Politikamız dürüst değil

Güncelleme Tarihi:

Politikamız dürüst değil
Oluşturulma Tarihi: Eylül 11, 2017 10:12

Geçen hafta Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin tam üyelik konusunda Türkiye’ye karşı dürüst davranmadıklarını yazmış ve “Ne olur birazcık dürüst olun!” demiştim.

Haberin Devamı

Politikamız dürüst değil
YILLARDIR zaman zaman telefonlaştığımız bazı okuyucularımız, benim de canlı izlediğim Alman Birinci Televizyonu’nda (ARD) Mart ayında yayınlanan bir programın görüntülerini gönderdiler.
Anne Will’in kendi adı altında yaptığı açık oturuma katılan AB’nin Genişlemeden Sorumlu eski Komiseri Günter Verheugen şöyle diyordu:
“Türk bakanların veya başbakanının Almanya’da Türk kökenli insanlara konuşma yapmaları yerel yöneticilere bırakılmamalı. Bunu Federal Hükümet üstlenmeli. ‘Biz bunu istiyoruz veya istemiyoruz’ demeli. Ben bunun belediye başkanlarının inisiyatifine bırakılmasını istemiyorum. Ama şunun da altını çizmek istiyorum. Bana göre bu tamamen semboliktir. Bunun hiçbir etkisi olmaz. Hatta işi daha da zorlaştırır. Biz provokasyona gelmemeliyiz. Erdoğan’ın çıkışlarına kapılıp aynı tepkiyi göstermemeliyiz. Kendimizden emin ve bağımsız bir biçimde, demokratik hukuk devletine uygun bir şekilde tepki vermeliyiz. Ama şunu da hep düşünmeliyiz, aklımızdan hiç çıkarmamalıyız. Cumhurbaşkanı Erdoğan değil AB üyesi olmak isteyen, Türkiye AB üyesi olmak istiyor. Burada büyük, önemli ve gururlu bir halktan bahsediyoruz. Avrupalı bir halktan bahsediyoruz. Avrupalı en büyük halklardan birinden bahsediyoruz. 60 yıl önce Avrupa’ya ait olmasına söz verdiğimiz bir ülkeden bahsediyoruz. 60 yıldır verilen sözler yerine getirilmedi. Daha geçen yıl Türkiye ile Avrupa arasında Almanya hükümetinin de katkısıyla bir sözleşme imzalandı. Bu sözleşmede tam üyelik müzakerelerinin hızlandırılması yer almaktadır. Hem de Türkiye’nin Avrupa adına ‘kirli işleri’ üstlenmesi için. Yani Irak’tan, Suriye’den Avrupa’ya sığınmacı gelmesinin engellenmesi için. Türkiye’ye karşı bizim politikamız, en iyi niyetli şekilde söylemek gerekirse, dürüst değil. Yıllar önce Türkiye’ye söz verildi ama şimdi Fransa’dan, Avusturya’dan, Almanya’dan, Hollanda’dan ‘Sizi istemiyoruz’ sesleri duyuluyor. Bu dürüst değil.”

Haberin Devamı

***
Günter Verheugen, Türk bakanların ve politikacıların Almanya’da konuşmalarına izin verilmemesinin AB’nin değerleriyle bağdaşmadığını da söylüyordu.
“Almanya Federal Cumhuriyeti çok açık bir biçimde söylemeli ki, ‘Burada yaşayan Türk kökenli milyonlarca insanın, onların (Türk politikacıların) ne demek istediklerini duyma ve bilme hakkı var.’ İtalya’dan bir politikacının burada seçim kampanyası yapmasına, konuşma yapmasına itiraz eden biri var mı? Hayır. Biz düşünceyi ifade özgürlüğünün geçerli olduğu bir ülkede miyiz, değil miyiz? Önemli olan bu. Bu bizim en önemli kazanımlarımızdan biridir. Bu nedenle insanlara ne söylemek istediklerini yasaklamak doğru olamaz.”

Haberin Devamı

***
1999-2004 yılları arasında AB’nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri olarak görev yapan ve Türkiye ile müzakerelerin başlaması için yoğun çaba gösteren Günter Verheugen, şu gerçekleri de hatırlatıyordu:
“Yüzeysel düşünüyoruz. 2004’te AB’ye tam üye olmak için demokratik hukuk devleti kriterlerini yerine getiren bir ülke, bugünkü duruma neden geldi? Nasıl geldi? 2002-2005 yıllarında Türkiye en reformcu ülkeydi. Bana inan ki, bunu çok ciddi söylüyorum ve öyle olduğunu da kanıtlarım. Türkiye o dönemde reform dinamiğinin en yüksek düzeyde olduğu ülkeydi. Ne oldu bunun kesintiye uğraması için? Size bunu söyleyebilirim. 2005 yılında önemli AB ülkelerinde politika değişti. Türkiye’ye dönük politika da değişti. ‘Sizi istiyoruz, koşulları yerine getirmeniz için size yardım edeceğiz’ denilmedi. ‘Siz ne yapansanız yapın, sizi AB’ye almayacağız. Siz Avrupa’ya ait değilsiniz. Siz Avrupalı değilsiniz. Sizin dininiz başka, siz başka bir kültürden geliyorsunuz’ denildi. Bu durum da Avrupa’nın Türkiye’deki iç gelişmelere müdahale etkisini ortadan kaldırdı. Ben o zamanlar Başbakan Erdoğan’a telefon edip, ‘Sevgili dostum, en iyisi mi bunu yapma’ diyebiliyordum. Dürüst politikaya geri dönmeliyiz. Şu andaki politika dürüst değil.”

Haberin Devamı

***
Bir dönemler Hür Demokrat Parti’nin (FDP) Genel Sekreteri olan ve 1982 yılında partisinin Sosyal Demokrat Parti’ye (SPD) sırt çevirip, Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri (CDU/CSU) ile ortaklık etmesine kızdığı için SPD’ye geçen Günter Verheugen’i o yıllardan beri tanırım.
1993-1995 yılları arasında SPD Genel Sekreteri olarak görev yaptığı dönemde de zaman zaman sohbet etme olanağı buldum.
Daha sonraki yıllarda söyleşi de yaptım.
Hep Türkiye’nin ve Türklerin yanında yer aldı.
Hep doğru bildiklerini söyledi.
AB’nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri olarak görev yaptığı dönemde olduğu gibi daha sonraları da Türkiye’nin tam üyeliğini hep savundu.
Radyolara, televizyonlara, gazetelere verdiği demeçlerinde “Bizim Türkiye’ye, Türkiye’nin bize olduğundan daha fazla ihtiyacımız var” dedi.
“Türkiye’deki demokrasi kaybından AB de sorumludur. Çünkü tam üye olma perspektifi sunulmadı” dedi.
Ve her zaman AB’nin Türkiye’ye dürüst davranmadığını da söyledi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!