Buradaki balıkların renkleri bizim assolistlerin kıyafetleri gibi

Recep Ayyılmaz üniversiteden itibaren hayatının önemli bir kısmını Paris’te geçirmiş. İstanbul’da yaşıyor ama opera tatil olur olmaz kendini Paris’e atıyor ve oradan çıkışlı seyahatler yapıyor. Ayyılmaz, ‘Eskiden fotoğraflarına bakınca rötuşlu olduğunu düşünürdüm, gidince gerçek olduğunu gördüm’ dediği Hawaii’yi anlattı.

n Hawaii’ye gitmek nasıl geldi aklınıza?

- 2000’de Kültür Bakanlığı’nın izniyle Paris Operası’na davetli olarak çalışmaya gittim. Gittiğim ilk gün annemi kaybettim. Paris’teki çok yoğun ve heyecanlı ama sıkıntılı geçen çalışma süresinin sonunda birdenbire kendimle başbaşa kaldım ve bir seyahate çıkmaya karar verdim. Hemen hemen bütün seyahatlerime yeğenimle çıkıyorum, hemen o geldi İstanbul’dan, Amerika’ya doğru yola çıktık.

n Hawaii’ye uçuş bir günden uzun sürüyor, arada Amerika’da kaldınız mı?

- Aslında hedefimiz bir aylık Amerika gezisiydi. Fransa-Amerika uçuşunun üzerine çok makul fiyatla beş tane iç hatlar uçuşunu kapsayan kupon satın aldık. New York, Los Angeles, San Francisco, San Diego ve Las Vegas’tan sonra 50. eyalet olan Hawaii’ye gittik. Zaten Hawaii’ye direkt uçuş 24 saatten uzun sürüyor, yolda durmak ve gezmek iyi oldu.

n Amerika’da en çok hangi şehri beğendiniz?

- San Francisco dünyanın en limonata şehri. Limonata insanı ferahlatır ya, öyle bir yer. İstanbul’a çok benziyor ama eski İngiliz evleri gibi sıra evler, tramvaylar var. İklim harika. Los Angeles tarafları çok daha sıcak, San Francisco 20 derece civarında.

HAMBURGER YANINDA ANANAS

Şimdi Hawaii deyince aklınıza ilk gelenler ne?

- Eskiden seyahat acentelerinde ve posterlerde Hawaii gibi tropikal yerlerin resimlerini görünce onların gerçek olmadığını, rötuşlu olduğunu düşünürdüm. Gidince gerçek olduğunu gördüm. Hayallerimdeki yerle karşılaştım. Şimdi ilk aklıma gelenler; muhteşem tabiat, denizin ve kumun rengi, yediğim balıkların lezzeti, palmiye ağaçları, sörfçüler ve Pearl Harbour’la 1940’lara dönmek. Bir de o kadar çok ananas var ki! Bir süre sonra kusasınız geliyor resmen. Ne yerseniz yiyin, yanında ananas geliyor. Mc Donald’s’ta bile hamburgerin yanında ananas veriyorlar. Dünyada satılan ananasların dörtte üçü buradan gidiyormuş, artanları da herhalde bedava dağıtıyorlar.

n Hangi adalara gittiniz?

- Hawaii dediğimiz yer tek ada değil, sekiz takımadadan oluşuyor. Tüm adalara ismini veren Hawaii Adası en büyükleri, ona Büyük Ada da deniyor. Bütün adaların toplamından daha büyük. Üzerinde volkanlar, çöller, yağmur ormanları, hatta karla kaplı tepeler bile var. Maui, Molokai, Kauai, Niihau da diğer adalar. Benim gördüğüm ilk tropikal iklim buradaydı ve çok hoşuma gitti. Bunların hepsi volkanik adalar. Başkent Honolulu’nun olduğu Ohau Adası’nda ve Maui’de kaldık. Diğer adalara günlük turlar yaptık. Meşhur, her yerde fotoğrafları çıkan Waikiki Plajı Oahu’da. Manzarası çok güzel, bir volkanın altında denize giriyorsunuz ama bence Waikiki Beach’in sadece ismi var. Tamam, manzarası güzel, en büyük oteller orada ama çok kalabalık. En çok da Japon turist var. Adalarda birçok başka plaj var, hepsinde denizin ve kumun rengi inanılmaz. Ama bazı plajlarda sadece belli yerlerde yüzebiliyorsunuz çünkü köpekbalıkları var.

SPORSEVERLER İÇİN CENNET

Öbür adalara gidiş pahalı mı?

- Hayır, 20-25 dolar gibi fiyata gidebiliyorsunuz. Tekneyle 15 ila 45 dakika süren yolculukla varıyorsunuz. Maui gibi daha küçük adalar da çok güzel ama oradaki oteller ve hayat daha pahalı. Niihau’da sadece 230 yerli yaşıyor ve uzun süre yabancılara kapalıymış. Öbür adalarda, mesela Maui’deki her şey çok pahalı. Gecesi altı bin dolara falan oteller var. Daha kısıtlı bütçeyle seyahat ederken Oahu’dan şaşmamak gerek.

Tarihi bir atraksiyon var mı?

- Pearl Harbour şimdi bir gezi noktası. Orada kalmış denizaltı kalıntıları, anıtlar var. Saldırının ertesi gününde çıkan gazetenin yeni baskıları satılıyor, bir dolara. Bir de sinema salonu var ve bir belgesel oynatıyorlar. Savaşta ölen amcasının anısına oraya gelen bir kadınla tanıştım. Bu adalarda görülecek şeyler daha çok doğayla ilgili. Eski volkanlar, doğal park, plajlar... Zaten spor yapmak isteyenler için bir cennet burası. Yelken ve özellikle dalga sörfü yapanların hepsi burada. Dalmak ve doğa yürüyüşü yapmak isteyenler de geliyor. Plajlarda şnorkel, palet ve dalış ekipmanı kiralayabiliyorsunuz. Diz boyundaki suda bile yanınızdan rengarenk balıklar geçiyor. Balıkların renkleri bizim assolistlerin kıyafetleri gibi. Emel Sayın balığı, Zeki Müren balığı diye isim taktım onlara. Akvaryumda yüzüyor gibiydim.

NİŞANTAŞI’NDAN HAWAII’YE

Hawaii’de bile Türkler var. İlk akşam alışveriş yapmak için otelin altındaki süpermarkete girdik. ‘Bak o da varmış, bunu da alalım’ derken kasaya geldik. Kasadaki adam Türkçe, ‘Size indirim yapacağım’ dedi. 45 senedir Türkiye’den ayrıymış, 20 senedir Hawaii’de yaşıyormuş. Oralı bir kadınla evlenmiş, iş kurmuş. O akşam da arkadaşının marketine bakıyormuş. O zamandan beri Türkiye’ye gitmemiş, her sene ‘Bu sene gideceğim’ diye diye ertelemiş durmuş. Bizi görünce dertlendi, bizse hayal görüyor gibi olduk. Nişantaşılı çıktı, babamı tanıyormuş...

En etkilendiği yerler

Paris Floransa

Rio de Janeiro

San Francisco

Ankara

seyahatte ne okuyor

Fransızca seyahat rehberi kitapları

ne dinliyor

Yanında müzik taşımıyor, gittiği yerlerden alıyor.

ne yiyor, ne içiyor

Her şeyi yemiyor. Gittiği yerde kendi yemek yapmayı tercih ediyor. Uzun seyahatlerinde merdanesini de alıyor ve mantı yapıyor.

ne giyiyor

Bir pantolon, iki gömlek ve bir ayakkabıyla seyahate çıkıyor. Ama gömlekleri her ortama uygun!

neyle seyahat ediyor

Uçakla ve gittiği yerde yürüyerek ve trenle.

nerede kalıyor

Hiç fark etmiyor. Maddi durumuna ve seyahatin süresine göre otel seçiyor.

kimle seyahat ediyor

23 yaşındaki yeğeni Kerem 8-9 senedir en sevdiği seyahat arkadaşı. Onunla olmadığı zaman yalnız seyahat ediyor.

çantasının olmazsa olmazları

İçinden Sedergine eksik olmayan ecza kiti, şarap açacağı, fotoğraf makinesi, kamera, defter-kalem.