Sevgi dolu bir aile babası olarak tanınıyordu, sırrı 55 yıl sonra ortaya çıktı... 'DNA testlerinin üzerinde sonuçla ilgili bir uyarı bulunmuyor'

Güncelleme Tarihi:

Sevgi dolu bir aile babası olarak tanınıyordu, sırrı 55 yıl sonra ortaya çıktı... DNA testlerinin üzerinde sonuçla ilgili bir uyarı bulunmuyor
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 11, 2023 09:11

Yıllar önce ölen babasıyla ilgili bildiği şeyler adı ve Chicagolu bir yetim olduğuydu. Daha fazlasını öğrenebilmek için yaptığı bir DNA testi sayesinde yolu polisle kesişti ve akıllara durgunluk verecek gerçekler gün yüzüne çıktı. Film gibi bir hikâyeye hazır mısınız?

Haberin Devamı

William Leslie Arnold hakkındaki davanın detayları ilk bakışta oldukça netti.

ABD'nin Nebraska eyaletinin Omaha şehrinde doğup büyüyen Arnold, henüz 16 yaşındayken kendisine arabayla çıkıp gezme izni vermeyen anne ve babasını silahla vurarak öldürmüş ardından da evlerinin arka bahçesine gömmüştü. Daha da inanılmaz olan Arnold'ın iki hafta boyunca hiçbir şey yokmuş gibi hayatına devam etmiş olmasıydı.

Anne ve babası ortadan kaybolunca başlayan soruşturma kapsamında sorgulanan Arnold, nihayetinde baskıya dayanamayarak suçunu itiraf etti ve ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştı. Bu noktadan sonra Arnold'un cezaevinde uzun yıllar geçirmesi, parmaklıklar ardında hayatını kaybettikten sonra da unutulup gitmesi bekleniyordu ama öyle olmadı.

Zira Arnold, 1967 yılında henüz genç denebilecek bir yaşta hapisten kaçtı ve hikâyesi çok farklı bir yöne evrildi.

Haberin Devamı

1950'li yıllarda gazetelerde çıkan siyah-beyaz fotoğraflarında Arnold, oldukça narin görünüyordu. Arnold bu fotoğraflarda etrafını çevirmiş olan polislere, ailesini gömdüğü yeri gösteriyordu.

EBEVEYNİNİ ÖLDÜRÜP KIZ ARKADAŞIYLA SİNEMAYA GİTMİŞTİ

California'da bulunan Kolluk Güçleri Destek Bürosu'nun yöneticisi Geoff Britton, CNN International'a yaptığı açıklamada, bu dosya üzerine uzun zaman çalışmış olduğundan davanın tüm detaylarını net bir biçimde hatırladığını belirtti.

O gece Arnold anne ve babasını öldürdükten sonra otomobili de alıp aynı liseye gittiği kız arkadaşıyla buluşmuştu. Ertesi günden itibaren de akrabaları dahil herkese anne ve babasının bir seyahate çıktığı yalanını söylemişti.

Nebraska Eyaleti Islah Kurumları'nda görev yaptığı dönemde 2004-2013 aralığında dokuz yıl boyunca bu dosya üzerinde çalışmış olan Britton, "Ebeveynini öldürmüştü. Gecenin ilerleyen saatlerinde onları bahçeye gömmeden önce açık hava sinemasında 'The Undead' filmini izlemişti. Sinemaya giderken arabayı almasına izin vermedikleri için anne ve babasını öldürmesi normal bir durum değildi. Bana bu işte bir bit yeniği olabileceğini düşündürdü" diye konuştu.

Haberin Devamı

1957 yapımı bir korku filmi olan The Undead, ölüm, reenkarnasyon ve geçmiş yaşamlar temalarını işliyordu.

Sevgi dolu bir aile babası olarak tanınıyordu, sırrı 55 yıl sonra ortaya çıktı... DNA testlerinin üzerinde sonuçla ilgili bir uyarı bulunmuyor

1957 yapımı bir korku filmi olan The Undead, ölüm, reenkarnasyon ve geçmiş yaşamlar temalarını işliyordu.

GAZETE İLANLARIYLA İLETİŞİM KURMUŞLAR

Britton bu dava üzerine çalışmaya başladığında, Arnold'ın hapisten kaçıp sırra kadem basışının üzerinden 30 yıldan fazla zaman geçmişti.

1967'de cezasının henüz sadece 8 yılını çekmiş olan Arnold ve James Harding isimli bir diğer mahkûm, Lincoln Journal Star gazetesine verdikleri seri ilanlar aracılığıyla dışarıdan biriyle iletişim kurmayı başarmıştı.

Britton, "Hapisten kaçmak için kullandıkları ekipmanları onlara getiren kişiyi tespit etmiştim. Daha önce kefaletle serbest bırakılmış biriydi" dedi. Bu kişi Arnold ve arkadaşına maskeler getirmişti. Bu maskeleri takan mahkûmlar da günlük sayım sırasında gardiyanları kandırmayı başarmıştı.

Haberin Devamı

Britton, "Clint Eastwood'un oynadığı 'Espace from Alcatraz' filmine benziyordu" diye konuştu.

O dönemde yayımlanan haberlerde mahkûmların cezaevinin düşük güvenlikli bölümünden kaçtığı, 3,5 metre yüksekliğindeki tel örgülerden atladığı, örgülerin tepesindeki dikenli tele bir tişört sararak kendilerini koruduğu gibi detaylar yer alıyordu.

Lincoln Journal Star'da 15 Temmuz 1967'de yayımlanan haberde helikopter ve uçakların desteğiyle, dört eyalet kapsamında havadan ve karadan arama başlatıldığı belirtiliyordu. Üç ay sonra Omaha World-Herald'ın haberinde ise Hapishane Müdürü Maurice Sigler'ın "Bugüne kadar gördüğüm en temiz firar bu" sözlerine yer veriliyordu.

Haberin Devamı

Cezaevi müdürü, "Nerede olduklarına dair bir söylenti bile duymadık" diye sürdürüyordu sözlerini.

Sevgi dolu bir aile babası olarak tanınıyordu, sırrı 55 yıl sonra ortaya çıktı... DNA testlerinin üzerinde sonuçla ilgili bir uyarı bulunmuyor

Cezaevi müdürü, "Nerede olduklarına dair bir söylenti bile duymadık" diye sürdürüyordu sözlerini.

DAVA 2020 YILINDA EL DEĞİŞTİRDİ

Britton'ın aktardığına göre, bir yıl sonra yakalanan Harding, hapisten kaçtıktan sonra önce Omaha'ya oradan da otobüsle Chicago'ya gittiklerini, o noktadan sonra yollarının ayrıldığını söylemişti.

Arnold tamamen ortadan kaybolmuş gibi görünüyordu.

İlerleyen yıllarda soruşturma kapsamında pek çok ipucu değerlendirildi. Bunlardan biri de Arnold'ın Güney Amerika'ya kaçtığı söylentisiydi ama bu iddiayı destekleyecek tek bir kanıt bile bulunamadı.

Britton davayı kafasına takmıştı. Nebraska'dan taşındıktan sonra bile Arnold'la ilgili araştırma yapmayı sürdürdü. Bu süreçte Nebraska Eyalet Polisi'nden Matthew Westover ile birlikte çalışmaya başladılar.

Haberin Devamı

Dosyaya 2020 yılında bakmaya başladığını söyleyen Westover, "Ekipten biri işten ayrılmıştı. Böyle durumlarda dosyalarınızı başkalarına devretmeniz gerekir. Polis arkadaşlarımdan biri de dosyayı bana verdi. Aklınca, 'Bu adamı asla bulamayacaksın' deyip şaka yapacaktı" diye konuştu.

HER ŞEY GÖRÜNDÜĞÜ KADAR BASİT DEĞİLDİ

Westover'ın ilk yaptığı işlerden biri muhabir Henry J. Cordes'un Omaha World-Herald gazetesinde yayımlanan "Leslie Arnold'ın Gizemi" başlıklı yazı dizisini okumak oldu.

Pek çok kişiyle röportajlar gerçekleştiren Cordes, hikâyenin ilk bakışta göründüğü kadar basit olmadığı sonucuna varıyordu. Cordes'un haberlerinde Arnold, ailesiyle sorunlar yaşayan bir örnek öğrenci olarak anlatılıyordu. Cinayet gecesi Arnold ile kız arkadaşını onaylamayan annesi arasında ateşli bir tartışma yaşanmıştı.

Arnold hapishanede de örnek bir mahkûm portresi çizmişti. Bu çizgide ilerlediği takdirde erken tahliye edilmesi söz konusu olabilirdi. Müzikle uğraşmayı çok seviyor cezaevindeki zamanının önemli bir kısmını müzik odasına geçiriyordu. Nitekim Harding'le bu odanın penceresinden kaçmışlardı.

Dışarıdaki kişi, ikili için maskelerle birlikte demir testereleri de getirip çitin üzerinden cezaevi bahçesine atmıştı. Arnold ve Harding de bu testerelerle camdaki parmaklıkları kesip dışarı çıkmayı başarmıştı.

Westover haberleri okudukça Arnold'ı bulacak kişinin kendisi olduğuna emin oluyordu. CNN International'a yaptığı açıklamada, "İlk günden itibaren büyülenmiş gibiydim" dedi.

KARDEŞİNDEN DNA ALINDI, SONRASI ÇORAP SÖKÜĞÜ GİBİ GELDİ

Davanın Westover'a devredildiği yıllarda dünya çok değişmişti. Artık cinayetler eski gazete arşivlerine gömülmekle çözülmüyordu. 2020 yılı itibarıyla DNA testleri oldukça yaygınlaşmıştı.

Bu nedenle Westover arabasına atlayıp 5 saat uzakta yaşayan James Arnold'ın kapısını çaldı. James, William Leslie'nin küçük erkek kardeşiydi.

60 yıldan fazla zaman önce işlenen cinayet sırasında evde olmayan James Arnold, Westover'a DNA örneği vermeyi memnuniyetle kabul etti. Westover da bu örnekleri bir soyağacı sitesine yükledi. Ancak herhangi bir sonuç çıkmadı.

Ne var ki Westover kolay kolay pes edecek değildi. Eski FBI dosyalarından ve Britton'ın daha önce yaptığı soruşturmada elde ettiği bilgilerden faydalanan Westover, Arnold'ın hareketlerinin bir dökümünü çıkardı.

Westover araştırmayı derinleştirirken DNA cephesinden de güzel bir haber geldi. 2022 yılında Westover'a James Arnold'ın DNA'sıyla eşleşen bir kişi bulunduğu bildirildi. Genetik benzerlik bu kişinin yakın bir akraba olduğuna işaret ediyordu.

Bulgularını hemen Britton'la paylaştığını belirten Westover, "Daha öncekilere kıyasla çok daha güçlü bir eşleşme yakaladığımı ilk bakışta anladım. Tam olarak aradığım şey buydu" dedi.

Aynı günlerde Westover'a o DNA'nın sahibinden bir e-posta geldi. E-postada, "Merhaba, babamla ilgili daha fazla bilgi edinmeye çalışıyorum. Chicagolu bir yetimmiş" deniyordu.

Westover doğru kişiyi bulduğunu hissediyordu.

Sevgi dolu bir aile babası olarak tanınıyordu, sırrı 55 yıl sonra ortaya çıktı... DNA testlerinin üzerinde sonuçla ilgili bir uyarı bulunmuyor

William Leslie Arnold

HER ŞEYDEN HABERSİZ BABASININ AİLESİNİ ARIYORDU

O e-postayı gönderen kişi Arnold'ın oğluydu. Westover ve Britton bu kişinin kimliğinin gizli tutmaya çok önem verdiklerini belirtti.

Westover'ın anlattığına göre, Arnold'ın oğlu e-postayı gönderdiği kişinin babasını arayan bir polis olduğundan habersizdi. Westover, DNA'yı sisteme James Arnold'ın adıyla yüklediğinden karşısındaki kişi de bir akrabasına e-posta gönderdiğini düşünüyordu.

Oğul, 2010 yılında vefat eden babasını hayatı boyunca John Damon olarak tanımıştı.

Westover ise Arnold'ın halen hayatta olabileceğini düşünüyor ve kanunun nefesini ensesinde hissetmesini önlemek için yazışmalarında çok dikkatli davranıyordu.

Westover, "Bu adam polisten 50 yıl boyunca kaçabilecek kadar zekiyse, ölmüş gibi yapıp sahte fotoğraflar üretmeyeceğini kim söyleyebilir" diye konuştu.

"ONA ANLATMAK ZORUNDAYDIM"

Bu nedenle yerel idarecilerden yardım isteyen Westover, ölüm belgesinin hakikiliği onaylanınca ikna oldu. O noktada Arnold'ın oğluna gerçeklerin anlatılma zamanı da gelmişti.

Westover, "Kendimi suçlu hissediyordum. O bana bildiği her şeyi anlatıyordu, bense ondaki kilidi açacak anahtarı elimde tutuyordum. Diğer yandan zamanım da daralıyordu çünkü bana tanımadığı diğer aile üyeleriyle de yazıştığını söylemişti" dedi.

Westover, muhatabına babası hakkındaki gerçeği şahsen söylemek istiyordu. Bu nedenle eşinin de dahil olacağı bir görüntülü toplantı organize ettiler. Westover, "Gerçekleri duyduğunda tek başına olmasını istemiyordum" dedi.

Görüşme sırasında Westover, evinin önüne park ettiği otomobilindeydi.

Arnold'ın oğlu babasının bir firari olduğunu duyunca "Neden hapisteydi?" diye sordu. Westworld, "Ona anlatmak zorundaydım. 'Babanız öksüz ve yetimdi, o konuda yalan söylememişti size. Ama öksüz ve yetim olmasının sebebi anne ve babasını öldürmüş olmasıydı' diye anlattım" ifadelerini kullandı.

AİLESİNDEN HİÇ KİMSE GERÇEĞİ BİLMİYORDU

Hayatının önemli bir kısmını John Damon olarak geçirmiş olan Arnold, 69 yaşında ölmüş ve Nebraska Eyalet Cezaevi'nden binlerce kilometre uzakta Avustralya'da toprağa verilmişti.

ABD'li yetkililer John Damon ismini öğrendikten sonra Arnold'ın Chicago'dan sonra neler yaptığına dair parçaları birleştirmeye başladı.

Hapisten kaçtıktan birkaç ay sonra adını değiştiren Arnold, bir restoranda işe girmişti. Burada tanıştığı ilk eşinden dört çocuğu olmuştu. Daha sonra Cincinnati, Miami ve Los Angeles'a taşınan çift, 1978'de boşanmıştı.

Kayıtlar Arnold'ın 1990'larda önce Yeni Zelanda'ya oradan da Avustralya'ya göçtüğünü gösteriyordu.

Britton, ikinci eşi dahil hiç kimsenin Arnold'ın eski hayatını bilmediğini belirterek, "Ailesi için çok üzülüyorum" diye konuştu.

"DNA TESTLERİNİN ÜZERİNDE UYARI BULUNMUYOR"

Westover, Arnold'ın ölmüş olmasının kendisini bir açıdan rahatlattığını belirterek, "Ailesini tanıdıktan sonra Arnold hakkında yakalama kararı çıkarmak ya da ABD'ye iadesini talep etmek istemezdim" dedi.

Britton da aynı fikirde olduğunu belirtti ve "İçimdeki polis her zaman bu adamı yakalayıp içeri atmak istiyordu ama sonuç böyle olmadı. Ne var ki bugüne kadar ailesiyle defalarca konuştum. Harika bir aile onlar. Mahremiyetlerini korumak için haklarında çok fazla konuşmayacağım ama bence nihayetinde Arnold olmak istediği ya da hep hayalini kurduğu ebeveyne dönüştü. Çünkü benim gördüğüm her şey Arnold'ın iyi bir baba ve eş olduğuna işaret ediyor. Harika çocuklar yetiştirmiş" ifadelerini kullandı.

Arnold'ın oğlu, gizliliğini korumak adına CNN International'a konuşmayı reddetti ancak şu yazılı açıklamayı yaptı:

"DNA testlerinin üzerinde çıkan sonucu beğenmeyebileceğinize dair bir uyarı bulunmuyor ama ben pişman değilim ve şu an babam hakkındaki gerçeği biliyor olduğum için mutluyum. Hayatının korkunç bir suçla başladığını bilmek şoke edici olsa da bıraktığı miras bundan çok daha fazlası. Ben onun iyi bir baba olarak, bana müzik tutkusunu ve her zaman olabileceğim en iyi kişi olma azmini aşılamış biri olarak hatırlanmasını istiyorum."

CNN International'ın "Loving father exposed as a convicted killer who lived life on the run" başlıklı haberinden derlenmiştir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!