Demokrasinin bize ihtiyacı var

Güncelleme Tarihi:

Demokrasinin bize ihtiyacı var
Oluşturulma Tarihi: Aralık 28, 2019 11:55

Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in önceden medya mensuplarına gönderdiği Noel mesajını tekrar tekrar okudum. Alman televizyon kanallarında yayınlanan aynı mesajı dikkatlice izledim. Tam bir tedirginlik havası vardı. Demokrasi kaybı tedirginliği.

Haberin Devamı

Demokrasinin bize ihtiyacı var
İKİ Almanya’nın birleşmesinin üzerinden 30 yıl geçtiğine dikkati çekerken, “Biz 30 yıldır birlikte, özgürlükte ve demokraside yaşıyoruz. Ama: Ne olur lütfen bunun çok doğal olduğunu düşünmeyelim. Bizim demokrasiye ihtiyacımız var, ama sanıyorum ki, şu anda demokrasinin bize daha çok ihtiyacı var!” diyordu.
“Ne mutlu ki, -diktatörlükte öyle değildir- demokrasinin kahramanlara ihtiyacı yoktur. Demokrasinin kendilerine güvenen, iyimser, dinç, sağduyulu, dürüst ve dayanışma sergileyen yurttaşlara ihtiyacı vardır” diyordu.
“Eğer otobüste zayıflara sözlü sataşılırsa, eğer farklı görünümlü biri hakarete uğrarsa, okul bahçesinde, birahanelerde ırkçı söylemler duyduğunuzda sizler ayağa kalkıp karşı çıkacaksınız” diyordu.
19 Mart 2017 tarihinde Federal Meclis olarak bilinen Alman Parlamentosu’nda yemin ederek Almanya’nın 12. Cumhurbaşkanı olarak göreve başladı Steinmeier.
Hem de “Gücümü Alman ulusunun mutluluğuna adayacağıma, onun refahını artıracağıma, ona gelebilecek zararları engelleyeceğime, Anayasa’ya ve federal yasalara saygı gösterip, onları savunacağıma, yükümlülüklerimi titizlikle yerine getireceğime ve herkese karşı adaletli davranacağıma and içerim” diyerek.
*
İşte ettiği bu yeminine sadık kaldığı ve sahip çıktığı için Cumhurbaşkanı Steinmeier, demokrasi adına tedirginlik duymaktadır.
İşte bu yüzden de “Şu anda demokrasinin bize daha çok ihtiyacı var” demektedir.
Steinmeier, isim vermediği halde Almanya genelinde sağ popülist Almanya için Alternatif’in (AfD) sistematik olarak gücünü artırmasından, toplumda yabancı, göçmen, sığınmacı, Yahudi ve İslam düşmanlığının artmasından tedirginlik duyduğunu dile getirmektedir.
Bu gelişmelerin demokrasinin geleceği açısından bir tehdit ve tehlike oluşturacağına dikkat çekmektedir.
Evet, Federal Anayasa Koruma Teşkilatı da Eyalet Anayasa Koruma Teşkilatları da AfD’nin ‘Anayasa düşmanı bir parti’ olduğundan hareket etmektedirler.
Özellikle de aşırı sağcı ve ırkçı bir politikayı savunan AfD’nin gençlik teşkilatı ‘Genç Alternatifler’ ile ‘Kanat’ (Der Flügel) örgütünün demokrasiyi devre dışı bırakmayı hedeflediğine de dikkat çekiyorlar.
Hatta bazı eyaletlerde AfD’nin bu örgütlerinin faaliyetleri Anayasa Koruma Teşkilatları tarafından izlenmektedir.
AfD’nin eski Eş Başkanı Alexander Gauland, partisinin 2017 yılındaki genel seçimlerde yüzde 12.6 oranında oy alarak ‘üçüncü güçlü parti’ konumuna yükselmesi üzerine, “Bayan Merkel’i avlayacağız. Partimiz ülkemizi ve halkımızı geri alacaktır” diyerek demokratik hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmayan tehditler savunmuştur.
Alexander Gauland, “Alman dilinin dışında belirgin bir Alman kimliği yok” diyen Federal Hükümetin Göç, Sığınmacılar ve Uyumdan Sorumlu eski Devlet Bakanı Türkiye kökenli Aydan Özoğuz’u topa tutup, “Onu Tanrı’nın izniyle Anadolu’da imha edeceğiz” diye tehditte bulunmuştur.
Demokrasiye meydan okuyan birçok AfD’li başka politikacı vardır.
AfD Genel Başkan Yardımcısı Beatrix von Storch, kadın, çocuk demeden sınırdan kaçak geçmek isteyen sığınmacılara karşı polisin silah kullanmasını istiyor.
Çeşitli dönemlerde yapılan kamuoyu yoklamalarına bakıyorum.
Almanların yüzde 70’inden fazlası, AfD’nin aşırı sağcı bir parti olduğu görüşünü paylaşıyor.
Almanların yüzde 60’ndan fazlası, ‘AfD demokrasi için bir tehlikedir’ diyor.
İşte bu veriler ışığında Alman Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in demokrasinin tehlikede olduğu tedirginliği yaşanmasının ve sağduyulu demokratlara ‘demokrasimize sahip çıkalım’ çağrısı yapmasının ‘demokrasi sevdalısı’ Alman Cumhurbaşkanı’na yaraşan çok ‘demokratik bir davranış’ olduğunu düşünüyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!