Azerin: Müzikte köklerimize inelim

Güncelleme Tarihi:

Azerin: Müzikte köklerimize inelim
Oluşturulma Tarihi: Ekim 22, 2020 07:00

5 yaşında küçük bir çocukken keşfedilen Azerin, bugün Azerbaycan’ın en ünlü sanatçılarından. “Çırpınırdı Karadeniz” yorumuyla dikkat çeken şarkıcı, yaşamını Ankara ve Bakü arasında sürdürüyor. Milli Savunma Bakanlığı’nın Azerbaycan’ın Bağımsızlık Günü dolayısıyla hazırladığı klipte de yer alan Azerin’le müziğini ve Azerbaycan-Ermenistan arasındaki çatışmaları konuştuk.

Haberin Devamı

◊ 2006’dan beri ‘Azerbaycan Devlet Sanatçısı’ unvanını taşıyorsunuz. Şarkı söylemeye çok küçük yaşlarda başlamışsınız. Müzik sevdanız nasıl başladı?
- Annemin çok güzel bir sesi vardı. Azerbaycan’da Güzel Sanatlar’ı bitirmişti. İlk evladı benim. Çocukları olduktan sonra mesleğini icra edemedi. Ben de sesimi annemden almışım. 5 yaşında şarkı söylemeye başladım. Yetenekli çocukları arardılar kreşlerde. 5 yaşında keşfettiler beni, müzik serüvenim böyle başladı. Hiç başka bir mesleği düşünmedim. Hep “Büyünce şarkıcı olacağım” derdim. Öyle de oldu, şükürler olsun. Azerbaycan Devlet Konservatuvarı Şan Bölümü mezunuyum.

◊ İtalyanca, İspanyolca, Rusça, Fransızca, İngilizce, Özbekçe, Kırgızca, Kazakça ve bazı Balkan dilleri başta olmak üzere birçok dilde şarkı söylüyorsunuz...
- Bunda çocukluktan bu yana sahnede olmamın etkisi var. Eski Sovyetler dönemi zamanında annemle babam beni çok güzel yetiştirdi. Rusçayı zaten biliyorduk, ikinci dilimizdi. Hiçbir problem olmadan icra edebiliyorum. Fransızca, İngilizce, İtalyanca eserleri ifa ederken de dili bilmeniz lazım, doğru şekilde aktarabilmek için. Bunlar bende çocukluktan oluşan şeylerdi. Ama Kırgızca, Özbekçe demezdik de Türkçe koludur derdik mesela. Bizim insanlarımız Batı’ya meraklı. Biraz daha Türk dünyasına özensek, musikileri, lehçeleri de öğrensek keşke...
O coğrafyanın da kendine göre özellikleri var. Müzik ve sanat konusunda köke inmemiz lazım. Sanat çok büyük bir birleştiricidir. Birleşmek için, birbirimizi daha yakından tanımamız için can atmamız şarttır. Bir sanatçı olarak mücadele etmem sanatıma da yansıdı. Vatan şarkılarıyla, zafer türküleriyle benimsedi halk beni. Onun için tabii ki asıl profilim olan klasik müzikten uzaklaştım. Ama bu demek değil ki senfoni orkestrasıyla sahnede olmayacağım, opera sahnesinde şarkı söylemeyeceğim... Her insanın bu hayatta bir görevi var. Benim görevim de bu oldu. Kendi sanatımla, sesimle ve fikirlerimle Türk dünyasına, Türkiye’min, Azerbaycan’ımın iki öz vatanımın sevgisine, zaferlerine sesimle mesaj veriyorum.

◊ TRT Avaz’da “Azerin’le Bir’iz” programını yapıyordunuz. Devamı gelecek mi?

- TRT kurumundan Allah razı olsun. Onlar sayesinde Türk dünyasıyla ilgili dileklerimizi, söylemek istediklerimizi musikinin diliyle söylemiş olduk. Pandemi başlayınca her konuda aramıza mesafeler geldi. Başka projelerimiz olacak inşallah.

Haberin Devamı

Azerin: Müzikte köklerimize inelim

Haberin Devamı

HOCALI KATLİAMI’NDAN SONRAKİ İKİNCİ SOYKIRIM

◊ Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki çatışmaların medya yansımalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Gence’deki roket saldırısını Türkiye’nin bütün medya grupları haber yaptı. Azerbaycan’ın haklı davasında, insanlıktan ne kadar uzak bir devletle yüz yüze olduğumuzu görüyoruz. Bunlar gerçekten insan değil. Evinde uyuyan masum insanları öldürüyor bunlar! Hocalı Katliamı’ndan sonra, Ermenistan tarafından Azerbaycan Türklerine yapılan ikinci soykırımdır bu. Ne mutlu ki muhabirler bu gerçeği dünyaya yeniden gösterdi. Bu coğrafyada gerçekleri görmek lazım. Büyük bir Türkiye Cumhuriyeti var. Türk İslam coğrafyasında kardeş ülkelere omuz veriyor, destek oluyor. Allah büyüktür, o yüzden zafer hep Türk’ün olacak.

◊ Bu savaş, Azerbaycan’daki sanat hayatını, sanatınızı nasıl etkiler sizce?
- Bugün artık Azerbaycan’daki sanat insanları, Karabağ’da hangi abideleri yapacaklarını düşünüyor. Karabağ’ı kendi resim atölyelerinde yeniden çizecekler. Müzisyenler buruk değil, zafer şarkıları yapıyor. Büyük bir umutla, inanç ve imanla bekliyoruz. Azerbaycan hükümetinin, Karabağ ile ilgili her alanda güzel düşünceleri, projeleri var. Karabağ’da Türkiye’yle beraber güzel projeler yapacağız. Orkestralarımızla beraber muhteşem konserler vereceğiz inşallah.

Haberin Devamı

MEHMETÇİK’E DE KONSER VERDİM

◊ 30 yıldır topraklarınızın işgal edildiğini toplum olarak dile getiriyorsunuz, ancak bu konu uluslararası arenada yeterince karşılık bulmuyor ne yazık ki... Karabağ sorununu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Ben Ankara’da yaşıyorum, Bakü’ye de sık sık gidip geliyorum. Sınır bölgesinde de konserler veriyorum. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin 1991 senesinde yeniden kurulmasından bugüne, halkımızın çektiği bütün acıları gördük. Hem sivil hem de askeri olarak çok fazla can verdik. Hocalı Katliamı çok büyük bir soykırımdı. Azerbaycan Türklerine yapılan zulüm unutulacak gibi değil. Çok büyük acılardır bunlar. İşgalde olan topraklarımızı sulhle geri almak istedik.
‘Minsk Grubu’ denilen grup (Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki sorunlara barışçı çözüm bulunması amacıyla oluşturulan grup), o bölgede yediler içtiler, keyif yaptılar ama çözüm aramadılar. Sulh ile toprakların geri alınması için bir adım atmadılar. Artık işgal altındaki topraklarımızdan 78 bölgemizi geri almış durumdayız.

◊ Minsk Grubu neden çözüm bulmak istemiyor sizce?

- 27 sene boyunca bir şey yapmadılar. Yıllardır sadece Ermenistan’a taktiklerini gördük. Rusya destekledi, Minsk Grubu da gözlerine perde çekti, sorunu çözmedi. Fransa, Amerika, Rusya var grupta. Azerbaycan, “Türkiye de gruba katılsın” dedi ama istemediler. Bunların durumu çözmeye niyeti yok, işlerine gelmiyor çünkü...

Haberin Devamı

Azerin: Müzikte köklerimize inelim



◊ Sınırlarda konuşlanan askerler için moral konserleri veriyorsunuz. Bu fikir nasıl ortaya çıktı?

- Ben ruhen askerim. Bu durum ondan ileri geliyor. 2002 senesinde Azerbaycan’daki ekibimle beraber devamlı çatışma bölgelerine, askerlerimize moral konserlerine gittim. Benim için gönül işidir. Ben bunu Allah rızası için yapılacak bir iş olarak görüyorum.
Askerin orada gecesi gündüzü yok, vatan için düşmanla yüz yüze mücadele veriyorlar. Hepimiz, vatandaş olarak hayat rahatlığımızı onlara borçluyuz. Ben böyle bir insansam, Allah bu yeteneği bana verdiyse bunu doğru yönde kullanmak benim görevimdir.
Konserlerimiz Azerbaycan’la sınırlı kalmadı. 2008 senesinde müracaat ettim, Mehmetçik’e konser vermek istedim. Sağ olsun o yıl Kurban Bayramı’nda müzisyenlerimle Siirt’te, Şırnak’ta, Diyarbakır’da konserler yaptık. Moral konserleriydi bunlar. Onların morale her zaman ihtiyaçları var. Bizim görevimiz devletimizin, bu devleti koruyan Mehmetçik için çalışmak.

◊ Ailenizden Azerbaycan ordusuna gönüllü katılan oldu mu?

- Kız kardeşimin eşi Karabağ’da gönüllü askerlik yapıyor. Kısmi seferberlik ilan edildi. O zaman da bizim ailemizden gidenler oldu savaşa. Keşke listelerin önünde oluşan o sıraları görebilseydiniz...

Haberin Devamı

‘AZERİ’ DEMEK SİYASİ OYUNDUR

◊ Dikkat ediyorum da ‘Azeri’ demiyorsunuz, ‘Türk’ diyorsunuz...
- Bizim ülkemizin adı Azerbaycan’dır. Bizim insanımız da Türk’tür. Kazakistan’da, Özbekistan’da, Türkmenistan’da olduğu gibi. 1937 senesine kadar Azerbaycan Türklerinin nüfus cüzdanlarında ‘Türk’ yazıyordu. Stalin bunu değiştirdi. Onun için ‘Azeri’ demek siyasi oyundur. Azerbaycan’da yaşayanlar da Türklerdir.

ŞARKI TEKLİFİ TSK’DAN GELDİ

Azerbaycan’ın 18 Ekim Bağımsızlık Günü’nde Milli Savunma Bakanlığı’nın hesabında “Canım, Gözüm, Azerbaycan” şarkısını seslendirdiğiniz özel klip yayınlandı. Biraz buruk bir kutlama oldu...
- Sözleri Azerbaycan’ın milli şairi Ahmed Cevad’a, bestesi Emin Sabitoğlu’na ait bir şarkıdır “Canım, Gözüm, Azerbaycan”. Yıllar önce bestelenmiş bir eserdir. Şarkıyı ilk söyleyen ise Hatice Abbasova’dır.
Buruk bir kutlama oldu, çünkü askerlerimiz çarpışıyor, şehitler veriyoruz. Ermenistan devleti muharebe kanunlarına uymuyor. Savaş meydanında savaşmıyorlar Karabağ’da. Orayla ilgisi olmayan bölgeleri roket atışına tutuyorlar. Sivillerimiz şehit oluyor...

◊ Şarkıyı yorumlama fikri nasıl doğdu?
- Azerbaycan’ın bağımsızlığının 29’uncu yılı için Türk Silahlı Kuvvetleri’nden teklif geldi. TSK, Bağımsızlık Günü’nü desteklemek, kutsal davasında, vatan muharebesinde Azerbaycan ordusuna omuz vermek amacıyla bu teklifte bulundu. Eserin düzenlemesi de askeri orkestrayla yapıldı. Büyük bir ekip çalışması oldu. Bu çalışma bizim için önemliydi. Sağ olsun, var olsun Türkiye Cumhuriyeti. İnşallah çok yakın bir zamanda sadece zaferimizi kutlayacağız.

 

SON 24 SAATTE YAŞANANLAR

 

 

 

 

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!