Yazılmamış habere ihtar

Güncelleme Tarihi:

Yazılmamış habere ihtar
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 22, 2016 23:18

MUHABİR arkadaşlarımızdan Fırat Alkaç, 7 Mayıs’ta Ümraniye Erdem Hastanesi yetkililerini aradı.

Haberin Devamı

Doğum sırasında yaşanan bir enfeksiyon sonucu hem eşini hem de yeni doğmuş bebeğini kaybeden Yusuf Görgülü, hastane yetkilileri hakkında Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunmuştu. Hastane hakkında tazminat davası da açmıştı.

 

Hastane yetkilileri, Alkaç’a bilgi vermedi, hasta yakınının iddiasını yanıtlamadı. Ardından görülmedik bir yönteme başvurarak, avukatlar aracılığıyla Hürriyet’e bir “ihtarname” gönderdiler:

 

“... Fırat Alkaç tarafından müvekkilim Erdem Hastanesi aranmış, 2015 Ağustos ayında yaşanan talihsiz bir olay ile ilgili haber yapacağını ve haberle ilgili bizlerin de görüşlerini almak istediğini beyan etmiştir.

 

Haberin Devamı

Muhabirinizin bahsetmiş olduğu olay ile ilgili olarak adli makamlarca tarafımıza intikal ettirilmiş bir belge bulunmamaktadır. İdari makamlarca yapılan soruşturma sonucunda hastanemizin konu ile ilişkin kusurluluğuna ait rapor da bulunmamaktadır.

 

Böyle bir durumda, söz konusu haberin asılsız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu, tek taraflı beyana dayanarak yapılacak haberin de gazetecilik meslek etiğine aykırı olduğu aşikârdır. Haberin hastanemizin itibarını sarsmak amacıyla yapıldığı ortadadır, haberin yapılması ve hastanemizin toplum nazarında itibarsızlaştırılması halinde Hürriyet gazetesi hakkında yasal yollara başvuracağımızı ihtaren bildiririz.”

 

Son zamanlarda haberlerin “maksatlı” olduğunu söyleyen siyasetçilere sık rastlar olmuştuk ama böylesi ilk kez oluyor. Yazılmamış bir haberin niyetiyle ilgili suçlamada bulunuluyor; yargıya başvurma tehdidinde bulunuluyor.

 

Bir hastane hakkında savcılığa intikal etmiş bir iddia varsa bunun yazılmasından doğal ne olabilir? Kaldı ki, Alkaç, suç duyurusuyla ilgili belgeleri alınca sadece hasta yakınının suçlamalarıyla hastaneyi suçlu gösteren peşin hükümlü bir haber de yazmıyor; kendilerini arayıp iddiaya karşı yanıtlarını almak istiyor.

 

Haberin Devamı

Bir hastanenin itibarı, son derece doğru biçimde yürütülen bir gazetecilik faaliyetine karşı böyle “ihtarname” göndererek korunmaz. Anlaşılan bu yöneticiler, ne halkla ilişkilerden anlıyorlar ne de gazeteciliğin ne olduğunun farkındalar.

 

Hürriyet ne yaptı, hastanenin tehdit kokan bu ihtarı karşısında? Tabii ki, olayı araştıran Fırat Alkaç haberini yazdı. Hürriyet de 15 Mayıs günü “Doğumda hijyen davası/Önce bebeğim sonra karım öldü” başlığıyla yayınladı haberi. Elbette hastane yöneticilerinin iddiaları reddettiği bilgisini de ekleyerek...

 

ENSESTE YAYIN YASAĞI

 

TACİZ, tecavüz, cinsel istismar haberlerinin yoğunlaşması, bu vakalardaki artışa işaret ediyor. Ensest vakalarında bir artış olup olmadığını, ne kadar yaygın olduğunu ise bilmiyoruz.

 

Haberin Devamı

Zira ensest, hemen her platformda yasaklanmış bir kavram. Hatta gazeteciler, özellikle editörler arasında bile ensest haberleriyle ilgili yayın yasağı olduğu gibi bir kanaat var. Oysa böyle bir yasak yok.

 

Basın Kanunu’nda ensest ile ilgili sayılabilecek iki madde var. İkisi de haber vermeyi yasaklamıyor. “Kimliğin açıklanmaması” başlıklı 21. maddede “Türk Medeni Kanunu’na göre evlenmeleri yasaklanmış olan kimseler arasındaki cinsel ilişkiyle ilgili haberlerde bu kişilerin kimliklerini açıklayacak ya da tanınmalarına yol açacak şekilde yayın yapılmaması” isteniyor. 18 yaşından küçük olan suç faili veya mağdurların kimliklerinin açıklanması da suç olarak tanımlanıyor.

 

Haberin Devamı

“Cinsel saldırı, cinayet ve intihara özendirme” başlıklı 20. madde de ensest haberleriyle ilgili. Bu maddede “Cinsel saldırı, cinayet ve intihar olayları hakkında, haber vermenin sınırlarını aşan ve okuyucuyu bu tür fiillere özendirebilecek nitelikte olan yazı ve resim yayımlayanların para cezasıyla cezalandırılması” hükmü getiriliyor.

 

Görüldüğü gibi, yasa “haber vermenin sınırlarının aşılmamasını” ve “özendirici yayın yapılmamasını” öngörüyor; yasak getirmiyor, sadece sınırları çiziyor. Kaldı ki, çizilen bu sınırlar aynı zamanda gazetecilik meslek etiği ile de uyumlu. Ensest haberleri, özendirici olmamak, kimlik açıklamamak ve haberi şiddetin pornografisine dönüştürmemek kaydıyla yazılabilir.

 

Haberin Devamı

OKURDAN KISA KISA

 

CEMRE Demircioğlu: 11 Mayıs’ta, Kelebek’te yayınlanan “Köy çiçek açtı” yazısında Siyah Kalem Şirketi’nin yürüttüğü konut projesinin adı defalarca geçirilerek reklam yapılmış. Yapılış itibari ile tartışmalı olan projeye karşı eylemleri haber yapmayan gazetenizin proje sahipleri ile ortaklık kurması, köşe yazısı adı altında reklamını yapması gazetenizin tarafsızlığını zedeliyor.

 

Müberra Ekemen: Ölüm ilanlarında ve haberlerde ısrarla tekrarlanan bir yanlış beni rahatsız ediyor; “namazını müteakip” yerine “namazına müteakip” yazılıyor. En yeni örneği 17 Mayıs’ta ikinci sayfadaki “Oya’ya veda” haberinin son paragrafında. “ikindi namazına müteakip kılınan cenaze namazı” denilmiş.

 

Muharrem Akduman: “Dudak uçuklatan kefalete ret” haberinde “... Sayın Gündeş şimdiki tek çok çocuklarını doğurdu” yazılmış. “Tek” ve “çok” çocuk? Garip bir Türkçe. (19 Mayıs)

 

A. Feridun Gündoğdu: 16 Mayıs, sayfa 46. “Erdoğan’dan tebrik mesajı”. Erdoğan dışında Başbakan ve Spor Bakanı’nın da kutladığı yazılı. Halbuki CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu da kutlamıştı. Sonra da tarafsız yayın yapıyoruz diyorsunuz.

 

Aysel Tanol: İnternette 13 Mayıs’ta çıkan “Sinop’ta konferans gerginliği” haberinde Nurettin Yıldız’a yönelik protestolar aktarılmış. Ama bu protestonun nedeni yok! Aynı kişi için Kahramanmaraş’taki protesto haberinde de “çocuk evliliği konusunda yaptığı açıklamalar nedeniyle eleştirilen” denilmiş. Neden açıkça yazmıyorsunuz? Yıldız, “Altı yaşında çocukla evlenilebilir” diyen biri.

 

Mehmet Çağlayan: “Twitter’dan reklam yapan vergi verecek” başlığı haberin içeriğine uygun değil. Yanıltıyor. Haberde “Elektronik ortamı da işyeri sayacak olan Maliye reklam yapanları da vergi mükellefi olarak değerlendirecek” deniyor. (16 Mayıs/internet)

 

D. Alver: 20 Mayıs günkü gazetenin 25. sayfasında Binali Yıldırım’ın Erzincan’ın 3. Başbakanı olduğu yazılıyor. Aynı gün Ege ekinde manşet şöyle; “İzmir’de 4. Başbakan”. Hangisini doğru kabul edelim?

Not: Yıldırım, Erzincan doğumlu ama İzmir milletvekili. İki haber farklı yönlerini esas almış. 

 

Ömer Öder: Web sayfanızdaki videolu reklamların birdenbire açılıp durmasından haber okuyamaz hale geldik. Ne Explorer ne Chrome ne Firefox. Hiçbir şekilde durduramıyoruz.

 

Remzi Özdemir: Ailece takip ettiğimiz bir site hurriyet.com.tr. 30 Nisan’da saat 22.00 itibarıyla sitenizde cinsel içerikli 17 haber ve başlık vardı. Hürriyet’in tık almak için bu tür haber ve başlıklara ihtiyacı var mı?

 

Suphi Bediz: 21 Mayıs tarihli gazetenizin “Dünya” sayfasındaki haber başlığı “Bağdat’ ta tansiyon dinmiyor”. Benim bildiğim tansiyon düşer veya çıkar. Başlığın “Bağdat’ta tansiyon düşmüyor” olması gerekmez miydi?

 

Cenap Kayasü: “Adli kontrol şartıyla serbest” haberinde işadamı Halit Dumankaya’nın “eski AKP milletvekili” olduğu yazılmış. Oysa Dumankaya, 1991-95 döneminde ANAP’tan milletvekili olmuştu.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!