Üniversite içe kapandı kapım hep açık kalacak

Güncelleme Tarihi:

Üniversite içe kapandı kapım hep açık kalacak
Oluşturulma Tarihi: Eylül 29, 2008 00:00

Rektörlüğe dört yıl aradan sonra tekrar seçilen Prof.Dr. Rıza Ayhan, Ayhan, geçmiş dört yıllık dönemde Gazi’nin "içe kapandığını" belirterek, "Kapım her zaman herkese açık oldu, bundan sonra da o kapı açık kalacak" dedi.

Kendinizle ve bilimsel kariyerinizle ilgili neler söylersiniz?

- Yayınlanmış sekiz kitabım, 12 bildiriler kitabında yayınlanan makalem dört yabancı dilde 10 yurt içi dergilerde yayınlanmış makalelerim var. Çeşitli toplantılar, seminerler, konferanslar... Master ve doktorada yönettiğim çok sayıda tez ve girdiğim dersler de yine akademik faaliyetler arasında. Alanım ticaret hukuku. 33 yıldır kürsüdeyim. 18 yıldır idarecilikle uğraşıyorum. İşimi iyi yapmak isterim. İdarecinin sorumluluğu kuruma ve başkalarına karşıdır. Bu büyük bir sorumluluk. Hukuk esaslı, teamülleri dikkate alan, herkesi kurumun ortak amaçları doğrultusunda seferber etmeye yönelik bir idarecilik anlayışım oldu. Olumsuz ifade ve tavırlardan daha çok olumlu ve teşvik edici bir tutumu benimsiyorum. İdareci rutini takip etmenin ötesinde kuruma yeni, yaratıcı ve olumlu katkılar sağlayabilmelidir. Arkadaşlarımla tüm personelimle birlikte Gazi Üniversitesi’ni bir adım daha öteye taşımanın çabası içindeyim. Rektörlük görevi dolayısıyla her gün yoğun bir görüşme trafiği yaşıyorum, fakat kapım her zaman herkese açık oldu, bundan sonra da o kapı açık kalacak.

Dört yıl aradan sonra Gazi Üniversitesi rektörlüğüne yeniden seçildiniz. Dört yıl önceki Gazi ile şimdiki Gazi’yi kıyaslar mısınız? Neler yapılmış neler yapılmamış?

- Ben sadece görevi devraldığım günden itibaren değil önceki dönem içinde de nelerin yapılıp nelerin yapılmadığını sürekli takip ettim. Bu benim için kuruma karşı sorumluluğumun ötesinde ahlaki ve vicdani bir görevdi. Bin 66 oy almıştım, bunun üçte birinden daha az oy alan Kadri bey rektörlük görevine atanmıştı. Köşeme çekilme lüksüm yoktu. Seçimin olduğu her yerde size verilen her oy size bir ödev yükler.

Benim şık ve uygun bulmadığım konulardan ilki, o dönemdeki yönetimin oy nispetsizliği sebebiyle yaşadığı ezikliğe bizim dönemimizi kötüleyerek mukabele etmeye çalışması oldu. Elbette bunu ifade etmemin nedeni bir muhakeme biçimini, üniversiteye, idareye yaklaşımda bir zihniyet yapısını ortaya koymaktır. Üniversiteyi Amerika ve Avrupa üniversitelerine açmıştık, öğretim üyelerimizi buralardaki üniversitelere karşılıklı anlaşmalar çerçevesinde gönderiyorduk, bu kaldırıldı. Maalesef liyakat esasına, teamüllere riayet edilmeksizin kadro tasarruflarında bulunuldu. Oysa böyle bir tutum kurum içi barışı, nesnel rekabet ruhunu öldürür, onun yerine kayırmacılığı getirir. Atatürk, üniversitemizin temeli olan Gazi Terbiye’yi 1926’da kurarken buranın bilim ve eğitimde tüm Anadolu’yu aydınlatacak bir meşale olmasını dilemişti. Ülkenin her yanında yeni üniversiteler kurulurken bunlara destek sağlamak konusunda bir hamle yapılmadığı gibi üniversite içe kapandı. AOÇ’den alınan dört yüz dönümlük üniversite arazisi kat karşılığı bir anlaşma ile müteahhide verilmiş. Çok üzücü. Bir üniversitenin binaları apartman daireleri olamaz. Hastane ve çocuk hastanesi konularında ortada hiçbir ilerleme yok. Şimdi elbette uzun bir liste çıkartmak istemem. Sonuçta bu farkı en iyi üniversite mensupları biliyor. Çünkü bu fark onların sadece yazı olarak okuduğu konular değil, doğrudan doğruya hayatı. Ancak devlet hizmetinde devamlılık esastır. Bu söylediklerim kamuoyuna bir fikir vermeye yöneliktir yakınma değildir. Bizim görevimiz sürekli bir mukayese duygusu ile davranmak değil geçmişi ve geleceği bir arada değerlendirerek en iyisini yapmaktır.

İkinci döneminizde hangi konulara öncelik vereceksiniz? Yeni kampuslar açma, yeni fakülteler ve yüksek okullar kurma projeleriniz var mı?

- Takdir edileceği gibi öncelikli hedefim bu eleştiri konularındaki eksiklikleri telafi etmektir. Öte yandan Erasmus programına 2004’te dahil olmuştuk, hem bu programda hem de Leonardo programında işbirliğini geliştireceğiz. Çubuk’ta bir yerleşke oluşturacağız. Zaman içinde burada yeni bir üniversite kurulabilir. Spor alt yapısını geliştireceğiz. Öğrenci konseyini yönetime katacağız. Yönetim ilkemiz hukuk, adalet ve akademik teamüllere uymaktır. Üniversite ile sanayi işbirliğini geliştireceğiz. Buna bir alt yapı sağlamak adına döner sermayeyi yaygınlaştıracağız. Üniversite öğretim üyeliğini mesaiye tabi bir iş olarak değil gönül esaslı bir hayat tarzı olarak görüyoruz. Öğretim üyelerimizin kapasitelerini en iyi şekilde kullanabilmeleri için gerekli her tür desteği sağlayacağız. Anadolu’da açılan birçok yeni üniversite var. Çok zorluklar yaşıyorlar, en başta da öğretim üyesi kadroları yeterli değil. Anadolu’ya öğretim üyesi yetiştireceğiz. Onlara her tür desteği vereceğiz. Gazi büyük bir üniversite, adı büyük, kendisi büyük. Dolayısıyla buna yakışır şekilde hayatla, dünya ile bütünleşmiş bir kurumsal yapı amaçlıyoruz.

İş dünyasına yönelik çalışmalarınız var mı?
/images/100/0x0/55eae234f018fbb8f89cd44a


- İş dünyası dediğimizde, öncelikle işin maddi unsurunu oluşturan dernekler, fabrikalar, işletmeler akla geliyor, hemen paralelinde de moral unsuru, değerler, ilişki biçimleri, örgüt psikolojisi, sosyolojisi, halkla ilişkiler gibi alanlar hatırlanıyor. Bizim her iki alana yönelik çok ciddi katkılarımız olabilir. Biraz önce üniversite sanayi işbirliğinden söz ederken de belirttim. Ar-Ge faaliyetlerinden tutun pazarlamaya kadar çok çeşitli alanlarda iş dünyasına hizmet verebiliriz. Öte yandan artık lokal pazarlar değil küresel pazarlar söz konusu. Bu, yeni davranış, ilişki biçimleri demek. Yapınızı ona göre kuracak, elemanlarınızı bu yeni dünyaya göre hazırlayacaksınız. Biz bu türden eğitimleri yapabilecek, kurumsal kimliği oluşturacak donanıma, bilgi ve birikime sahibiz. Türkiye’de iş dünyası çok canlı, çok mücadeleci. Yeni teknolojileri, yeni kurumlaşma öğretilerine son derece açık. Bizim iş dünyasıyla ilişkilerimiz alanı temsil eden kurumlar üzerinden olacaktır. Hem işverenler hem de çalışanlarla bu manada birlikler, sendikalar üzerinden bağlar kuracağız. Üniversitede yeni bir yapılanma içindeyiz. Burada ilgili fakülteler ve çalışanlarını üniversitenin iş dünyasıyla ilişkiler konusunda motive edecek, destek verecek bir anlayışı öne çıkartacağız.

Özgeçmişinizi okudum. Birçok sivil toplum kuruluşuna da üyesiniz. Türkiye’de sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarını yeterli buluyor musunuz? Sivil toplum kuruluşları nasıl çalışmalı, neler yapmalıdır?

- Bizde sivil toplum benzeri kuruluşlar tarihte de var. Vakıflar, loncalar bu tür görevleri de yerine getiren yapılar. Ancak modern anlamda sivil toplum kuruluşlarının toplumumuzda öne çıkmasının tarihi doksanlı yıllardır. Bu da anlaşılabilir bir durumdur, çünkü sivil toplumun teşekkülü için bir ülkede demokrasinin de belli bir yetkinlik düzeyinde olması lazım.

Sivil toplum kuruluşlarına yönelik birçok eleştiriler de mevcut. Sadece yurt dışında çeşitli fonlardan para alıp proje gerçekleştiren kamusal çıkarları hesaba katmayan ya da bunu bir öncelik olarak görmeyen sivil toplum kuruluşları da var. Sorun yurt dışından fon alması değil, sonuçta ne yaptığı.

STK’ların topluma yapacağı her katkı sivil alanı geliştirecek, bu da demokrasiyi güçlendirecektir. Ben tam da bu noktadan bakıyorum sivil toplum kuruluşlarına ve bu manada onlara destek olmaya çalışıyorum. Ülkemizde her vatandaşın bir sivil toplum kuruluşuna üye olmasını, burada gönüllü faaliyetlerde bulunmasını dilerim. Çünkü dışarıda kalıp eleştirmek yerine katılıp eleştirileri orada dile getirmek, ilgili kurumun politikalarında egemen olmak çok doğru bir tutum. Modern toplum aynı zamanda örgütlü toplum demektir. Bir toplumun kendi kaderine egemen olması onun örgütlü yapısından geçiyor. Bu bilincin yaygınlaşması, bunun pratik sonuçlarına ilişkin daha fazla verinin ortaya konması, tahmin ve umut ediyorum ki, vatandaşlarımızın ilgisini daha da yükseltecektir.

Üniversite kenti olduk

Ankara’daki üniversiteler içinde Gazi’nin konumu ne olmalıdır?

- Ankara önemli ölçüde bir üniversite kenti oldu. Çok değerli, yetkin üniversiteler var. İşlerini iyi yapıyorlar. Ancak ne onlar ne de bizim için rekabette bir kentin referansları belirleyici olabilir. Bizim ufkumuz üniversitenin ismine uygun şekilde üniversal, yani evrensel. Biz dünyanın en iyi üniversiteleri arasına girmek istiyoruz. Çok zengin bir öğretim üyesi kadromuz var, toplumun her kesiminden öğrencimiz mevcut, bu da bize adeta küçük bir Türkiye özelliği kazandırıyor. Uluslararası açılımlarımızı zenginleştirerek sürdüreceğiz. Avrupa-Amerika üniversitelerinin yanı sıra Uzakdoğu ve Ortadoğu da ilgi alanımız içinde. Üniversiteler öğrencilerine bir kimlik bir duruş verirler. Gazi’nin misyonu kendine güvenli, müteşebbis, kendini geliştirmek isteyen, ufku bütün dünya olan öğrenciler yetiştirmek. Onlar Gazi ile biz onlarla gurur duyalım. Geçmiş mezunlarımız Türkiye’nin en seçkin kurumlarında görev yaptıkları gibi dünyanın birçok yerinde de Türkiye’nin aydınlık geleceğinde söz ve rol sahibi olmak için çalışıyorlar. Üniversite internet sitemize ekleyeceğimiz bir linkle gazilileri buluşturmak istiyoruz. Mezunlarımızın tecrübeleri yeni gelen kuşaklar için yol gösterici olacaktır.

Bize gelmelerini beklemeyeceğiz

Üniversite-sanayi işbirliği konusunda Gazi Üniversitesi hangi çalışmalar içinde olacaktır?

- Ne yazık ki üniversiteler içinde yer aldıkları şehirlerle ekonomik, kültürel bağlar kurmakta zorlanıyorlar. Bunu aşmak için de ciddi bir çaba gösteriyorlar. Sanayi denildiğinde, bunu üç ayak üzerinden düşünmek lazım. Bunlardan birincisi TÜBİTAK ile ortak projeler, ikincisi Avrupa’daki bağlantılı olduğumuz üniversiteler ile birlikte geliştireceğimiz projeler ve nihayet doğrudan doğruya sanayide yer alan kurumlarla, işletmelerle kuracağımız ilişkiler. Bildiğiniz gibi mimarlık-mühendislik, teknik eğitim, endüstriyel sanatlar gibi fakültelerimiz sanayi ile çok ilgililer. Ya oturup birilerinin gelmesini bekliyorsunuz ya da aktif rol üstlenip ilişkiyi siz kuruyorsunuz. Biz şimdi ikincisini yapacağız. Arkadaşlarımız sanayicilerin kapılarını çalacak, üniversitenin kapasitesini ortaya koyup işbirliği imkanlarını araştıracaklar. Burada özellikle sanayicilerin örgütlü yapılarıyla işbirliği yapmayı düşünüyoruz.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!