Unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız da

Güncelleme Tarihi:

Unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız da
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 29, 2021 10:22

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Abdullah Eren bir Tweet paylaştı hafta ortasında.

Haberin Devamı

Unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız da
“28 yıl önce Almanya’nın Solingen kentinde ırkçı Neo-Naziler’in evlerini kundaklaması sonucu 5 insanımızı kaybetmiştik.
Yitirdiğimiz canlarımızı rahmetle anmak; o acı olayı ve bu ırkçı vahşeti unutturmamak için bu yıl Ankara Ulus’ta anma platformumuzu kurduk.
Irkçılığa hayır” diyordu.
Aynı içerikli Tweet’i Almanca ve İngilizce olarak da attı.
28 YILDIR SÖNMEYEN YANGIN SOLİNGEN
IRKÇILIĞA HAYIR
YTB
En altına da daha büyük harflerle SOLİNGEN yazılıydı.
Evet…

Unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız da

Haberin Devamı

Bundan tam 28 yıl önceydi.
29 Mayıs 1993’te Kuzey Ren Vestfalya (KRV) Eyaleti’ne bağlı Solingen kentinde neonaziler, Türklerin oturduğu bir binayı ateşe verdiler.
4 yaşındaki Saime Genç, 9 yaşındaki Hülya Genç, 12 yaşındaki Gülistan Öztürk, 18 yaşındaki Hatice Genç yanarak can verdi.
27 yaşındaki Gürsün İnce, yavrusunu kucağına alıp, onu sıkıca bağrına basarak hayatta kalabilmek umuduyla alevler içindeki binanın balkonundan kendisini aşağı bıraktı.
Küçük yavrusu kurtulurken anne Gürsün İnce yaşamını yitirdi.
Kısa bir süre sonra 16-23 yaşları arasında oldukları saptanan 4 ırkçı neonazi yakalanarak gözaltına alındı.
Düsseldorf Eyalet Yüksek Mahkemesi 23 yaşındaki ırkçıyı 5 kişiyi öldürmek, 14 kişiyi de öldürmeye teşebbüsten 15 yıl hapis cezasına çarptırdı.
O zamanlar ikisi 16 diğeri 20 yaşında olan üç ırkçı da 10’ar yıl hapis cezasına.
Ben Almanya’nın o dönemdeki başkenti Bonn’da Hürriyet’in temsilcisiydim.
Ertesi sabah erkenden otomobile binip Solingen’e gittim.
Kundaklanan binaya giden yollar kesilmişti.
Basın kartını gösterip oraya kadar gittim.
Alman, Türk ve yabancı medya mensubu birçok gazeteci, televizyoncu ve radyo muhabiri de oradaydı.
Türkiye’nin o dönemdeki Bonn Büyükelçisi Onur Öymen de.
Daha sonra Almanya’nın Cumhurbaşkanı da olan dönemin KRV Eyalet Başbakanı Johannes Rau da.
Rau bir açıklamasında, “Yanan binanın önüne geldiğimde aklımdan ‘sen bu dünyayı değiştiremezsin’ düşüncesi geçti” demişti.
Hatta aynı gün istifa etmeyi düşündüğünü de.
Dönemin Almanya Başbakanı Helmut Kohl, Solingen’e gitmedi.
Cenaze törenine Almanya’nın o zamanki Cumhurbaşkanı Richard von Weizsaecker katıldı.
Helmut Kohl, 23 Kasım 1992’de Almanya’nın Schleswig-Holstein Eyaleti’ne bağlı Mölln kentinde yabancı düşmanı, ırkçı neonazilerin kundaklandığı binada can veren 10 yaşındaki Yeliz Arslan, 14 yaşındaki Ayşe Yılmaz ile 51 yaşındaki büyükanneleri Bahide Arslan’ın cenaze törenine de katılmamıştı.
O zamanki federal hükümet sözcüsü Dieter Vogel’e, eski başkent Bonn’da düzenlenen geleneksel basın toplantılarından birinde, Başbakanı Helmut Kohl’ün cenaze törenine katılıp katılmayacağı sorulmuştu.
Vogel, aynı zamanda Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi’nin (CDU) Genel Başkanı olan Başbakan Kohl’ün katılmayacağını söyledi.
Gerekçe olarak da “Tanrı biliyor ki, Başbakan’ın daha önemli randevuları var. Başsağlığı turizmi istenmiyor” demişti.
O basın toplantısında ben de vardım.
Dieter Vogel’in yanıtı beni hem üzmüş hem yaralamış hem de öfkelendirmişti.
Kendisine, “Bu ırkçı kundaklamada yaşamını yitirenler Yahudi kökenli olsaydı, aynı şekilde ‘başsağlığı turizmi’nden söz edebilir miydiniz?” diye sormuştum. Eveleyip gevelemişti.
Tabii inandırıcı ve mantıklı bir yanıt verememişti.
Basın toplantısından sonra birçok Alman meslektaş yanıma gelip, “İyi yaptın. Güzel ve yerinde bir soruydu” demişti.
Evet bu kundaklamaların üzerinden yıllar geçti, ama acılar hiç dinmedi.
Dinmeyecek de.
İşte bu nedenle biz bunları unutmadık, unutturmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız da.
Aşırı milliyetçi, ırkçı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) teröristlerinin 8’i Türk, biri Yunan ve biri de Alman olan kurbanlarını da.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!