Dalgalarla yenilenen Coruna

İspanya denince aklımıza genellikle güneşli Akdeniz sahilleri gelir. Oysa ülkenin Atlas Okyanusu’nda da uçsuz bucaksız kıyıları, farklı doğa değerleri ve kültür bölgeleri var. Galiçya özerk bölgesi, tipik İspanya manzaralarından farklılık gösteren yerlerin başında geliyor. Burası ülkenin en çok yağış alan köşesi, okyanusun rüzgârlarının ve dalgalarının serinlettiği özgün bir diyar, şık şehirleri ve peyzaj güzellikleriyle cazip bir seyahat rotası. La Coruna kenti işte tüm bu hazinenin merkezinde bulunan görkemli bir liman kenti. İspanya’nın Atlas Okyanusu’na açılan en önemli kapısı...

DİRENİŞÇİ MARİA’NIN ANISI YAŞATILIYOR

La Coruna, sonsuza kadar ilerliyormuş gibi görünen Atlas Okyanusu’nu seyrediyor sessizce. Burası Akdeniz kıyıları kadar sıcak değil, güneş parlak ama bunaltmıyor, üstelik kumsallar çok geniş ve tertemiz, yemekler lezzetli. İnsan bir tatilden daha ne ister!
Coruna’nın nüfusu yaklaşık 250 bin, çevresiyle birlikte 400 bini aşıyor. Kent İspanyolca’da La Coruna, Galicia dilinde A Coruna olarak adlandırılıyor. Liman çevresinde yapılacak bir yürüyüş, Coruna’yla tanışmanın en iyi yolu. Marinada bekleyen onlarca tekne, hemen arkada dizilen kafeler, binalar keyifli bir sahil kenti manzarası sunuyor. La Coruna, yat turizminin önemli adreslerinden. Kent ekonomisinde önemli yeri olan büyük liman ise Avrupa’nın ve dünyanın diğer köşelerine bin bir türlü mal götürüp farklı diyarların renklerini buraya getiriyor.
La Coruna iki bölümden oluşuyor: Tarihi Merkez (Ciudad Vieja) ve Yeni Kent (Ciudad Nueva). Bir yarımada üzerindeki tarihi bölge evleri, dar sokakları, restoranları, mağazaları ve canlı kalabalığıyla La Coruna’nın en özel köşesi. San Jose Kilisesi, kentin en güzel yapılarından. Eski Kent’in, hatta tüm La Coruna’nın kalbi ise Maria Pita Meydanı. Belediye binasının bulunduğu meydan, bir kahve molası vermek ve tarihi atmosferi solumak için ideal. Meydan, adını 16’ncı yüzyılda İngiliz saldırılarına karşı direnişin sembolü olan cesur bir kadından, Maria Pita’dan alıyor. Şimdi meydanda bir heykeli yükseliyor.
Yeni Kent ise La Coruna’nın çağdaş yüzünü yansıtıyor. Burada da anıtsal mimarlık örnekleri olan binalar, oteller, şık caddeler, apartmanlar uzanıyor. Ve tabii size yine okyanus eşlik ediyor. Kentte her yürüyüş, her yeni keşif bir şekilde engin maviliğe açılıyor.

HERAKLES FENERİ UNESCO LİSTESİNDE

La Coruna,  Atlas Okyanusu’nun berrak sularına girebileceğiniz çok sayıda mavi bayraklı plaj barındırıyor. Riazor, Orzan gibi kumsallar kentin içinden masmavi okyanusa açılabilme olanağı sunuyor. Rüzgarlar ve dalgalar, La Coruna’nın başta sörf olmak üzere birçok su sporuna da elverişli olmasını sağlıyor.
Kentin tarihi yapılarının tipik özelliği, camekanlarla korunmuş balkonları. Rüzgâra karşı düşünülmüş bu önlem, binaları daha da zarif kılıyor. Beyaz ise en çok tercih edilen renk. Limanın arkasında, sahil boyunca dizilen beyaz binalar, göz alıcı bir doku yaratıyor.
La Coruna, tarih boyunca işlek bir limandı. Denizcilikteki ustalığıyla ünlü kent günümüzde de İspanya’nın önemli balıkçılık merkezleri arasında. Burada en sık duyacağınız kelimelerden biri de ‘pulpo’. Yani ahtapot. Deniz ürünleriyle meşhur La Coruna’da, tüm İspanya’da olduğu gibi tapas yiyebileceğiniz çok sayıda adres var. Özellikle tarihi bölgede, bizdeki mezeleri andıran birbirinden farklı tapasları deneyebilir, okyanusla iç içe yaşayan bir kentte olmanın hazzını yaşayabilirsiniz. İlk sırada ise kuşkusuz La Coruna’nın en gözde deniz ürünü ahtapot geliyor.
Kıyının hemen açığındaki bir adacıkta bulunan San Anton Kalesi, Mendez Nunez Bahçesi, Sir John Moore’un granitten yapılmış mezarı, Milenyum Anıtı önemli ziyaret noktaları arasında. Ama kentin en ünlü köşesi kuşkusuz Herakles Feneri. Dünyanın en büyük fenerlerinden biri olan 57 metrelik görkemli kule, Romalılar tarafından inşa edilmişti. Tarihte birçok kez onarım gören Herakles Feneri, günümüzde İspanya’nın ulusal hazineleri arasında, ayrıca UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde. Atlas Okyanusu’nun dalgalarının köpürdüğü bir burnun üzerinde yer alan fenerin çevresi de güzel bir park olarak tasarlanmış.
La Coruna’yı da diğer kentler gibi yürüyerek keşfetmeli. En cazip rotalardan biri Eski Kent’in bulunduğu yarımadayı çevreleyen geniş yaya yolu. Bu güzergâh eşsiz okyanus manzaraları sunuyor ve kenti değişik açılardan seyretme imkânı veriyor. Hafızalarda kalan ise güzel bir kıyı kentinin sıcaklığı oluyor...

Okyanus canlılarını keşfedin

Kentteki Aquarium Finisterrae, okyanusun derinliklerindeki biyolojik zenginliği sergiliyor. Bu merkez dev akvaryumları, sergi salonları, havuzlarıyla sualtının renklerini ziyaretçilerle paylaşıyor. Yüzlerce balık türü, sualtı canlısı, fosiller bir arada. Merkezin en ilgi çekici köşesi ise Kaptan Nemo’ya adanmış. Jules Verne’nin Denizler Altında 20 Bin Fersah romanından esinlenerek hazırlanan bölüm, denizaltı Nautilus şeklinde tasarlanmış. Kaptan Nemo’nun gösterişli kamarasını dört bir yandan dev bir akvaryum çevreliyor. Köpekbalığı ve diğer su canlılarını seyrederken, bir de kaptanın masasına otururken kendinizi gerçekten onun yerine koyabiliyorsunuz.