Balbay’dan şiirli savunma

Güncelleme Tarihi:

Balbay’dan şiirli savunma
Oluşturulma Tarihi: Kasım 12, 2010 10:30

İkinci Ergenekon davasında tutuklu yargılanan gazeteci Mustafa Balbay, dünkü duruşmada 'şiirli' eleştiride bulundu.

Haberin Devamı

İZMİR'DE BALBAY'IN FOTOĞRAFLARINDAN OLUŞAN SERGİ AÇILDI

 

İkinci Ergenekon davasının 95. duruşmasında Balbay söz aldı. 11 Kasım 1980 günü Gazete İzmir’de stajyer olarak gazeteciliğe başlayışını anlatan Balbay, “11 Kasım 1980’de mesleğe başlayışımın 30. yıldönümünde basın özgürlüğü açısından ne kadar yol aldığımızın, ne kadar gerilediğimizin en somut örneği karşınızda yargıladığınız Mustafa Balbay. 12 Eylül’ün en baskıcı günlerinde ‘acaba bu haber sansüre uğrar mı’ diye o kaygı ve hüzünle mesleğe başlamıştık. Bugün mesleğim nedeniyle tutukluyum” diye konuştu.

 

“30 yıllık bir gazeteci olarak mesleğe tutunmaya devam edeceğim” diyen Balbay, şöyle devam etti: “Pazar geceleri 4’e kadar 3 yazı yazıyorum. Postaya verilmek üzere cezaevi idaresine zarfı açık olarak veriyorum. Bugüne kadar olumsuz davranmadılar. Yalnız bir kez ‘Dreyfus’u ‘deyus’ olarak okumuşlar, ‘kime deyus diyorsun’ diye sordular. Yazım 8 gün sonra yazıişleri müdürüne gidiyor. 10. gün yayımlanıyor. Bugün gazetede çıkan yazıyı önceki pazartesi günü yazmıştım. 10 gün güncel kalabilecek bir konuda yazmak için çırpınıyorum.”

 

Haberin Devamı

‘Her iktidarı eleştirdim’

 

Mesleğe başlarken Oktay Ekşi, İlhan Selçuk, Uğur Mumcu gibi yazarlara öykünerek onlar gibi olmak istediğini anlatan Balbay şunları söyledi: “Ben de katıksız bu ülkenin temel değerlerine saygısızlık etmeden her iktidarı eleştirdim. Tansu Çiller’i de, Mesut Yılmaz’ı da, Bülent Ecevit’i de eleştirdim. AKP iktidarına karşı da gazeteci olarak anlayışım neyse, neyi düşünüyorsam onu söyledim. İddia makamının ‘şu köşe yazısı darbecidir’ diye hiçbir yazım yok.”

 

Otosansür yorumu otosansüre takıldı

 

AB’nin İlerleme Raporu’nun “Türkiye’de gazeteciler düşüncelerini özgürce yazamadığına, otosansürün yaygın” olduğuna ilişkin saptamalarını anımsatan Balbay şöyle devam etti: “Ben burada ‘medyayı ele geçirmek istiyor’ diye tutukluyum. Rapordaki bu ifadeler hiçbir gazetede yer almadı. Otosansür yorumu otosansüre takıldı. Oktay Ekşi’nin bir başyazarın linç edildiği, fiilen sansüre uğradığı bu ortamda sizler vereceğiniz kararla Türkiye’de basının ne kadar özgür olacağında önemli rol oynacaksınız. Davanın gidişi filen bu mesleği seçmek isteyenlerin geleceğine sansür oluşturmaktadır.” Balbay, “Bir kısım medya, saldırı özgürlüğü, iftira özgürlüğü istiyor. Medyamızı da kendine çekidüzen vermeye çağırıyorum” dedi.

 

Haberin Devamı

Gazetecilik yaşamı boyunca “Nereden gelirse gelsin terörün her türlüsüne karşı” olduğunu ifade eden Balbay, “Bir terör saldırısı sonucu yitirdiğimiz Uğur Mumcu’nun köşesinde yazıyorum. Oda komşum bir terör saldırısında yaşamını yitiren Ahmet Taner Kışlalı idi. Her şeye hazırdım ama ‘terörist’ suçlamasına hazır değildim” diye konuştu. Bugüne dek 23 kitap yazdığını, 24’üncüsünü ise cezaevinde yazdığını söyleyen Balbay şunları kaydetti: “Hapishane koşullarında canımın son damlasına kadar yazacağım. Burası esirevi değil eserevi... En az üç kitaplık malzemem birikti.”

 

Cumhuriyet gazetesinde çeşitli ekler çıkardığını, iddianamede Strateji Eki’nin ise terör örgüt yayını olarak değerlendirildiğine dikkat çeken Balbay, “İddia makamı ve iddia makamını kullanan alçaklar ‘bunda alçakça bir şey var mıdır’ diye baktılar. Defalarca kontrol ettiler, hiçbir şey bulamadılar” dedi.

 

Haberin Devamı

Teröriste açılım bize kapanım

 

Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın “Başarılı olsalardı yargılamayı onlar yapacaklardı” sözlerini anımsatan Balbay, “Hangimizin mahkeme kuracak gücü var? Bir darbe yapıp mahkeme kuracak gücü olan varsa onlar burada yok. Hayati Yazıcı kimleri kastetmekte” diye sordu.

 

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Barış sürecini baltalamayın” sözlerine göndermede bulunan Balbay “Barış için ne gerekirse yapalım. Ama dağdaki teröriste açılım, bize kapanım mı? Teröriste dahi barış çağrısında bulunan iktidar bizden terör örgütü üretmenin çabası içinde” dedi.

 

Granitten yürek

 

Balbay, avukatları Aydın Metin ve Mehmet İpek’in kendisiyle görüşmeye geldiklerinde “İlhan Selçuk’u tutamayınca seni tutukladılar. Cumhuriyet gazetesinden birinin tutuklanması gerekiyordu” dediklerini aktararak sözlerini şöyle sürdürdü: “Avukatlarıma güvenmeye devam ediyorum. Böylesine bilinemeyenler içerisinde somut deliller yok iken kim gelse vicdanlar çözülebilir? En iyisi bu durumu şiirle anlatayım: Vicdanlarınız granit kayadan daha da katı / Nerede bulalım bu vicdanı delecek avukatı / Vicdanlarınız buzdağı kadar katı / Nereden bulalım bu dağı delecek avukatı.”

 

Haberin Devamı

“Nazlı Ilıcak bile bu davaya ılıcak bakmaya başladı” diyen Balbay, “Kurban Bayramı’nda kantin kapalıymış. Açık görüş ancak pazar günü yapılacakmış. Burada insan yatıyor. Kurbanlık koyunlar değil. Burada dünyanın en yaşlı terör örgütü üyeleri yatıyor. Yaş ortalaması 55, kilo ortalaması 90.”

 

Balbay sözlerini şöyle tamamladı: “Ağlarsa bir anam bir karım ağlar, gerisi yarın ağlar. Aylarca yarını bekledik, en azından vicdanın sizler için de yarının gelmesini bekliyorum. Ailelerimizi çocuklarımızı da tutukladınız. Kurban Bayramınız kutlu olsun.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!