Dört soruda ABD’nin Türkiye-Rusya krizindeki tavrı

Güncelleme Tarihi:

Dört soruda ABD’nin Türkiye-Rusya krizindeki tavrı
Oluşturulma Tarihi: Ekim 08, 2015 17:31

ABD, Rusya’nın Türk hava sahasını ihlallerini nasıl ele aldı? İşte dört soruda Obama Yönetimi’nin krizdeki tavrı:

Haberin Devamı

1) Washington yeterince sert tepki verdi mi?

Pek sayılmaz. Konuyla ilgili görüş belirten iki Amerikalı üst düzey isimden Dışişleri Bakanı John Kerry, “Türkiye’nin hava sahasını ihlal eden Rus uçağını düşürme hakkı vardı” derken, Savunma Bakanı Ash Carter da Rusya’yı “güvenli ve profesyonel davranmaya” davet etti.

Amerika’yı olayda taraf haline getirecek bir tavırdan kaçındılar. Ve Carter, meselesinin Brüksel’deki NATO Savunma Bakanları toplantısında gündeme geleceğini söyleyip topu NATO’ya attı.

Kuzey Atlantik Konseyi’nden çıkan, Türkiye’ye bu olayda destek veren bildiri de bunun bir göstergesiydi. Örneğin oybirliğiyle karar alan 28 üyeli aynı Konsey, Mavi Marmara olayının ardından Türkiye’ye arka çıkan böyle bir bildiri yayınlamamıştı. O zaman Kanada ve Çek Cumhuriyeti veto koymuştu. Şimdi itiraz eden olmadı.

Haberin Devamı

2) Peki fiili olarak harekete geçti mi?
Eğer geçildiyse bile henüz ortada somut bir gelişme yok. Örneğin 3 Ekim’de Rusların SU-30 uçağının ilk hava sahası ihlalinin ardından Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlu, Kerry’yle Türkiye saatiyle akşam bir telefon konuşması yaptı. Ama o konuşmaya rağmen daha önce ekimde Türkiye’den ayrılacağı açıklanan ABD’nin Gaziantep’teki iki Patriot bataryasının söküm işlemi durdurulmadı.

Personel de ayrılmaya başladı. Türkiye’nin elinde bulunmayan, Rus uçaklarının radar sinyallerini bozup hava sahası ihlali yapmalarına engel olacak NATO envanterindeki ekipman konusunda da şimdilik bir katkı sözü yok.

Halbuki NATO kapsamında konuşlandırılan Patriotlar da gittikten sonra Türkiye’nin hava savunma sistemi Rusların olası tacizlerine karşı oldukça zayıflayacak ama henüz bunu giderecek bir adım atılmadı.

3) Washington bu konuyu Ruslarla konuştu mu?

Pazartesi günü Carter Rus mevkidaşıyla görüştü ve bu konuyu da ele aldılar. Ama teknik seviyede bir temas yok. Öyle ki, Amerikalılar Ruslarla IŞİD operasyonlarındaki olası ihtilafları gidermek için bile konuşmuyorlar.

1 Ekim’de Uluslararası Güvenlik İşleri’nden Sorumlu Bakan Yardımcısı Elissa Slotkin Rus mevkidaşıyla bunun için bir video konferans konuşması yapmıştı. O konuşmadan sonra bölgede uçan bir Amerikan Predator’ünün bir Rus uçağının yaklaşması nedeniyle rotasını değiştirmek zorunda kaldığı ortaya çıktı.

Haberin Devamı

Ruslar şimdi o ilk toplantının ardından ikinci kez görüşmek istiyorlar. Ama Slotkin’in ilk görüşmede Ruslara verdiği, havada kullanılacak radyo frekansları, uçuş kuralları gibi konulardaki öneriler için Ruslar halen bir cevap vermediği için Washington ikinci görüşmeyi teyit etmiyor. Hatta Hürriyet’e bilgi veren üst düzey bir Yönetim yetkilisi, Ruslar önerilere cevap vermeden ikinci görüşmeyi yapmayacaklarını net biçimde söyledi.

4) Neden Ruslar diyalog için daha istekliyken Washington buna soğuk bakıyor?
Çünkü hafta başından beri özellikle Arap basınında çıkan, Amerika ve Rusya’nın Suriye’de her şeyi koordinasyon halinde yürüttüğü haberleri, Arap ve Türklerin bu duruma tepki gösterebilecekleri endişesiyle Washington’ı tedirgin etti.

Haberin Devamı

Öyle ki Ruslarla bir koordinasyon olmadığını kanıtlamak için daha önce Rus uçakları ve Amerikan uçaklarının Suriye’de bir ihtilaf yaşamalarını önleme konusunda yapılan ilk video konferansta kullandıkları “deconfliction” terimini bile bırakıp onun yerine daha gevşek bir ilişkiyi işaret eden “teknik görüşme” demeye başladılar.

Üstüne Türkiye’nin “güvenli bölge” önerisini ciddi biçimde tartıştıklarını göstermek için de Kerry’nin konuyu Ulusal Güvenlik Konseyi’ne sunduğu şeklinde CNN’e haberler sızdırıyorlar. Tıpkı geçen hafta Hürriyet’e verdikleri, Suriye’de mültecilerin korunması için yeni bir çalışma yaptıkları yönündeki açıklama gibi.

Her ne kadar Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest çarşamba günkü basın toplantısında Suriye’de “uçuşa yasak bölge” ya da “güvenli bölge” gibi bir şeyi “düşünmediklerini” net biçimde ifade etmiş olsa da, Türkiye’yle ilişkiler için “güvenli bölge” lafını ortada dolaştırmaya devam ediyorlar.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!