BİR SORUDAN FAZLASI | İdeal eşti beni nasıl aldattı? "Hanımcı dediler Kazanova çıktı"

Güncelleme Tarihi:

BİR SORUDAN FAZLASI | İdeal eşti beni nasıl aldattı Hanımcı dediler Kazanova çıktı
Oluşturulma Tarihi: Ekim 20, 2022 14:13

Eşini el üstünde tutan, onların bir dediğini iki etmeyen, biraz hayatının kontrolünü eşine devretmiş erkekler genelde halk arasında "hanımcı" kavramının altında genelleniyor. Ama (kimilerine göre ideal olan, kimisine göre itici bulunan) bu görüntünün altından her zaman aynı insan çıkmayabiliyor. Dışarıda/sosyal medyada 'hanımcı' görünüp aslında bu görüntüyü kendi için avantaja çevirenler de var. Bu haberde onları mercek altına aldık...

Haberin Devamı

Yıllardır sosyal medyada ve yaşadıkları çevrede ‘ideal eş’ gibi görünüp sempati toplayan, parmakla gösterilen ama kapalı kapılar ardında öyle davranmayan erkeklerin hikayelerini eşlerinden ve arkadaş çevresinden dinledik. 

Öncelikle 10 yıl boyunca bir ‘bu profilde biri ile evli olan ve aldatıldığını öğrenen bir kadının Business Insider’a anlattığı hikayesi ile başlayalım.

PROFİLİNDE SADIK KOCA YAZIYORDU AMA BENİ ALDATTI

Twitter biyografisine "sadık koca" yazan bir adamla 14 yılımı geçirdim, 10 yıl evli kaldım. Ben 20'li yaşlarımda dünyayı dolaşırken, o Londra'da aşk dolu Facebook paylaşımları yapıp beni bekledi. Herkes eşimin bana hayran olduğunu ve ne kadar değer verdiğini söylüyordu ama işte o ‘sadık koca beni aldattı.

Buna rağmen ‘aptalca bir hata yapan o iyi adamı’ üzdüğüm için kötü olan ben oldum. Ablam üç aylığına eski eşimin evine taşınmasına izin verdi, sonra ailem ona çiftliklerinde ödünç bir daire verdi. Bir yıldan biraz daha uzun bir süre geçti ama komşularım hala "mutlu" ailemizi parçaladığım için bana iğrenerek bakıyor.

Haberin Devamı

Annem "Böyle erkekler artık yok" diye bana kızıyor, başka bir kadın yaptığımı onaylamayarak, "Böyle bir adama sahip olduğum için ne kadar şanslı olduğumun farkında olmadığımı" söylüyor.

ETRAFIMDA BİR MARKA YARATTI

Eski eşim, sosyal medyada bana olan bitmeyen aşkı ile ilgili içeriklerle dolu paylaşımlar yaparak güçlü bir kişisel marka yarattı. Çünkü o hanımcılığın kitabını yazmıştı.

Sosyal medya, kimsenin günlük rutin hayatının ve ilişkilerinin doğru bir şekilde yansıtıldığı bir yer değil. Mesela sosyal medyada tatlı mezuniyet fotoğraflarıma ve başarılarıma yönelik coşkulu övgüler yapıyordu ama kimse onun nadiren eve geldiğini bilmiyordu.

Ben bebeğimizi doğururken o, mavi önlükler içindeki selfie’ler çekip paylaşıyor, takipçilerinden coşkulu övgüler alıyordu. Ben hastaneden bebeğimizle eve geldiğimde onun bir Noel partisinde olduğu gerçeğinden kimsenin haberi yoktu. Takipçileri, onun nadiren bebek bezi değiştirdiğini bilmiyorlardı ama o nadiren de olsa böyle durumlarda mutlaka bir selfie paylaşırdı.

Haberin Devamı

Eski eşimin özverili bir kahraman gibi görünmek için çok yoğun bir isteği olduğuna inanıyorum. Bu konuda gayet başarılı oldu. Görünürde "sadık bir eş olmanın" tadını çıkardı. Bu, çoğu zaman onun tüm olumsuz özelliklerini etkisiz kılan bir etiketti. Halka açık sevgi gösterileri ve hassasiyeti sayesinde, insanlar onun flörtözlüğünü, aşırı parti düşkünü olmasını ve samimi olmayan davranışlarını gözden kaçırdı.

ERKEKLERİN BAŞARI ÇITASI ÇOK DÜŞÜK

Buna karşılık, beni eleştirenler, onun bu bağlılığı karşısında benim "kusurlarımı" vurgulamaya çok hevesli görünüyorlardı.

Kadınlar olarak, boş iltifatlar sunan erkeklere ya da çöpleri dışarıya çıkarma gibi en küçük yardım ve ilgiye minnettar olmamızı söyleyen bir toplumda yaşıyoruz. Erkeklerin çıtası o kadar düşük ki, eşini çekici bulmak bile tebrik edilmeye değer bir davranış. Toplum, kadınlardan otomatik olarak ve sorgusuz sualsiz eşlerine bağlı olmalarını bekliyor.

Haberin Devamı

Şimdi de gelelim bizdeki hikayelere...

“YOK O ASLA YAPMAZ, DEDİKODUDUR”

 P (41)

Eski eşimin; herkesin imrenerek baktığı ‘örnek bir eş, gıpta edilesi bir damat, acayip ilgili bir baba’ imajı vardı. Çevremde onu tanıyan herkes her fırsatta bana ne kadar şanslı olduğumu hatırlatma ihtiyacı duyuyordu. Evliliğimizin ilk yıllarında gerçekten de öyleydi. Bana karşı çok ilgiliydi. İlk çocuğumuza hamile kaldığımda bana deyim yerindeyse prensesler gibi baktı. İki yıl sonra bir de oğlumuz oldu ama ne olduysa ikinci doğumdan sonra oldu.

Bana ve çocuklara karşı ilgisi çok azalmıştı ama etrafımızda insanlar varken yine aynı sevgi pıtırcığı adamdı. Nadiren kucağına aldığı çocukları dizinden indirmez, onlarla yerlerde sürünerek oyunlar oynardı. İlk zamanlar anlam veremiyordum bu dengesiz davranışlarına ama sonradan anladım ki meğer o tribünlere oynamaya başlamış. Ailemin, arkadaşlarımın, kendi arkadaşlarının yanında dört dörtlük bir eş ve baba oluyordu, dört duvar arasında ise özüne dönüyordu.

Haberin Devamı

İnsanların yanında olduğundan çok farklı davrandığını birkaç kez yüzüne vurduğumda ise beni ‘onu insanların gözünden düşürmeye çalışmakla’ suçladı. O zaman çok daha net anladım, o “efendi, aile babası ve iyi eş” sıfatlarına aşıktı.

Çocukların sorumluluğundan sıkıldı herhalde dedim, doğumlardan sonra beni beğenmiyor, ilgisi azaldı diye düşünmeye çalıştım çünkü özünde iyi bir insandı. Hepimiz böyle dönemlerden geçebiliriz diye anlayışlı olmaya çalıştım ama çok sonradan öğrendiğim gerçek beni yerle bir etti. Meğer evliliğimizin ilk yıllardan beri beni aldatıyormuş da benim dünyadan haberim yokmuş. Ben de herkes gibi onun bu hanımcı tavırlarına kanmışım.

Haberin Devamı

Büyük şehirde yaşıyoruz ama yaşadığımız mahallede herkes birbirini tanıyor. Bir komşumuz bizim sokağa uzak olan başka bir mahallede eşimin bir evden çıktığını görüyor. O ona, o diğerine derken bu olay benim de kulağıma geliyor ve öyle öğreniyorum eşimin beni aldattığını. Hem de öyle tek bir kadınla da değil. İlişki yaşadığı o kadının uzaktan bir akrabası ile de ondan önce ilişki yaşamış. Evliliğimizin ilk yıllarında da daha önceden birlikte olup ayrıldığı kızla aldatmış beni. Bunların detayına girmeyeceğim ama hepsi kanıtlı ve sonradan itiraf ettiği ilişkiler… 

Buna rağmen arkadaşlarım da dahil olmak üzere çevremdeki herkes ‘Yok ya o asla yapmaz, yalandır,” diyor, duyduklarına inanamıyordu. Ailem bile "Dedikodudur, bizim damat öyle şey yapmaz" diyordu. İnsanları o sahte kimliği ile o kadar güzel etkilemişti ki neredeyse ben bile inanacaktım.

Ben şunu anlamıyorum: Madem beni sevmiyorsun, çocuklarına bu kadar düşün değilsin neden öyleymiş gibi bir imaj çiziyorsun? Neden buna ihtiyaç duyuyorsun? Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol, bu kadar mı zor?

Tüm bu yaptıklarını öğrendiğimde boşanmak istedim ama tabii yine o sahte tavırlarını sergilemeye başladı. Beni çok sevdiğinden, çocuklardan ayrılmamaya dayanamayacağından değil, maskesi düştüğü ve imajı yerle bir olacağı için bu kadar paniklemişti.

Tüm o sızlanmalarını, yalvarışlarını dikkate almayıp o herkesin imrenerek baktığı kocamı bir celsede boşadım. Tabii ki toparlanmam kolay olmadı ama sahte bir insanla ömür geçirmeye tahammül edemezdim.

Hanımcı tavırları onu yeni tanıyanlar için mükemmel bir sevgili ya da eş gibi gösterdiği için yeni bir eş bulmakta zorlanmayacağına emindim. Hayatına giren insanlara kolaylıklar diliyorum.

Ben artık her türlü ilişkimde kusursuz (görünen) insanlardan uzak duruyorum.  Kusuru olsun mükemmel olmasın, hatalar yapsın ama gerçek olsun, tek isteğim bu.

BİR SORUDAN FAZLASI | İdeal eşti beni nasıl aldattı Hanımcı dediler Kazanova çıktı

İDEAL KOCA FOS ÇIKTI

Emel. Ç. (34)

Okulumuzdaki öğretmen arkadaşlarımızdan biri tam bir hanımköylü ama yıllar sonra eşini aldattığını öğrendik ve erkeklere güvenim yerle bir oldu.

Bahsettiğim öğretmen arkadaşımızın eşi de bir dönem aynı okulda görev yapıyordu ama sonradan başka okula geçti. Birlikte çalıştıkları dönemde eşine ilgisi, alakası o kadar yoğundu ki okuldaki tüm bayan arkadaşlar o kadına imrenerek bakıyorduk. Eşi tam bir ideal kocaydı. Ders aralarında eşine yiyecek içecek getiren, soğuk günlerde üşümesin diye omzuna şal örten, akşam çıkarken kabanını giydiren naif bir adamdı. Erkek hocalar onunla ‘kılıbık, hanım köylü’ diye dalga geçiyordu ama onlara gülüp geçiyordu. Çünkü onun için kadın öğretmenlerin ne düşündüğü daha önemliydi. Kadın öğretmenler eşine karşı bu ilgisini takdir ettikçe daha da coşuyordu.

Sonra eşi bizim okuldan ayrılıp başka okula gitti. Arada soruyorduk ne yapıyor diye, “Yeni okulunda çok yoruluyor, eve çok yorgun geliyor. Ben ondan bir saat önce çıktığım için o gelmeden evi toparlıyorum, masayı hazırlıyorum” dedikçe ona olan hayranlığımız daha da artıyordu. Ta ki okulda onun hakkında çıkan bomba haber duyana kadar. Öğretmen arkadaşlarımızdan biri onu hafta sonu bir öğrencinin velisi ile görmüş, merakından arkalarından gidip takip etmiş üstüne bir de kimse inanmaz diye fotoğrafını çekmiş.

Ben ilk duyduğumda inanmadım tabii ki, bir yerde tesadüfen karşılaşmış ve öğrenci hakkında konuşmuşlardır diye düşündüm. Onun eşini aldatması mümkün değildi. Bu hayatta herkes aldatır ama o yapmazdı. Kimse beni ikna edemezdi ama maalesef fotoğrafını görünce en az kendim aldatılmış kadar şoka uğradım. O veli ile bu kadar samimi olabilmesi mümkün değildi, gerçekten eşini aldatıyordu. Herkesin gözünü o “karısına tapan” halleriyle o kadar güzel boyamıştı ki gözümüzle gördüğümüz gördüğümüz kanıta bile çoğumuz inanmakta zorlandık. Daha samimi olan arkadaşları ona bu durumdan bahsetmişler. İnkar edememiş ve "Aman eşimin kulağına gitmesin" diye yalvarmış resmen.

O veli ile ilişkisi ne zaman başladı, ondan başka ilişki yaşadığı kişiler oldu mu hiç bilemiyoruz ama eşinin bu durumdan şüphelendiğini hiç sanmıyorum. Böyle bir eşten nasıl aldatan bir eş çıkabilir ki insanın aklı sırrı ermiyor. Madem eşine sadık değilsin o zaman bu tiyatro niye? Gerçekten anlamakta zorlanıyorum.

ENİŞTEN BENİM ÜSTÜME TAZE GÜLLER KOKLAMIŞ

Özden. H. (43)

Ben eşimle eski sevgilimle ayrıldıktan çok kısa bir süre sonra tanıştım o zamanki ruh halimden dolayı evlenmeye biraz erken karar verdim. Onu hiçbir zaman çok sevmedim ama çok düzgün bir adamdı. Memlekette parmakla gösterilen erkeklerdendi. Bana çok değer veriyor, bir dediğimi iki etmiyor, koşulsuz seviyordu. Ailem damatlarını o kadar seviyordu ki “Bir sorun yaşarsanız kesin senin yüzünden yaşarsınız” derdi. Gerçekten de hiçbir sorunumuz yoktu, bir çocuğumuz vardı ve kavgasız gürültüsüz bir evliliğimiz vardı.

Bir ara işsiz kaldı ama o dönemde bile o stresine rağmen bir kere bile saygısızlık yapmadı, kalbimi kırmadı. Sonra şehir dışında bir iş buldu, uzun süredir işsiz olduğu için o işi kabul etti. Zaten çok uzak değildi ve hafta sonları görüşebilecektik.

İki yıl boyunca farklı şehirlerde yaşadık, ilk zamanlar her hafta geliyordu ama sonraları gelişleri biraz seyrekleşti. Benim de işime geliyordu açıkçası, kafamı dinliyordum. Gelişleri iyiden iyiye seyrekleşince içime bir kurt düştü. Bir gün kardeşime bu düşüncemden bahsettim, “Eniştem senin üstüne gül koklamaz, ondan şüphelenmen çok saçma” dedi, ben de bir müddet bu düşüncemi rafa kaldırdım.

Yine de beni rahatsız eden bir şey vardı ve bir hafta sonu geldiğinde telefonunu karıştırdığımda yanılmadığımı anladım.  Aşkından yanıp tutuşmuyordum ama yine de bunu yapabileceğine içten içe inanmıyordum. Başka şehre taşındığından beri kendinden 12 yaş küçük bir kızla ilişki yaşıyormuş. Telefonda fotoğraflarını gördüğümü söylediğim için yalanlayamadı ve itiraf etti.

O kadar düzgün ve güvenilir bir eş imajı çiziyordu ki benim şüphelenip telefonunu karıştırma ihtimalimi bile düşünmüyordu.

Kardeşimi arayıp “Sevgili enişten benim üstüme taze güller koklamış, işte bu da o kokladığı gül” diye kızla olan fotoğrafını gönderdim. Sonra da aileme anlattım durumu ama onlardan beklediğim gibi tepki verdiler. “Çocuğunuz var, sakın yuvanı yıkma yapmış bir hata yapmış, affet… İşte bu kadar basitti onlara göre ama hata denilen şey bir kere yapılır, sürekli yapılan şey hata değildir ama tıpkı ailemin dediği gibi yuvamı bozmadım.

O başka bir şehirde kiminle ne yapıyor bilmiyorum ama ben de ona sadık değilim artık. Görünürde evliyiz, çocuğumuz için belki bir süre daha böyle devam edeceğiz ama ben de aynen onun yaptığı gibi görünüşte ‘sadık eşi’ oynuyorum. Herkes mutlu, şey güllük gülistanlık...

HANIMKÖYLÜ ADAMIN İÇİNDEN KAZANOVA ÇIKTI

N.S. (41)

Eski eşim tam bir hanımköylüydü. Evde her işi bölüşürdük hatta o benden daha bile fazlasını yapardı. Ben uykuya çok düşkün olduğum için hafta sonları kahvaltılarımızı hep o hazırladı, hiç söylenmez keyifle yapardı. Arkadaşlarımızla buluştuğumuzda ya da evimize misafir geldiğinde de bu ilgisini göstermekten keyif alırdı. Onunla kılıbık diye dalga geçen arkadaşlarına “Mutlu bir evlilik istiyorsan eşini mutlu edeceksin, gönlünü hoş tutacaksın, bunun adı kılıbıklıksa evet kılıbığım” derdi.

Böyle bir adamın eşini aldatabileceğini düşünebilir misiniz? Benim bir kere bile aklıma gelmedi ama dedim ya uykuya çok düşkünüm diye meğer ben derin uykudayken neler yapmış neler…

O yarım yamalak İngilizcesi ile yazışmayı becerip Rus bir kızla ilişki yaşamış aylarca. Evli bir kadınla bir yıla yakın ilişkisi olmuş. Ben kış uykusuna yattığımda adam içindeki Kazanova’yı açığa çıkarmış. O Kazanova’nin ipini saldım rahat rahat yapacağını yapsın diye ama siz siz olun öyle “ağzı var dili yok, çok efendi, kafasını kaldırıp sağa sola bakmaz, karısına çok düşkün, resmen tapıyor “gibi cümlelere itibar etmeyin. Zira şu anda benim en güvenmediğim insan türü bunlardan oluşuyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!