Selçuk Tıp Yutma Merkezi İle Bölgenin Sağlık Güvencesi Oldu

Güncelleme Tarihi:

Selçuk Tıp Yutma Merkezi İle Bölgenin Sağlık Güvencesi Oldu
Oluşturulma Tarihi: Haziran 26, 2015 11:15

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ PROF. DR. HAKKI GÖKBEL, TIP FAKÜLTESİ YUTMA HASTALIKLARI TANI VE TEDAVİ MERKEZİ'NDE İNCELEMELERDE BULUNDU.

Konya ve çevresinde ilk olma özelliğini taşıyan Selçuk Üniversitesi (SÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Yutma Hastalıkları Tanı ve Tedavi Merkezi, toplumun yaklaşık yüzde 15’inin sorunu olan yutma hastalıkları tedavisinde bölgenin sağlık güvencesi oldu.
SÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Kulak-Burun-Boğaz Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kayhan Öztürk, Konya ve çevresinde ilk olan Yutma Hastalıkları Tanı ve Tedavi Merkezi ile ilgili bilgi verdi. Prof. Dr. Öztürk, “Yutma bozuklukları toplum içerisinde oldukça yaygın bir hastalıktır. Toplumun yaklaşık yüzde 10-15, hastanede yatan hastalarda yüzde 25, huzurevlerinde kalanlarda yüzde 50-75, inme sonrası yüzde 25-60, nörolojik hastalıklı çocuklarda yaklaşık yüzde 50-70 oranında görülmektedir” dedi.
KONYA VE ÇEVRESİNDE TEK MERKEZ
Daha önce Konya ve çevresinde yutma hastalıkları tanı ve tedavi merkezi bulunmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Öztürk, “Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Anabilim Dalı bünyesinde kurulan Torku Yutma Hastalıkları Tanı ve Tedavi Merkezi yutma bozukluğu olan hastalar için bir umut oldu. Merkezin açılmasında destekleri nedeniyle Torku Firmasına müteşekkiriz. Bölgesinde tek olan merkezde tanısı konulan hastalara yutma değerlendirmesi ile özel manevralar, egzersizler yaptırılarak veya cerrahi düzeltmelerle yutmasının gerçekleştirilmesi sağlanmaya çalışılmaktadır” diye konuştu.
“ORTALAMA GÜNDE 2 BİN DEFA YUTKUNUYORUZ”
Kişiye göre değişse de günde ortalama 2 bin defa yutkunduğumuzu belirten Prof. Dr. Öztürk, “Bazen boğazımıza bir yudum su veya tükürüğümüz kaçar. Dakikalarca nefes almak ve kaçan nesneyi çıkarmak için uğraşırız. İşte yutma bozukluğu olan bir hasta her yudum suda veya her lokmada aynı şeyi yaşıyor ya da bir lokma ekmeğe, bir yudum suya hasret kalıyor. Yutma farkında olmadan yaptığımız oldukça karmaşık bir işlemdir. Yutmanın gerçekleştirilebilmesi için sağlam bir dudak, dişler, yumuşak damak, sert damak, tükürük bezleri, gırtlak ve yemek borusuna ve bunları kontrol eden sinir ve merkezlere ihtiyaç vardır. Gıda ağıza alındığında dişler tarafından öğütülerek, dil ile birlikte tükürük ile karıştırılır ve yutmaya hazır hale getirilir. Gıda dil köküne doğru istemli olarak ilerletilir ve yutmanın otomatik istemsiz fazı başlar. Gırtlak yukarı doğru çıkar, hava yolu kapatılır, yemek borusu açılır ve gıdalar dil kökü arasında sıkıştırılarak yemek borusuna iletilir ve yemek borusundaki dalgalar ile mideye ilerletilir. Yutmanın her fazı ile ilgili hastalıklar karşımıza çıkabilmektedir. Yutma bozuklukları her yaş grubunda görülebilse de nörolojik hastalığı olan çocuklar ve yaşlılar daha çok risk altındadır. Özellikle sık tekrarlayan akciğer enfeksiyonu geçiren hastalarda, beslenme esnasında öksürüğü olan hastalarda mutlaka akılda tutulması gereken bir hastalıktır. Boğazda yemeğin takılması, yeme esnasında öksürük olması, özellikle sıvı gıdaların gırtlağa kaçması, yedikten sonra kusma, ağızda kötü kokunun olması, katı gıdaların alımında güçlük, yediklerin burundan gelmesi şikayetlerden bazılarıdır. Bazı hastalarda öksürük refleksi olmadan da yiyecekler akciğerlere kaçabilmektedir. Yutma bozukluğu olan hastaların birçok disiplin ile birlikte değerlendirilmesi gerekir” dedi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!