Foto Hikmet

Güncelleme Tarihi:

Foto Hikmet
Oluşturulma Tarihi: Ocak 09, 1999 00:00

Haberin Devamı

Bir zamanlar fotoğraf çekmek bugün olduğu gibi kolay değildi. Ne o kadar çok fotoğraf makinesi ne de fotoğrafçı vardı. Hatıra fotoğrafı çektirmek isteyen evine yakın bir stüdyonun yolunu tutuyordu. Gazetelerin bugün olduğu gibi foto muhabirleri yoktu, tanınmış bir kaç isim ‘‘gazetecilik aşkı’’ ile çektiği fotoğrafları gazetelere veriyordu. Foto Hikmet de bunlardan biriydi.

HAVADA, KARADA, DENİZDE

Hikmet Ildız, 1951 yılında İstanbul Fotoğraf Ajansı'nı (İFA) kurdu ve o tarihten sonra havada, karada ve denizde ona rastlanır oldu. Edirne'deki Kırkpınar Güreşleri'nden Bağdat'a kadar her yere motorsikletiyle gitti. 1954 yılında, deniz motorları çoğalınca fotoğraflarını çekmek için küçük tekne aldı. En çok Denizcilik Bayramı sırasında fotoğraf çektiği teknesini eski eşine nafaka ödeyebilmek için sattı.

FOTOĞRAFLARI SAHAFLARDA

78 yıllık hayatının, fotoğrafçılıkla geçen 64 yılı sayısız anıyla dolu. Bu anılarından oluşan bir sergi açmayı düşünüyor. Ancak kendi çektiği fotoğrafların bir çoğu şu anda elinde değil. Beyoğlu'ndaki stüdyosunu kapatmak zorunda kalınca hepsini bir eskiciye vermiş, biraz kırgınlıkla. O fotoğraflar şimdi sahaflarda ‘‘prim’’ yapıyor. Boğaz Köprüsü'nün açılış fotoğrafı Hikmet Bey'in elinde kalanlardan birisi.

64 Yıllık tutku

Foto Hikmet bugün 78 yaşında. Fotoğraf makinesini ilk kez 14 yaşında eline almış. Manzara fotoğraflarıyla başladığı fotoğrafçılığı gazetecilikle devam ettirdi. Meclis açılışından, Dolmabahçe'deki davetlere kadar her yere giriyor, herkesle sohbet ediyordu. ‘‘Muzip ve şen şakrak biriydim, yaptığım esprilerle herkesi güldürürdüm’’ diyor. Hikmet Bey, bir arkadaşının çektiği fotoğrafta Gina Lolobrigida'nın peşinde ile.

Öldü diye fotoğrafları Sahaflar'da prim yapıyor

1921 doğumlu ‘‘Foto Hikmet’’ olarak tanınan Hikmet Ildız, ilk fotoğraf makinesini 14 yaşındayken alıyor. O zamanlar İstanbul Erkek Lisesi'nde öğrenci. Bayram ve sünnet harçlığından biriktirdiği 3,5 liraya aldığı bu makine ile bir yıl idare ettikten sonra bir akrabası ona daha profesyonel olan bir 6x9 Voigtlaender hediye ediyor.

17 yaşına geldiğinde kafasında bir proje var, kendine bir memleket albümü hazırlamak. 390 liralık kombine bir tren bileti alıyor ve 2 ay boyunca trenin gidebildiği her yeri, Anadolu'yu geziyor. Fotoğraf sevdası yüzünden okula da devam etmiyor. 1941'de askerliğini yapıyor, üç yıl sürüyor. İzinlerinde gazinolarda ‘‘şipşak’’çılık yapıyor. Askerlik bitince Galatasaray'daki Foto Pastel'de çalışmaya başlıyor, ama sadece geceleri gazinolarda çalışmak ona yetmiyor ve ‘‘Gazetecilik hastalığı içimde iyice büyüdü...’’ diye anlatıyor.

Necip Fazıl Kısakürek'in çıkardığı Büyük Doğu dergisinde çalışmaya başlıyor. Hikmet Ildız o dönemin fotoğrafçılığınının bugünkünden daha gerçek olduğunu anlatıyor: ‘‘Lokantalara bakan aç çocukları çekiyordum mesela. O zamanlar gerçekten yakalarsan o fotoğrafı çekebilirdin ancak. Şimdi reisicumhura bile bir daha tokalaşır mısınız diyorlar. Çok yapmacık. Ağlayarak fotoğraf çektiğimi bilirim.’’

O arada İstiklal Caddesi'nde kendine küçük bir stüdyo açıyor. 1947 yılında Haldun Simavi 7 Gün'ü çıkardığı zaman, Foto Hikmet de orada çalışmaya başlıyor. İlk gerçek gazeteciliğini Sait Faik Abasıyanık ile yapıyor, birlikte röportajlara gidiyorlar. ‘‘Enteresan bir adamdı. Avare tipli biri. Manço diye bir köpeği vardı. Derbeder gibi bir insandı. Halk röportajları yapardı.’’ Burada bir yıl çalıştıktan sonra 1948'te 7 Gün'ün binasında çıkmaya başlayan Hürriyet Gazetesi'nde çalışmaya başlıyor. Fotoğrafçıların sayısı az o dönemde, tabii gazetelere fotoğraf yetiştirenlerin de... Hikmet Ildız da her gün gazetelere fotoğraf yetiştirebilmek için ajans kurmaya karar veriyor. 1951 yılında Beyoğlu'nda Atlas Sineması'nın karşısındaki binada İstanbul Fotoğraf Ajansı'nı (İFA) kuruyor.

Altında motosikleti, her yere gidiyor. Yunanistan'da kralla yumurta tokuşturmaktan tutun da Ankara'da meclis açılışına, Edirne'de Kırkpınar Güreşleri'ne kadar her yerde fotoğraf çekiyor. O kadar işin arasında motosikletinin arkasında kızları gezdirmeyi de ihmal etmeyen Foto Hikmet Radyo Magazin'le çalışmaya başlayınca yoldan çıkıyor... ‘‘Zaten biraz çapkındım. Dergi için şarkıcılar, film artistleri, dansözler derken biz iyice baştan çıktık. İlk evliliğim böyle sona erdi zaten. Hep açık saçık fotoğraflar çekiyoruz, insan istemese de oluyor...’’

Yaşamının fotoğrafla geçen 50 yılı onun için önemli. Bu 50 yılı anlatan fotoğraflardan önümüzdeki bahar sergi açmayı düşünüyor. 1989 yılında dükkanı kapatınca bütün fotoğrafları eskiciye veriyor. Ve yıllar sonra o fotoğraflarla sahaflarda karşılaşıyor: ‘‘Galatasaray'da bir Rus lokantasına gitmiştik bir arkadaşla. İlginç bir adam vardı onunla fotoğraf üzerine konuşmaya başladık. Robert Kolej'de profesörmüş, ben ona kendimi tanıttım, Foto Hikmet diye. İstanbul meraklısı bir bey. ‘Tanımaz mıyım! Ben sizin fotoğraflarınıza sahaflarda dünyanının parasını verip aldım. Siz öldünüz diye' dedi. Dükkanı kapatınca bütün fotoğrafları eskiciler almış, sahaflara bu adam öldü diye götürüp satmış... O gün lokantada sandalyenin üzerine çıkıp anlattı bu olanları. Hepimiz çok güldük.’’

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!