuyor. Felsefeciler de fazla sorguluyor ve bu sorgulamanın sonunda bunalıma giriyor. Algıda seçici davranalım derken, sonra algıda salaklaşıyorlar.

ATLAMAYI DÜŞÜNMÜŞTÜK

Bizim çok büyük bir kısmımız ateist. Satanizme inananlar varsa bile gerçek manada değil, soyut anlamda inandıklarını düşünüyorum. Hepimizin üzerinde melonkoli var. Bu bardaki looser erkek tipi gibi bir şey. Dinlenen şarkılarda özellikle ölüm lafının geçtiği yerler zihinlerde yer ediyor. Bu toplumdan bir şey olmayacağını anlıyor ve beklentilerimizi öldürüyoruz. Kimimiz de kendini. Birkaç arkadaş elele tutuşup ölüme atlamayı biz de düşünmüştük. Ama bilinçaltımızda bunu gerçekten yapmayacağımızı bildiğimiz için rahatça konuşurduk. Ama bazıları bunun bilinçaltına nüfuz edip gerçekten kendini öldürmesine izin veriyor. Ben intihar eden arkadaşlarımızın da aynen böyle olduğunu düşünüyorum. Bizim sorunumuz herşeyi vıcık vıcık etmemiz. Sorunumuz sistem. Herşeyi tüketmemize izin veriliyor. Ve biz bunu çok hızlı tüketiyoruz. Tüketecek birşey kalmadığında da kendimizi tüketiyoruz.

Gençler değil, insanlık intihar ediyor. Herkes sistemi sorguluyor. Ben de sistemi sorguladım. Ama bu sistemden kaçsam, yani intihar etsem sistemin çok mu umurunda olacak? O yüzden intihar etmedim. Ve hayatımı yanyana nefret ettiğim bir adamla yürüyormuşum gibi devam ettirmeye karar verdim. Bu sabırlı ya da sabırsız olmakla ilgili bir şey. Ben sabrettim. Belki de sadece nefes alıp vermekten hoşlandığım için bunu yaptım. Dijital ve sanal dünyada büyüyen bizler olduk. Anne babalar bunlara sonradan entegre oldu. Bir gün çocuğum olursa hiç oyuncak almayıp, sadece tahta küplerle oynamasını isteyeceğim.
K.Ö. (18) Saint Benoit

İntihar edecek olsaydım ben de okulu seçerdim

Ceylan, E.T. ve A.E benim iyi arkadaşlarımdı. Ceylan'ın ailesini de tanıdım. Gerçekten çok iyi bir aile. Ceylan son dönemde sürekli halüsünasyon görüyordu. Zaten hep asi bir ruhu vardı. Son zamanlarda E.T ile Ceylan çok kapalı bir ilişki yaşıyordu. Bu ilişkinin bu kadar kapalı olması beni ve diğer arkadaşlarımızı rahatsız ediyordu. Okulda herkes birbirinden etkilenebilir. Ceylan da, E.T'den etilenmiş olabilir ama bu E.T'nin onu ölüme götürdüğü anlamına gelmez. Ceylan sistemden rahatsızdı. Birgün bana, ‘‘sistem var ve sana batmıyor. Keşke daha aptal olsaydım ve aptal gibi yaşayabilseydim’’ dedi. Bizim okulda intihar imajı diye birşey var. Bunu kabul ediyorum. Bizim okulda gruplaşmalar var ama bu gruplar, sistematik şekilde başkalarını intihar ettirelim, diyen gruplar değil. Bu saçmalık. İntiharların arkasında bir isim ya da başka olay aramak saçma. Okul bizi etkileyen bir kurum. Bu olayların dışında kalması mümkün değil. Okuldaki mutsuzluklarımız da bizim psikolojimizi etkiliyor. Ben de intihar edecek olsaydım okulu seçerdim. Bunu yapmamızın sebebi okula karşı bir isyan da olabilir. Okulda 800 kişi varsa, bunun 500'ünde sapkın düşünce olabilir. Sapkın düşünce merkezi olarak bizim okulun görülmemesi gerekiyor. Bizim okuldan üç intiharın olması tamamen tesadüf. Okul ruhsal durumlarımıza göre bize davranabilir. Anneannem ölmüştü. O gün bir hocamla kavga ettim. O kavgam benim bir yılıma maloldu. Halbuki psikolojimi biraz düşünüp öyle hareket etselerdi, ne bir yılımdan olur, ne de çok yıpranırdım. Bizim sorunumuz zeki olmak ve yanlışları görmek. Zeki olmak rahatsızlığı da beraberinde getiriyor. Alman Lisesi yönetecileri sustuğu için bizim okulun adı bu kadar konuşuluyor. Değişen bir şey olmayacak ve okul bu eğitim sistemini sürdürmeye devam edecek. Yurtdışı temelli bir kültür yaratma çabası bana çok da saçma gelmiyor. Türkiye geri kalmış bir ülke ve bu açıdan da çok iyi bir pazar.
O. (18) Alman Lisesi

ASLI VE CENAN’IN İNTİHARLARI

Ben Aslı ve Cenan'ın arkadaşıydım. İkisi de ölüm fikrine odaklanmıştı. Benzer çekmesi oluyor burada. Ama Aslı, son zamanlarda daha bir unutmuştu, bir şeylere daha fazla sarılıyordu. İkisinin planlı olarak intihar ettiklerini düşünmüyorum. Çünkü ertesi gün için programları vardı. Eğer bir plan yaptılarsa, bu intihardan 10 dakika önce yapılmış bir plandır.
B. (18) Saint Benoit

BU SOSYAL BİR AKIMDIR, SÜRECEK

Onları intihara yollayan sebepleri kimse bilemez. Çünkü onlar öldü. Bireysel intihara teşvik olabilir ama teşkilatlanma anlamında bir şey yok ortada. Ortak müziği dinleyenler nasıl birleşmişse, intiharı düşünenler de örgütlenebilir. Bu bir sosyal akımdır ve devam edecektir. Gerçek sorumluyu bulmak için beyin dışında hiçbir yerde kanıt aramayın.
A.K. (16) Galatasaray Lisesi


A.E. baskı gördü ama kaçmadı

E.T, A.E., Cenan, Ceylan ve Aslı'yı çok yakından tanıyordum. A.E'nin iddia edildiği gibi Cenan ve Ceylan'ın ölümünde etkisi olduğunu düşünmüyorum. Okul, A.E'nin ailesine okuldan ayrılması için baskı yaptı ama o hiç kaçmadı. Eğer bir şeylerden korksaydı, uzaklaşmak isterdi. Belki bir kez, ‘‘hadi beraber ölelim’’ demişse, adı o yüzden ortada dolaşıyordur. Bizim okulda intihara teşvik eden bir grup olduğunu düşünmüyorum. Bunu okulumu sevip onu korumak istediğim için söylediğimi sanmayın. Okulumu sevmiyorum.
A. (17) Alman Lisesi

İNTİHARLAR SÜRECEK

Çözüm psikolojik, özgüveni artıcı bir eğitim sisteminin kurulmasından geçiyor. Farzedin ki okul içlerinde intihara teşvik eden gruplar var. Bunları yakalasanız ne olacak. Sadece günü kurtarıp, vicdanınızı rahatlatacaksınız. Yenilerinin gelmesini önleyemezsiniz. Özgüven arttırıcı eğitim sistemine yönelmediğiniz sürece intiharlar devam ederken, siz de hálá nerede yanlış yapıyoruz diye düşünmeye devam edersiniz.
B. (16) Galatasaray Lisesi


OKULLAR BİZE ULAŞAMIYOR

Hocam serbest kompozisyon yazdırdığında, ölümle ilgili bir şey yazmıştım. O zaman hoca bunu sorgulamadı bile. Ancak intiharlar olunca bazı şeyleri sorgulamak akıllarına geliyor. Hocalar hep geriden geliyor. Bize ulaşamıyorlar. Herşeyi kurcaladım. Ölümü de hayata dair bütün güzellikleri de. Okulda intihara teşvik eden bir grup olduğunu ne biliyorum, ne de inanıyorum. Okullar hiç doğru adım atmıyorlar. Herşey olup bittikten sonra oturup düşünüyorlar.
İ. (18) Saint Benoit
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!