GeriSeyahat Auteuil’de tenis heyecanı
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Auteuil’de tenis heyecanı

Auteuil’de tenis heyecanı

Auteuil, gözalıcı botanik bahçeleri, Art Nouveau üslubunda apartmanları, heykel sergisini andıran mezarlığıyla Paris’in en zengin ilçelerinden biri. Bir zamanlar Victor Hugo, Moliere burada yaşamıştı, Parcel Proust bu semtte doğmuştu.

İki haftadır Fransa Açık Tenis Turnuvası’na ev sahipliği yapan semtin hipodromunda da Avrupa’nın önemli at yarışları düzenleniyor. Okurumuz, İstanbul Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Cem Başlevent, tenis karşılaşmalarını izledi, semti gezdi, izlenimlerini yazdı.
 
Bu baharda da üç hafta boyunca tenisseverlerin gözü, kulağı Paris’teydi. Federer, Nadal ve Sharapova gibi yıldızlar, tarihi 19’uncu yüzyıla dayanan Fransa Açık Tenis Turnuvası’na evsahipliği yapan Roland Garros Tenis Merkezi’nde hayranlarına unutulmaz anlar yaşattı.
Paris gezime rastlayan turnuvalar sırasında ülkemizin tek temsilcisi Marsel İlhan’ın bir maçını da izleme şansını buldum.
Tenis merkezi şehrin batısında, 16’ncı bölgedeki Auteuil semtinde. Merkezden otobüs ve metroyla ulaşılabiliyor. Tenis maçları, önemli at yarışları olmadığı dönemlerde turistlerin pek rağbet etmediği bu semt, aslında orta gelirli ve zengin Parislilerin yaşamını gözlemlemek için çok uygun. Auteuil ve bitişiğindeki Passy semtlerinin en dikkat çekici özelliği, sokaklarının şehir merkezine göre daha temiz, binalarının bakımlı olması.

GENİŞLİĞİ CENTRAL PARK’IN 2.5 KATI

Metrodan Porte D’Auteuil’de indikten sonra bir kaç yüz metre yürümek gerekiyor ama yolda Paris’i çevreleyen meşhur Peripherique Bulvarı’nın üzerinden geçildiği için bu yürüyüşü de turistik bir etkinlik olarak değerlendirmek mümkün. Eğer daha da uzun bir yürüyüş yapmayı göze alabilir ya da taksiyle bir tur atmayı tercih ederseniz, Roland Garros’un hemen kuzeyindeki Paris’in en büyük parklarından Bois de Boulogne’u da keşfedebilirsiniz. New York’taki Central Park’ının 2.5 katı bir alanı kaplayan bu park, aynı zamanda botanik bahçesi. Yazın çok sayıda spor ve sanat etkinliğine ev sahipliği yapıyor.

ÇOCUKLAR İMZA TOPLAMA YARIŞINDA

Güneşli bir akşamüstü Roland Garros’a ulaştığımda, bilet fiyatlarının saat 16 itibarıyla 10 Euro’ya indiğini gördüm. Biletimi önceden almıştım. Fırsatı değerlendiremedim. Biletler ucuz ama içerideki yiyecek ve hatıra eşyaları biraz pahalıydı. 330 ml’lik su 3 Euro’ya satıldığı için başta top toplayıcı çocuklar olmak üzere pek çok kişi susuzluğunu tuvalet lavabolarında gidermeyi tercih ediyordu. Stadyumda oldukça hareketli bir ortam vardı. İzleyiciler elektronik tabelalardan skorları takip edip en heyecanlı maçların olduğu kortlara yöneliyor, oyuncular soyunma odalarından kortlara gidiş ve dönüşlerinde bol bol imza dağıtıyordu. Adeta imza toplama yarışına girmiş olan çocuk izleyicilerin, “Kazandın mı”, “İsmin ne” gibi sorularına kibarca yanıt veren oyuncunun ismini ise maalesef ben de bilmiyordum.
Ve sonra beklediğim an geldi. Milli tenisçimiz Marsel, kort girişinde kendisine doğrulttuğum kamerama gülümserken, başarı dileklerime de teşekkür ederek yanıt verdi. Marsel’in yanında olan antrenörünü ve iki yakınını saymazsak, binlerce vatandaşımızın yaşadığı ya da ziyaret etmekte olduğu Paris’te bu maçı izlemeye gelmiş olan tek Türk olmama üzüldüm. Saat 21 sularında, hava hafiften kararıp, mis kokulu ıhlamur ağaçlarının kortlara düşen gölgeleri yok olurken, Marsel çekişmeli geçen iki set sonunda maçı kaybetti...

HAYALİMİ GERÇEKLEŞTİRDİM
 
Stadyumdan ayrılırken Paris’e sadece bu heyecanı yaşamak için bile gelinebileceğini düşünüyordum. Dünyanın dört bir yanından gelmiş sporcular ve 7’den 70’e her yaştan coşkulu ama uygar izleyicilerle aynı ortamda bulunmak benim için unutulmaz bir anı olmuştu. Yaklaşık 4 saat içinde farklı ülkelerden sporcu, antrenör ve hakemlerle kısa sohbetler yapma imkanı bulmuş, büyük bir tenis turnuvasını yerinde izleme hayalimi gerçekleştirebilmiştim.
Şehir merkezine dönmek için 32 numaralı otobüse bindim. Trocadero’da inip Eyfel Kulesi’ne yürürken karşıma çıkan atlı karıncanın çarpıcı görüntüsü sayesinde de kaybedilen maçın üzüntüsünü büyük ölçüde geride bırakmıştım. Paris geceleri sizi neşelendirmenin bir yolunu mutlaka buluyordu.

False