150 yıllık okulun not rekortmeni

Güncelleme Tarihi:

150 yıllık okulun not rekortmeni
Oluşturulma Tarihi: Ocak 03, 2019 08:30

Bülent Eczacıbaşı, başarısının sırrının ‘merak’ olduğunu belirterek, “Sevmediğim ders yoktu, ilgi gösterince öğrenme keyifli oluyor. Hiçbir konuyu, hiçbir disiplini önyargıyla sıkıcı veya önemsiz bulmamanın değerli olduğunu düşünüyorum” diyor.

Haberin Devamı

İş insanı Bülent Eczacıbaşı, mezunu olduğu Alman Lisesi tarihinde, 10 not ortalamasıyla diploma alan tek öğrenci oldu. 150 yıllık Alman Lisesi’ndeki kırılması zor rekoru elinde tutan Eczacıbaşı’nın not ortalamasına bugüne kadar kimse ulaşamadı. Lisenin gelmiş geçmiş en başarılı öğrencisi olan Bülent Eczacıbaşı, “Meraklı bir öğrenciydim. Sevmediğim ders yoktu, ilgi gösterince öğrenme keyifli oluyor. Matematik, fizik, tarih, edebiyat aynı” dedi.
Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı ile öğrenciliğini ve eğitim dünyasını konuştuk:

- Alman Lisesi’nin 150 yıllık tarihinde en yüksek not ortalamasını almayı nasıl başardınız?
Mezun olduktan sonra mezuniyet derecemin böyle hatırlanıyor ve kutlanıyor olması elbette çok güzel bir duygu. Bizim sınıfımız 1968’de mezun oldu, o yıl Alman Lisesi 100’üncü kuruluş yılını kutlamıştı. Bu yıl da 150’nci yılını kutluyor. Tabii mezuniyet sınavlarına girerken ne 150 yılın rekortmeni olmak gibi bir amacım vardı ne de böyle bir sonuç çıkacağını tahmin edebiliyordum. Sanıyorum bu sonuçta en önemli etken ‘meraklı’ bir öğrenci olmamdı. Çalışırdım tabii, hem de çok çalışırdım ama onun ötesinde konulara ilgi duyar ve merak sarardım. Ders kitapları dışında da kitaplar okuyarak bilgimi derinleştirirdim. Hiçbir konuyu sıkıcı bulmazdım. Tarih, coğrafya, matematik, fizik, biyoloji… Hepsi de ilgi duyarsanız ve biraz derine inerseniz son derece ilginç konular bana göre. Ders kitaplarına iyi çalışırsanız sınavlar için yeterli bilgi sahibi olursunuz belki ama merak sarar, başka kitaplar da okursanız hem konuları daha iyi anlayarak öğrenirsiniz hem de bilgi düzeyiniz ders kitaplarında verileni çok aşar. Bir aşamadan sonra sınav sorularını basit bulmaya başlarsınız.

Haberin Devamı

150 yıllık okulun not rekortmeni

YETENEKLERİ İYİ ANALİZ ETMELİ
- ‘Yüzyılın altın çocuğu’ olarak anılıyorsunuz. Okulda iz bıraktığınız başka yönleriniz var mı?
Bazı sosyal faaliyetlere, spor faaliyetlerine katılırdım ama ders dışı etkinliklerde fazla bir iz bıraktığımı sanmıyorum doğrusu. Sporda okul takımlarına girecek kadar başarılı değildim, masa tenisi ve satranç hariç.

Haberin Devamı

- Başarınızda en büyük etken nedir?
Hiçbir konuyu, hiçbir disiplini önyargıyla sıkıcı veya önemsiz bulmamanın önemli olduğunu düşünürüm. Hayatta neye ilgi gösterirseniz aslında çok ilginç olduğunu anlarsınız. Ama dünyada ilginç konular o kadar fazladır ki hepsini incelemeye ve biraz olsun öğrenmeye ömür yetmez. O nedenle insanın, hayatta başarı kazanmak için yeteneklerini de iyi analiz etmesi gerektiğine inanırım. Herkes her konuda yetenekli olamaz. Yetenekli olduğunuz konularda merak ve ilginizi odaklarsanız hayatta başarı kazanırsınız. Örneğin ben, ne kadar merak sarsam başarılı bir atlet olamazdım, çünkü böyle bir yetenekle doğmamışım.

MATEMATİK VE FENE TUTKULUYDUM
- Çalışmayı mı çok severdiniz, dersi mi iyi dinlerdiniz?
Evet, çalışmayı severdim, bugün de severim. Dersleri iyi dinlemek alışkanlığımı ise üniversite yıllarının sonuna kadar devam ettirdim. Hatta iş yaşamımda da durmadan not aldığım bazen dikkati çekiyor. Rahmetli Vehbi Koç’un, beraber katıldığımız toplantıların çıkışında çok defa yanıma yaklaşıp, “Aldığın notların bir kopyasını bana gönderiver” dediğini hatırlarım.

Haberin Devamı

- “İş insanı olmasaydım akademisyen olurdum” demişsiniz.
Liseyi bitirdiğim yıllarda matematik ve fen dersleri tutkusu beni fena halde sarmıştı. Bu nedenle yüksek öğrenimimi kimya dalında yapmaya karar verdim. Bu kararın aslında aile şirketimizin ilaç alanında faaliyet göstermesiyle veya ‘baba mesleğiyle’ hiçbir ilgisi yoktu. Önce fizikokimya alanında üniversite diplomamı aldım, daha sonra kimya mühendisliğinde yüksek lisansımı yaptım. Öte yandan, babamın başarılı bir iş insanı olması, beni aile şirketimizde görev almaya özendiriyordu. Böyle olmasaydı, lise yıllarında oluşan tutkuların etkisiyle fen alanında akademik bir kariyer seçerdim.

- Burs verdiğiniz, okuttuğunuz öğrenciler var mı?
Müzik alanında başarılı öğrencilere lisansüstü eğitimde destek veren bir burs programımız var. Bu burslarla bugüne kadar 100’den fazla üstün yetenekli genç müzisyene eğitim desteği verildi. Bunların bazıları şimdi artık dünya sahnelerinde başarılarıyla isimlerinden söz ettirmeye başladılar.

Haberin Devamı

150 yıllık okulun not rekortmeni

HAYRAN OLDUĞUM ÇOK ARKADAŞIM OLDU
Benim okul ve üniversite yıllarında zekâsına hayran olduğum, çalışkanlığına da hiçbir zaman erişemeyeceğimi düşündüğüm çok arkadaşım oldu. İş yaşamında da böyle insanlara rastladım, eminim siz de rastlamışsınızdır. Ama hayatta ne kadar başarılı olmuşlar, o ayrı bir konu. Eğer başarılı olmamışlarsa eksik olan özellik, azimli olmaktır; bir işi sonuna kadar takip etmek, başarısızlık halinde yılmadan denemeye devam etmek... Gençlere, ülkemizden ve dünyadan başarılı insanların biyografilerini okumalarını, başarılı girişimlerin örneklerini incelemelerini öneririm. Başarısızlık örnekleri de bir o kadar öğreticidir.

Haberin Devamı

İYİ BİR EĞİTİM KARİYER DEĞİŞTİRİR
İyi bir eğitim, kariyeri bence değiştirir. Öğrenimini tamamlamamış ama sonradan iş yaşamında başarılı olmuş insanların örneklerini çok seviyoruz, fazla öne çıkarıyoruz ve bunu yaparak gençlere kötü örnekler veriyoruz diye düşünüyorum. Bir Bill Gates veya Steve Jobs iseniz üniversite diplomasından vazgeçebilirsiniz. Ama ya değilseniz? Başvuruda bulunacağınız kuruluşlar özgeçmişinizi değerlendirmeye bile almayacaklardır. Bill Gates, Steve Jobs veya benzeri başarı örneği için öğrenimini tamamlamamış ve bu yüzden işsiz kalan yüz binlerce genç var. Ayrıca, okuldaki başarının iş yaşamında başarı için bir gösterge olmadığı da doğru… Ama ne yapalım, kuruluşlar başvuruları değerlendirirken bazı ölçütlere göre karar vermek zorunda. Yaptığı işi ciddiye alan, yani öğrenciyken derslerini ciddiye alıp çalışkanlığı veya yetenekleriyle öne çıkan gençleri tercih ediyorlar.

MÜDÜR HEİNZ ANSTOCK'UN REFERANS MEKTUBU
Eczacıbaşı, Haziran 1968’de olgunluk sınavını geçmiş ve 72 mezun arasından okul birincisi olmuştur. Hızlı ve çok yönlü gözlem ve kavrayış gücüyle öne çıkmaktadır. Olgunluk sınavında 12 bilimsel dersten onundan en yüksek notu alması, bölüm hocalarının değerlendirmesine göre bilimsel bir kariyer için uygun görülen olağanüstü kurumsal yeteneğinin zenginliğini göstermektedir. Derslerini her zaman yoğun bir dikkatle izlemiştir.”

ÜNİVERSİTE DİPLOMASI ALMAKLA EĞİTİM BİTMEZ
Gençlere olanakları ölçüsünde olabilecek en iyi eğitimi almalarını; yeteneklerini iyi analiz ederek, seçecekleri bir alanda mümkün olan en üst düzeyde uzmanlık sahibi olmalarını öneririm. Başta İngilizce olmak üzere yabancı dil öğrenmeleri elbette çok önemli. Çünkü bizim eğitim sistemimizde yabancı dil eğitimi maalesef çok zayıf ve çocuklarımızı çok büyük bir handikapla okullardan mezun ediyoruz. Genel kültür sahibi olmak, bugünün dünyasında bence çok gerekli. Çünkü çeşitli alanlar arasında ilişkileri keşfedebilmek, insanlara geniş bir bakış açısı sağlıyor, inovasyonun da önünü açıyor. Özellikle üst kademe yönetici görevleri almayı hedefleyen gençler, genel kültür sahibi olmazlarsa fazla bir yere varamazlar. Genel kültür sahibi olmanın yolu da televizyon izlemekten değil, kitap okumaktan geçer. Gençlere verilen öğütler arasında ‘Tutkunuzu keşfedin’ sloganı fazla moda oldu son zamanlarda. Ben böyle düşünmüyorum. Her konu merak sararsanız tutkuya dönüşebilir. ‘Yeteneklerinizi keşfedin, o alanlara merak sarın ve bunları tutkuya dönüştürün’ demeyi tercih ederim. Üniversite diploması almakla eğitimin bitmediğini belki asıl o noktada başladığını da iyi anlamak gerekir. Hangi aşamada olursa olsun, öğrenmekten vazgeçenler hayatta havlu atmışlar demektir. Yaşamın rüzgârları onları nereye götürürse oraya gitmeye razı olmalıdırlar.

SON 24 SAATTE NE OLDU?

 

BAKMADAN GEÇME!