Rus casuslar hep vardı

BND Başkanı Bruno Kahl, Carsten L. isimli casusun Federal Başsavcılığın direktifi üzerine gözaltına alındığını belirtirken, şüphelerin yoğunlaşması üzerine birkaç hafta öncesinden Başbakan Olaf Scholz’a bilgi verildiğini de gizlemedi.
Başbakan Scholz ise şu ana kadar sessiz kalmayı yeğledi.
Politikacıların dost ülkelerin Gizli Haber Alma Teşkilatları ile yapılan iş birliği sonucu elde edilen gizli bilgileri içeren dokümanların içeriğinin casuslar tarafından Rusya’ya veya başka bir ülkeye aktarılmasına tepki göstermelerini tabii anlayışla karşılamak gerekir.
Ancak ben şahsen bir şeyi anlamakta güçlük çekiyorum.
Almanya’da Rus ve Amerikalı ajanların cirit attıkları, Rusya ve ABD için casusluk yapan Almanların olduğu yıllardır bilinmektedir.
Diplomat statüsündeki Rusların ve Amerikalıların, başka ülkelerin diplomatlarının çeşitli alanlarda gizlice bilgiler toplayıp kendi ülkelerindeki Gizli Haber Alma Servisleri ve teşkilatlarına ilettikleri de yıllardır bilinmektedir.
Hatta Almanya’da ajanların başbakanlığa kadar sızdıkları bile.

ALMANYA’DA KIYAMETLER KOPARILDI
Almanya’nın SPD’li ilk Başbakanı Willy Brandt, 1969 yılında koltuğuna oturduktan kısa bir süre sonra, 1956 yılında eski Doğu Almanya’yı terk ederek Batı Almanya’ya gelen ve Frankfurt’a yerleşen Günter Guillaume 1970 yılında başbakanlıkta işe başladı.
İki yıl sonra da sonradan Alman sosyal demokratların ‘anıt adamı’ olarak tarihe geçen Willy Brandt’ın danışmanı olarak göreve getirildi.
Ancak eski Doğu Almanya’daki Devlet Güvenlik Bakanlığı (MfS) ile Gizli Haber Alma ve Gizli Polis Teşkilatı (Stasi) adına casusluk yaptığı ve tüm bilgilerin de Rusya’nın da dahil olduğu tarihe karışan Sovyetler Birliği’nin (SU) Devlet Güvenlik Komitesi’ne (KGB) aktarıldığı ortaya çıkınca, eşiyle birlikte 24 Nisan 1974’de Bonn’da gözaltına alındı.
Tabii haklı olarak Almanya’da kıyametler koparıldı.
Ve Brandt 6 Mayıs 1974 tarihinde istifa edip görevi bıraktı.
2013 yılında ABD Gizli Haber Alma servislerinden Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA), Almanya Başbakanı Angela Merkel’in bile telefon görüşmelerini ve yazışmalarını gizlice dinlediği ortaya çıktı.
Hem de Berlin’deki tarihi Brandenburg Kapısı’nın bitişiğinde inşa edilen ABD Büyükelçiliği’ne yerleştirilen aygıtlarla.

‘KESİNLİKLE KABUL EDİLEMEZ’
Başbakan Angela Merkel, “Dostlar arasında gizli dinlemeler olmamalı. Bu kesinlikle kabul edilemez” şeklinde yuvarlak bir açıklama yaparak, karşı tarafın öyle çok da ciddiye almayacağı türden bir tepki gösterdi.
Daha sonraki günlerde NSA’in Merkel’den önceki Almanya Başbakanı Gerhard Schröder’in de o dönemdeki Federal Dışişleri Bakanı Joschka Fischer’in de telefonlarını gizlice dinlediği ortaya çıktı.
Tabii başta politikacılar olmak üzere çeşitli çevreler ABD’den bunun hesabının sorulmasını istediler.
Ancak kimse hesap sormadı, soramadı.
NSA olayı da gürültüsüz, patırtısız kapanıp gitti.
Daha bu yıl nisan ayında Rusya Gizli Haber Alma Servisi adına casusluk yaptıkları gerekçesiyle Berlin’de görev yapan 40 Rus diplomat ‘istenmeyen adam’ ilan edildi.
Rus tarafı bu kararın iki ülke arasındaki ilişkileri olumsuz etkileyeceğini açıklasa da ‘istenmeyen kişiler’ Almanya’yı gönülsüz de olsa terk ettiler.
Almanya’da Rusların casusluk yaptığı, Rus Gizli Haber Alma Servisleri ile iş birliği yapan Alman casusların olduğu, Almanya’da Almanlar tarafından hazırlanan raporlarda da yer almaktadır.
En son yayımlanan Almanya’da İç İstihbarattan Sorumlu Federal Anayasa Koruma Teşkilatı’nın 2021 yılı raporunda, “Rusya Federasyonu’nun Gizli Haber Alma ve Güvenlik Servislerinin hedefi, Alman tarafın pozisyonunun kendi hükümetlerine casusluk yoluyla aktarmaktır. Onların Almanya’daki aktiviteleri yıllardır en yüksek düzeydedir” denilmektedir.
Aynı raporda, Karlsruhe’deki Federal Başsavcılığın 2020 yılında 15, 2021’de de 25 casusluk olayı ile ilgili soruşturma açtığı yer almaktadır.
Yani ‘düşman’ Rusya başta olmak üzere ‘dost’ ülkelerin de Almanya’da casusluk yaptığı yeni bir olgu değildir.
Carsten L. isimli Alman vatandaşının Rusya adına casusluk yapması da bir ilk değildir.
Bu son da olmayacaktır.