GeriSeyahat Danimarka’da Tarkan’ın ne işi var?
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Danimarka’da Tarkan’ın ne işi var?

Danimarka’da Tarkan’ın ne işi var?

Nüfusu beş milyonu aşkın küçük bir ülke. Yani Türkiye’nin 12’de biri kadar.

Yüzölçümü 43 bin kilometrekare. Yani Türkiye’nin 18’de biri kadar.

Kişi başına milli gelir ise yıllık 30 bin dolar civarında. Yani Türkiye’nin 10 katı kadar.

*

Avrupalılar tatil yapmak için Türkiye’yi tercih ederken ben Danimarka’ya (Kopenhag) gittim. Küçükken Vikingler adlı çizgi filmi sürekli izleyip, dizinin kahramanı Viki’ye hayran olduğumdan değil. Avrupa’da hiç görmediğim birkaç ülkeden biriydi. Yıllar önce bu ülkeyle ilgili çevirdiğim bir haber de aklımın bir köşesinde kalmış: ‘Avrupa’nın en popüler babaları Danimarkalı’.

Bu babaların eşlerine çok bağlı olup, çocuklarına gözleri gibi baktığını düşünmeyin. Aksine çocuklarını görmüyorlar bile. Yalnızca bağış yapıyorlar. Bağışladıkları şey spermleri! Popüler olma nedenleri ise ‘en ari Avrupalı’ların Danimarka’da yaşıyor olması. Arilikle ilgisi var mıdır bilmiyorum ama kesin olan bir şey var ki, Danimarkalıların kadını da erkeği de çok güzel.

*

Uzun ve iç karartıcı kış aylarının, çok yüksek sigara ve içki tüketiminin zarar veremediği insanların ülkesi Danimarka. Güzelliklerini korumalarının sırrını açıkladıkları anda milli gelirlerinin 30 bin dolardan 60 bin dolara fırlayacağı kesin.

Karadan yalnızca Almanya’ya bağlı ülke bir yarımada ve irili ufaklı birçok adadan oluşuyor. Böyle yazınca ‘dağ-taş balık lokantası kaynıyordur’ diye düşünebilirsiniz. Ancak öyle bir şey yok. Ne kadar et tüketiyorlarsa o kadar balık tüketiyorlar (Diğer şehirlerini bilmiyorum, yazdıklarım Kopenhag için geçerli). Hatta balık yemeklerine et karıştırıyorlar. Soğuk hava ve rüzgar nedeniyle ‘sahiller’ de bizdeki işlevini göremiyor. Yürümek için cebinize taş doldurmanız, mümkün mertebe hırka, ceket vb. giymeniz gerekiyor.

İngilizce biliyorsanız; Fransa, İtalya, Portekiz ve İspanya’yı da gezdiyseniz Danimarka size cennet gibi gelebilir. Manavından taksi şoförüne, garsonundan polisine kadar herkes bülbül gibi İngilizce konuşuyor.

Kopenhag dümdüz bir şehir olduğu için halkın bisiklet kullanımı çok yüksek. Takım elbiseli, gece elbiseli insanları bile bir yerden bir yere bisikletleriyle giderken görebiliyorsunuz.

*

Şehir turlarının pek steril olduğu söylenemez. Otobüsler bakımsız ve herkes aynı kulaklıkları kullanarak (önemli bölümü de bozuk) bilgileri dinlemek zorunda. Turda Avrupa’daki en iyi sosyal güvenlik sisteminin Danimarka’da olduğunu, dört yılda bir seçim yapıldığını ve siyasi açıdan çok istikrarlı bir ülke olduğunu öğrendik.

Turun en önemli ayrıntılarından biri de her yerde kütüphane görmemizdi. Bizde ne kadar kıraathane varsa onlarda o kadar kütüphane var. Kraliyet tarafından yaptırılan son kütüphanenin adı da çok güzeldi: ‘Siyah Elmas’. Çünkü dışardan bakınca siyah bir elması andırıyor. Devletin (yerel yönetimler dahil) yaptığı kültürel harcamaların yüzde 24’ü kütüphanelere ayrılıyor. Bu pay, tiyatrolar için yüzde sekiz, müzik okulları ve orkestralar için yüzde altı.

*

Son ayrıntı Almanya’dan Danimarka’ya yapılan feribot seferleri. Yaklaşık bir saatlik kısa bir sefer olsa da her şey düşünülmüş. İnsanlar ve araçlar birbirlerinin hakkına saygı duyarak sıraya giriyor, yine görevliler tarafından nazikçe feribota bindiriliyor ve güven içinde yolculuk yapıyor. Beş yıldızlı otel hizmeti alıyorsunuz. Tuvaletler tertemiz, restoranlar, kafeler, çocuklar için özel oynama alanları, gümrüksüz alışveriş alanları yapılmış.

Alternatif tatil arayanlara Danimarka’yı önerebilirim. Başınıza hoş sürprizler de gelebilir. Gece barlarda gezerken kulağınıza Tarkan’ın şarkılarının gelmesi gibi.
False