İşlerine geldiği gibi özgürlük
Güncelleme Tarihi:
Almanya Federal Cumhuriyeti, demokratik ve sosyal federal devlettir. Alman Anayasası’nın 20. maddesinde bu çok açık bir biçimde yer almaktadır. Evet. Almanya Federal Cumhuriyeti, özgürlükçü, demokratik bir hukuk devletidir. Evet. Alman Anayasası’nın 5’inci maddesinde de “Herkesin, düsüncesini söz, yazı ve resimle serbestçe açıklayıp yayma ve herkese açık olan kaynaklardan, hiçbir engele uğramadan, bilgi edinme hakkı vardır. Basın özgürlüğü ile radyo ve film aracılığıyla haber verme özgürlüğü güvence altındadır. Sansür uygulanamaz” denilmektedir. Ama bazen bu kâğıt üzerinde kalmaktadır.
Bu haftalar öncesi ilan edildi.
Program belliydi, kimlerin konuşmacı olarak katılacağı da.
Polis kontrolü nedeniyle 2 saat gecikmeli başlayan etkinliğe Filistinli araştırmacı Salman Abu Sitta canlı yayınla katıldı.
Konuşmaya başladıktan kısa bir süre sonra polis müdahale ederek yayını durdurdu.
Ardından da salonun elektriğini kesti.
Salman Abu Sitta’nın Almanya’ya giriş yasağı olduğu gerekçesiyle ‘Filistin Kongresi’ iptal edildi.
Berlin polisi sosyal medya platformu X’te Filistin Kongresi’ne siyasi faaliyet yasağı bulunan bir kişinin bağlandığı ve “Geçmişte antisemitizm veya şiddeti yücelten açıklamalarda bulunmuş olan bir konuşmacının tekrar bağlanma riski bulunmaktadır. Bu yüzden toplantı sonlandırıldı ve cumartesi-pazar günleri için de yasak getirildi” paylaşımında bulundu.
Yani 3 günlük kongre bir saat bile sürmedi.
ŞİDDET ARTIYOR
Başkent Berlin’de Federal Meclis’in karşısında, başbakanlık binasının bitişiğindeki yeşil alanda aralarında Almanların da bulunduğu 20’ye yakın aktivist, yaklaşık 3 hafta önce 20 çadırla ‘protesto kampı’ kurdu.
Filistin destekçileri, “Soykırım-Almanya yine iştirak ediyor” ve “Silah sağlamayı durdurun” yazılı pankartlar astılar.
Taşkınlık yapmadan, olay çıkarmadan Almanya’nın tutumunu ‘sessizce’ protesto ettiler.
Daha birkaç gün öncesine kadar ‘protesto kampı’ yasağı için bir neden görmeyen Alman polisi, geçen hafta cuma günü birden harekete geçti ve çadırları sökmeye başladı.
Polisin tutumuna tepki gösteren bazı aktivistler gözaltına alındı.
Bunlar arasında Yasemin Acar da vardı.
Gözaltına alınırken polisin sert müdahalesi sonucu kolundan yaralanan Yasemin Acar, kimlik tespitinin ardından serbest bırakıldıktan sonra hastanede tedavi edildi.
Yasemin Acar haklı olarak isyan ediyordu...
“Biz ‘Filistin’e özgürlük’ diye bağırırken, polislerden biri parmağıyla beni gösterdi. Çok sayıda polis (hepsi de erkek) gelip biri şiddetli bir şekilde kafamı arkaya çekip eliyle burnuma vurdu. Hatta nefes alamadığımı bile söyledim, ama dinlemedi. ‘Çeneni kapa’ gibi laflar ettiler” diyordu.
“Burası Avrupa’nın göbeği Almanya. Demokrasi dediğimizde bizi parlamentonun karşısında şiddetle dövüyorlar, tutukluyorlar, hastanelik ediyorlar” diyordu.
“Filistin için elbette sokaklara döküldük, ama şu an Almanya’da da yaşanan baskıya karşı da sokaklara dökülüyoruz. Çünkü baskı çok büyük. Şiddet gün geçtikçe artıyor. Şiddet, genel olarak yanlış bir şey. Şiddetin kullanılmaması lazım” diyordu.
Hatta, “Acaba bir dahaki sefere yine kamp gibi bir şey düzenlediğimizde silahlarını çıkarıp bizi vurmaya mı çalışacaklar? Onun korkusunu yaşıyoruz” diyordu.
Tabii polis hakkında suç duyurusunda bulunacağını da söylüyordu.
*
Evet...
Almanya sokaklarında Yahudi, Müslüman, yabancı, sığınmacı düşmanı aşırı sağcılar istedikleri gibi cirit atıyorlar.
Ellerinde Almanya’da geçerli yasalara göre Nazi sembolü olan pankartlar taşıyorlar.
Çoğu kez polisler bunu görmezden geliyor...
Attıkları ırkçı sloganları duymazdan geliyor.
Ama Gazze’de ölümlere son verilmesini, Orta Doğu’da iki devletli çözüm yoluyla barışın sağlanmasını isteyenlere ise göz açtırılmıyor.
İşte bunları görünce de insanın kafasından “İşlerine geldiği gibi demokrasi” demek geçiyor.