GeriSeyahat Evleri biblo kadar güzel sokakları huzur veriyor
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Evleri biblo kadar güzel sokakları huzur veriyor

Evleri biblo kadar güzel sokakları huzur veriyor

Bir ilaç firmasında yöneticilik yapan kimya mühendisi, Taner Tulunay (44) çocukluğunda izcilikle başlayan macera ve gezme merakını hâlâ sürdürüyor. Türkiye’nin dörtte üçünün yanı sıra İngiltere, Fransa, Avustralya, İtalya, Tayland, Almanya, Yunanistan gibi dünyanın dört bir yanından pek çok ülke gördü. En büyük zevki yeni kültürler tanımak. Bir iş gezisi vesilesiyle gittiği Amsterdam’da boş durmadı, 25 kilometre uzaklıktaki kıyı kasabası Volendam’ı gezdi. Nisan ve mayıs aylarında baharı burada yaşamanın, laleleri görmenin ayrı bir keyif olduğunu söyleyen Tolunay “Küçük kasabayı bir solukta gezebilirsiniz, ancak ayrılmak çok zor” diyor.

Ortaokul ve lise yıllarımda izci grubunun lideri olan babam sayesinde 8 yaşımdan 18 yaşına kadar izciydim. Bu sayede özellikle Marmara bölgesinin birçok yerinde kampçılık yaptım. İşte o zamanlar doğa ve tabiata merak sardım. Her ay İstanbul çevresinde günübirlik uzun yürüyüşlere katılıyordum. Macerayı severim. Bir defasında Marmara Adası’nı boydan boya, dağların üzerinden geçmiştim. Bu sevgi, araştırma yapmaya merak sarmamla bütünleşti. Her gittiğim yerin kültürünü, yaşam tarzını, yöresel giysi ve yiyeceklerini eskisine göre çok daha yakından inceliyorum.
Bunu artık bir yere gitmeden önce de yapıyorum. Nerede kalacağımı, neleri görmem gerektiğini, nelerin tadına bakılacağını mutlaka öğreniyorum. Ana arterler yerine arka sokaklarda, mahallelerde dolaşmayı, keşfetmeyi adet haline getirdim. Ara sokaklarda yürürken mümkün olduğunca empati kurup, çevredekiler gibi davranmaya çalışıyorum. Bu arada ilginç bir hobi edindim: Mazgal kapaklarının fotoğrafını çekmek!
Hollanda’ya hem iş, hem de gezmek için birçok kez gitmiştim. Volendam’ın ismini hep duymuştum ve merak ediyordum. 2004 yılında iş için Den Haag ve Amsterdam’a gitmiştim. Bu geziyi biraz daha uzatıp Volendam’ı da görmeliyim, diye düşündüm.

KASABAYA GİRMEDEN DEĞİRMENLE FOTOĞRAF ÇEKTİRİN
/images/100/0x0/55eb47b8f018fbb8f8b6fce5

Volendam, Amsterdam’ın kuzeyinde, yaklaşık 25 kilometre uzaklıktaki şirin bir balıkçı kasabası. Kuzey Denizi’nden içeriye uzanan derin bir körfezin en dibinde. Bu körfeze Ijssel Gölü adı verilmiş. Amsterdam merkez tren istasyonunun karşısından kalkan otobüslerle gidilebiliyor. Raylı sistem Avrupa’da çok gelişmiş olmasına rağmen, Hollandalılar Volendam’a tren yolu yapmayı uygun bulmamış. Yolculuk yaklaşık 40 dakika sürüyor. Aslında otobüsle ulaşımı sevmem ama güzel manzara ve yeşil görüntüler, yolculuğumu güzelleştirdi.
Volendam’a girmeden yolda büyük bir değirmen karşılıyor yolcuları. Bir anıt gibi, su kanalının kenarında duruyor. Turistler burada durup fotoğraf çektiriyor. Bu kısa moladan sonra Volendam çok yakın. 22 bin kişinin yaşadığı kasabayı gezmek için bir ömre ihtiyaç yok belki ama güzel doğa manzarası, sakinliği ve şirinliği uzun süre burada kalmak istemenize vesile olabilir.
Otobüsten indikten sonra kısa bir yürüyüş sonunda sahile vardım ve bir anda kalabalıkla karşılaştım. Çünkü Volendam, son yıllarda adını iyice duyurmuş, ünlenmiş. Ankara’nın Beypazarı gibi kültürel öğeleri öne çıkartılmış. Küçük marinasında farklı renklerde, değişik tekneler ve yatlar bağlı. Bazıları Vikingler’in gemilerini andırıyor. Bazıları balıkçı teknesi, bazıları da turlarda kullanılıyor. Günübirlik gittiğim için ne yazık ki bu turlardan birine katılma şansım olmadı, yine de tavsiye edeni çok.

TAHTA AYAKKABILARIN NASIL YAPILDIĞINI ÖĞRENİN

Bunun yerine sahildeki yaklaşık 500 metrelik yürüyüş yolunda uzun süre vakit geçirdim. Yol üzerindeki evlerin hepsi tarihi. Her biri çok iyi korunmuş. Ayrıca herkesin zevkine göre mekanlar da var. Kasabanın hediyelik eşya dükkanları, kafeleri, pub’ları, restoranları bu yol üzerine toplanmış. Dükkanlardan birinde çeşit çeşit tahta ayakkabılar, tahta el yapımı küçük gemi maketleri var. Hepsi birer sanat eseri, çok güzel. Bu dükkanda hem alışveriş yapabilir, hem de geleneksel tahta ayakkabıların nasıl yapıldığını öğrenebilirsiniz.
Kasabanın yerlileri çok cana yakın. Bazı dükkan sahipleri hâlâ Hollanda’nın geleneksel kıyafetlerini giyiyor ve tanıtıyor. Meraklı turistlerin bir kısmı da bu kıyafetlerden edinip giyiyor. Ben çok aç olmadığım için yemeklerini tadamadım ama restoranda biramı yudumlarken kasaba halkını, manzarasını inceleme fırsatım oldu. Baktığınız her yerde şevkat ve güzelliği görüyorsunuz. Merkezde oturduğunuz için de cıvıl cıvıl insan seslerini duyuyorsunuz.

PEYNİR ALMAYI UNUTMAYIN

Ana yoldan çıkıp arka sokakları gezmeye başlayıncaysa durum tam tersine dönüyor, her yer çok sessiz. Tertemiz, üzerinden trafik akmayan parke taşı kaplı yollarında yürümek huzur veriyor. Bu sokaklarda özellikle su kanallarının yanlarında biblo gibi duran evler çok güzel ve popüler. Her biri iki katlı, genelde kahverengi tuğlalı, çatıları sivri. Ama her birinin duvarı, kapısı, bahçesi, balkonu farlı süslenmiş, çiçeklerle bezenmiş. Bir evin bahçesinde yedi cüceleri görüyorsunuz, diğerinin balkonunda bebekleri. Bu süsler, sessizliğe bürünmüş evlere canlılık veriyor.
Meşhur Hollanda peynirini almanız gereken iki kasabadan biri Volendam. (Diğeri Edam) Peynir delisi olduğumdan hemen bir şarkuteriye girip, o meşhur peynir çeşitlerinden çantama sığdırabildiğim kadar aldım. Buraya kadar gelmişken tahta ayakkabı ve peynir almadan dönmek olmazdı.
/images/100/0x0/55eb47b8f018fbb8f8b6fce7

en sevdiği 5 yer
· Canterbury (İngiltere) · Floransa (İtalya) · St.Paul de Vence (Fransa) · Katoomba (Avustralya) · Greifensee (İsviçre)

ne okur
Gidilecek yere ait coğrafya ve tarih kitabı

neyle seyahat eder
Uçak, tren, otomobil

nerede kalır
Temiz, güvenli butik otel, pansiyon

kimle seyahat eder
Mümkün olduğu kadar ailemle

çantasının vazgeçilmezleri
Fotoğraf makinesi, kamera, harita, su

ne yiyor
Gittiğim yerin kendine özgü yerel yemekleri, temiz olduğunu bildiğim egzotik farklı yiyecekler

ne giyer
Spor giysi ve şapka

ne alıyor
Küçük biblo, anahtarlık, taş-toprak

False