BİR SORUDAN FAZLASI | Boşandım ama bir sor bakalım nasıl boşandım?

Güncelleme Tarihi:

BİR SORUDAN FAZLASI | Boşandım ama bir sor bakalım nasıl boşandım
Oluşturulma Tarihi: Aralık 15, 2022 14:45

Boşanma süreci bazı çiftler için çok kolay ilerlese de bazıları için oldukça yıpratıcı olabiliyor. Özellikle çekişmeli boşanma davalarında, mal paylaşımı, velayet, tazminat, nafaka derken sinirler iyice geriliyor ve işler haddinden fazla uzayabiliyor. Biz de Bir Sorudan Fazlası'nın bu bölümünde hem "Boşanana kadar akla karayı seçtim" diyenlerle hem de "50 saniyede boşandık" diyenlerle konuştuk.

Haberin Devamı

Çiftlerin, birbirlerini yıpratmaktansa boşanma kararı almaları en sağlıklı tercih. Ancak bu aşamada bireylerin birbirlerine karşı daha duyarlı ve saygılı olmaları önemli. Maalesef birbirlerini deli gibi seven çiftlerde bile boşanma sürecinde "İçinden bir canavar çıktı" deyişi gerçek olabiliyor.

Tabii el ele mahkeme salonuna girip yine el ele çıkan, ömür boyu dost kalmayı başaran çiftler de yok değil. Onlardan bir tanesi de geçtiğimiz günlerde boşanan Fazıl Say ve Ece Dağıstan çifti… 3 yıllık evliliklerini 30 Kasım'da noktaladıklarını duyuran Say, sosyal medya hesaplarından mahkeme çıkışı el ele çekilen fotoğraflarını paylaştı.

“Çok üzgünüm, eşim Ece ile evliliğimizi bugün sonlandırdık. Beykoz Adliyesi'ne el ele girdik, el ele çıktık Ece ile… Sevgi, aşk, emek, bağlılık ve şefkat dolu 7 yıllık bir sevgililik… Hatıralarımızı, anılarımızı, tüm güzel hikayelerimizi, seslerimizi, en iyi şekilde anacağım her zaman. Ece mutlu olsun. Ece hep iyi olsun. Böyle daha iyi belki…” sözleriyle ayrıldığı eşine sevgisini ve saygısını dile getirdi Say...

Haberin Devamı

Ancak her çift onlar kadar birbirine saygılı olamıyor ve boşanırken sinirler iyice geriliyor, ağızlardan çıkanları kulaklar duymuyor, bir taraf boşanmayı istemiyorsa iş iyice yokuşa sürülüyor ve güle oynaya girilen evlilikten kavga gürültü ile çıkılıyor.

İşte bu zorlu süreçte ilginç diyaloglar ve pazarlıklar yaşayanların bizimle paylaştıkları hikâyeleri…

'BIRAKIN NAFAKA ALMAYI BOŞANMAK İÇİN BEN ÜSTÜNE PARA VERDİM'
Mine T. (41)

Benim boşanmam yaklaşık iki yılı buldu. O kadar berbat bir süreçti ki bir daha evliliğe tövbe ettim. Boşanma davasını ben açtım, dava açmadan önce de hep "Seni boşayacağım" derdim ama hiç inanmazdı. Mahkeme kâğıdını eline alana kadar da inanmadı. Hem boşanmayı istemiyor hem de evliliğimizi kurtaralım diye çabalamıyordu. Zaten ne yaparsa yapsın kararım kesindi ama kendi çapında bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Akrabalarımı arayıp, “Ben karımı seviyorum, ayrılmak istemiyorum” diye dert yanmaları, kendi akrabalarını beni ikna etmeleri için arattırmaları işe yaramayınca bu sefer taktik değiştirdi. Önce "Ben de seni istemiyorum" demeye başladı sonra da anlaşmalı boşanmayı reddedip beni yıldırma politikasına girişti.

Haberin Devamı

Bu süre zarfında aynı evin içinde yaşıyorduk ve her gün kavga ediyorduk. O zaman 6 yaşında olan kızım bu kavgalardan çok etkileniyordu çünkü artık birbirimize sinirle vurmaya başlamıştık. Kızım bir gün bizden gizli benim telefonumdan dayısını aramış, “Annemle babam kavga ediyor gel beni al” diye. İşte o gün çocuğumuza ne kadar zarar verdiğimizi daha net anladım.

Boşanana kadar aynı evin içinde olmamız gerekiyordu ve mantıken onun evden çıkması gerekiyordu. Annesi yakın bir semtte oturuyordu ama kendisi annesi ile bile anlaşamıyordu. "Asla çıkmam, bir yere kımıldamıyorum" dedi. Ben kızımla bekar erkek kardeşimin küçücük evine taşındım. Çocuğun okulu dayısının evine uzak olduğu için sabahları çok zorlanıyorduk. Arabayı da bana vermedi ki rahat etmeyelim, eve geri dönelim ve boşanmayalım diye. Kardeşimde kaldığım müddetçe onun arabasını ben kullandım ya da o işe gitmeden çocuğu okula bıraktı. Bu süreç bir yıla yakın sürdü ve hep anlaşmalı boşanmak için çabaladım. Bin dereden su getirdi anlaşmaya yanaşmadı. Sonunda ben ve kızım evimizden uzak bir yıl geçirdik, beyefendi koca evde keyif çattı. Üstüne üstlük kaldığı süre boyunca aidatları ödememiş, hepsini biriktirmiş, site yönetimi avukata vermiş, benim adıma icra geldi. "Niye ödemiyorsun?" diye aradığımda param yok dedi. Anlattıkça o günleri hatırlıyorum kan beynime çıkıyor tekrar tekrar.

Haberin Devamı

Sözün kısası malum şahıs beni bir yıl boyunca çileden çıkarmaya çalıştı, anlaşmaya varamadık, ne nafakayı kabul etti ne tazminatı, ne evden çıkmayı… Bu arada arabamız da kendi üstüne olduğu için el çabukluğu ile satıp nerede yaptığı belirsiz borçlarını kapatmış. Çekişmeli boşansak ben hem araba parasını hem nafakayı alırdım ama inanın gram sabrım kalmadı. Onun beş kuruş parasını da istemedim, "Hayatımdan bir an önce çıksın üstüne ben para vereyim" durumundaydım. Sonunda da öyle oldu zaten. Aile büyükleri devreye girdi, evin değerinin yarı parasını, artı 6 aylık ev kirasını istedi. Üstüne çocuğun velayetini vermek için o zamanın parası ile 100 bin TL daha para istedi. Bu duyunca çocuğum adına o kadar üzüldüm ki... Bu nasıl bir babalık hâlâ aklım almıyor...

Haberin Devamı

Bu zorlu sürecin sonunda şartlarını kabul ederek tek celsede boşandım ama ömrümden kaç yıl gitti bana sorun. Boşanma sonrası evden eşyalarını alıp gitmesi ve sonrasındaki huzurun tarifi yok ve paha biçilmez. Ha beni yıllarca banka kredilerine mahkûm etti ama benden aldığı paranın hayrını da göremedi.

‘İLAÇ KULLANIYORUM DİYE VELAYETİ VERMEYECEĞİNİ SÖYLEDİ’
Nalan Z. (38)

Ben, evliliğimizin 5'inci yılında eşimin beni aldattığını fark ettim ve bundan emin olduğum anda ondan boşanmaya karar verdim. Oğlumuz o zaman 2 yaşındaydı. Bebek sonrası elbet her evlilikte olduğu gibi bazı sorunlar yaşadık çünkü çocuklu hayata adapte olmaya çalışıyorduk ama eşimi seviyordum ve yeni yeni kendime gelmeye başlamıştım ki bu gerçekle yüz yüze geldim. Bu benim için affedilmez bir hata ve ikinci bir şans verebileceğim bir durum değildi.

Haberin Devamı

O kadar kötü zamanlar geçirdim ki günlerce ağladım, evden çıkamadım; onun bana yaşattıkları yüzünden çocuğumla bile çok ilgilenemedim. Baktım böyle olmayacak hemen bir psikolog ile görüşmeye başladım. Artık emzirmediğim için bu dönemi daha kolay atlatmak amacıyla antidepresan almaya başladım. Eski eşim de psikoloğa gittiğimi duyunca sevindi çünkü evliliğimizi kurtarmak için terapi görüyorum diye düşünüyordu. Çünkü asla ayrılmak istemiyordu. Beni çok sevdiğini, yaşadığı şeyin önemsiz olduğunu, boşluğa düştüğünü, bir daha asla yapmayacağını söylemişti ama elmanın içine kurt girmişti bir kere, artık eskisi gibi olabilmesi mümkün değildi.

Araya aileler, arkadaşlar girdi ama ben bir kere karar vermiştim ve geri dönüşüm yoktu. Beni aldattığını öğrendiğim gün ona karşı sevgim sabun gibi eridi gitti. Yani çok kararlıydım ve bir avukat arkadaşımla görüştüm. Eşimden hiçbir talepte bulunmayacağımı, boşanmayı en hızlı şekilde halletmeyi istediğimi söyledim. Evlendikten sonra aldığımız her şeyi de bölüşecektik. Çocuk zaten küçük olduğu için velayeti bende olacaktı, yani hiçbir pürüz yoktu.

Gelgelelim kendisi boşanmak istemediği için anlaşmalı boşanmaya yanaşmıyordu. Çekişmeli boşanma için hiçbir nedenimiz yoktu, çünkü benim açımdan çekişecek bir neden yoktu ve bir an önce evlerimizi ayırmak istiyordum, tahammülüm kalmamıştı ona.

Bir gün yine böyle onu anlaşmalı boşanmaya ikna etmeye çalışırken, bana "Oğlumu sana emanet edemem ilaç kullanıyorsun" dedi. Beynimden vurulmuşa döndüm ve yüzüne gözüne yumruk atmaya başladım. Sanırsın ki ben kutu kutu ilaç kullanıyorum ve cezai ehliyetim yok... Bir insan yıllarca aynı yastığa baş koyduğu, üstelik hâlâ seviyorum dediği eşini nasıl bu kadar aşağılayabilir ve akıl hastası muamelesi yapabilir.

Ailemi aradım ve "Bu adamla artık aynı evde bir saniye dahi duramam, beni gelin alın" dedim. Araba kullanacak halim bile yoktu, sinirden titriyordum çünkü.

Ailemi arayıp beni eve geri döndürmeye çalıştı ama o eve bir daha adım atmayacağımı söyledim. Çok şükür ki ailem hep yanımdaydı, tabii ilk başlarda "Yuvanı yıkma" deseler de benim kararlılığımı gördükten sonra "Sen ne istersen onu yap, her kararında biz arkandayız" dediler ve onların gücü ile bu kadar kararlı davranabildim.

Aylarca şansını denedi, kapımıza dayandı, ağladı, yalvardı ama yaptıklarından hiç etkilenmedim ve asla kararımdan dönmedim. Olmadı kendi ailesini benim ailem ile görüşmeleri için gönderdi. 2-3 sefer de onlar denedi. Bu geliş gidişler aylarca sürdü ve sonunda nihayet anlaşmalı boşanmaya ikna oldu. Bir pürüz çıkacak diye o kadar korkuyordum ki... Filmlerdeki gibi son anda “Ben karımı seviyorum hakim bey, boşanmak istemiyorum’ diyecek diye ödüm kopmuştu ama korktuğum gibi olmadı ve o gün boşandık. Kararımdan bir gün bile pişmanlık duymadım, boşandığımız gün artık hayatımda başka sorun kalmamıştı. Psikoloğuma gidip son terapimi aldım, ilacı da yavaş yavaş kestik.

Boşanma sürecim belki başkalarına göre çok uzun sürmedi ama bana bir asır gibi geldi. İnsan sevmediği biriyle burun buruna aynı evde yaşayınca bir gün bir asır gibi geliyor.

'50 SANİYEDE BOŞANDIK, KUTLAMA YEMEĞİ BİLE YEDİK'
Bora Ç. (33)

Biz, sorunsuz boşanan nadir çiftlerden biriyiz. 5 yıl evli kaldık ama 13 yıldır birbirimizi tanıyoruz. Evliyken de birbirimizle çok iyi arkadaştık. O yüzden birimize olan tutkumuz bitti ama sevgimiz hep baki kaldı.

Ben boşanmak istediğimi düşündüğümde eşimle dürüstçe konuştum ve duygularımı tüm çıplaklığı ile anlattım. Kendisi önce çok üzüldü ve ayrılmak istemediğini söyledi. Sonra bunun üzerine tekrar tekrar konuştuk ve ilişkimizin artık eskisi gibi olmadığını o da kabul etti.

Sonra oturduk boşandığımızda kim nerede yaşayacak, araba kimde kalacak gibi hayatımıza dair detayları konuştuk. Sonra bir liste hazırlamaya başladık. Kim ne istiyorsa onun hanesine yazdık ve çok adaletli bir dağılım yaptık. Mahkemeden önce evleri ayırdık. Hatta ben yeni evime taşınırken eski eşim de bana yardımcı oldu her konuda.

Mahkeme saatinden bir saat önce buluştuk ve biraz sohbet ettik. İkimiz de çok rahattık ve salona girmemiz ve çıkmamız bir oldu. 50 saniye kadar sürdü ve imzaları attık çıktık.

Sonra birlikte bir kutlama yemeği yedik ve birbirimize sımsıkı sarılarak ayrıldık. Herkes kavga kıyamet boşanırken biz neden bu kadar sorunsuz bir boşanma süreci yaşadık? Çünkü biz o çiftler gibi birbirimizi kandırmadık, aldatmadık ve hep dürüst davrandık. Böyle biri ile evli kaldığım ve hayatımda hep olacağı için binlerce kez şükrettim.

‘EVE GERİ DÖN, BOŞANMAYI DA UNUT, OĞLUMU VERMEM SANA’
Ceren D. (46)

Ben eski eşim ile evlenmeden önce bir kere yüzük attım. Nişanlımı çok seviyordum ama aile arasında yaşanan bir gerginlikten sonra işler iyice çığırından çıktı ve senin ailen benim ailem derken ayrıldık. Aradan birkaç yıl geçmişti ki üniversiteyi bitirdiğim yaz başka biri ile tanıştım. Çok kibar, çok beyefendi biriydi. Ailem de zaten bir nişan attığım için bu seferki ilişkime pek karışmadı. Kısa sürede evlenme kararı aldık ve evlendik.

İlk birkaç yıl çok iyiydik her şey yolunda gidiyordu. İşleri bozulunca ve şirketini kapatmak zorunda kalınca bizde sorunlar baş göstermeye başladı. Sürekli öfkeli bir adama dönüştü. Beni dinlemiyor, isteklerimi hiçe sayıyor, saygısız ve umursamaz davranıyordu. O arada bir çocuğumuz olunca zaten boşanma gibi bir ihtimal aklıma getirmedim ama çok mutsuzdum. Sırf çocuk var diye görmezden geliyordum bazı şeyleri.

Yıllar geçtikçe işleri düzeldi, tekrar bir şirket kurdu ama o yavaş yavaş düzlüğe çıkarken ben kendisinden iyice soğudum. Ben çocuktan sonra işi bırakmıştım yani artık ekonomik özgürlüğüm yoktu ama arkamda dağ gibi ailem vardı. Zaten ilk ilişkimin bitmesinde kendilerini suçlu hissettikleri için bana ayrı bir düşkünlükleri vardı.

Artık birbirimize karşı sevgimiz kalmamıştı, aynı evde iki yabancı gibiydik. Ailemle konuştum ve artık evli kalmak istemediğimi söyledim, onlar da anlayışla karşıladılar. Kendisine boşanmak istediğimi söylediğimde ise önce alaylı bir gülümseme ile "Beş kuruşsuz ne yapacaksın, ben olmasam sen aç kalırsın" dedi. Bu cümleyi duyunca ne kadar isabetli karar verdiğimi anladım ve süreci daha da hızlandırdım.

Sahipsiz olmadığımı, ailemin benim her zaman arkamda durduğunu, ona muhtaç olmadığımı söyledim ve tası tarağı toplayıp annemlere taşındım. Oğlum babasına çok düşkün olduğu için en çok o konuda zorlandım ama o mutsuz aile ortamında büyümesi onun için daha kötü olacaktı diye teselli ettim kendimi.

Önce sürekli telefon açarak bana saldırmaya başladı. "Eve geri dön, boşanmayı da unut, oğlumu vermem sana" diye naralar attı. Sanki oğlu ile doğru düzgün bir saat oynamış, sevgi göstermiş gibi iyi baba rollerine büründü. Sonra ailemi telefonla aramaya hatta son zamanlara doğru kapıya dayanıp tehdit etmeye başladı.

Alkol kullanıyordu zaten ama artık alkolikler gibi sürekli içiyor, içtikçe de öfkelenip bana ve aileme saldırıyordu. Çocuğu bu halde almak, vakit geçirmek istiyordu, ona da izin vermedim, “Git dava aç da gör bakalım bu alkolik halinle görebiliyor musun çocuğunu” diyordum anlaşarak boşanalım diye.

Anlaşarak boşanmaya yanaşmadığı için ben de artık dayanamayıp çekişmeli boşanma davası açtım. Anlaşsaydık sadece çocuğun masrafları için nafaka talebim olacaktı ama beni zora sokup çekişmeliye gittiği için hakkım olan her şeyi talep ettim. Evlendikten sonra aldığı ev, araba, üstünde ne varsa hepsinden payımı istedim. Çocuğun velayetini neyine güveniyorsa o da istedi. Bu yüzden mahkeme pedagog yönlendirdi ve iki defa yaşadığımız yere pedagog geldi, çocukla da benimle de ayrı ayrı konuştu.

Sonuç olarak anlaşmalı bir şekilde kısa sürede boşanacakken, sırf ben pişman olup vazgeçeyim diye çekişmeli, kavgalı gürültülü bir boşanma süreci yaşadım. Çok yıpratıcı ve uzun bir süreçti ama sonunda bana vermek zorunda kaldığı paralar o kadar içine oturdu ki hemen boşanmadığına bin pişman çıktı bu süreçten. Ben manevi olarak yıprandım, o ise hem maddi hem manevi olarak çok hasar aldı. Bu durumda 2-1 ben galip sayılıyorum, değil mi?

Aile ve Evlilik Terapisti Serap Melek Kılıç, boşanma sürecinde sıklıkla karşımıza çıkan anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma kavramını ve boşanma sürecinin her iki taraf açısından da yıpratıcı olmaması için atılması gereken doğru adımları anlattı:

GEÇMİŞİN İNTİKAMINI ALMAYA ÇALIŞMAYIN

"Aslında seçilen kelimelerden de anlaşılacağı üzere 'anlaşmalı', tarafların birbirlerini incitmeden, zarar vermeden, geçmiş ilişkinin ve hatıralarda güzel anımsanmak istenen günlerin değerini azaltmadan, orta yol bulunarak gerçekleştirilen boşanma türü. 'Çekişmeli ise bunun tam tersi; geçmişte yaşanan güzel günlerin bir kalemde silinip atıldığı, bazen karşılıklı zarar verme eylemleri içeren, zaman zaman haklı çıkmak uğruna yalana veya olumsuz davranışlara başvurmaya kadar gidebilen bir hale dönüşebiliyor.

Biz uzmanlar, boşanma sürecine karşı tarafa meydan okuma veya öfkeyi çıkarma, belki geçmişte yaşanan olayların intikamını alma bakış açısıyla bakmak yerine bu süreçte sergilediğiniz her türlü olumsuz davranışın öyle veya böyle sonunda size zarar verecek bir hal alabileceğini göz önünde bulundurmanızı öneriyoruz."

AYRILIRKEN DE SAYGIYI VE NEZAKETİ ELDEN BIRAKMAYIN

Kılıç, gerek çocukların çerçevesinden bakıp ömür boyu bir araya gelme ihtimali düşünüldüğünde gerekse, kişinin kendi geçmiş yaşamına dönüp baktığında pişmanlık ve acıyla hatırlamamak adına, ayrılırken de saygıyı, seviyeyi ve nezaketi korumanın kişisel olarak benlik saygımızı da korumamızı sağlayacağını vurguladı ve ekledi: 

“Bu tavır, geçmişe dair kendimize öfke duymak yerine, geçmiş tercihimizle ve geçmiş yaşamımızla saygı ile vedalaşmayı ve ilerleyen süreçte yeni hatalar yapmaktan kendimizi korumamızı da sağlayacaktır. Bu süreçte eğer öfkemizi kontrol etmekte veya problemleri yönetmekte zorlanıyorsak bir aile terapistinden boşanma sürecinin sağlıklı yürütülebilmesi adına da destek alınabilir.”

Kılıç bu süreçte en çok dikkat edilmesi gereken konunun boşanma sürecine geniş ailenin ve arkadaşların dahil olmasına izin vermemek olduğunu önemle vurguladı. Kılıç, boşanma sürecinin yalnızca kadın ve erkek arasında kalan bir mahrem yaşantı olması gerektiğini, çünkü işin içine diğerleri girdiğinde olaylara sağlıklı bir gözle bakma ve şeffaf değerlendirme yapmanın pek mümkün olmadığını söyledi.

ÇOCUK VARSA BİRBİRİNİZE SONSUZA KADAR VEDA EDEMEZSİNİZ

Boşanma ile birlikte kişilerin birbirlerine karşı sorumluluklarının azaldığını düşünsek de işin içinde çocuklar varsa veda etmenin sonsuza dek mümkün olmayacağının belirten Kılıç, özellikle maddi ve manevi sorumlulukların belli ölçüde ortak karşılanmak zorunda olduğunu da unutmamamız gerektiğini söyledi.

BAKMADAN GEÇME!