Oruçlu iken alışveriş daha fazla tükettiriyor

Güncelleme Tarihi:

Oruçlu iken alışveriş daha fazla tükettiriyor
Oluşturulma Tarihi: Eylül 25, 2007 00:00

Tüketiciler Birliği Genel Başkan Yardımcısı Kemal Özer, iftarda ve sonrasında gıda tüketiminin açken düşünüldüğü kadar fazla olmadığını belirterek, "Bu yüzden tüketeceğiniz kadarını almak için aç karnına alışverişe çıkmayın" uyarısında bulundu.

RAMAZAN ayında aç karnına alışverişe çıkılmaması konusundaki uyarılara karşın iftar öncesinde 14.00-18.00 saatleri arasında marketlere ve pazarlara adeta akın ediliyor.

Tüketiciler Birliği Genel Başkan Yardımcısı Kemal Özer özellikle hafta sonlarında market yetkililerinin boşalan rafları doldurmakta güçlük çektiğini, tüketicinin talebini karşılamaya çalıştığını söyledi.

Razaman ayında sadece gıda ürünlerine fazlaca talep olduğunu vurgulayan Özer, birçok kişinin Ramazan ayında adeta "tüketim canavarı" olduğunu bildirdi.

Marketlerdeki renk ve ışıklandırmanın açlıkla birleşmesi sonucunda iftara 2 saat kala yapılan alışverişin bilinçsiz olacağını ifade eden Özer, şunları kaydetti:

"İftardan 2 saat önceki zaman diliminde, açlığın iyice hissedildiği anlarda alışverişin dozu kaçabiliyor. Aç olanlar, marketteki her şeyden almak istiyorlar. Özellikle Ramazan ayına girerken et ve süt ürünleri, bakliyat ile meyve ve sebzede yapılan yüzde 100’e yaklaşan zamlara bilinçsiz alışveriş yapılınca market çıkışında fatura kabarık oluyor. Birçok kişi bu faturayı kredi kartıyla ödüyor ve Ramazan sonrasında da kredi kartı borcunu ödemek için çırpınıyor. Bazı fırsatçılar, vatandaşların bu şekildeki tüketimini bildiği için Ramazan öncesinde inanılmaz zamlar yapıyor."

14.00’A KADAR TAMAMLAYIN

Alışverişe çıkmadan önce mutlaka bir alışveriş listesi hazırlanmasını öneren Özer, gıda alışverişlerinin en geç 14.00’e kadar tamamlanmasını önerdi.

Fazla ürünle yüklü fatura ödememek için alışverişin en uygun saatinin iftardan sonra olduğunu vurgulayan Özer, şu önerilerde bulundu:

"İhtiyaç listesi dışında kampanya, renk ve ışıklandırmaya kanıp başka ürüne yönelmeyin. İftarda ve sonrasında gıda tüketimi, açken düşünüldüğü kadar fazla olmuyor. Bu yüzden tüketeceğiniz kadarını almak için aç karnına alışverişe çıkmayın. Hafta sonları fiyatlar biraz daha fazla olabiliyor, bunun için hafta içinde alışverişe çıkın. Marketler arası fiyat karşılaştırması yaparak ürününüzü alın. Ürünlerin son kullanım tarihlerini mutlaka kontrol edin. Alışverişe çıkarken yanınıza az miktarda para alın ya da kendinize bir limit belirleyin."

Başkent’in en eski camisi  Sultan Alaeddin

ESKİ Ankara olarak bilinen Kale içerisinde bulunan Sultan Alaeddin Camisi, Ankara’nın ilk camisi olma özelliğini taşıyor. Cami, 1178 yılında Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat tarafından yaptırıldı, 1361’de Osmanlı hükümdarı Orhan Gazi ve 1433’de de Şerife Sünbül Hatun tarafından iki defa büyük onarım gördü. Cami ilk yapıldığı tarihten bu yana gördüğü tamiratlarla orjinal yapısını kaybetti. Mahalle halkının fakir olması sebebiyle derneği olmayan caminin mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait. 676 kapasiteli camide bir imam ve bir de müezzin görev alıyor.

İKİ MİHRAPLI
Caminin avlusuna girdiğinizde bahçede bir mihrap göze çarpıyor. Bu mihrap caminin ilk mihrabı. İlk mihrabın dışarıda kalma sebebi ise ilk yapıldığında kale duvarına yakın olan camide, rutubet olduğu için daha sonraki yıllarda cami yana kaydırıldı. Bu sebeple mihrap taşınmamış yerine yenisi yapılınca ilk mihrap da dışarıda kaldı.

Giriş kapısında iki kitabe

Kapı girişinin üstünde Arapça iki kitabe var. Sol taraftaki kitabe Sultan Orhan devrine ait Miladi 1361 tarihli. Kitabede, "Büyük Efendimiz Ulu Sultan (Tanrı mülkünü ebedi kılsın) cemaatinden Lulu Paşa 763 senesinde bu mübarek camiyi tamir etti".

Miladi 1433 tarihli sağ taraftaki kitabede ise, "Tanrının mağfiretini dilemek için bu kutlu mescidi Mehmet Han oğlu Murat Han saltanatı günlerinde Şerife Sünbül Hatun 837 yılında tamir ettirdi" yazıları bulunmaktadır.

Açık büfe iftar hasta ediyor

Yeme isteğini daha fazla tetiklediği belirtilen açık büfe iftarları nedeniyle, son günlerde sindirim sistemi rahatsızlığı şikayetleriyle hastanelere başvuran hasta sayısının arttığı bildirildi.

RAMAZAN ayında vücut metabolizmasının bozulmaması için ramazanda diğer aylara göre sağlıklı beslenmeye daha fazla özen gösterilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Tamer Tetiker, önceleri otellerde uygulanan, bugün lokantalarda da yoğunlukla görülen açık büfe uygulamasının, yeme isteğini tetiklediğini vurguladı. Tetiker, şunları söyledi:

"Açık büfe uygulamasında kişi her yemekten ve tatlıdan tat almak istediğinden, yemenin dozu kaçabiliyor. Buna bağlı olarak son günlerde sindirim sistemi rahatsızlıkları nedeniyle başvuran hasta sayısında yoğunluk görülüyor. Bu şikayetlerde mide ağrısı, yanma ve batma hissi, hazımsızlık, şişkinlik ilk sıralarda yer alıyor. Vücudun su kaybına bağlı olarak ishal şikayetleri de oldukça fazla. Her polikliniğe günde 8-10 hasta iftarda bilinçsiz beslenme nedeniyle başvuruyor."

Prof. Dr. Tetiker, açık büfenin neden olduğu dezavantajları asgari düzeye indirebilmek için yemeğe bir tabak salata ile başlanması önerisinde bulunarak, "İlk gıdanın mideye girmesinden 15 dakika sonra mideden beyine tokluk sinyalleri gider. Salatadan sonra sıcak yemeklere geçilmeli. Böylece kişi daha az yiyerek kendini tok hisseder" dedi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!