GeriSeyahat 30 medeniyetin izini taşıyan, görmüÅŸ geçirmiÅŸ kent DÄ°YARBAKIR
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
30 medeniyetin izini taşıyan, görmüÅŸ geçirmiÅŸ kent DÄ°YARBAKIR

30 medeniyetin izini taşıyan, görmüÅŸ geçirmiÅŸ kent DÄ°YARBAKIR

‘’Kadim’’ sıfatı Diyarbakır’dan daha çok hangi kente yakışır bilmiyorum. Mezopotamya topraklarında, siyah bazalt surların içindeki bu 5000 yıllık tarihin sahibi eski Diyarbekir, dünyanın en ünlü turistik kentlerinden biri olabilirdi. Ne var ki, ahir zamanlardan kalma bu görmüş geçirmiÅŸ kent, bir süredir turistin güzergahının dışında.Oysa, burası GüneydoÄŸu’nun en göz alıcı kentlerinden biri. Bu zengin tarih sizi her an kamçılıyor. Binlerce yıl boyunca, yaklaşık 30 medeniyetin sığındığı olaÄŸanüstü surlar, bugün hálá modern yaÅŸamdan soyutlanamayacak kadar önemli. Bir Diyarbakırlı’ya adres soracaksanız, yön tarifini surların kapılarına göre yapacağını bilmelisiniz. Bu nedenle kentteki ilk iÅŸiniz kapıların yerlerini ve adlarını öğrenmek olmalı. Surlar, kitabeleri, kabartmaları ve süslemeleriyle, daha çok bir sanat eserini andırıyor ve bu özelliÄŸiyle dünyada benzerine kolay rastlanmıyor.Diyarbakır’ın sadece surları deÄŸil, ihtiÅŸamını ayakta tutan. En sınırsız hayal gücünün bile baÅŸa çıkamayacağı kadar renkli kültürlerin kentiydi burası. Göç ve gecekondulaÅŸma kenti mahvetti. Zenginler arkalarını dönüp gittiler. Bazıları kaldı ve mücadele etti. Hem fiziksel hem de ruhsal yıpranışına raÄŸmen, Diyarbakır bugün, GüneydoÄŸu’nun entelektüel düzeyi en yüksek ve en üretken kentlerinden biri. Osmanlı’nın son dönemlerinde yapılan bir araÅŸtırma, nüfusuna göre en çok, ÅŸair, yazar, kültür sanat adamı yetiÅŸtiren kentin Diyarbakır olduÄŸuna iÅŸaret ediyor. Türkiye’de kütüphaneciliÄŸin babası Ali Emri Efendi, Süleyman Nazif, Ziya Gökalp, Cahit Sıtkı Tarancı, Ahmed Arif bunlardan sadece birkaçı. TÃœM HÄ°KAYESÄ° SURİÇİ’NDEOHAL (olaÄŸanüstü hal) kaldırıldığından bu yana, kentin havası tamamıyla deÄŸiÅŸti. Sokaklar, gündüz gece insan kaynıyor, lokantalar dolu, batıdaki örneklerine benzer iÅŸ yerlerinde, plazalarında alışveriÅŸ yapılıyor, Diyarbakır BüyükÅŸehir Belediyesi her yıl mayıs ayı sonunda festivaller düzenliyor, ışıklandırılmış surlar boyunca yürünüyor, tiyatrolar iÅŸ yapıyor, kitap imza günlerinde kuyruklar oluÅŸuyor, Ofis’in kaldırımları tıklım tıklım, Sanat Sokağı’nda gençler yüzlerini güneÅŸe dönmüş, açık havada çay içiyorlar. Diyarbakır Sanat Merkezi’nde batıdaki kentlere taÅŸ çıkartan aktiviteler düzenleniyor. Kenti rahat gezebilmek için bir haritaya ihtiyacınız olacaktır. Diyarbakır’la ilgili kitap ve haritaları, kentin en köklü kitabevi Karınca’da (Suriçi’nde) bulabilirsiniz. Dicle Nehri’nin yukarı havzasında, Karacadağ’ın eteÄŸinde, bazalt bir platonun üzerine kurulan Diyarbakır’ın kuruluÅŸ tarihi üzerine kesin bir bilgi yok. Ancak, M.Ö. 3000- 2000 yılları arasında burada Hurri- Mitanniler’in hakimiyetinden söz etmek mümkün. 4. yüzyılda, Roma Ä°mparatorluÄŸu ile Sasani Devleti arasındaki savaÅŸ sırasında, surlar bugün görülen ÅŸeklini alıyor. Bu dönemden sonra, Osmanlı hakimiyetine kadar, surlar sürekli onarılıp geniÅŸletiliyor. ‘’Bekr’’ adında bir aÅŸiretin Arap akınları sırasında bölgeye yerleÅŸmesiyle kent, ‘’Bekr diyarı’’ anlamında, Diyarbekir adını alıyor. Diyarbakır’ın bütün hikayesi, aslında Suriçi’nde. 1950’lere kadar surların içinde bulunan kentin kapıları sabah açılır, akÅŸam kapanırmış. Günbatımından sonra gelen, sabaha kadar beklemek ve geceyi surların dışında geçirmek zorundaymış. TANRIYA ULAÅžAN YOLYaklaşık 30 medeniyetin izlerini barındıran Diyarbakır, en az yedisinin de baÅŸkenti olmuÅŸ. Kente güneyinden, Mardin Kapı’nın dışından yaklaşırken, Dicle üzerindeki, M.S. 515 yılında I. Anastasias tarafından yaptırılan On Gözlü Köprü’yü geçtikten sonra, Diyarbakır surları, bir bütün olarak karşınıza çıktığında, en son ne zaman böyle bir manzarayla karşılaÅŸtığınızı düşünmeden edemiyorsunuz. Volkanik Karacadağ’dan çıkan bazalt taÅŸlarıyla yapılan surlar, bugün Suriçi denilen eski Diyarbakır’ı bir kalkan balığı ÅŸeklinde kuÅŸatmış. Dört yöne açılan, dört ana kapısı (DaÄŸ Kapı, Urfa Kapı, Mardin Kapı ve Yeni Kapı) bulunan Diyarbakır surlarının bir Dışkale, bir de İçkale olarak adlandırılan iki bölümü var.Sonradan ihtiyaç nedeniyle, 1957’de açılan kapılarsa, Çift ve Tek Kapı. Surlar, 5.5 kilometre uzunluÄŸunda, 10- 12 metre yüksekliÄŸinde ve 3- 5 metre geniÅŸliÄŸinde. Dış surlar üzerinde 82 burç var. En önemlileri Keçi Burcu, Yedi KardeÅŸ Burcu, Evli Beden Burcu ve Nur Burcu. Mardin Kapı’nın doÄŸusundaki Keçi Burcu, inÅŸa edilenlerin en büyük ve en eskisi. Buradan göz alabildiÄŸine, kentin sebze meyve deposu ve akciÄŸerleri olarak bilinen Hevsel Bahçeleri, Dicle Nehri, On Gözlü Köprü ve Kırklar Dağı görünüyor. Surların üzerinde, bu kentte iz bırakmış medeniyetlerden kalma kabartmalar ve yazıtlar var. Kanuni Kitabesi, İçkale’yi saran ve 16 burcu olan iç surlar üzerinde. Diyarbakırlılar için, Dicle Nehri kutsaldır ve ‘’Tanrı’ya ulaÅŸan yol’’dur. Her yıl, Kurban Bayramı’ndan bir önceki gün, On Gözlü Köprü’de toplanır, dileklerini kağıtlara yazar ve köprünün orta gözünün üzerinden nehre atarlar. Kenti ortadan bölen iki önemli cadde, Gazi Caddesi ve Melik Ahmet Caddesi. Diyarbakır’ın ilk yerleÅŸiminin bulunduÄŸu Virantepe Höyüğü, kalkan balığı ÅŸeklindeki surların baÅŸ kısmında, yani Dışkale’den surlarla ayrılan İçkale’de. 850 yıl önce burada bulunan Artuklu Sarayı’nın ortaya çıkarılması için gerçek anlamda bir kazı yapılmamış. Ancak o dönemde burada, Ebül Ahmet Ebüliz El Cezeri adlı robot yapan bir Sibernetik bilgininin yaÅŸamış olduÄŸu ve padiÅŸaha gündelik iÅŸleri kolaylaÅŸtıran robotlar yaptığı biliniyor. Bilgin’in Kitab-ül Hiyel’inin (Hayaller Düşler Kitabı) el yazması bir örneÄŸi, bugün Topkapı Sarayı’nda. Bu alanda bulunan ancak bugün artık kullanılmayan eski Diyarbakır Cezaevi’nden dolayı, uzun bir süredir bu alana girmek Jandarma izniyle mümkün. Yakın zamanda Jandarma’nın taşınacağı ve buradaki tarihi yapıların restore edileceÄŸi söyleniyor. Åžimdilik, fotoÄŸraf ve video çekimi yapılmaması ÅŸartıyla, buranın gezilmesi serbest.Bölgede, Artuklu hükümdarı Melik Salih Nasirettin Mahmut dönemine ait saray kalıntıları bulunduÄŸundan, İçkale’ye açılan kapının adı Saray Kapı. Bu kapıdan geçince, Jandarma kontrol noktasına varılıyor. 800 yıllık, bazalt, Artuklu kemerinin ardında, solda Aslanlı ÇeÅŸme var. ÇeÅŸmelerden biri çalınmış. DiÄŸeri yerinde. Biraz ileride saÄŸda, Mustafa Kemal’in 1917’de Ä°kinci Ordu Komutanlığı yaptığı dönemdeki karargahı, bugün Atatürk Müzesi. Bir dönem Artuklular tarafından sarayın hamamı sonraları da askeri depo olarak kullanılmış, 1700 yıllık, metruk Saint George Kilisesi’ne gelmeden önce, saÄŸdaki, bir zamanlar görkemli olduÄŸu her halinden belli konak, KurtuluÅŸ Savaşı’nda kolorduya aitmiÅŸ. Konağın avlusundan kentin ÅŸaşırtıcı panoramasını görmek mümkün. Jandarma alanının dışındaki Hazreti Süleyman (Kale) Camii, NisanoÄŸlu Eb-ül Kasım tarafından, 12. yüzyılda yaptırılmış. PerÅŸembe ve cuma günleri, burası, türbeleri ziyarete gelenler ve bu kalabalıktan yararlanmak isteyen seyyar satıcılarla tam bir ana baba günü. Saray Kapı’dan tekrar kente dönüp Suriçi’ne doÄŸru ilerleyince, saÄŸda, kentin tam ortasındaki meydanda, Diyarbakır’ın en ünlü tarihi yapısı, Anadolu’nun ilk camisi, Ä°slam dünyasının beÅŸinci Harem-i Åžerif’i (Kutsal Mabet) Ulu Camii (Camii Kebir) var. 1400 yıldır cami olarak kullanılan yapı, M.S. 639’da, Ä°slam orduları kenti fethedinceye kadar Süryanilere ait Mar Toma Katedrali’ydi. Roma döneminden önce de, ateÅŸe tapanların açık ibadet yeriymiÅŸ. Kentin kurulduÄŸu günden beri ibadetin kesintisiz sürdüğü bu yapı, 200 yıl öncesine kadar Ä°slam’ın dört mezhebinin birarada inançlarını ifade ettiÄŸi bir yerdi. Bugün hálá Hanefiler ve Åžafiler, cami içindeki ayrı bölümlerde (sol kısım Hanefiler, saÄŸ kısım Åžafiler için) ibadet ediyorlar. Bu türde bir yapının muhtemelen Anadolu’da bir baÅŸka benzeri yok. Camiye yakın bir arka sokakta, ‘’YaÅŸ 35’’in ÅŸairi Cahit Sıtkı Tarancı’nın doÄŸduÄŸu ve yaÅŸamının son yıllarını geçirdiÄŸi, eski Diyarbakır sivil mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan evi var. Bugün burası, Cahit Sıtkı Tarancı Kültür Müzesi (Pazartesi hariç her gün 08.00-12.00 ve 13.00- 17.00 arası açık. Ziya Gökalp Sok. No.3, 0412 223 89 58). Diyarbakır, fikir adamı ve ÅŸair Ziya Gökalp’in de doÄŸduÄŸu ve büyüdüğü kent. Ziya Gökalp Müzesi, uzun yıllardır restorasyonda olduÄŸundan ziyarete kapalı. Kentin, Arkeoloji Müzesi (Pazartesi hariç her gün 08.00- 12.00 ve 13.00- 17.00 arası açık. Dedeman Oteli’nin arka sokağında. 0412 224 67 40), tabelalandırılmış olmasına raÄŸmen, oldukça zor bulunuyor. DÖRT AYAKLI MÄ°NAREUlu Cami’nin bulunduÄŸu Gazi Caddesi’nden karşıya geçip, bir zamanlar kent aristokrasisinin yaÅŸadığı konakların bulunduÄŸu sokaklara dalmadan önce, hemen önünüzdeki Hasan PaÅŸa Hanı’na bir göz atın. 500 yıllık han, hemen bitiÅŸiÄŸindeki Kuyumcular ve Marangozcular Çarşısı’yla birlikte düşünülerek yapılmış. Caddenin biraz aÅŸağısında, Balıkçılarbaşı’na doÄŸru, kentin ünlü kahvaltıcılarının sıralandığı eski YoÄŸurt Pazarı’nı geçince, sokağın içinde, dünyada muhtemelen bir baÅŸka benzeri olmayan, ünlü Dört Ayaklı Minare ya da diÄŸer adıyla Åžeyh Mutahhar (Matar) Camii durur. M.S. 4. yüzyılda kurulan Keldani Kilisesi’nin kapısını çaldığınızda, Keldani Katolik Kilise Vakfı Yönetim Kurulu BaÅŸkanı Zeki Kasar’ın konukseverliÄŸiyle karşılaÅŸacaksınız. Bugün Türkiye’deki 450 Keldani ailesinden birkaçı Diyarbakır’da yaşıyor. Tekrar Dört Ayaklı Minare’ye gelip, bu kez saÄŸdan devam ederek, ilk sola kıvrılınca, SavaÅŸ Mahallesi, Göçmen Sokak’ta, Surp Giragos Ermeni Kilisesi var. Boyutu, kemerleri ve tonozlarıyla, tüm viran haline raÄŸmen çok güzel bir kilisesi. Restorasyonu sürüyor ve görkemi her yıl daha da ortaya çıkıyor. Aynı sokaktaki Esma Ocak Evi, Diyarbakır sivil mimarisini baÅŸarılı bir ÅŸekilde örnekleyen bir baÅŸka müze- ev. Urfa Kapı’ya doÄŸru, Balıkçılarbaşı’ndan Melik Ahmet Caddesi’ne çıkınca, saÄŸdaki dar sokaklardan birinde, Sin Cami arkasında, 400 yıllık eski bir Diyarbakır evinden dönüştürülen Dicle Fırat Kültür Sanat Merkezi var. Melik Ahmet Caddesi’nin sokak aralarında, Diyarbakır’ı sadece Ulu Camii ve surlardan ibaret sananların atladığı üç önemli yapı bulunuyor: Behram PaÅŸa, Parlı (Ä°pariye ya da Safa) ve Melik Ahmet PaÅŸa camileri. Urfa Kapı’dan Mardin Kapı’ya uzanan Turistik Cadde’ye dönünce, soldaki Ana Sokak sizi, Mezopotamya’nın en eski halkı Süryaniler’in, 1700 yıllık Meryem Ana Süryani Kadim Kilisesi’ne götürür. Ortodoks Süryani papaz Yusuf Akbulut’un anlattığına göre, güneÅŸe tapanların (Åžemsiler) mabedi olan bu alana M.S. 3. yüzyılda kilise inÅŸa edilmiÅŸ. Bugün kilisenin bulunduÄŸu Lalebey Mahallesi ile bitiÅŸiÄŸindeki AlipaÅŸa Mahallesi’nde, bir zamanlar Süryaniler yaÅŸarmış. Diyarbakır halkı buraya, ‘’Öte Mahalle’’ dermiÅŸ. Buralarda Süryaniler, ipekböcekçiliÄŸi ve puÅŸicilik yaparlar, güzel sesli olduklarından, hem dokur hem söylerlermiÅŸ. Bugün hálá kilisenin arkasındaki sokak ‘’PuÅŸici Sokak’’ olarak biliniyor. HEVSEL BAHÇELERÄ°DoÄŸu’ya açılan Mardin Kapı, bütün Suriçi trafiÄŸinin iÅŸlediÄŸi yer. Hemen yakınında, 16. yüzyıldan kalma Deliller Hanı var. Delil, iki ay süren Hac yolculuÄŸunda, kılavuzluk edenlere verilen ad. Burası, delillerle hacıların yola çıkmadan önce son toplandıkları yermiÅŸ. Bugün, burası, orijinal bazalt taÅŸ işçiliÄŸini hálá görülebildiÄŸi, beÅŸ yıldızlı Büyük Kervansaray Oteli. Mardin Kapı’nın devamındaki surlar, burada kesintiye uÄŸrar ve yol, Hevsel Bahçeleri, Dicle Nehri üzerindeki On Gözlü Köprü ve Gazi Köşkü’ne uzanır. Bu noktayla DaÄŸ Kapı arasındaki 300 metrelik alanı, 1930’larda dönemin valisi sur içine hava girmiyor ve bu yüzden de bulaşıcı hastalıklar oluyor diye dinamit patlatarak yıktırmış. Soldaki Hevsel Bahçeleri, 1960’lara kadar kentin akciÄŸerleriydi. Halkın bütün sebze ve meyve ihtiyacı surlarla Dicle arasına yayılmış bu bahçelerden karşılanıyordu. Artık Akdeniz’den Diyarbakır’a narenciye taşımacılığı mümkün olduÄŸundan bu bölge eskisi kadar önemini korumuyor. BEN U SEN’İN HÄ°KAYESÄ°Suriçi’ndeki Mimar Sinan’ın Ali PaÅŸa Camii ve Külliyesi’nin hemen karşısında, Diyarbakır surlarının iki en önemli ve etkileyici burçları, Evli Beden (Ulu Beden) ve Yedi KardeÅŸ var. Cepheleri, kitabeli, aslan ve çift baÅŸlı kartal kabartmalı burçların bulunduÄŸu bölge, Ben u Sen olarak biliniyor. Burasıyla ilgili, halk arasında yaygın olarak bilinen ve anlatılan bir efsaneye göre; bir usta ve kalfası en güzel burcu kimin yapacağı üzerine iddiaya girmiÅŸ. Surların en güneyine Yedi KardeÅŸ Burcu’nu yapan usta ile hemen yakınında Evli Beden Burcu’nu bitiren kalfa, halkın huzurunda, birbirlerine ‘’ben mi, sen mi?’’ diye sormuÅŸlar. Ancak usta, kalfasının sanatının üstünlüğünü kabullenerek kendini surlardan aÅŸağı atmış. Ustasının ölümüne dayanamayan kalfa da onun ardından atlamış. Ustayla kalfanın rekabet ve dostlukla karışık bu hikayesinin geçtiÄŸi yer, o gün bu gündür, ‘’Ben ve Sen’’ anlamına gelen Ben u Sen olarak anılıyor.ALIÅžVERÄ°ÅžHasır bilezik Diyarbakır’a özgü, tamamıyla eliÅŸi olan hasır bileziÄŸin ustası Celil Åžengül, zanaatın inceliklerini Ermeni bir ustadan öğrenmiÅŸ. Kuyumcular Çarşısı No: 26, 0412 221 78 68Kilise perdeleri Kendisi Diyarbakırlı Keldani, eÅŸiyse Mardinli Süryani olan Åžamire Ezilmez, Meryem Ana Süryani Kadim Kilisesi’nin avlusunda, bahçeli bir evde yaşıyor. Kilise perdesi boyamayı ailesindeki kadınlardan öğrenmiÅŸ. Mardin’de yaÅŸayan ve aynı iÅŸi yapan Nasra Çilli, annesinin teyzesi. 0412 223 64 08Bazaar 21 16. yüzyıldan kalma Hasan PaÅŸa Hanı’nda, Sait Sanik’in, eski yeni, her türlü halı ve kilimin satıldığı dükkanının ÅŸubeleri, Ulu Cami giriÅŸinde ve Dedeman Oteli’nde de var. Köklü bir isim ve fiyatlar uygun. 0412 221 62 09Sipahi Çarşısı Ulu Cami’nin yanındaki çarşıda puÅŸiler, halılar, bakır eÅŸyalar ve baharatlar satılıyor.Diyarbakır Mutfağı Diyarbakır Kültür ve Tanıtma Vakfı tarafından yayınlanan ve yöreye özgü yemeklerin tariflerini veren kitabı, Suriçi’ndeki Karınca Kitabevi’nde bulabilirsiniz. KAÇINKent merkezinde arabayla gezmeye kalkışmakDiyarbakır’ın baÅŸka kentlerden daha az güvenli olduÄŸuna inanmakAÄŸustos sıcağında Diyarbakır’da dolaÅŸmakYAKALAYIN100 km mesafedeki Malabadi Köprüsü’nü (Silvan) görmekDiyarbakır’ın kavun ve karpuz çekirdeÄŸini tatmakÂ
False