GeriSeyahat Gönüllü sürgünlerin gittiği bir yer ama hayat müzikli, inziva hissi yok
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Gönüllü sürgünlerin gittiği bir yer ama hayat müzikli, inziva hissi yok

Gönüllü sürgünlerin gittiği bir yer ama hayat müzikli, inziva hissi yok

Pazar akşamları Kanal D’de yayınlanan Survivor yarışmasının sunucusu olarak gittiği ve iki ay boyunca yaşadığı Dominik Cumhuriyeti’yle ilgili konuşmak üzere Ahmet Utlu’yla röportaja giderken en merak ettiğim şey, yarışmacılar açlıktan kırılır, üstleri başları dökülürken, onun nasıl olup da her daim sinekkaydı tıraşlı ve ütü izleri bozulmamış kıyafetler içinde olduğuydu.

Ve ilk soruda çuvalladım: Çünkü Utlu ve yarışma ekibi aynı adada kalmıyorlarmış. Yarışmacılar ana adaya 40 dakika uzakta birer koyda hayatta kalma mücadelesi verirken, Utlu’nun da dahil olduğu prodüksiyon ekibi Las Galeras isimli bir kasabada yedikleri önlerinde, yemedikleri arkalarında, kolonyal tarzda inşa edilmiş bir otelde kalıyorlarmış...

n Nasıl oldu Survivor sunuculuğu?

- Aslında 1999’dan beri planlanıyor ama bir türlü olmuyordu. Sonunda geçen sene Viyana’dayken Murat Saygı (Kanal D Genel Müdürü) aradı ve yarışmanın Türkiye’ye geldiğini ve benimle çalışmak istediklerini söyledi.

n İyi bir gezginsiniz ama sanırım buralara ilk gidişinizdi bu?

- Hiç bilmediğim bir bölge burası. İlk gördüğüm ve hiç aklımdan çıkmayacak şey, yoksul ama cıvıl cıvıl, rengarenk bir ülke olduğu. Her yerden müzik fışkırıyor, herkes dans ediyor. Çoğu insan barakalarda yaşıyor ama onları pembeye, kırmızıya boyamışlar; hayatı kendilerine zehir etmiyorlar. Çok hoşlar anlayacağınız.

ESKİ KAŞ’A BENZETTİM

Başkent Santo Domingo muydu ilk gördüğünüz yer?

- Evet. Orası bayağı bir şehir. Orada çok kısa bir süre kaldıktan sonra Las Terenas diye bir yeri görmeye gittik. İşte orası tam bir rüyaydı! Hani fotoğraflarda olur ya; bembeyaz kum, dev palmiye ağaçları denizin üzerine eğilmiş, aynen öyleydi. Yarışmanın merkezi olarak kullanılan yer ise Las Galeras isimli küçük bir kasaba. Santo Domingo’dan karayoluyla altı saat, pervaneli uçakla 1,5 saatte gidiliyor.

n Nasıl bir yer Las Galeras?

- Çok çok güzel. Biraz Fransız kolonyal tarzının izleri var. Güzel kafeler, pastaneler yapmışlar. 30 yıl önceki Kaş gibi geldi bana. Turizm hep varmış ama şimdilerde biraz hızlanmaya başlamış. Gönüllü sürgünlerin gittiği bir yer gibi. Ama yerel hayat çok neşeli ve müzikli olduğu için bir inziva hissi yok orada.

n Bir gün nasıl geçiyor?

- Hemen hemen her gün yarışmacıların olduğu yere gidiliyor. Onların yaşadığı ada, deniz yoluyla 40 dakikalık bir mesafede. Bazı yarışmalar onların yaşadığından farklı koylarda yapılıyor. Büyük yarışma düzenleri kurulması gerektiğinde onların bir iki koy ötesine veya başka bir adaya geçmek mümkün.

n Boş vakitlerinizde deniz kıyısına yayılıp keyif yaptınız mı?

- Yok canım, nerde... Benim bütün derdim verilen metinleri düzenlemek, ezberlemek, oyunlara vakıf olmak. Ama ‘iş’ bitip de akşamüstü döndüğümde çok keyif alıyordum oradaki otel-evimden.

n Kalabalık bir ekip miydiniz?

- Biz buradan 15 kişi falan gittik ama orada 200 kişiydik. En büyük grup Arjantinli prodüksiyon ekibi. Onlar eğlenmeyi çok iyi biliyorlar, onlarla harika vakit geçirdik. Las Galeras’ta bir sürü bar var. Geceleri hava çok yumuşak ve güzel olduğu için çok keyifli geçiyor.

n Kaldığınız yer nasıldı?

- İsmi Casa Marina Bay. 1960’larda yapılmış kolonyal tarzda bir bina. Odalar bahçe hizasında, ön kapıdan üzerinde yüzlerce palmiye olan bir düzlüğe ve oradan okyanusa ulaşabileceğiniz şekilde yapılmış. İçleri çok yüksek tavanlı, büyük ahşap verandaları var. İçi de çok güzel. Çok lüks olmayan ama çok sempatik bir otel.

KAHVALTIDA BİLE BALIK

Neler yediniz?

- Balık! Neredeyse sabah kahvaltısında bile balık vardı. Çok güzel okyanus balıkları ve iri kaya balıkları. Bir gün sahilde ızgara yapan yerlileri gördüm. Raya diye bir balık pişiriyorlardı. Kalkanın en iyi mevsimde, en güzel yerini ızgara yaptığınızı düşünün. Biraz zor belki bunu hayal etmek ama o kadar güzel bir balık ki! Tabak yerine kullandıkları dev bir yaprağın içine koyup verdiler. Çok zor bulunan bir balıkmış, bir daha yiyemedim. Akşamları da Pina Cola’da içtik durduk. Çok güzel yemekleri ve şarapları var. Hindistancevizi taze, tropik meyve deseniz gani gani..

En sevdiği 5 yer

SudanGobi Çölü Buhara ve SemerkandAral Viktorya Gölü

seyahatte ne okuyor

O günlerde elinde ne varsa onları ve gittiği yerle ilgili dokümanları okuyor.

ne dinliyor

Caz CD’lerini her seyahate taşıyor.

ne yiyor, ne içiyor

Balık ve yerel spesiyaliteleri yiyor.

ne giyiyor

Bol cepli pantolon, gömlek, yelek ve sağlam bot.

neyle seyahat ediyor

Motosiklet ve uçakla.

nerede kalıyor

Lokal hissi verebilecek yerleri seviyor, beş yıldızlı zincir otelleri sevmiyor. Seyahatin koşullarına uygun yerlerde de kalıyor, talepkar değil.

kimle seyahat ediyor

Tek başına seyahat etmekten hoşlanıyor.

çantasının olmazsa olmazları

Harita, rehber kitap, kağıt-kalem, çakı, el feneri.
False