Ali Güreli: İstanbul'dan dünyaya pozitif bir ses vermek istiyoruz

Güncelleme Tarihi:

Ali Güreli: İstanbuldan dünyaya pozitif bir ses vermek istiyoruz
Oluşturulma Tarihi: Eylül 22, 2020 10:24

Contemporary Istanbul Yönetim Kurulu Başkanı Ali Güreli, pandemi nedeniyle üzerimize çöken depresif ruh halini sanatın iyileştirici gücüyle aşmak için çalışıyor.

Haberin Devamı

Bu yıl 14-20 Aralık arasında düzenlenecek Contemporary Istanbul’un ardından aralık ayında da “Aralıkta İstanbul” festivalini yapıp, dünyaya İstanbul’dan pozitif titreşimlerin yayılmasını amaçlıyor

 RÖPORTAJ: NAZAN ORTAÇ nortac@hurriyet.com.tr

 Contemporary Istanbul, yeni normalleşme sürecinde içinde bulunulan şartlara bakılarak daha önce eylül ayında gerçekleştireceğini açıkladığı 15. Edisyonu herkesin kendisini daha güvende hissedeceği, seyahat etme duygusunun daha kuvvetli olabileceği bir tarihi seçerek aralık ayına taşıdı. Contemporary Istanbul bu yıl, 15. yılında Akbank Ana Sponsorluğu’nda 14 - 15 Aralık 2020 tarihlerinde VIP ön gösterim, 16 - 20 Aralık 2020 tarihlerinde ise genel ziyarete açık olarak gerçekleşecek olup, fuar İstanbul Kongre Merkezi ve Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı Rumeli Salonları’nda izleyici ile buluşacak. Hurriyet.com.tr için Contemporary Istanbul Yönetim Kurulu Başkanı Ali Güreli ile yeni sergi alanları Cocoon’da bir araya geldik ve hem fuarı hem İstanbul’a kazandırdıkları yenilikleri konuştuk.

Haberin Devamı

Ali Güreli: İstanbuldan dünyaya pozitif bir ses vermek istiyoruz

HER 10 METREKAREYE BİR ZİYARETÇİ KURALI

Contemporary Istanbul’un artık bir vakfı var ve Fişekhane’ye de ilk sergi alanınız Cocoon’u açtınız. Nasıl bir işbirliği yaptınız Fişekhane ile ve Cocoon olarak neler yapacaksınız burada?

Biz geçtiğimiz eylül ayında vakfımızın tescilini yaptık; Contemporary Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı. Bu vakıfla ilgili birçok düşüncemiz var. CI olarak üstümüze vazife olmayan işler vardı ama biz bu konuda kendimizi sorumlu hissedip, yapmaya çalıştık. Şimdi bunu kurumsallaştırma ve aynı zamanda programlı bir şekilde yapmak için harekete geçtik. Eğitimi öne çıkartmak gibi bir düşüncemiz var. Daha kuruluş aşamasında bile yurtdışındaki çeşitli kuruluşlarla iletişime geçtik. Yani amaç; Türkiye’de verilemeyen bir eğitimin seminerini, sertifika programını burada vermek. Chicago Art Institute ile iletişim halindeyiz mesela, onların programları gibi bir uygulama yapmayı düşünüyoruz. Onların da çok hoşuna gitti Türkiye’de böyle bir fırsat bulmaları, eğitimin içinde olmaları onları da heyecanlandırdı. Ve tabii bunların maliyetlerini minimuma indirmek için sponsorluk mekanizması için de çalışıyoruz. Geçen sene haziran ayında bir arkadaşımız burayı önerdi bize. Gezdik, hoşumuza gitti. 18 bin metrekareye oturan ama toplamda 30 bin metrekareye sahip olan Fişekhane çok güzel bir yer. Bu projenin yatırımcıları tarafından çok nitelikli bir şekilde restorasyonu yapılmış, o da hoşumuza gitti. Orada çünkü bir vizyon var, bizimkiyle benzeşiyor. Şöyle söyleyeyim, Contemporary Istanbul Vakfı, “çağdaş” ve “İstanbul” aslında burada birleşiyor. O da hoşumuza giden bir tarafı oldu. Çok iyi yapılmış bir proje çünkü, mimarisi iyi, üretimi iyi, kalitesi iyi, ulaşımı çok iyi. Bu da çok önemli, çünkü biz vakıf olarak konuşlanırız ama insanlar gelmekte gitmekte zorlanır mı? Halbuki hem deniz hem kara hem raylı sistem yönünden ulaşımı çok rahat. Marmaray hemen yanında, kendi iskelesi var, bir köprüyle buraya ulaşıyorsunuz. Kilometrelerce uzun sahil bandında sahil yolunu köprüyle aşıp, denizle ilişkisini kuran, deniz yoluyla insanları getiren tek yer. Projede o da düşünülmüş. Bize de bu yönlerden cazip geldi. Hem Cocoon hem de diğer sergi alanları, bununla da yetinmeyin tüm kültürel alanlarda hizmet eden salonlarını da tahsis etti bize. Bir program yaparsak bize öncelik verilecek. Farklı sanat dallarının bir arada yapılacağı etkinlikler için de çalışmalar yapmaya başladık. Sadece çağdaş sanat değil. Mesela bir müzisyenle bir çağdaş sanatçı burada birlikte bir performans yapabilirler. Bu esneklik çok hoş bir şey. Vakfımızın uzun süreli planlamalarının içinde bizim İstanbul’a daha fazla yayılmamız ve İstanbul’ın dışına çıkmak da var. İzmir ve Bodrum’la görüşmeler halindeyiz. Bunlar uzun süreli projeler tabii. Ama burası bütün bu çalışmaların başlangıç noktası. Biz Cocoon ile beraber Fişekhane’de doğuyoruz. Ama onunla beraber büyüyeceğiz. Büyük bir ihtimalle Haliç Tersane projesinin içinde yer alacağız, Galataport’la da işbirliği yapmak istiyoruz ama zaman zaman İstanbul’un dışına da çıkacağız.

Haberin Devamı

Temmuz’da ilk serginizi açtınız…

Temmuz ayında aslında bütün sanat dünyası sakinleşir. Sergiyi, burayı duyurmak anlamında yaptık Art On Galeri ile birlikte. Gökşen Buğra küratörlüğünü yaptı. 29 Eylül’de endi koleksiyonumuzdan bir seçkiyle devam edeceğiz. Aynı gün vakfın kısa bir sunumumuzu yapacağız. Devamında 150 misafirimizi buraya davet edeceğiz. Onlar ilk defa, şimdi size anlattıklarımı duyacaklar. Aynı gece CI’nın Aralık ayında başlatacağı hibrit fuarın online yazılım alt yapısını da nasıl tasarlandığını anlatacağız. Yani 29’unda ilk defa vakıf sahneye çıkıyor olacak.

Ali Güreli: İstanbuldan dünyaya pozitif bir ses vermek istiyoruz

YURTDIŞINDAN SEKİZ GALERİ GELİYOR

Haberin Devamı

Fuar için neler planladınız? Aralık ayına ertelediniz…

Evet, bence zamanında erteledik. Dünyada pandemi döneminde üç ana sektör çok büyük darbe yedi, bunlar turizm, ulaşım ve kültür sanat etkinlikleri. En çok onlar yaralandılar ve devam ediyor. Sanayi, üretim gibi sektörler yavaş yavaş ayağa kalktılar, çark dönmeye başladı ama burada henüz dönmüyor. Biraz zaman lazım, onun için aralık ayına erteledik. Ama 4,5 gün olan fuarı yedi güne uzattık. Yerli galeriler çok heyecanlılar, fuarlarını istiyor. Yurtdışından da ağustos başında görüşmeler başladı. Londra’dan Opera Gallery ve JD Mallat, New York’tan Emmanuel Fremin Gallery, Barselona’dan Galeria Joan Gaspar ve Johannesburg’dan Berman Contemporary’nin de aralarında bulunduğu sekiz galeriden kontratımız var. Tabii pandemideki artış insanları düşündürüyor, ama THY uçmaya devam ediyor, turizm başladı. Turizm ve sanat aslında bu dönemde iyice iç içe girdi. Bir yerden bir yere gidemiyorsanız, sanatı da takip etmek zorlaşıyor. Hem Rumeli Salonu hem de İstanbul Kongre Merkezi’nin fuar alanlarına, 15 bin metrekareye yayılarak yapmak istiyoruz bu sene fuarı. Çünkü Odalar Birliği 10 metrekareye 1 kişi şeklinde ziyaretçiye izin veriyor, personel dahil. 15 bin metrekarede bin 500 kişi aslında iyi bir rakam.

 

Haberin Devamı

ZİYARETİ DÖRT SAATLE SINIRLANDIRDIK

Normalde ne kadar ziyaretçi geliyordu?

Geçen sene mesela 4,5 günde 73 bin kişi geldi! İlk gün 12 bin kişiydi. Omuz omuza yürünüyordu neredeyse içeride. Böyle bir şey yok artık. Saat yönetimi yapacağız. Zamanı daha verimli kullanmalıyız. Her ziyaretçiye dört saat vereceğiz. Biletlerin üzerinde o saatler yazacak. Bizim fuarımız aralıkta ama ekim ayında Türkiye’nin ekonomisi için çok önemli olan ticari fuarlar var. Orada bu rakamlar, alıcıyla satıcıyı bir araya getirmek için yeterli aslında. Direkt o sektörün ilgisi oraya gidecek, gezen ziyaretçi biraz azalacak. Zaten sektörün alıcısı ve satıcısı bir araya geldiğinde, orada ticaret olur. Sanatta da öyle olacak.

Haberin Devamı

Yine de bir B planı düşündünüz mü? Mesela tekrar ertelemek gündeme gelir mi?

Yerli galerilerle bile yapılamayacak kadar bir B planı düşünemiyorum. Bir şekilde onu yaparız. Öbür türlü senaryo felakettir zaten, ekonomi yine durur. Online fuarın çok başarılı olacağını düşünüyorum. Dünyadaki örneklerini inceledik, hala devam ediyoruz, 23’ünde Art Basel başlıyor, ona bakacağız. Ne Frieze, ne Armory ya da diğer fuarların online programları bekleneni vermedi. Biz orada neyin beklendiğini baştan düşünmüştük, baştan fuar ortamını nasıl azami şekilde sanal ortama taşıyabiliriz düşünmüştük ama bu da birinci versiyon neticede. İkinci versiyon, üçüncü versiyon şeklinde devam edecek bence. “Virtual reality” anlamında da bir şeyler gelişecek bence. Belki küçücük bir gözlükle eseri üç boyutlu olarak göreceksiniz ve o zaman başka bir şeye dönüşecek.

Dünyada durum nasıl? Daha çok çevrimiçi mi gerçekleşiyor fuarlar? Ya da ertelemeyi mi tercih ediyorlar?

Çok fuar ertelendi. Gerçekleşen fuar sayısı çok çok az. Aslında şöyle bir şey oldu. İki hafta önce Kopenhag’da “Enter Art Fair” diye bir fuar gerçekleşti ve çok başarılı oldu. Ve 2019’un iki misli galeri katıldı. Çünkü Kopenhag’da pandemi adeta yok. Toplam enfekte sayısı 300 kadar ve vefat sayısı da çok çok az. Tüm İskandinav ülkeleri ve Doğu Avrupa oraya gitti, galeri olarak da gitti, ziyaretçi olarak da. Türkiye’den de Versus Sanat Galerisi katıldı. Çok da başarılı bir iş yaptı. Bu bize çok moral verdi. Geçen hafta Moskova fuarı gerçekleşti, “Cosmoscow”. Onlarınki de güzel oldu. Ama nasıl yaptı, sadece Rus galerileriyle yaptı. Çünkü şu an Rusya’ya, Türkiye ve İngiltere dışından uçak yok. Önümüzdeki hafta Viyana gerçekleşiyor. Tabii oraya da trenle ve arabayla ulaşım olduğu için yine daha çok Avrupa ülkelerinin katılacağı bir fuar olacak. Ama iyi bir fuar olacağını düşünüyorum. Bu arada Miami’deki Art Basel iptal oldu. O da önemli bir fuardı. Benim onlarla tanışıklığım, dostluğum var. Konuştum, sordum neden iptal olduğunu… Bakın, birinci sıraya korona oturmuyor aslında iptal sebepleri arasında, birinci sıraya Amerika seçimleri oturuyor. “Seçimlerden sonra ortalığın sakin ve ekonominin sağlıklı çalıştığı bir ortam olamayacağını düşüyoruz” dedi. Onlar çok daha farklı boyutta bakıyorlar.

 

SANAT PİYASASINI E-TİCARET DOMİNE EDİYOR

Pandemi, sanat tüketimini nasıl etkiledi peki? Tutkulu koleksiyonerler her şeye rağmen piyasayı takip edip, koleksiyonlarına yeni parça ekliyorlar mu? Yoksa herkes beklemede mi?

Şimdi o söylediğiniz hissin başlangıç noktalarındayız. O almama hissi durdu… Çünkü online satışlar devam etti, şimdi galeriler açılmaya başladı. Mesela Arter açıldı, Pera’daki minyatür sergisi muhteşem, Azra Hanım (Tüzünoğlu) muhteşem bir iş çıkarmış. Çanakkale Bienali başlıyor, eşimle birlikle gidiyoruz, orada olmak görevimiz diye bakıyoruz. İstanbul’dan 300-500 kişilik bir ekip gidiyor. Bunların hepsi üst üste gelince bir şey ifade ediyor. Şimdi yavaş yavaş hareketlenmeye başladı. Mesela bizim kasım ayında Step fuarımız olacak. Üst rakam 20 bin lira ile sınırlı. Ben o fuarın çok iyi geçeceğine inanıyorum. 360’da yapacağız Tarlabaşı’nda, çok ferah mekanlar… Bütün ön dükkanları bize verdiler, galeriye dönüşecek. Çok keyifli olacak. Bizim başarıyı yakalamamız için bu pozitif hissiyatı aralık ayına kadar hep yukarıya tırmandırmamız gerekir. Ben yapabileceğimize inanıyoruz. İçine girdiğimiz dönem bize çok yeni şeyler öğretiyor. Ve eski alışkanlıklarımızın hepsini de geride bırakmamız gerektiğini hatırlatıyor. Bu hem çalışma hayatında hem aile hayatında hem duygusal ilişkilerde, hepsinde geçerli. Ve hep benim söylediğim bir şey var ki, değişeceğine inanıyorum. Kültür-sanat dünyası için söyleyeyim, biz pandemiye kadar bir masanın etrafında oturup konuşmayı bile beceremedik. Ortak bir şey yapalım demiyorum; kültür sanatın bütün kurumları, sadece oturup konuşalım, İstanbul’umuzu nasıl hayal ediyoruz, nasıl ileriye götürebiliriz. Mesela bir müze büyük bir sergi açıyorsa, o hafta İstanbul’a birkaç kuvvetli etkinlik daha koyalım ki işin turizm yönünü de besleyelim.

Geçen yıl bunu yapmıştınız sanırım… Birbiri ardına düzenlenmişti tüm sanatsal etkinlikler…

Biz bunu hep yapmaya çalışıyoruz ama bu iletişimi kuramıyoruz. Oradan, buradan duyuyoruz. Şimdi bunu becerebilirsek, çok büyük bir adım.

Belki pandemi buna vesile olur.

Mecburuz. Mesela THY, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA), Ticaret Odası ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin içinde olduğu bir proje ürettik, “Aralıkta İstanbul” diye. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy ile bir araya gelip, bizzat sundum. Bunun bir ayağı da gastronomi olacak, yani “culinary arts”, orada da sanat var. Bu tarafını da TURYID ile beraber yapıyoruz. 1500 üyesi var TURYID’in, onlar da yurtdışından şefler davet edecekler. Yabancı şefler, Türk şeflerle beraber atölyeler yapacaklar, restoranların özel bir mönüsü olacak vs. Onlar da böyle bir program yapıyor. Biz de sanat tarafını organize ediyoruz. Bunun duyurulmasıyla ilgili de çok kuvvetli bir online basın toplantısı yapacağız. Zoom üzerinden yapıp, projeyi anlatacağız yabancı basın mensuplarına. Tabii şunu vurgulamak istiyoruz, Türkiye’ye uçuş yapılabiliyor. THY da projenin içinde, şeflerin getirilebilmesi, galerilerin gelebilmesini onlar sağlıyor. Yabancı basın mensuplarının, sosyal medya influencer’ların davet edilmesini ise TGA sağlıyor. Tanıtımı konusunda ise biraz bekliyoruz pandemi nedeniyle. Çünkü hiçbir kurumun sokağa atılacak parası yok. Her kuruşun doğru bir şekilde harcanması için azami özen gösteriyor. Bütün hazırlığı yapıp, kasım ortasını bekleyip, hızlı bir tanıtım atağı yapacağız. Hiçbir şey olmasa bile, Türkiye’den, İstanbul’dan böyle bir sesin çıkması bile bir pozitif bir olaydır. “Aralıkta İstanbul”u da, Bakan Ersoy’a şöyle anlattım; “Aralıkta, iki arada bir derede” aslında (gülüyor)… Neyin arası; bu yaşadığımız dönemin arası, 2020 ile 2021’in arası… 2021’e böyle pozitif başlamak istiyoruz. Çeşitli etkinliklerle biraz ses çıkaralım istiyoruz, dünyada hiçbir şehir bunu yapmadı. İstanbul’un turizmine de gelecek sene çok katkısı olur diye düşünüyoruz.

 

HER ŞEYE RAĞMEN CONTEMPORARY ISTANBUL GERÇEKLEŞECEK

Herkese moral olacak aslında, biraz da tedavi edecek depresif ruh halini…

Tabii, ben mesela Contemporary Istanbul’da onu çok yaşadım. Boynuma sarılmıştı bir kadın, “böyle bir ortamda ne kadar güzel bir şey yaptınız” diye. Bombalar patlıyordu, 15 Temmuz olmuştu, her şeye rağmen yaptık fuarı… Ben üniversitede iki şey öğrendim; ODTÜ’de işletme okudum, hocam, rahmetli Muhan Soysal’dı. İlk derse girdik, karatahtaya şunu yazdı, “Toplumunuzun ihtiyaçları, sizin için birer fırsattır”. Bir ihtiyaca cevap veriyorsan, o “business”tir! “İkinci önemli husus da devamlılıktır” dedi. Bu benim kafama o kadar iyi girdi ki, biz 2016’da yeniden sermaye koyup, devamlılığı yaptık, kesmedik fuarı. Bakın o zaman kesseydik, bugün Contemporary Istanbul çok başka bir marka olurdu. İnsanların gözünde, “acaba bu yıl da iptal olur mu”ya dönüşürdü. Şimdi herkes biliyor ki, Contemporary Istanbul gerçekleşir. Kolektif destek görmek de güzel oldu. Bu sene kaç galeri katılacak, kimler gelebilecek, hiç önümüzü göremediğimizden bütçelerimiz çok sınırlı. İstanbul Kongre Merkezi de bize binayı bedelsiz verdi, biz sadece masraflarını karşılayacağız. Aynısı Lütfi Kırdar’da da oldu. Ben onların yönetim kurulunda olmama rağmen, öyle bir şey teklif etmek istemedim. Ama onlar bize Rumeli Salonu’nu tahsis etti, yine aynı şekilde sadece masraflarını karşılayacağız. Bütün bunlar da bizi rahatlattı, bizim yerli galerilere daha iyi bir fiyat vermemize vesile oldu. Akbank ile de şöyle bir şey yaptık; bu da çok kıymetli. Bu sene bize katılan yerli galerilere, uzun vadeli ve çok düşük faizli krediler sağladı. 5 milyon liralık bir krediyi “Contemporary Istanbul’a katılım kredisi” olarak çıkarttı. O da galerileri rahatlatacaktır.

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!