Demokrasi düşmanlarını demokratlar susturacak
Güncelleme Tarihi:
Almanların tarihine büyük bir ‘kara leke’ olarak geçen Nazi döneminden sonra kurulan Almanya Federal Cumhuriyeti’nde aşırı sağcı partiler de, öyle düşünenler de hep vardı.
2021 yılındaki genel seçimlerde yüzde 10.3 oy alan AfD’nin son yapılan kamuoyu yoklamalarına göre toplam oyların yüzde 23’ünü alarak ‘ikinci güçü parti’, hatta eski Doğu Almanya sınırları içinde oluşturulan yeni eyaletlerden Brandenburg, Saksonya ve Thüringen’de eylül ayında yapılacak seçimlerde yüzde 30’un üzerine oy alarak ‘en güçlü parti’ konumuna yükselmesi sinyalleri bu tedirginliği daha da körükledi.
Alman aşırı sağcıların geçen yıl kasım ayında Berlin yakınlarındaki Potsdam’da bir villada, Almanya’da yaşayan milyonlarca göçmen kökenli insanın sınır dışı edilmesin, hatta bir Afrika ülkesine sürgün edilmesini görüştükleri ve bu toplantılara AfD’li bazı politikacıların da katıldığının ortaya çıkması bardağı taşıran son damla oldu.
Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, ülkede sağ popülizmin artmasından ve sağ popülistlerin güçlenmesinden tedirginlik duyduğunu gizlemedi.
Sağ popülist AfD’nin yasaklanması için dava açılmasını sıcak bakmadığını söylerken, “Yaşanan sorunlara daha iyi yanıtlar bulup, demokratik çoğunluğu daha iyi örgütlemeli ve güçlendirmeliyiz. Alman Anayasası’nın şekillendirdiği demokrasiyle Almanya şimdiye kadar çok iyi yaşadı. Başkalarının özlemini çektikleri çok şey ülkemizde gerçekleşti. Ben, seçmenlerin sandık başına gidip oy verirken bunları hatırlamalarını arzu ediyorum. Ben, seçmenlerin kin ve öfkeyle değil, sonuçlarının bilincine vararak, oylarını kullanmalarını umut ediyorum” dedi.
NAZİLERE NAZİ DENİLMELİ
Almanya’nın eski Cumhurbaşkanı Joachim Gauck da, “Savaş döneminde doğan yaşlı bir Alman olarak, aşırı milliyetçiliği savunan bir bir parti (AfD) yüzünden endişe duyuyorum” dedi.
Demokrasi düşmanı böyle bir partinin liberal, açık toplum için tehdit ve tehlike oluşturduğunu söyledi.
Nazilere Nazi denilmesi gerektiğini söyledi.
Almanya’nın eski Cumhurbaşkanı Christian Wulff da, sağ popülist AfD’nin insan nuru, hukuk devleti ve demokrasi karşıtı politik hedefler peşinde olduğunu belirtirken, “Bu parti ülkemiz ve toplumumuz için bir tehdittir” dedi.
Christian Wulff, ülkede yaşayan insanlara özgürlükçü demokrasi ve hukuk devletinin korunması için bir araya gelme ve seslerini yükseltme çağrısında bulundu.
Sadece çağrıda bulunmakla kalmadı.
Christian Wulff, bir zamanlar Eyalet Başbakanı olarak da göre yaptığı Aşağı Saksonya’nın başkenti Hannover’de AfD’ye karşı düzenlenen gösteriye katılarak demokrasi sevdalıların yanında, hatta içlerinde yer aldı.
AfD’nin güçlenmesinden tedirgin olan, endişe duyan yalnız yeni ve eski cumhurbaşkanları değildir.
‘BURASI BİZİM VATANIMIZ’
Başbakan Olaf Scholz da, bakanlar da, köklü partili politikacılar ve üyeleri de, sağduyulu herkes de bu gelişmelerden tedirginlik duymaktadır.
Almanya’da yaşayan Türkler ve Türkiye kökenliler de öyle.
Her gün birçok Hürriyet okuyucusu telefon ederek AfD’li politikacıların da aralarında bulunduğu aşırı sağcıların ‘Tersine Göç’ (Remigration) ve ‘Sürgün’ planlarının kendilerini tedirgin ettiklerini söylüyorlar.
“Biz bu ülkede doğup büyüdük. Çocuklarımız bu ülkede doğdu. Biz bu ülkenin vatandaşıyız. Burası bizim de vatanımız. Nasıl olur da Almanya gibi demokratik bir hukuk devletinde demokrasi düşmanlarına, aşırı sağcılara, sağ popülistlere istedikleri gibi at oynatma olanağı sağlanır?” diye feryat ediyorlar.
Evet...
Yerli, yabancı, göçmen kökenli insanlar haklı olarak aşırı sağcı, ırkçı gelişmelerden endişe duymaktalar.
Tedirgin olmaktalar.
Evet...
Bu gelişmeler tedirgin edicidir, endişe vericidir.
Ama ben şahsen o kadar karamsar değilim.
Son dönemlerde demokrasi sevdalılarının Almanya’nın çeşitli kesimlerinde AfD’nin ve aşırı sağcıların ırkçı politikalarına ve sergiledikleri tutumlara karşı sokaklara dökülmesi, umutlandırıcı sinyallerdir.
Bu ülkedeki demokratlar, demokrasi sevdalıları, yani ‘WIR’ (BİZ-BİZLER) demokrasi düşmanlarından daha güçlüyüz.
Demokrasi düşmanlarını demokratlar ‘BİZLER’ demokratik yöntemlerle susturacaktır.
Almanya’daki demokrasi sevdaları, demokrasi düşmanlarına meydanları boş bırakmayacaktır.
Bırakmamalıdır da...
Hem de hiçbir zaman
