İkinci hayat teşekkürü

Güncelleme Tarihi:

İkinci hayat teşekkürü
Oluşturulma Tarihi: Kasım 14, 2017 13:14

İkinci hayat teşekkürü

Haberin Devamı

DEĞİŞEN kalpleriyle yeni bir yaşama başlayan Canan Serçe (48), Yusuf Eneç (21) ve Ali Sözer (55), nakilleri yapan Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Öztekin Oto'yu muayenesinde ziyaret etti. Recep Topuz (37) ise yaşamını sürdürdüğü Rize'den telefonla buluşmaya katıldı.

1999 yılında geçirdiği trafik kazasının ardından hayata döndürülmek için verilen şok sırasında aortunun zedelenmesi nedeniyle defalarca kalp ameliyatı olan Canan Serçe, altı ay organ bekleyişinin ardından Prof. Dr. Öztekin Oto'nun 2000 yılında yaptığı ameliyatla hayata tutundu. 50'li yaşlardaki Mustafa Tatlı'nın kalbiyle yaşayan ve ameliyatından sonra hayatını organ nakline adayan Serçe, başkasının kalbini gururla taşıyor ve "Adım Canan, kalbim Mustafa Amca" diyor.

Yaşadıklarını anlatan Serçe, "Öztekin hoca ile tanıştığımda 6 aylık ömrüm vardı. Nefessiz kalıyordum, Oksijen alıyordum. 6 ayın bitişine 2 hafta kala kalp bulundu ve ben hayata döndüm. 18'nci seneye giriyorum. Kalp nakli gerçekten çok önemli. Sağlıklı birçok insandan daha sağlıklıyım. Spor dahil herşeyi yapabiliyorum. Organlarımı bağışlayacağım" dedi.

İKİNCİ YAŞAM

İkinci yaşamını Öztekin Oto'ya borçlu olduğunu dile getiren Yusuf Eneç ise, iki çocuğunu karın ağrısının ardından kaybeden babasının, karnı şişmeye başlayınca kendisini İzmir'e ulaştırdığını, Oto'nun ise önce yapay kalp ile 3.5 yıl sonra ise bulunan kalbi naklederek,  hayata bağladığını anlattı. Eneç, "Yapay kalbi hocamız değişik bir dekor ile takmıştı. Göğüs kafesimin küçük olması nedeniyle yapay kalbin bir parçası arkada, bir parçası önümdeydi. Kalp bulunduğu sırada anlaşılmaz bir şekilde, hocamızın kalp nakil ruhsatı geri alınmıştı, ama üç hastaydık, özel izinle ameliyatımız yapıldı. O zaman da babamız gibiydi, hala da öyle. 16 yaşında hastaneye gelmiştim. Hocamız bana; seni okula göndereyim diyordu. Yapay kalp vardı, utanıyordum, çekiniyordum. İnsanların bakışından rahatsız oluyordum. Açık öğrenim ile liseyi dışarıdan bitirttirdi. Kalpdaşım sigara ve alkol kullanmamış, ben de kullanmıyorum. Günlük aktivitelerimi karşılıyorum. İşte çalışıyorum" diye konuştu.

İnsanları organlarını bağışlamaya da çağıran Eneç, "Organ bağışlanmadığında toprak oluyor. Kalp bağışı çok az, böbrek ve karaciğer hastaları bize göre daha şanslı. Ölen insan organlarını bağışlasa bile ailesine sorulmadan alınamıyor. Beyin ölümü gerçekleştiyse aileye sorulmadan kalp alınabilmeli" dedi.

"HOCAMIN ELLERİNDE HAYAT BULDUM"

Yalova'da çalıştığı dönemde hastalandığını ve tüberküloz teşhisi konulduğunu, kardeşlerinin araştırmasıyla Prof. Dr. Öztekin Oto'ya ulaştığını söyleyen Diyarbakırlı Ali Sözer de "Hoca ilk muayenede rahatsızlığımın kalbimde olduğunu tesbit etti. Kalbimin değişmesi gerekiyordu, bir yıl bekledim. Zaman zaman yoğun bakımda, zaman zaman serviste yatıyordum. Bulunan kalpler uygun değildi ve sonunda Konya'dan bulundu. Kalp uçakla getirildi ve Öztekin hocam kalp naklini gerçekleştirdi. Hocamın ellerinde hayat buldum" diye konuştu.

DOKU REDDİNİ ÇOK İYİ ENGELLİYOR AMA KANSER RİSKİNİ ARTTIRIYOR

Hastalarının övgü dolu sözleri karşısında duygulanan Öztekin Oto, Canan Serçe'nin 18 yıla yakın bir süre önce kalp nakli olduğunu ve 10'ncu yıla kadar çok iyi yaşadığını ifade ederek, "Canan hanım, 10'ncu yılda karın ağrısıyla geldi. Kalın bağırsağında tümör oluşmuştu. Tümör çıkarıldı. Lenfoma idi ve olabileceğin en iyisiydi. Ben bunlarda tümörün sık görüldüğünü biliyorum. Çünkü yeni ilaçlar doku reddini çok iyi engelliyor ama 10'ncu yıldan sonra yumuşak doku kanser riskini arttırıyor. Onun için periyodik tarıyoruz. Canan hanımın lenfoması kemoterapi sonrasında geriledi ve geçti. Hastamız bunu yenip normal yaşantısına geri döndü. 8 yıldır sağlıklı yaşıyor. Kanser ve Kalp nakli kontrollerini yapıyoruz. Hatamız normal aktif yaşantısını sürdürüyor" diye konuştu.

Prof. Dr. Oto, Gaziantepli Yusuf Eneç'in nakil öncesi ve sonrasını ise şöyle anlattı: "Yusuf geldiğinde 16 yaşındaydı. Kalbin kasılma hızı yüzde 20 civarındaydı. Bir ay içinde kalbin kasılma hızı yüzde 10 kadar düştü, yoğun bakım hastası haline geldi. Kaybedecek noktadaydık. Böbrek yetmezliği vardı, acilen yapay kalp alınması gerekiyordu. Çünkü kalp içinde pıhtı vardı. Standart değil, kalbin tamamen çıkarılıp total yapay kalp takılması gerekiyordu. Türkiye'de o ana kadar yaşayan total yapay kalp uygulaması yoktu. Yakın zamanda yapılanlar bazı üniversite hastanelerinde kanamayla kaybedilmişti. Biz yapay kalbi taktık ve en basit kalp ameliyatı kadar kanadık. 3.5 yıl yaşattık. Sarılığı geçti. Sonunda iyi bir kalp bulundu, memleketi Gaziantep'ten. Kalbi taktık. Çok zor bir ameliyattı. Yapay kalbi testereyle keserek çıkardık. Parmaklarım günlerce ağrıdı. Taburcu ederken babasının sigortası bitmişti, zorlandık. Tedavi sürecinde okulunu bitirttik. Şu anda çalışıyor, sporunu da her şeyini de yapıyor. Kendi deyimi ile 6 yaşında."

Mehmet KURT / İZMİR, (DHA)

FOTOĞRAFLI

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!