Güncelleme Tarihi:
Çiçeklerin Efendisi’ne veda ederken...
Perşembe akşamı Süleyman Dingil’i kaybettik. Meslektaşları, arkadaşları, öğrencileri olan bizler çiçeklerin efendisi, ormanların şövalyesi, antik şehirlerin filozofu Süleyman ağabeyimizi, Antalya ise büyük bir değerini, sevdalısını kaybetti. Eğer tanımıyorsanız müsaadenizle benim gibi birçok turizmciye de önayak olan ve 40 yıl boyunca gezdirdiği binlerce turiste Antalya’yı sevdiren bu nadide insanı kısaca size anlatayım.
Antalya camiasında derin bir iz bırakan Süleyman Hoca’yı anlatabilmek kolay değil, zira ne kelimelere, ne sözlere sığar onun 85 yıla sığdırdıkları. Belki de onu tanımlayan en doğru söz ‘gerçek bir Antalya sevdalısı’ olurdu. En büyük tutkusu kurduyla kuşuyla, böceğiyle çiçeğiyle, ormanıyla antik şehirleri ile Antalya’sı idi. Yazdığı kitaplar, yaptığı sunumlar Antalya envanterinin eşi bulunmaz çalışmaları olarak arşivlerde kalacak. Engin bilgi ve donanımının yanı sıra sabırla, tebessümle yaptığı anlatımları duymak onu aramamız, konuşmamız için yeterli bir nedendi. O konuşurken ‘işte Antalya’nın yaşayan tarihi, canlı belleği ‘ diye düşünürdüm.
Süleyman Hoca, Google’ın olmadığı yıllarda birçoğumuzun başvurduğu yegâne ansiklopedimizdi. En çabuk ve doğru cevabı ondan alırdık. Bir tur esnasında nerede olursak olalım onu arar, turistin bize sorduğu çiçeği tarif eder ve ondan çiçeğin her dilden adını ve hatta özelliklerini alırdık. ‘Koparma, zehirli olabilir’ demişti bir kez bana. Hem çiçeği hem beni korumuştu galiba. Çiçeklerin babası gibiydi. Ve çiçekler açarken bir toplantı esnasında olduğu yerde sessiz sedasız, ağrısız, acısız terk etti sevdiklerini. Antalya’nın ormanlarını, tabiatını ve florasını anlattığı 13 kitabı yıllar boyu birçoğumuzun başvurduğu en önemli kaynak ve rehberimiz olmuştur.