Eğitimde belirleyici faktör: Okuma için ebeveyn desteği

Güncelleme Tarihi:

Eğitimde belirleyici faktör: Okuma için ebeveyn desteği
Oluşturulma Tarihi: Eylül 25, 2023 09:44

Türkiye’de araştırmalar, anne ve babaların yalnızca dörtte birinin çocukların okumalarını geliştirmek için çaba sarf ettiğini gösterse de PIRLS, PISA gibi değerlendirmelere göre okuma ve diğer becerilerin geliştirilmesinde ebeveyn desteğiyle birlikte ailede çocuğa sağlanan imkânlar son derece önemli.

Haberin Devamı

Çünkü çocuğun yetiştiği aile ortamı ile gösterdiği davranışlar arasında sıkı bir ilişkiden bahsedilir. Başka bir deyişle, ebeveynlerin destekleyici yaklaşımı ile birlikte onların okuma ve diğer dil etkinliklerine katılmasının çocuğun çok yönlü gelişmesi üzerinde önemli katkısı var. Ancak burada önemli olan evde çocuğa sağlanacak okuma ortamından çok ebeveynlerin çocuklarıyla birlikte okuma etkinliklerine katılmaları.

İLK BASAMAK: KELİME VE KAVRAM GELİŞİMİ
Çocukların sözcük dağarcıklarının gelişmesinde ailenin yeri hayati. Çünkü söz varlığı erken çocukluk döneminde dil ile ilgili becerilerin en önemli belirleyicisi olarak çocuğun gelecekteki dilsel ve bilişsel becerilerini etkileyebiliyor. Hatta araştırmalara göre okul öncesinde çocuklara kelime ve kavram öğretiminden daha yararlı bir eğitim henüz önerilmiyor.

Haberin Devamı

Çocuklar genelde bir yaşından itibaren ilk kelimeleri edinmeye başlamakta iki yaşından itibaren bir veya birden çok kelimeli cümleler kurabiliyor ve üç yaş civarında ise yeni öğrendikleri kelimeleri sürekli tekrarlar duruma geliyor. Böylece çocuk, kelime kullanımında ustalaşarak yeni kelimeler için ön bilgi kazanır. Bu dönemde onlar ikiden fazla kelimeyle cümleler kurabilir, “neden?” sorusunu daha çok sorar. Bu dönemde ebeveynlerin çocuklarını zengin bir söz varlığıyla tanıştırmaları son derece önemli. Bunun için yapılacak iş ebeveynler tarafından çocuklara kitap okunması ve çeşitli masal, hikâye gibi metinlerin anlatılması.

Çocuklar dört yaş civarında kelimeleri yanlış telaffuz edebilirler. Bu durumda çocuğun hataları hemen düzeltme yoluna gidilmemeli, doğru telaffuzlar sık sık tekrarlanmalı. Beşinci yaşta çocuğun söz varlığı iyice gelişir. Bu dönemde hemen her sağlıklı çocuk “psikolojik kekeleme” yaşayabilir ancak bir süre sonra kendiliğinden düzelir. Bu dönemlerde çocuklara ninniler ve masallarla kelimelerin melodik ve ritimsel yapılarını keşfetmesi ve kelimeleri ses yoluyla tanıması sağlanabilir. Tekerlemelere hemen her çocuk ilgi duyar. Daha sonra çocukların evde erkenden deyim, atasözü, özlü söz, ikileme, taklit, benzetme, dua gibi çeşitli zengin sözlerle karşılaşması yararlı. Bu dönemde de ebeveynlerin çocuklarını zengin bir dil içeriğine maruz bırakmaları beklenir. Bunun için evde çocuklara kitap okunmasının yanı sıra kitaplarda geçen yeni kelimelerin kullanıma da dökülmesi önemli.

Haberin Devamı

OKUMAYA HAZIRLIK: DİNLEME VE KONUŞMA
Çocuklar okumadan önce dinleme ve konuşma becerisini edinir. Çünkü bebekler anne karnında beşinci aydan itibaren dışarıdan gelen sesleri dinlerler. Hatta 3-4 günlük bir bebeğin kendisine yabancı iki kadının sesini birbirinden ayıramamasına karşın annesinin sesini diğerlerinden ayırdığı hatta ana dillerini diğer yabancı dillerden ayırt edebildiği yani tanıdığı tespit edildi. Bu nedenle başta anne olmak üzere ebeveynler bebekle konuşmalı, çeşitli sesleri ve kelimeleri duymasını sağlamalıdır.

Çocuklar bu dönemde dinledikleri öyküler, şiirimsi metinler ve masalları tekrar tekrar dinleyebilir; renkli, parlak, hareketli ve sesli nesnelere ilgi duyarlar. Bu ilgi bebekler için hazırlanmış metinsiz kitaplar ile karşılanabilir. Çocuk eğitiminde annenin yeri ayrı ve özel olduğu için onlar bebeklerine ilk aylardan itibaren ninniler söyleyip masallar anlatabilirler. Bunlar yoluyla bebekle annenin arasında özel bir ilişki tesis eder.

Haberin Devamı

Bir yaşından sonra çocuklar renkleri tanır ve ayırt edebilir; dokunma ve dinleme yoluyla öğrenebilir ancak ebeveynlerinden ayrı kalmaktan korkabilirler. Konuşmak ve yürümek gibi ilkler de bu döneme aittir. Yine bu yaştan sonra çocukların merakları artar, çevreye daha fazla ilgili olurlar; canlı, resimli ve kabartmalı kitaplara bakıp anlatılanları dinler, bunlara dokunmayı severler. Ninni ve masallarla ilgili canlandırmalar onların ilgisini çekebilir. Bu yaşın sonlarına doğru daha fazla konuşur, düşünmenin ve akıl yürütmenin, öğrenmenin kışkırtıcı bilişsel alanına doğru öğrendiklerini biriktirerek tedricen ilerler.

İki yaşından itibaren çocukların kitap resimlerine bakarak “Bu ne?” diye soru sormaları başlar. Arkadaşlarıyla oyun oynayabilir, kitapta geçen olay ve kahramanlarla ilgili taklitler yapabilirler. 2 buçuk yaşından itibaren hikâye ve masallarla ilgili sorular sorup anlatmaları sağlanabilir. Kelime hazinelerinin gelişmesi ve konuşabilmeleri için çocuklara bu dönemde bol bol kitap okunması gerekir. Cevap veremese de ara sıra okunan metinle ilgili sorular sorulabilir.

Haberin Devamı

ÇOCUKLA SIK SIK KONUŞUN
Çocuklar üç yaşından itibaren insanların peşinden koşar, sorular sorar ve gördüklerini taklit eder. Bunun için onunla sık sık konuşulmalı, kelimelerin anlaşılır ve doğru telaffuz edilmesine dikkat edilmelidir. Çocuk dört yaşında daha fazla oynar, arkadaşlarıyla değişik etkinlikler planlayıp uygulayabilir. Öğrenme isteği bu dönemde artar, çevreye ilgisi başlar ve gitgide çoğalır. Bu yaşın sonuna doğru çocuk artık dilin aslını öğrenir.
Çocuklar beş yaşında, çevresindeki insanlarla iletişimini kendisi başlatıp sürdürebilir, çevresini sebep-sonuç ilişkisi içinde tanımaya ve iyi-kötü ayrımı yapmaya başlar. Çocuklar bu yaşta şaka yapmaya başlar ve genelde eşya, hayvan, yiyecek ve çocuk gibi konularla ilgilenirler. Bu konulara ek olarak aile, arkadaş ve okulla ilgili olanları da severler. Beş yaşındaki çocuğun konuşma konusunun yüzde 23’ünü eşyalar, yüzde 36’sını kendisi ile ilgili şeyler ve yüzde 41’ini de başka kişiler oluşturur.

Haberin Devamı

SON BASAMAK: HAYAT BOYU BİRLİKTE OKUMA
Araştırmalar çocukların okumayı öğrendikten sonra da aile desteğine ihtiyaç duyduklarını gösterir. Bunun için ebeveynlerin ilk yapmaları gereken şey öğretmenlerle iş birliği yapmaktır. Daha sonra ne kadar isteksiz olurlarsa olsunlar, onların mutlaka sevecekleri bir kitap olduğuna inanmakla işe başlamak gerekir. Bunun için çocuğun ilgi alanını/sevdiği konuları tespit etmek yararlıdır. Yine ebeveynlerin evde kitaplık/kütüphane oluşturması son derece etkili. Bu imkânı olmayanlar kütüphanelerden yararlanabilirler. Son olarak hangi düzeyde olursa olsun çocuklarla birlikte eğlenceli okuma etkinlikleri asla ihmal edilmemeli.

PROF. DR. ALİ FUAT ARICI KİMDİR?
Erzurum Lisesi’nden mezun oldu. Yükseköğrenimini Süleyman Demirel Üniversitesi Burdur Eğitim Fakültesinde tamamladı. MEB bünyesinde 10 yıl öğretmen olarak çalıştı. Atatürk Üniversitesi’nde Türkçe Eğitimi üzerine yüksek lisans ve doktora yaptı. Dumlupınar Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölümünde görev yaptı. ABD / Ohio Kent State Üniversitesi’nde araştırmalar yaptı. Yıldız Teknik Üniversitesi’ne geçti. okuma Eğitimi, Masalın Sesi, Çocuk Edebiyatında Türler (S. Ungan ile birlikte), Yazılı Anlatım El Kitabı (S. Ungan ile birlikte) ile Çocuk Edebiyatı ve Kültürü adlı kitapları yazdı. Dr. Lütfi Sezen’e Armağan, Millî Eğitim Üzerine Yazılar, İdeal Türk: Eğitimde İdeal İnsan ve Millîlik Arayışları ve Büyük Eğitimciler adlı kitapların editörlüğünü yaptı. Yurtiçi ve yurtdışı kongrelerde bildiriler sundu, ulusal ve uluslararası dergilerde makaleleri yayımlandı. Hâlen Yıldız Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümü öğretim üyesidir. Kurucusu olduğu Türkiye Eğitim Dergisi ile Yıldız Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi’nin editörlüğünü yapıyor.

BAKMADAN GEÇME!