Dünyanın 3 Katı Tuz Tüketiyoruz

Güncelleme Tarihi:

Dünyanın 3 Katı Tuz Tüketiyoruz
Oluşturulma Tarihi: Mart 18, 2015 14:28

16-22 MART TUZA DİKKAT HAFTASI NEDENİYLE MEDİCAL PARK UŞAK HASTANESİ BESLENME VE DİYETETİK UZMANI CEREN DÖĞERLİ TUZ TÜKETİMİ VE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER HAKKINDA BİLGİ VERDİ.

16-22 Mart Tuza Dikkat Haftası nedeniyle Medical Park Uşak Hastanesi Beslenme ve Diyetetik Uzmanı Ceren Döğerli, tuz tüketimi ve dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.
Beslenme ve Diyetetik Uzmanı Ceren Döğerli, sofraya oturduğumuzda çoğumuzun eli hemen tuza gittiğini söyleyerek, Dünya Sağlık Örgütü’nün(WHO) belirlediği tuz kullanımının 3 katını tükettiğimizi belirtti. Yüksek oranda tuz tüketimi alışkanlığının, küçük yaşlardan itibaren kazanıldığına dikkat çeken Uzman Ceren Döğerli ilerleyen yaşlarda artık tuzsuz yemek imkânsız hale dönüştüğünü belirterek şöyle devam etti; “Aslında besinlerin pek çoğunun içinde bulunan ve tuzun ana maddesi olan sodyum, vücutta sıvı dengesinin sağlanması ve kan basıncının düzenlenmesinde rol oynayan önemli bir mineraldir. Sağlıklı yaşam kurallarından biri de günlük sodyum ihtiyacını karşılayacak şekilde tuz tüketmektir. Günlük sodyum ihtiyacı WHO’ya göre 2400 miligramdır. Bu miktar günlük 5 gram civarında tuzla karşılanabilir. Gıdaların doğal olarak içerdiği tuz nedeniyle hiç tuz eklemeden pişirilen yemeklerden bile günde 3 gram civarında tuz alınmaktadır. Bu miktara öğünler eklenince bireylerin günlük ihtiyaçları karşılanacaktır! Tuzun, özellikle de sodyumun yeterli miktarlarda tüketimi gerekli olmasına rağmen, çok fazla tuz tüketimi durumunda vücutta ciddi dengesizlikler ve birçok ciddi hastalığın görülme riski artmaktadır.” Dedi.
FAZLA TUZ SAĞLIĞI ETKİLİYOR
Beslenme ve Diyetetik Uzmanı Ceren Döğerli; “Tuzun en çok dikkat çeken zararları arasında vücuttaki kan basıncının arttırması gelmektedir. Tüm organ ve dokularda damar olduğu için hipertansiyon(yüksek tansiyon) tüm vücudu etkileyebilir. Bundan en çok etkilenen organlar; kalp, beyin, böbrekler, büyük atardamarlar ve gözlerdir. Hipertansiyon bu organları etkileyerek kalıcı sakatlıklara, ani kalp krizlerine ve ölümlere yol açabilir. Harvard Halk Sağlığı Okulu’na göre fazla tuz tüketimi felç riskini %23, kalp hastalıklarını ise %14 oranında artırmaktadır. Tüm bunların yanında fazla tuz tüketiminin kanserli hücreleri arttırdığına, genetiğinde de varsa kanser tehdidinin ortaya çıkmasını hızlandırdığı da son çalışmalarda görülmektedir. Fazla tuz, asitlerin geri akışını tetikleyerek mide ekşimesine neden olur ve uzun vadede üst sindirim sistemine zarar verir. Çalışmalar fazla tuzlu yemek yeme alışkanlığının, on iki parmak bağırsağı ve mide ülserinin ve kanser riskinin artmasına neden olduğunu göstermektedir. Ayrıca aşırı tuz tüketimi; idrarda kalsiyum atılımını artırarak, hem böbrek taşı oluşumuna hem de kemiklerde kalsiyum kaybına neden olmaktadır. Kalsiyum kaybının artışı ise kemik erimesini (osteoporoz) ve kemiklerin kırılma riskini artırır. Vücudumuzun sodyum dengesini sağlamakla yükümlü organı böbreklerimizdir. Sağlıklı böbrekler fazladan alınan sodyumun büyük bir kısmını kolayca atmaktadır. Eğer böbreklerimiz yeterince çalışmazsa fazla tuzu atmakta güçlük çeker. Vücudumuzda sodyum birikir, yüzümüzde, ellerimizde ve ayaklarımızda şişmeler meydana gelir. Vücutta aşırı sodyum birikmesi sonucu oluşan bu belirtiler ödemi gösterir. Diyet yapan kişilerde vücut suyu tuttuğu için sonucu görmesine engel olabilir. Fazla tuz, vücuttan atılamadığında ayaklardan başlayarak eklem ve deri altına yerleşmektedir. Vücut bu durumdan kurtulmak için o bölgelere su gönderir. Zamanla buradaki sıvı sertleşir ve eklemlerdeki, kemikler arasındaki sıvı sertleştiği için romatizma oluşabilir. Ve hamilelerde de ise; vücutta su toplanması yani ödemle birlikte yüksek tansiyona neden olabilir. Hafif vakalarda bebek etkilenmeyebilir. Ancak bazı durumlarda bebeğin gelişiminde duraklama gösterebilir, hamileliği ağır seyreden kişilerde erken doğuma sebep olabilir.
TUZ YERİNE
Tuz yerine bitkiler ve baharatlar tercih etmek tuzu azaltmak için başlangıç olabileceğini vurgulayan Döğerli, özellikle limon ve limon suyu, kaliteli sirkeler ve bazı kurutulmuş baharatlı bitkiler, kırmızıbiber tuz yerine lezzet verici öğeler olarak tercih edilebileceğini söyledi.
Döğerli, Araştırmaların, tuzu azaltan insanların dillerindeki tomurcukların daha da duyarlı olduğunu, gerçek lezzeti alabildiğini, bünyenin de yaklaşık 1 ayda tuzsuz yemeye alışılabildiğini göstereceğini de sözlerine ekledi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!