GeriSeyahat Gerçek Mumbai turlarına katıldım, Slumdog Millionaire’in çekildiği mahalleleri gezdim
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Gerçek Mumbai turlarına katıldım, Slumdog Millionaire’in çekildiği mahalleleri gezdim

Gerçek Mumbai turlarına katıldım, Slumdog Millionaire’in çekildiği mahalleleri gezdim

Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden bu yıl mezun olan Yelta Köm (25), Arkitera’nın genç mimarlara verdiği seyahat bursunu kazandı. Bir ay boyunca Hindistan’dan Çin’e, ABD’den Meksika’ya altı ülke, dokuz şehirde üretim süreçlerini izleyeceği tura 8 Ağustos’ta başladı. Şu anda Çin’de.

Gittiği şehirlerin arka sokaklarındaki hayatı inceliyor, izlenimlerini video, fotoğraf ve gezi notlarıyla her gün internet, Twiter ve Facebook’a aktarıyor. İlk durağı Mumbai’de, üç özel tura katıldı. Dünyanın en büyük açıkhava çamaşırhanesini, çiçek pazarını, üç dinin barış içinde yaşadığı gecekondu mahallelerini, batakhaneleri keşfetti. Geçen hafta Jakarta’dan konuştuğumuz Köm “Bunca yoksulluğa rağmen herkes mutluydu” diyor.

Gittiği şehirlerin şık, pırıltılı, turistik merkezleri yerine arka sokaklarındaki hayatı merak eden gezginlerden Yelta Köm. Bu alışkanlığı Üsküdar Anadolu Lisesi’nde okurken, lise birinci sınıftan itibaren arkadaşlarıyla çıktığı yurtiçi gezilerinde edindi. Sokak tiyatrosu yapan ANATOLE ile Ege’nin sahil kasabalarını boydan boya gezerken, uğradığı yerlerin tanışıklıklar ve insan öyküleriyle boyut kazandığını fark etti. Üniversite yıllarında, Avrupa Mimarlık Öğrencileri Birliği Türkiye Temsilcisi sıfatıyla toplantılara gittiği şehirleri de aynı yaklaşımla gezdi. Geçen kış üç arkadaşıyla Roterdam’dan, Stutgart’a trenle beş şehre uğradığı turda turistik mekanlar kadar, günlük hayatı da tanımaya çalıştı.
Köm’ün seyahat sevdası ailesinden kaynaklanmasa da, ismi seyahatleri işaret ediyor. Mimar olan babası ve reklam sektöründe çalışan annesi, rüzgar anlamındaki “Yel” ve uzaklar anlamındaki “ta” sözcüklerini birleştirip “uzaklardan gelen rüzgar” anlamında bir isim vermişler oğullarına. Köm, modern sanatlarla ilgileniyor, video çekiyor, bunları blog’unda yayımlıyor. Geçen kış Arkitera Mimarlık Merkezi’nin 10’uncu kuruluş yıldönümü nedeniyle seyahat bursu vereceğini duyunca “Üretimin Peşinde” başlıklı projesiyle başvurdu. Bursu kazandı. Hindistan, Çin, Endonezya, Meksika, ABD, Brezilya’da dokuz şehri kapsayan bir aylık projesi için iki hafta önce yola düştü.

BUNCA YOKSULLUĞUN İÇİNDE HERKES MUTLU

İlk durağı Hindistan’ın Mumbai kentinde, internetten ulaştığı sıradışı bir tur firmasından 40’ar dolardan yarımşar günlük üç tur aldı. Bunlar “Daravi”, “Toplu Ulaşımla Mumbai” ve “Mumbai Geceleri” turlarıydı.
“Reality Tours, gecekondu bölgelerinde eğitim çalışmaları yapan bir vakfa bağlı. 2004’te bir İngiliz ve bir Hintli kurmuş. İngilizce ve bilgisayar kursları düzenliyorlar. Gecekondu yaşamının olumlu yönlerini tanıtan, önyargıları kıracak turlarla finansman sağlıyorlar. Rehberler gecekondu gençleri. Yarım ve tam günlük tur seçenekleri bulunuyor. Ben iki gün bu turlarla gezdim.”
Daravi Gecekonduları adlı ilk tur, yaklaşık 2 milyon kişinin yaşadığı Mumbai’nin en büyük gecekondu mahallesindeydi. Bu mahalledeki dünyanın en büyük açıkhava çamaşırhanesini, çöp geridönüşüm merkezini, seramikçileri, bisküvitçileri içeriyordu.
“Hollandalı, İngiliz kadın ve erkeklerden oluşan bir toplulukla gezdik. Hiç rahatsız edilmedik. Zaten 16 yaşındaki rehberimiz herkesi tanıyordu. Mumbai sokaklarında rastladıklarımla karşılaştırınca, turda karşılaştığım dilencilerin sayısı azdı. Önce bir evin çatısına çıkıp etrafa baktık. Sonra bir eve girdik. Daracık sokaklarda birbirine bitişik, en büyüğü 6 metrekarelik evlerde yaşıyorlar. Her evin çatısında bir çanak anten var. Farklı Hindu mezheplerine, Müslümanlara ait üç mahalle gezdik. Bu mahalleler girişlerindeki sembollerle birbirinden ayrışıyor. Örneğin Müslüman mahallesindeki girişte yeşil bayrak, ay ve yıldız vardı. Hepsinde tuvaletler ortak. Devlet elektrik ve su veriyor. Bazı aileler evlerini atölyeye dönüştürmüş. Müslüman mahallerinde vahabi etkisi yaygın. Kadınlar siyah peçeli, erkekler uzun entariler giymiş, takke takmış. İnsanlar sokakta yıkanıyor. Müslüman kadınlar çalışmıyor. Diğer mahallelerdeki kadınlar iş hayatında önemli yere sahip. Farklı dinler barış içinde birlikte yaşıyor. Hatta Hindu mahallesinde, üstünde Müslüman, Hıristiyan, Hindu simgelerinin bulunduğu ortak ibadethane gördüm. Bu bölgedeki atölyelerde yıllık 700 milyon dolarlık üretim yapılıyormuş. Plastik atölyelerinin bulunduğu bölgede, evlerin çatısına ufalanmış, tozlaştırılmış, rengarenk plastikler serilmişti. Dünyanın en büyük çamaşırhanesinde erkekler çalışıyor. Sloganı karbeyazı temizlik. Hastane, huzurevi, otellerin çamaşırı tokaçla dövülerek yıkanıyor. Mumbai’nin tüm restoranlarında tüketilen, bisküvi ve ekmek karışımı papadomun imalathanesi de burada. Bu turda gördüğüm en ilginç detay, çok zor yaşam koşullarına karşın herkesin bir şekilde hayatta kalma yolunu bulmuş olmasıydı. Daha da ilginç olanı halk mutluydu. Sanıyorum bunda Hindu dininin önemli bir rolü var. Sivil toplum hareketi çok gelişmiş, büyük insani yardım kuruluşları bölgede yoksulluğa karşı birçok program başlatmıştı.”

GAZİNO GİBİ TAPINAK

“Toplu Ulaşımla Mumbai” turunda ise çiçek ve balık pazarlarını gezdi Yelta Köm.
“Mumbai Garı, İngilizler’den kalma bir bina. Birkaç yıl önceki intihar saldırısından bu yana yoğun güvenlik önlemleriyle korunuyor, seyyar satıcı sokulmuyor. Gardan Dadar Çiçek Pazarı’na gittik. Kentteki tüm düğünlere, cenazelere gecekondu bölgesindeki bu pazardan çiçek gidiyor. Burada çiçeklerin sapları kopartılıp, özel çelenkler hazırlanıyor. Balık pazarı ise, gökdelenlerin bulunduğu finans merkezinin yanıbaşında. Başının üstünde 10 tane kasa taşıyan gençlerle karşılaştım burada. Bir başka ilginç ayrıntı, okuma yazma bilmeyen bisikletli yemek kuryeleriydi. Evlerden işyerlerine yemek taşıyorlar, adresler özel bir işaret diliyle sefertaslarının üstüne yazılıp, sokağa bırakılıyordu. Yolların kenarları kuryelerin alması için bırakılan sefertaslarıyla doluydu. Rehber eşliğinde Chor Bazaar yani hırsız pazarına da gittik. Mumbai’de eşyanız çalındıysa mutlaka buradadır, diyorlar. Ortada polis yok. Mahallenin sokakları farklı sektörlere ayrılmış. Elektronik, oto parçaları, ev eşyaları satan mağazaların yanı sıra sokaklarda tezgahlar var. Sokakta hiçbir sorun yaşamadık, ters bakan bile olmadı.”
“Mumbai Geceleri” turu ise sanıldığı gibi sadece eğlenceye odaklanmıyor, kent hayatının farklı yüzlerini gösteriyordu.
“Önce kentin zengin kesimindeki Chowbatty plajına gittik. Otellerin bulunduğu bölgenin bir bölümü park alanı ilan edilmiş. Halk akşam buraya geliyor, hasır kiralayıp kum üstünde oturuyor, gece boyunca sohbet ediyor. Seyyar satıcılar kendilerine ayrılan bölümden çıkamıyor. Rehberimizin önerdiği bir açıkhava restoranında yemek yedik. Temiz ve lezzetliydi. Daha sonra neon ışıklarıyla gazinoyu çağrıştıran Banganga Tank Tapınağı’na gittik. Bu tapınak tanrının insan bedeninde somutlaştığını savunan bir dini öğretinin merkeziydi. Büyük bölümünün ofis çalışanı olduğunu tahmin ettiğim müridler el çırparak, şarkılarla dua ediyordu. Hemen arkasındaki gölet, şehrin telaşından, gürültüsünden kaçanların geldiği huzur sığınağıydı. Aşıklar Parkı’nda çok sayıda çift el ele, gözgözeydi. Kentin fuhuş merkezi Kamatipura’ya otomobille girdiğimizde fotoğraf çekmemem konusunda uyarıldım. Uyuşturucu ticaretinin de yönetildiği bu semt Daravi’deki Müslüman mahallesine bitişikti. Sokaklarda 16-25 yaş arasında olduğunu tahmin ettiğim kadınlar müşteri bekliyordu. Hemen arkalarındaki evler de batakhanelerdi. Güvenli olmadığı için otomobilden inmedik. Yoksul ailelerin 12-13 yaşında kızlarını 2 bin TL karşılığı ücretlere buradaki simsarlara sattığı, kızların bu borcu ödeyerek özgürlüklerini kazanmak için hayat boyu uğraştıklarını anlattılar. Özgürlüğünü satın alan da sosyal hayata kabul edilmiyor, ömrü boyunca dışlanıyordu.”

ŞİMDİ KANTON’DA

Yelta Köm, sonraki iki gününde bir kez daha tek başına Daravi’yi gezdi, hiçbir sorunla karşılaşmadı. Ardından kentin turistik bölgelerini keşfetti. “Gökdelenler, alışveriş merkezleri her yerde göreceğimiz yapılardı. İlgimi çeken bir ayrıntı olmadı” diyor.
Yelta Köm, Mumbai’den sonra geçen hafta Endonezya’nın Jakarta kentine ve hemen ardından Çin’in Kanton kentine geçti. 19 Ağustos’ta Pekin, 23 Ağustos’ta New York, 29 Ağustos’ta San Francisco, 31 Ağustos’ta Mexico City, 4 Eylül’de Buenos Aires, 7 Eylül’de Sao Paulo’da olacak. 12 Eylül’de İstanbul’a dönüp 4 Ekim’de SALT-Galata’da gezisini anlatacak. Köm’ün yazı, video ve fotoğrafları gezi boyunca www.arkiteraon.com ‘dan yayımlanacak.


EN SEVDİĞİ BEŞ YER
Venedik, Berlin, Antep, Maldivler, Mumbai

SEYAHATTE NE OKUR
Roman

NE YER, İÇER
Yerel lezzetler

NEYLE SEYAHAT EDER
Tüm ulaşım araçlarıyla

SEYAHAT ÇANTASININ VAZGEÇİLMEZLERİ
Not defteri, IPad, fotoğraf makinesi, flar

KİMİNLE SEYAHAT EDER
Arkadaşlarıyla

Ne alır
El işi objeler, yerel gazete

False