Dershanelerde son karar: İki yıl sonra kapanacak

Güncelleme Tarihi:

Dershanelerde son karar: İki yıl sonra kapanacak
Oluşturulma Tarihi: Aralık 03, 2013 01:43

BAŞBAKAN Yardımcısı Bülent Arınç, dershanelerin dönüşümüyle ilgili tasarının ocak ayında meclis gündemine geleceğini belirterek, “Bu dönüşümün sağlıklı olması için iki yıllık bir süre öngörüyoruz. Eylül 2015. O tarihte dershanelerin okullaşma sürecinde son noktaya gelmesini öngörüyoruz” dedi.

Haberin Devamı

Arınç 7.5 saat süren Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı basın açıklamasında şunları söyledi:

KAPATILMASI ANAYASAYA AYKIRI

Dershanelerin kapatılması diye bir konu gündemde değil. Böyle bir şey iddia etmemek lazım. Yanlışlıkla kullanılmışsa da kullananların tashih etmesi lazım. Dershaneler hür teşebbüsün unsurlarıdır. İnsanlar ticari amaçlarla öğrencilerin üniversite veya fen liselerine meslek liselerine hazırlanırken test çözme tekniklerini ve genel bilgilerini artırmak maksadıyla kurulmuş belki bir takviye kurumlarıdır. Öğretmenleri çalışanları vardır. Öğrencilerden ücret alırlar. O ücret karşılığında masraflarını öderler belki kar ederler belki edemezler. Dolayısıyla insanların bir ekonomik faaliyet olarak yürüttüğü bir çalışmayı kapatmaktan bahsetmek mümkün değil. Doğru da değil. Anayasa buna karşıdır. Kanunlarımız buna karşıdır. Türkiye’nin serbest ekonomik piyasa içerisindeki konumu buna karşıdır.

Haberin Devamı

ARTIK İHTİYAÇ DEĞİL

Biz dershanelerin artık bugünkü eğitim siteminde ve geldiğimiz noktada öğrencilerimize takviye ders veren veya metot ve usul gösteren birer kurumlar olarak ihtiyaç kalmadığını düşünüyoruz. İhtiyaç olan şey nedir? Yeni okulların açılması, yeni dersliklerin yapılması, ve öğrencilerimizin okul içerisinde bütün bilgilere haiz üniversite imtihanlarına hazırlamak, birer bireyler olmasını temin etmek. Bunu da ancak özendirme ile yapabiliriz. Zorlayarak baskı altına alarak değil. Dolayısıyla bu projenin adı hukuktaki tabiri ile bir dönüşüm projesidir. Yani dershanelerin özel okullara dönüştürülmesi projesidir. Bunu da teşvik etmek için çok tedbirler öngörülüyor.

BÜLENT ARINÇ'TAN DERSHANE AÇIKLAMASI



GECE BEKÇİSİNİN BİLE HAKKI KORUNACAK

Yani ‘evet ben özel okula dönüşebilirim. Öğretmenim var, arsam var, binam var, ben sizin vereceğiniz bir takım teşviklerle tedbirlerle aynen 24 derslikli 30 derslikli bir okul olarak faaliyete başlayabilirim.’ Bu noktaya geldikleri takdirde onlar özel okullar olarak hizmetlerine devam edeceklerdir. Yani bir tabirle kolej, bir tabirle de özel öğretim kurumları olarak. Madem ki bu özendirilecektir, teşvik edilecektir ve bir dönüşüm gerçekleştirilecektir. Bunun içerisinde baskı unsurlarının olmaması gerekir. Esasen Sayın Başbakanımızın ta başından beri ifade ettiği gibi buralarda çalışan öğretmenlerin hakkı korunacaktır. Buralarda çalışan elemanların ister gece bekçisi, isterseniz oradaki personelle ilgili bir memur olsun onlar muhafaza edilecektir.

LÜTFEN HUSUMET ALGILAMAYIN

Şimdi bir eğitimde dönüşüm projesini başlattığımıza göre bu sağlıktaki dönüşüm projesi gibi ulaşımda, enerjideki dönüşüm projesi gibi Türkiye’de demokratikleşme sürecindeki dönüşüm projeleri gibi kabul edilmek gerekir. Okullarımız var, öğretmenlerimiz var, kaliteyi artıracağız ve çocuklarımız birer yarış atı gibi sınavdan sınava koşmayacak. O sınavlar için ek dershane hizmetlerine ihtiyaç duymayacak bir noktaya geliyoruz ve geleceğiz. Bir dönüşüm projesini gerçekleştirmek istiyoruz. Bunun doğrudan dershanelere karşı bir husumet gibi lütfen hiç kimse algılamasın.

BU KAPSAMA GİRMEZ

Bu dershanelerin sahipleri, sadece hizmet hareketi diye bildiğimiz sizin gazetelerde cemaat diye yazdığınız, ‘cemaat ve hükümet arasında kavga da var canım’ diyerek söylemek istediklerinizi bu kapsama koyamazsınız. Bin birimlik dershane varsa hizmet hareketi bunlardan sadece yüzde 22’sine sahiptir. Geriye kalanlar hür teşebbüsün bir araya gelerek kurdukları insani ve ekonomik faaliyetlerdir. Ama diğerleri ile yapılan temaslarda onlar da Türkiye’nin geldiği nokta itibarıyla bir dönüşüme ihtiyacı olduğunu söylüyorlar.

ÇOCUK BENİM ÇOCUĞUM

Biz meseleye rasyonel bakıyoruz. Bir tarafın penceresinden bakmıyoruz. O pencereden bakanlar da yanlış yapıyorlar. Meseleye akılcı bir yaklaşımla ulaşmamız gerek. Çocuk benim çocuğum. Bu milletin evladı. 16 milyon gencimiz bugün lise sona kadar eğitim seviyesinde. Bu dünyanın hiçbir yerinde yok. Avrupa ülkelerinin hiç birisinde 16 milyon öğrenci bulmak mümkün değil. Biz buna karşı nitelikli eğitim vereceğiz. Çocuklarımızı geleceğe hazırlayacağız. Bunun için dershanelerin konumu nerede olmalıdır? Meseleye buradan bakıyoruz. Meseleye buradan bakınca da dershaneler konusunun artık fonksiyonlarını giderek yitirdiğini, onlara ihtiyaç kalmadığını, ikinci bir hamle olarak bunların okullaşma sürecinin başlaması gerektiğini düşünüyoruz.

AKLIMIZIN UCUNDAN BİLE GEÇMEYEN

Buna karşı sürekli adeta tehdit noktasına gelen başka bir takım yeni çıkmalarla da hükümet aleyhtarı bir gösteriye dönüşen, bir güç gösterisi haline gelen davranışları yadırgadığımızı söylemek istiyorum. Yakınlıklarımız herkes bilir, ama hükümeti hedef tahtasına koyarak yapmak istemediğimiz hatta aklımızın ucundan bile geçmeyen bir konuyu bizimle bir kavga meselesi haline getirmek bence çok doğru bir davranış değildir.

ARKASINDA DURACAĞIZ

Bugün geldiğimiz nokta şudur. Evet, bu mesele halledilecektir. Bunun için taslak son şeklini alacak ve biz Ocak ayında bunun Meclis gündeminin mümkün olması halinde yasalaşması için hükümet olarak sevk edeceğiz. Yani dershanelerin dönüşümü konusu Ocak ayı içerisinde mümkün olursa TBMM gündemine gelecek ve bu yasanın arkasında duracağız. Bu dönüşüm sürecinin sağlıklı olabilmesi için de 2 yıllık süre öngörüyoruz. Yani Eylül 2015. Eylül 2015 demek 2015– 2016 yeni eğitim öğretim yılının başladığı tarih. O tarihte dershanelerin okullaşma sürecindeki son noktaya gelmesini arzu ediyoruz. Böylelikle ocak ayından itibaren kendini hazır eden dershaneler için daha avantajlı imkanlar teklif etmeyi, ama sonrasında ‘ben henüz hazır değilim, bu hazırlığı ancak 2 yıla kadar yapabilirim’ diyenlere de yine teşvikler vererek ama bu kadar süreyi de kendilerine tanıyarak bu müesseslerin çözülmesinde fayda gördüğümüzü Sayın Başbakanımızla birlikte bütün bakan arkadaşlarımız kabul ettiler.

HADİSLİ MESAJ

Bakın ben bir hadisi şerife çok önem veririm. Ebu Hureyre’den rivayet edildiğine göre Resulullah Şöyle bir hikmet buyurmuş. ‘Yakında büyük fitneler olacak. O fitnelerde yerinde oturanlar ayaktakilerden, ayaktakiler yürüyenlerden, yürüyenler koşanlardan daha hayırlı olacaktır. Kim o fitne içinde bulunmuş olursa ondan uzak dursun’. O zaman bir iltica yeri bir sığınacak mekan bulursa ona sığınsın. Hükümet sözcüsü sıfatıyla yapmamış olayım bu Bülent Arınç olarak benim duyduğum ızdırabın karşısında söylemek istediğim bir konudur. Şimdi fitne zamanıdır. Bu fitneyi çıkaranlar büyütmek isteyenler bu ateşin içerisinde büyük zararlı sonuçlar çıkartmaya çalışanlar için inançları olduğundan emin olduğumdan böyle bir hadisi okumak istedim.

HERKES ELİNDEKİ SUYU DÖKSÜN

Bu sözüm kime. Önce kendime kabul ederim. Asla bir fitnenin unsuru olmak istemeyiz. Böyle bir şeyi de kabul etmemiz mümkün değil. Ama her gün televizyonlarından gazetelerinden kalemlerinden hükümeti hedef tahtasına oturtarak küçücük bir meselesi cihanşümul bir mesele haline getirerek güzel insanların arasını açmaya çalışan birbirlerini Allah rızası için sevenlerin arasına fitne koymaya gayret edenlere buradan istirham ediyorum. Fitnenin aleti olmayalım. Ne biz ne de siz. Bundan sonra söyleyecekleriniz bu ateşi büyütmeye yaramasın, bu ateşin söndürülmesi için herkes elindeki bir bardak suyu döküversin.”

Haberin Devamı

BARANSU’YA MESAJ

“Bir defa şunu bilmemiz lazım; bir gazete veya bir gazeteci, bu konularda mahir olan birinin (Mehmet Baransu), MKG toplantısının kararını yayımladı. Bu bir karardır. Eğer bu bir kararsa o zaman Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreterliği Kanunu’na bakmamız lazım. Kanun diyor ki ‘tutanaklar ve görüşmeler kesinlikle açıklanamaz, yayımlanamaz. Basit olarak şunu söylüyorum; bir MGK kararının başkaları tarafından elde edilmesi ve bilinmesi mümkün değildir. Hele hele tutanakların ve görüşmelerin… Peki karar nasıl açıklanıyor? Bir gazetecinin şu veya bu şekilde elde ettiği kararı açıklaması, kanun maddesine göre kesinlikle mümkün değil. Birisi ele geçirmiş, yayımlıyor. Türk Ceza Kanunu’nun 327, 328 ve 329. maddeleri, MİT Kanunu’nun 27. maddesi, Basın Kanunu’nun 3. maddesi, RTÜK Kanunu’nun 7. maddesi ve diğer maddelerinde, sır ve gizlilik içinde kalması gereken belgelerin yayımlanması halinde ceza tertibi öngörülmüş. Bunlar ayrı konular. Yani bunların açıklanması, yayımlanması yasak. Bunu yapan insan bir ceza sorumluluğu ile karşı karşıya kalabilir. Bunu savcılarımız düşünsünler. Biz bu konuda herhangi bir teşebbüsün içinde şu anda değiliz. Ama eğer arkası da bu şekilde gelmeyecek olursa yasalar neyi gerektiriyorsa yapılır.”

BELGELER İMHA EDİLDİ

Bütün belgeleri inceledik. Hamdolsun ki AK Parti hükümetinin bu konuda milletimize verdiği sözden ve hükümet programına aldığı konuların dışında hiçbir şey yapılmamıştır. MGK kararı Bakanlar Kurulu’nda imzaya açılmadı ve onaylanmadı. Hiçbir kuruma gönderilmedi. Herhangi bir talimat verilmedi. Yok hükmünde muameleye tabi tutuldu. Şimdi açıklama yapacak olanlar veya yeni belgeler getirecek olanlar varsa bu sözümün arkasından bunun aksini ispat edecek bir şey ortaya koymaları lazım. Sonunda 2006’da, 2008’de, 2010’da Başbakanlık bütün bunların uygulanmasını ortadan kaldırmış ve imha etmiştir. Yani soru şuysa; 2004 Ağustos ayında 481 sayılı MGK kararına dayalı olarak şunlar şunlar şunlar yapıldı deniyorsa hiç birisi doğru değil. Bu kararla bağlantılı olarak hiçbir işlem de yapılmış değil. Daha önceden alınan kararlar, çünkü rahmetli Ecevit’in imzasını gördüğüm için söylüyorum, belki belli sebeplerle, göstermelik bile olsa bazı işlemler yapılmış olabilir. Ama bu karardan dolayı hiçbir işlem yapılmadığını söylüyorum. Aksini ortaya koyacak olan varsa da yüzleşmeye hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum.”

Haberin Devamı

ADAY BAKANLAR İSTİFA EDECEK

“Başbakanımız bu konuda kararlı, aday olan bakanların görevini bırakması gerektiğini düşünüyor. Aralık ayının sonuna kadar kabine revizyonu yapılabilir. ‘Bakanların seçim kampanyalarını bu sıfatla yürütmeleri doğru değil’ dedi. Ocak’tan sonra aday olan bakanlarımız bakan olarak seçimlere girmeyecekler. Ocak ayından itibaren bakanlıktan ayrılacaklar. Yeni bir kabine revizyonu gündeme gelecek.”

BAKMADAN GEÇME!