GeriSeyahat Gaziantep’ten iki doğu masalı
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Gaziantep’ten iki doğu masalı

Gaziantep’ten iki doğu masalı

Küçük bir maceranın öyküsü bu. İçinde dramatik hiçbir şeyin, dağlara tırmanma ya da nehirleri aşmanın olmadığı, sadece Türkiye’nin Suriye sınırındaki huzur dolu bölgeyi keşfetmenin heyecanını yaşayacağınız bir öykü.

Tilmen Höyük’te bulunan saray ve Yesemek’i açık hava müzesine dönüştüren antik Hitit maden ocağı bu bölgenin tarih öncesi çağlardan beri bir yerleşim yeri olduğunun kanıtı. Eğer bir parça zamanınız ve alışılmadık yerleri keşfetme arzunuz varsa doğru yerdesiniz.
Hem Yesemek hem de Tilmen Höyük’ü gezmek isteyenlere önerim Gaziantep veya Kilis’i merkez üs olarak kullanmaları. Kilis’ten kalkan minibüsler Yesemek’e çok yakın olan İslahiye’ye kadar gidiyor. Kırların arasında yolculuk yapmak, bahar ve yaz başlangıcında göçebe ailelerin yolun her iki tarafındaki biber tarlalarında çalışmasını seyretmek ya da sonbaharda rengarenk bir doğaya şahit olmak nostaljik bir keyif yaşatıyor insana. Toplandıktan sonra güneşe serilen biberler, sonbahar ziyaretçilerine sarı-kahverengi arasına serpiştirilmiş canlı kırmızı renkleriyle muhteşem bir halı görüntüsü sunuyor.
Minibüsün sizi bıraktığı İslahiye garajından Yesemek’e araç bulabilirsiniz. Ancak araçların saatlerinin Yesemek’ten alışveriş yapmaya gelenlerin zamanına göre ayarlandığını unutmayın. Minibüse bindiğinizde aynı gün dönüş olup olmadığını mutlaka sorun. Dönüş aracı bulamadıysanız bile paniğe kapılmanıza gerek yok, hemen yakında bekleyen taksiler sizi Yesemek’e götürmek için bekliyor.

TİLMEN HÖYÜK
Güneydoğu’daki Troya

İslahiye’nin 10 kilometre kadar doğusunda Tilmen Höyük’ü gösteren bir işaret göreceksiniz. İlginç bir yerde Tilmen Höyük; İslahiye Vadisi’nde Amanus ve Kurt dağlarınının arasında bulunan ve Kızıl Deniz ve Doğu Afrika’ya kadar uzanan fay hattının üzerinde. Tarih öncesi çağlardan kalan ören yerleriyle çok fazla ilgilenmiyorsanız bile burayı ziyaret etmenizi öneririm; ortaya çıkan ve son derece güzel düzenlenmiş bulgular var. Ayrıca Ramsar Sözleşmesi ile koruma altına alınan sulak alanlardan Karasu Nehri’ne bakan muhteşem manzarasıyla da belleğinize kazınacak. Geziniz sırasında size eşlik eden yeni dostlarınız olacak: Yont kuşları, otoparkın yanındaki suni gölde yaşayan benekli yalıçapkınları... Bu olağanüstü ve huzur dolu yerdeki tüm zeytin ağaçları dikilmemiş, kendiliğinden çıkmış.
Tilmen Höyük’teki antik şehrin tarihi Geç Bakır Çağ dönemine kadar uzanıyor (yaklaşık MÖ 2500 - MÖ 1700). Yapı zeminlerinin yüzyıllarca sağlam kalabilen bazalt kütlelerden yapılması bile burayı tarih severler için Troya kadar ilginç ve gezilmeye değer kılıyor. Şehir ilk olarak 1959 - 1972 arasında ortaya çıkarılmış ancak son çalışmalar 2003 - 2005 arasında yürütülmüş. Son teknoloji ile etiketlenmiş olan bulgular burada bir zamanlar Geç Bronz Çağı’na (yaklaşık MÖ 1500 - MÖ 1200) kadar devam etmiş bir şehrin olduğunu gösteriyor. Taht odasının da olduğu son derece etkileyici bir mimariye sahip sarayın kalıntıları bu şehrin altın çağını yaşadığı MÖ 1800 MÖ 1600 yılları arasında ne kadar önemli olduğunun da bir kanıtı. Basalt temeller üzerinde yükselen kerpiç duvarların iç yüzeyinde bulunan rengarenk resimler, şehir uzmanları tarafından Suriye’nin kuzeyindeki Ebla antik şehriyle karşılaştırılmış.
Tilmen Höyük’ün ötesine geçtiğinizde arazinin kırsala döndüğünü görürsünüz, burası dünyada büyük koyun veya sığır sürülerinin trafik sıkışıklığına neden olabildiği birkaç bölgeden biri. Tilmen Höyük, adını ünlü mitolojik kahraman, yılanlar kraliçesi Şahmaran’dan almış olan köyün yakınlarındaki kazılarda ortaya çıkarılmış.

YESEMEK
Hititlerin Ortadoğu’daki en büyük heykel atölyesi

Yesemek’in kendisi eski uygarlıklar ya da güzellikler bakımından oldukça zayıf aslında. Bununla beraber, hemen dışındaki, aralarında tamamlanmamış heykelleri de görebileceğiniz büyük maden Hitit döneminden günümüze ulaşan en çarpıcı yerlerden biri. Hititler dendiğinde akla ilk gelen antik şehir Çorum yakınlarındaki Hattuşaş olmasına rağmen buradaki madenin büyüklüğü araştırmacılara Hititlerin gücü hakkında daha fazla bilgi veriyor. Madenin boyutlarına baktığınızda burada yapılan heykellerin bugüne kadar çıkarılandan daha fazla olduğunu ve dekoratif amaçlı bu kadar çok heykele gereksinim duymak içinse muazzam binaların olması gerektiğini hemen anlıyorsunuz.
Şehir ilk olarak 1890’lı yıllarda Felix von Luschan tarafından ortaya çıkartılmış. Geçen yüzyılın ortalarında yapılan kazılarda elde edilen 200 kadar yarım kalmış ortostat ve heykelle beraber burası Ortadoğu’nun en büyük heykel atölyesi haline gelmiş. O zamandan beri bir yüz kadar daha heykel çıkartılmış kazılardan, bunların bazıları tepenin aşağılarındaki açık hava müzesinde sergileniyor. Araştırmalara göre maden iki farklı dönemde aktif haldeymiş: M.Ö. 15. ve 12. yüzyıllar arasındaki Büyük Hitit döneminde ve yine 9. ve 8. yüzyıllardaki Geç Hitit döneminde. Görünen o ki maden ikinci dönemde Sam’al krallığının ihtiyacını karşılamak için kullanılmış, bu döneme ait bulgular İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor.
Büyük ihtimalle kapı dikmesi olarak kullanılan ve ağırlıkları 15 tona kadar ulaşabilen heykeller üç ana kategoride incelenebilir; arslanlar, sfenksler ile yerlere kadar uzanan etekler giyip kollarını göğüslerinin üzerinde kavuşturan ve genellikle iki bazen de üç kişi halinde gezen sakallı dağ tanrıları. Bekçinin özellikle dikkat çektiği harika taş oymalardan bir diğeri de muhtemelen bir rahip olan ayı-insan karışımı bir yaratık. Bir araya geldiğinde son derece güzel bir savaş arabası ve tekerleklerin altında yüzü koyun yerde yatan bir adamın canlandırıldığı taş levhaları görmeden ayrılmayın. Orijinal olarak üç levha halinde yapılan eserin ne yazık ki sadece iki adeti ulaşabilmiş bugüne.
Yesemek’in arkeologlar için önemi büyük; bölgede hiçbir alet bulunmamasına rağmen Hititlerin heykellerini nasıl yaptıklarını anlamalarına olanak sağlıyor. İnanılan teori heykellerin nihai yerlerine bitirilmeden gönderildiği ve son detayların yerinde tamamlandığı şeklinde.
Son zamanlarda düzenlenen alanda tepeden akan nehrin sesi insanın ruhunu okşuyor. Genellikle ağaçların renk değiştirdiği sonbahar ayları gezginler tarafından ideal zaman olarak kabul edilse de, geçmişi hatırlatan eserleri kar altında görmenin zevki de yadsınamaz. Yüzyıllar boyu heykelin merkeziymiş Yesemek. Bu geleneği devam ettirebilmek için madene bakan bir bölüm ayrılmış ve öğrencilere kendi çalışmalarını sergileme şansı verilmiş. Bir göz atmadan ayrılmayın.

NEREDE KALINIR?
* Anadolu Evleri, Gaziantep. Tel: 0342 220 95 25 * Dayı Ahmet Ağa Konağı, Gaziantep. Tel: 0342 232 16 26

NASIL GİDİLİR?

Gaziantep ve Kilis’ten İslahiye’ye minibüsler var. Buradan Yesemek’e gitmek için dolmuşa binebilir ya da eğer dönüş yoksa bir taksiyle gidebilirsiniz. Taksi şoförleri sizi Yesemek yolu üzerindeki Tilmen Höyük’e de götürebilir. Eğer İslahiye’den Kilis’e direkt otobüs bulamazsanız, Akbez kavşağına kadar gidip orada bir bağlantı otobüsü için bekleyebilirsiniz.

False