Hem dini hem askeri törenle uğurlandı

Güncelleme Tarihi:

Hem dini hem askeri törenle uğurlandı
Oluşturulma Tarihi: Ocak 08, 2024 10:29

23 Mayıs 1949’da Alman Anayasası’nın kabulüyle resmen kurulan Federal Almanya Cumhuriyeti’nin tarihinde, 1972 yılından beri aralıksız olarak 52 yıl görev yapan en kıdemli milletvekili Wolfgang Schaeuble, son Noel’i gördü, ama yeni yılı göremedi. Schaueble, 26 Aralık akşamı 81 yaşında aramızdan ayrıldı.

Haberin Devamı

Hem dini hem askeri törenle uğurlandı
ALMANYA-Fransa sınırına yakın Freiburg’da dünyaya gelen Schaeuble, yıllardır yaşadığı aynı bölgedeki Offenburg’da toprağa verildi.
1949’dan bu yana 24 hükümetin 16’sını aktif olarak yaşayan, Helmut Kohl döneminde Federal Özel Görevler Bakanı (1984-1989), Federal İçişleri Bakanı (1989-1991), Angela Merkel kabinesinde Federal İçişleri Bakanı (2005-2009) ve Federal Maliye Bakanı (2009-2017) olarak görev alan Schaeuble, Offenburg Şehir Kilisesi’nde düzenlenen dini ve askeri törenle uğurlandı.
CDU Genel Başkanı Friedrich Merz ve Baden Württemberg Başbakanı Winfried Kretschmann (Yeşiller) başta olmak üzere bazı politikacılar hazır bulunurken, Almanya’nın eski Başbakanı Angela Merkel de şu andaki Şansölye Olaf Scholz da cenaze törenine katılmadı.
Ama “Tam bir demokrasi sevdalısı”, “Büyük bir Avrupalı”, “İki Almanya’nın birleşmesinin baş mimarlarından biri”, “Tutkulu bir politikacı” olarak bilinen Schaeuble sonsuzluğa uğurlanırken, Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, 22 Ocak’ta Federal Meclis’te bir ‘devlet töreni’ düzenleneceğini ilan etti.

Haberin Devamı

‘BAYERN MÜNİH’İ TERCİ EDERDİM’
Wolfgang Schaeuble, 1998-2000 yıllarında Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Genel Başkanlığı ve 20017-2021 yıllarında Federal Meclis Başkanlığı da yaptı.
Aktif siyasi yaşamında Almanya’nın şimdiye kadarki 9 başbakanından 6’sına ve bunların da 5’inin gelip gidişine tanıklık etti.
12 Ekim 1990’da kendi seçim bölgesindeki Oppenau’da düzenlenen seçim kampanyası etkinliğinde, ruh hastası bir saldırganın sıktığı iki kurşun yüzünden tekerlekli sandalyeye mahkûm oldu.
33 yılı aşkın süre bu acıyı her gün yaşadığı halde, bunu dışa yansıtmamaya hep özen gösterdi ve tutkuyla yaptığı görevlerini de hiçbir zaman ihmal etmedi.
“Başbakan olmayı mı, Cumhurbaşkanı olmayı mı veya FC Bayern Münih’in Başkanı mı olmayı tercih edersiniz?” sorusuna “Herhalde Bayern Münih’in Başkanı olmayı tercih ederdim” yanıtını veren Wolfgang Schaeuble ile hem Almanya’nın eski başkenti Bonn’da hem de yeni başkenti Berlin’de söyleşiler yaptım.
1989 yılında Federal İçişleri Bakanı olduktan kısa bir süre Bonn’da Yabancı Gazeteciler Cemiyeti’nin (VAP) düzenlediği bir etkinlikte, kendisine o dönemler Almanya’da 1 milyon 700 bine yakını Türkiye kökenli olmak üzere 5 milyon 300 bin ‘yabancı’ yaşadığını hatırlatarak, yıllardır üyesi olduğu CDU’nun neden hâlâ “Almanya bir göç ülkesi değildir” tezinde ısrar ettiğini sormuştum.
Tabii yanıtı partisinin politikası doğrultusundaydı.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Kanada ve Avustralya’nın klasik göç ülkeleri olduğunu ve Almanya’nın o kategoriye girmediğini söylemişti.

Hem dini hem askeri törenle uğurlandı

Haberin Devamı

‘BELLİ Kİ, SORUMA BOZULMUŞTU’
Seçim bölgesinde uğradığı saldırıdan bir yıl sonra Federal İçişleri Bakanlığı’nı bırakıp CDU/CSU Federal Meclis Grup Başkanlığı’nı üstlendiği dönemde Bonn’da yaptığımız bir söyleşide, Türkiye ile şu andaki AB’nin anası konumundaki Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) arasındaki Ankara Sözleşmesi’nin CDU’lu Almanya Başbakanı Konrad Adenauer döneminde, 1963 yılında imzalandığını hatırlatarak, “Madem Türkiye’yi tam üye olarak kabul etmeyeceksiniz, o halde bunu neden çok açık ve dürüst bir biçimde Türk muhataplarınıza söylemiyorsunuz. Neden AB Türkiye’yi yıllardır oyalıyor, kandırıp duruyor?” diye de sormuştum.
Belli ki, bu soruma bozulmuştu...
Ama, “Birbirimizle böyle konuşmayalım” diyerek öfkesini çok da belli etmemeye çalışmıştı.
Türkiye ile AB arasında müzakereler başladıktan sonraki bir söyleşide de destek verenlerin “Şu anda sadece müzakere edildiğini, tam üyeliğin daha çok uzaklarda olduğunu” savunduklarına işaret ederek, “40 yıldır sürdürülen politikanın büyük bir bölümü gibi bu da dürüst bir tutum değildir” itirafında bulunmuştu.
“Uzun vadede ve gereken koşulları yerine getirmesi durumunda Türkiye’nin AB’ye tam üye olabileceğini düşünüyor musunuz?” soruma da “Hayır. Ben şahsen sanmıyorum. Böyle olacağını sanmıyorum. Ben hep Türkiye’ye karşı dürüst olunması gerektiğini savundum ve söyledim... Ben hep Türkiye ile sıkı ilişkiler içinde olmamız gerektiğini düşündüm ve savundum. Burada soru, AB, Türkiye’yi de içine alacak şekilde genişleyebilir mi? Bana göre bu yanlış olur. Böyle bir durum Avrupa’nın birleşmesinin yatmasına yol açabilir” yanıtını vermişti.

Haberin Devamı

İSLAM DERSİNİ SAVUNUYORDU
Federal İçişleri Bakanlığı döneminde, 2006 yılında hayata geçirilen ilk Alman İslam Konferansı’nın mimarı olan Wolfgang Schaeuble, Almanya’daki Müslüman çocuklara okullarda İslam dini dersleri verilmesini savundu.
27 Eylül 2006 tarihindeki ilk Alman İslam Konferansı’nın açılışında, “İslam, Almanya’nın ve Avrupa’nın bir parçasıdır. İslam, günümüzün ve geleceğimizin bir parçasıdır” diyerek bir ilke daha imza attı.
Ancak iki Almanya’nın birleşmesinin 20’nci yıl dönümü vesilesiyle 3 Ekim 2010’da Bremen’de düzenlenen devlet töreninde yaptığı konuşmasında, “Şüphesiz Hıristiyanlık Almanya’ya aittir. Şüphesiz Musevilik Almanya’ya aittir. Ama artık İslam da Almanya’ya aittir” diyen dönemin Cumhurbaşkanı Christian Wulff, ‘uyduruk gerekçelerle’, sırf bu söylemi yüzünden koltuğundan oldu.

Hem dini hem askeri törenle uğurlandı

Hem dini hem askeri törenle uğurlandı


BAKMADAN GEÇME!