GeriSeyahat Bastığınız yere dikkat ettiğiniz sürece Asya’nın en güzel, en orijinal ülkesi
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Bastığınız yere dikkat ettiğiniz sürece Asya’nın en güzel, en orijinal ülkesi

Bastığınız yere dikkat ettiğiniz sürece Asya’nın en güzel, en orijinal ülkesi

Emre Ayan (30), Everfresh Gıda’nın lojistik ve ithalat sorumlusu. O da genç yaşta çok yer görenlerden. Gezmeye 1994’te üniversitenin dağcılık kulübünde başladı. Hep yükseğe, başka bir dağa, daha da yükseğe diyerek yurtdışına çıkmaya başladı. İran’dan doğuya doğru gitti. Gördüğü yerleri sevdikçe, dahasını merak ettikçe daha da uzaklara gitti.

İlk uzun seyahati, Ağrı’dan başlayıp Everest’te biten 100 günlük bir yolculuktu. Doğu’ya gitmeyi daha çok seviyor, çünkü o kültürlerin daha az bozulduğunu, globalleşmenin o coğrafyalara henüz egemen olmadığını düşünüyor. Hürriyet Seyahat için askerden sonra kendine gelmek için çıktığı yolculuğun bir parçası olan Laos’u anlattı. "Bastığınız yere dikkat ettiğiniz sürece, Asya’nın en güzel ve en orijinal ülkesi" diyor.

Laos’a nasıl gittiniz?

- Annem, babam ve kızkardeşimle birlikte Tayland’a gittik. Tayland’da uzun bir tur yaptık. Ama sıkıldım ben. Her şey çok turistikti. Pakette gidilecek her yer, her saat planlı; klimalı otobüsten inmiyorsunuz falan. Annemleri yolladıktan sonra üç hafta daha kalmaya karar verdim. Önce Tayland’ın kuzeyine çıktım, oradan da Laos’a geçtim.
/images/100/0x0/55eafa6df018fbb8f8a3074d

Hadi deyince geçebiliyor musunuz? Vize gerekmiyor mu?

- Gerekiyor tabii ama orada turistler için her türlü kolaylık var. Laos vizesine Tayland’da başvurabiliyorsunuz. Vaktinizi ayarlamanız gerek sadece. İki-üç gün sürüyor çünkü bu işlemler.

Tayland’dan Laos’a nasıl geçtiniz? Çünkü kuzeydeki sınırda Mekong nehri var.

- Çok da rahat olmayan iki günlük bir yolculuktu bu. Sınırda şehir, köy falan da yok. Minibüsle nehre geliyorsunuz. Oradan da nehirde yük ve insan taşıyan teknelerle Luang Prapang’a gittim.

BİRAZ AÇ KALDIM

Nasıl bir yolculuktu bu?

- Kamarası falan olmayan, otobüs gibi bir tekne. Üsküdar-Beşiktaş arasında gidip gelen dolmuş motorlarındaki bankların en rahatsızını düşünün, tıkış tıkış bir yerde o bankların üstünde gittik. Üstümüz kapalıydı ve o yüzden çok sıcaktı. Yukarı çıkalım dedim, ona da izin vermediler. Çünkü daha evvel birkaç turist suya düşüp ölmüş. Onların beceriksizliği bize ceza oldu.

Başka yolu yok mu bu seyahatin?

- Hayır yok. Çünkü bu bölgede karada yol yok. Uçak da yok. Bir de hızlı tekneler var. Sürat motoru gibi, başınızda kaskla falan gidiyorsunuz. Onlar 8-9 saat sürüyor ama o kadar hızlı ve gürültülü ki, o da akıl sağlığınızı kaybetmenize sebep olabilir diyorlar. Çok yorucuymuş.

Gece ne yaptınız peki? Teknede mi uyudunuz?

- Köy gibi bir yerde durduk, elektrik bile yoktu. Yerli halk evlerinin üstüne kat çıkıp, oda ekleyip onları pansiyona çevirmiş. Ama onlar da yeterli sayıda değil. 40-50 kişiydik, açıkta kalanlar oldu, ben mesela! Hiç tanımadığım bir İtalyan kızla aynı odayı paylaşmak zorunda kaldım. Kız yanında esrar getirmiş, bütün gece onu içti. Ben çok rahatsız oldum. Kötü bir geceydi yani.

Yemek işini nasıl hallettiniz?

- Laos’taki yemekler Tayland’dan farklı biraz. Sanmayın ki Tayland’da doydum, orada zar zor doyuyordum, burada aç kaldım resmen. Solucan, böcek, tırtıl, hamamböceği vs hepsini yiyorlar. Sebzeyle çok araları yok, ekmek zaten yok... Hamamböceği dışında her şeyi denedim. Hepsi kızardığı için tadı bir şeye benzemiyor. Baharatsız cips gibi.

Bu insanlar neyle yaşıyor, neyle geçiniyor?

- Nehir çok önemli onlar için. Balık avlıyorlar, onu satıyorlar, yıkanıyorlar. Laos bu bölgedeki ülkelerin en fakiri. Savaştan çok fazla etkilenmişler, çok geri kalmışlar. Tek bel bağladıkları gelir kaynağı tarım. Bol bol afyon yetiştiriyorlar. Bir yandan da bu geri kalmışlık yüzünden çok da doğal kalmışlar.

BOMBALARLA SEYAHAT

Luang Prapang nasıl bir şehir?

- Laos’taki ikinci büyük şehir, 500 bin civarında bir nüfus var. O kadar huzur dolu ve o kadar hoş bir yer ki. Zaten UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde. Öyle asfalt yollar, vızır vızır geçen otomobiller yok. Trafik şehrin giriş çıkış noktalarında var sadece. Fransız koloniyal izleri var şehirde. Turistler için tam bir cennet bence. Çünkü hiçbir şey turist için düzenlenmemiş. Her şey kendileri için. Lokantalar, yerel pazarlar, tapınaklar, dans gösterileri... İş böyle olunca da gördükleriniz çok daha orijinal ve keyifli. Ama o fakirliğin içinde bile altın kaplamalı kapıları, süsleri olan Budist tapınakları çıktı karşıma.

Şehirden başka neler kaldı aklınızda?

- Motosiklet ve bisiklet kiralayıp dolaşmak çok güzel. Şehrin dışında birçok yer var gidebileceğiniz. Bir gün bir şelaleye gittik: Kon Papheng. Çok güzeldi. Hava inanılmaz sıcak ama su buz gibiydi. O kadar doğal ki her şey, etrafta ayılar falan vardı. Bir de pazarlarda acayip acayip hayvanlar satıyorlar yemek için. Hiç tanımadığım kemirgenler gördüm. El işçiliği de çok güzel. Yerel pazarlarda el dokuması ipekler satıyorlar, her biri 10-20 dolara. Tanıştığım bir Amerikalı adam, onları alıp binlerce dolara satıyordu.

Oradan nereye gittiniz?

- Otobüse binip Muang Kham’a gittim. Muang Kham çok ilginç çünkü orada savaşın izlerini çok net görüyorsunuz. Ana yolların dışında yürümeniz tehlikeli, mayınlar ve patlamamış bomba çıkıyor karşınıza her adımda. Anlatamayacağım kadar çok bomba var ortalıkta. El bombasından iki metreliklerine kadar hepsini görüyorsunuz... Günlük hayata o kadar entegre olmuş ki; kafelerin ismi bomba, otelin tabelası, lokantanın masası, tabureleri bombalardan yapılmış, duvar kaplaması olarak bomba parçaları kullanmışlar... Halk bunlara o kadar alışmış ki, kendi kendilerine imha edebiliyorlar patlamamış bombaları. Anlayacağınız herkes bomba imha uzmanı!

TOPRAĞA SAYGILI EVLER

Orada başka ilginç bir şey var mı?

- Var tabii. Plains of Jars dedikleri bir bölgede çok büyük bir alana yayılmış taş küpler var. Ne zaman ve kimler tarafından yapıldıkları belli değil, üstelik o bölgede olmayan bir taştan oyulmuşlar. Bir sürü tahmin yürütülüyor, 4-5 bin yıllık deniyor. Hálá kazıyorlar, çok ağır oldukları için oradan götüremiyorlar da. Çıktıkları yerde duruyorlar. En büyüğü 2 metre çapında, dev birer kavanoz gibi hepsi.

Turistler için güvenli bir ülke mi?

- Kesinlikle evet. Çok az turist var, çok ilgileniyor ama taciz etmiyorlar. Az turist olduğu için diğer yabancılarla da çok çabuk kaynaşıyorsunuz. Tek tehlike, beklenmedik yerde karşınıza çıkabilecek bomba ve mayınlar.

Nasıl evlerde yaşıyorlar?

- İki tip ev var. Biri, yerden bir metre kadar yüksekte olanlar. Bunun birkaç sebebi var. Sivrisinek ve böcekler yukarı gelmiyor diye ve dini sebeplerdenmiş. Toprak çok kutsal, o yüzden toprağın üzerine kurmuyor evini, toprağı kirletmiyor o şekilde. Bir diğer ev tipi de aynı şekilde olan ama toprağın üzerine kurulan. Bunun ilginç yanı da evin zemininin toprak olması. Zemin kaplaması kullanmıyorlar ve eve girdiğinizde ayakkabılarınızı çıkarttırıyorlar. Betonarme evler değil bunlar; sazdan, ahşaptan yapıyorlar.

En sevdiği 5 yer

Laos Katmandu Venedik Varanasi (Hindistan) Artvin

seyahatte ne okuyor

Roman niyetine Lonely Planet rehberi okuyor. Bir sonraki noktayı yolda çalışıyor çünkü. Uzun seyahatlerde roman da okuyor.

ne dinliyor

Yanında müzik taşımıyor ama gittiği yerden fotoğraflarına bakarak kaset ve CD alıyor.

ne giyiyor

Çok hafif geziyor. 100 günlük bir seyahate iki tişörtle çıkmış mesela. Gerekince yoldan yenisini alıyor.

ne yiyor, ne içiyor

Her şeyi bir kere tatmak gerektiğine inanıyor. Örümcekten akrebe denemiş. Bir tek hamam böceğine cesaret edememiş.

neyle seyahat ediyor

Treni seviyor ama gittiği yerlerde ağırlıklı olarak otobüsle dolaşıyor.

nerede kalıyor

Lüks otellerden ve Batılı tarzda yemek, hizmet veren yerlerden kaçıyor. Halkla iç içe olmayı seviyor.

kimle seyahat ediyor

Sırt çantasıyla çıktığı plansız seyahatlerde tek başına olmayı seviyor. Ama mayıs ayında evleniyor ve artık bunun zor olacağına inanıyor. Ama nişanlısıyla da bir seyahatte tanıştığı için birlikte yolculuk yapmaktan mutlu oluyorlar.

çantasının olmazsa olmazları

Kafa lambası, rehber, defter-kalem, sandalet.
False