Yıllarca kendine o soruyu sorup durdu ve salgında büyüdüğü topraklara döndü

Güncelleme Tarihi:

Yıllarca kendine o soruyu sorup durdu ve salgında büyüdüğü topraklara döndü
Oluşturulma Tarihi: Haziran 27, 2021 18:00

Yaklaşık 16 yıl İstanbul’da yaşayan Efe Çakıroğlu, ne zaman nisan ayı gelse hep aynı cümleyi kurmuş: “Ben burada ne yapıyorum?” Ekonomik anlamda sıkıntıya düşüren pandemi, manevi anlamda cesaretini körüklemiş. Ve Çakıroğlu, rotayı büyüdüğü topraklara, Bodrum’a çevirmiş. Bugün Bodrum’da aşçılık dersleri veren, yiyecek-içecek işletmelerine danışmanlık yapan Efe Çakıroğlu ile kariyer yolculuğunu ve onun gözünden Bodrum’u konuştuk.

Haberin Devamı

Yıllarca kendine o soruyu sorup durdu ve salgında büyüdüğü topraklara döndü

* Sizi tanıyabilir miyiz? Çalışmalarınızdan söz eder misiniz?
- 1987 İstanbul doğumluyum ancak kendimi hep Bodrumlu olarak tanıttım. Zira 6 yaşımdayken Bodrum’a taşındık. Babam hem aşçı, hem de işletmeci olduğundan burada yıllarca deniz mahsulleri üzerine restoranlar açtı ve sektörde hatırı sayılır başarılara imza attı. Babanız cerrahsa ona ameliyathanede yardım edemezsiniz ancak bir aşçı ise ister istemez kendinizi restoranın içinde buluyorsunuz. Önce işin salon kısmında, 16 yaşımda ise mutfakta çalıştım. Hayalim avukat olmaktı ancak üniversite sınavında İstanbul Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü kazandım ve 18 yaşımda İstanbul’a taşındım. Yazları yine babamın restoranlarında çalışarak mutfakta deneyim kazandım. Üniversite yıllarım çok keyifli olsa da kariyerimi aşçılık üzerine yoğunlaştırmaya karar verip 2010’da Mutfak Sanatları Akademisi’nde chef&owner eğitimi aldım. Yalıkavak’ta iki sezon kendi restoranımı işlettim. Ancak istediğim gibi olmayınca tekrar İstanbul’a döndüm. İlk olarak Kalamata Restoran’da çalışmaya başladıktan sonra yolum tekrar MSA ile kesişti. Aralık 2012’den Mayıs 2017’ye kadar profesyonel aşçılık ve workshop eğitmen şeflerinden biri olarak kariyerimi sürdürdüm. Bu esnada Gastro İstanbul, Expo Milano gibi pek çok ulusal ve uluslararası organizasyonda görev aldım. 2014’te Alma la Scuola Internazionale di Cucina Italiana’da İtalyan mutfağı üzerine eğiticinin eğitimi programına katıldım. 2017’de Kanyon’daki İntema Yaşam Mağazası’nın atölye mutfağının koordinatörü olarak MSA’yla yollarımı ayırdım. Burada pek çok mutfak firmasıyla dijital içerikler üretme ve Ar-Ge yapma fırsatım oldu. Çok iyi networkler elde ettim. Ancak sonrasında MSA’yla bir kez daha yolum kesişti ve Şubat 2018’de workshop mutfakları koordinatörü ve sponsor ekipmanları Ar-Ge şefi olarak geri döndüm. Aralık 2020’ye kadar orada çalışmayı sürdürdüm. Tüm bu süreç boyunca özellikle Hint mutfağı, mezeler, vegan, vejetaryen ve raw mutfaklar, özel diyetlerle sürdürülebilirlik, adil gıda düzeni konularıyla içli dışlı olarak kendimi geliştirip dersler verdim. İstanbul maceram bu şekilde sonlanırken, şu anda Bodrum’daki Foodrum Culinary Park’ta profesyonel, temel ve ileri seviye aşçılık dersleri veriyorum. Ayrıca, yiyecek-içecek işletmeleri için danışmanlık yapıyor ve çeşitli firmalarla dijital anlamda içerik üretmeye devam ediyorum. OGGUSTO’da da Bodrum editörü olarak çalışıyorum.

Haberin Devamı

Yıllarca kendine o soruyu sorup durdu ve salgında büyüdüğü topraklara döndü

Haberin Devamı

BURADA NE YAPIYORUM?
* Bodrum’u neden tercih ettiniz?
- Yaklaşık 16 yıllık İstanbul maceramın son 4 senesinde ne zaman nisan ayı gelse hep aynı cümleyi kurmaya başlamıştım: “Ben burada ne yapıyorum?” Bu koşuşturma, trafik, gürültü, hava kirliliği, telaş ve daha sayamadığım pek çok sebep dolayısıyla zaten bir taşınma planım vardı. Sonunda bunu başardım. Hiçbir şey planlamadan, sadece ‘Gidiyorum’ diyerek işten ayrıldı. Gelip evimi tuttum, işimi bile sonradan ayarladım ve inanın bunların tamamını ekonomik anlamda çok büyük bir güçle yapmadım. Tek istediğim Ege’ye yerleşmekti ve tabii ki büyüdüğüm topraklarda ekmek kazanmak, emeğimi paylaşmak benim için çok önemliydi. Bu sebeple Bodrum’dan başka bir yeri hiç düşünmedim.

Haberin Devamı

Yıllarca kendine o soruyu sorup durdu ve salgında büyüdüğü topraklara döndü

LÜKS DE VAR, SALAŞ DA
* Bodrum’daki mekanlar hakkındaki düşünceleriniz? Favorilerinizi öğrenebilir miyiz?
- Özellikle OGGUSTO için içerik üretmeye başladığımdan bu yana hem eski, hem yeni, hem de İstanbul’dan gelen mekanları geziyorum. Aslında Bodrum’da her zevke göre bir mekan var. En lüksünden en salaşına, balıkçısından steak houseuna ya da ev lokantasına kadar çok geniş bir yelpazede hizmet alabiliyorsunuz. Ancak yine de Bodrum ucuz bir tatil yöresi değil. Hiçbir zaman da olmadı. Bundan sonra da olmayacak gibi görünüyor. Favori mekanlarıma gelirsek... Vamos Bitez, Sünger Pizza, Müdavim Bodrum, Moira Yalıkavak, Vula Bitez, Sue Coffee Bakery, İki Lokma, Olina Meze Evi ilk aklıma gelenler.

Haberin Devamı

Yıllarca kendine o soruyu sorup durdu ve salgında büyüdüğü topraklara döndü

DOLU DOLU BİR PROGRAM
* Sizden bir Bodrum programı alabilir miyiz? Neler yapılabilir?
- Öncelikle araç kiralayın. Bodrum’da toplu taşıma her yere gidiyor olsa da saatleri her zaman uymuyor. Taksinin de ülkemizin en pahalı tarifesini uyguladığını hatırlatmamda fayda var. Turgutreis, Yalıkavak ve Bodrum gıda pazarlarından en azından birini mutlaka gezin. Bir rehber ayarlayarak Bodrum’un arkeolojik tarihiyle ilgili önemli rotalardan Leleg Yolu’nu dolaşın. Şanslıysanız dağ çileği toplayarak afiyetle yiyebilirsiniz. Mevsim uygunsa kesinlikle mandalina bahçesi ziyaretinde bulunun ve kilo kilo alıp evinize götürün. Aynı şeyi deniz börülcesi, turp otu, hardal otu, ebegümeci gibi otlar ya da bunlarla hazırlanan bazlamalar ve börekler için de söyleyebilirim. Sahillerde yürüyüş yapın. Sabah erkenden kalkarak güneşe selam durun. Ya da elinizde dondurmayla gezerken bir banka oturup açık denizde güneşi batırın. Bunu Turgutreis sahilinde yapabilirsiniz örneğin. Ya da Yalıkavak yeldeğirmenlerinden kuşbakışı bir görüntü yakalayabilirsiniz. Belki de sahilde gece vakti uzanıp yıldızlara bakmak istersiniz çünkü büyük şehirde bu kadar yıldızı görme imkanınız maalesef olmuyor. Bodrum Kalesi ve Sualtı Arkeoloji Müzesi’ni ziyaret edin. Bununla birlikte Yalıkavak’ta bulunan Sandima köyü de lokasyonlarınızdan biri olabilir. Deniz için Aspat, Mazı ya da Çökertme koylarını tercih edebilirsiniz. Antik tiyatroda konserler başlıyor. Bunlardan biri için bilet alıp müziğin keyfini doyasıya çıkarabilirsiniz. Eskilerden Veli, Kule, Körfez, Cafe del Mar hala yerli yerinde durmakta. Gece hayatı için elbette çok farklı yerler açıldı ve belki de şimdiki gençlere daha çok hitap ediyorlardır ancak ben biraz daha bu konuda eski kafalıyım sanırım. Ben sevmiyorum ancak tabii ki Türkbükü ve Yalıkavak’taki beachler denize girmek ve mini konserlerle eğlenmek açısından son derece tercih sebebi olabiliyorlar. Lüks severler mutlaka Yalıkavak Marina’ya, alışveriş severler de Midtown, Avenue ya da Oasis’e yollarını düşürsünler.

Haberin Devamı

Yıllarca kendine o soruyu sorup durdu ve salgında büyüdüğü topraklara döndü

MANEVİ CESARET VERDİ
* Pandeminin hayatınıza ve işinize etkilerinden söz eder misiniz? Sektörünüze yansımaları ne yönde oldu?
Pandemi başladığında İstanbul’daydım. Bu süreçte asla İstanbul hengamesinde yaşamak istemediğime karar verdim. 6 Aralık 2020’de Turgutreis’teki evimde geçirdiğim ilk gecemde hayatımda verdiğim en doğru kararın bu olduğunu anlayarak çok uzun süre sonra ilk defa çok farklı bir huzurla uyudum ve uyandım. Yaklaşık 7 aydır da bu kararımdan bir an bile pişman olmadım. Daha da ötesi artık bahçede yetiştirdiğim domates ve biberlerim, her gün eve gittiğimde beni bekleyen ‘Şaş’ isimli çok tatlı bir kedim ve de her gün yanımda onurla taşıdığım özgürlüğüm var. Kısacası, ekonomik anlamda beni de sıkıntıya düşüren pandemi koşulları manevi anlamda cesaretimi körükledi ve bunu başarmama katkı sağladı. İstanbul’u hiç sevmedim ancak kariyerimde yükselmem için orada yaşamam gerekiyordu. Şimdi ise Bodrum’dayken tüm işlerimi çok daha rahat, huzurlu ve kazançlı bir şekilde gerçekleştiriyor olmanın keyfini yaşıyorum. Ama bunun için çok çalıştığımın altını çizmem gerekiyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!