Hüseyin Yayman

Patriotlar Suriye Savaşının habercisi mi?

23 Kasım 2012
Türkiye’ye patriot bataryalarıyla ilk defa 1991’deki Birinci Körfez savaşında tanıştı…

Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın çok istemesine rağmen Türkiye savaşa girmedi.
Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay, Dışişleri Bakanı Ali Bozer ve Savunma Bakanı Safa Giray istifa etti…
Üç istifa aslında siyasi bir depremdi ancak Türkiye bu istifaların perde arkasını konuşmadı.
Patirotların gelmesindeki amaç Irak’ın elindeki SSCB yapımı scudlardan korunmaktı ancak buna rağmen bazı füze başlıkları sınıra yakın illere düştü ve büyük infial oldu…
Savaşın sonunda ABD, Saddam’ı, Kuveyt’ten çıkardı ancak iktidarına dokunmadı…
Savaştan sonra Kuzey Irak’ta uçuşa yasak bölge ilan edildi, Çekiç Güç kuruldu, Habur sınır kapısı kapandı, PKK Irak ordusundan ağır silahlar edindi ve bölge dinamikleri değişti.
Türkiye, ABD’nin ısrarlı çağrılarına rağmen İngiltere’yle arasındaki ilan edilmemiş ‘kozmik mutabakat’ nedeniyle savaşın dışında kaldı.

Yazının Devamını Oku

Öcalan, kardeşi gelmeden önce mesajı yazmıştı

19 Kasım 2012
AÇLIK grevleri cumartesi günü yaşanan olağanüstü trafikle son buldu. Türkiye'yi geren 67 günlük sürecin sonunda ise açlık grevlerinin verdiği 10 mesaj dikkat çekti.

Sürecin uzun bir hikayesi ve görünmez kahramanları var. İlerde son 24 saatin tarihi yazıldığında yaşanan trafiğin önemi çok daha iyi görülecek. Bülent Arınç’ın

AÇLIK GREVLERİNİN VERDİĞİ ON MESAJ 1. Sivil itaatsizlik eylemlerinin, şiddetten daha etkili olduğu birkez daha anlaşıldı… 2. Aktörlerin diyalog içinde ortak hareket etmesi çözüm sürecini hızlandıran bir etki yaptı 3. Grevi sonlandırma talebi, Ankara’nın telkiniyle BDP'den geldi ve bir sorun çıkmadı... 4. Öcalan, birkez daha kendince BDP/PKK cephesini eleştirdi ve ‘iyi adamı’ oynadı... 5. Ada’dan gelen mektup muhataplık tartışmalarını sonlandırıp, çözümün yolunu gösterdi 6. Nihai çözümün şiddette değil, diyalogda olduğu birkez daha ispatlandı... 7. Mehmet Öcalan isminin önümüzdeki günlerde daha fazla gündeme geleceği görüldü 8. Şemdinli’den 5 şehit haberinin gelmesi yeni ‘provakasyon’ iddialarını akla getirdi! 9. Ankara, sürece hakim olduğunu isterse tüm sorunu çözebileceğinin sinyallerini verdi… 10. PKK: Sorunu yaratan, BDP: Sorunun parçası olan, Öcalan: sorunu çözen adam algısı oluştu.
sözleri aslında devam eden arka kapı diplomasisinin gizli kodlarını taşıyordu. Ancak final adımı varılan uzlaşma gereği Adalet Bakanlığı gözetiminde atıldı. Gece gündüz devam eden görüşmeler sonunda Ankara ile BDP arasında bir uzlaşma sağlanırken, açlık grevleri kazasız biçimde atlatıldı. Eylemin bitmesinin politik anlamı bir yana yürütülen derin diplomasi adrenalinli yüksek aksiyon filmi gibi gelişti.
16 Kasım 2012 Cuma, saat 16.40: Bu saatte Diyarbakır’dan gelen telefonla başdöndürücü bir trafik başladı. Bu süreçte önemli sorumluluk üstlenen Gültan Kışanak, Mehmet Öcalan’ın Ada’ya gitmesi talebini Adalet Bakanlığına iletti ve start verildi. Bir taraftan cezaevinden gelebilecek bir kötü haberin süreci olumsuz etkileme ihtimali, diğer yandan bir çözüm yolu bulunmuş olması tansiyonu yükseltiyordu. Bundan sonrası operasyonun kozmik biçimde yürütülmesine kalmıştı. Görüşmeleri yürütenler sürecin gizli kalması konusunda oldukça hassas davrandılar. İlk olarak Mehmet Öcalan’ın İstanbul’a gelmesi lazımdı ve öyle de oldu. 19.25 uçağıyla İstanbul’a gelen Mehmet Öcalan, geceyi gözlerden uzak bir mekanda geçirdi. Bu arada bakanlık ile BDP heyeti arasındaki yoğun telefon trafiği devam etti.
17 Kasım 2012 Cumartesi saat 16.00: Sabah erken saatlerinde yola çıkan heyet, öğle sularında Ada’ya vardı ve görüşme başladı. Abdullah Öcalan’ın, kardeşiyle görüşmesinde herhangi bir pazarlık yaşanmazken, Öcalan sadece ‘devlet heyetiyle’ görüşmelerin yeniden başlamasını arzuladığını dile getirdi. Daha önce kardeşinin ‘diyaloglarını doğru aktaramayacağını’ öne süren Öcalan, bu defa sürecin hassasiyetini göz önünde bulundurarak mesajını kendi el yazısıyla yazdı. Yaklaşık 40 dakika süren görüşmede Öcalan,  ‘çözümün önünü tıkayanlar’ olduğunu ifade etti. Öcalan, görüşme bittiğinde cebindeki mektubu kardeşine verdi. Öcalan, kardeşi gelmeden önce açlık grevlerinin bitmesi kararını vermişti. Cezaevi müdürünün gözetiminde yürütülen süreç sorunsuz tamamlanırken, Mehmet Öcalan akşam saatlerinde İstanbul’a döndü. Mektubun Mehmet Öcalan tarafından Asrın Hukuk Bürosu’na ulaştırılmasıyla, bir aşama daha tamamlandı. Daha önce DTP’nin sine-i millete dönmesi ve BDP’nin Meclis’e dönmesi tartışmalarında olduğu gibi Öcalan, kriz çıkaran değil, çözen kişi oldu.
Cumartesi saat 18.15: Zamanla yarış mektubun alınmasıyla bitmedi. Ankara ile irtibat halinde olan BDP heyeti, mesajı alır almaz Adalet Bakanlığı’ndan cezaevlerine gitmek ve açlık grevlerini sonlandırmak için izin istedi. Ankara, açlık grevlerini bitiren mesajın bir an önce kamuoyuna açıklanmasını isterken, heyetin trafiğe takılması heyecanı an be an yükseltti. Kısa bir gecikmeden sonra mektup kamuoyuna açıklandı ve toplum rahat bir nefes aldı.

AÇLIK GREVLERİNİN VERDİĞİ ON MESAJ

 

Yazının Devamını Oku

Sikorskyler neden düşüyor

12 Kasım 2012
Son beş ayda ikisi Jandarma’ya, biri Kara kuvvetlerine bağlı üç Sikorsky helikopteri düştü.

Bunlara Afganistan’da düşen helikopter eklendiğinde sayı dört oluyor...
İlki 22 Temmuz’da Hakkari, Dağlıca, Deryan Tepe’de askerleri bırakırken kazaya uğradı...
İkincisi 16 Ağustos’ta Diyarbakır Lice’de enerji nakil hattına takılıp düştü.
Üçüncüsü ise 10 Kasım Siirt Pervari kırsalında kaza kırıma maruz kaldı.
Bu sayı son otuz yılda verilen toplam helikopter kaybından daha fazla...
Doksanlı yıllarda Kuzey Irak’a düzenlenen operasyonlarda dahi bu kadar kayıp verilmedi.
Sadece bu helikopter kazalarında 24 asker hayatını kaybetti...

Yazının Devamını Oku

BDP açlık grevlerini bitirebilir mi?

6 Kasım 2012
BDP açlık grevlerini sonlandırabilir mi?

Sanmıyorum... Çünkü BDP başlatmadı ki, BDP bitirsin...
Açlık grevlerini ‘devrimci halk savaşına’ karar verenler başlattı ve devam ettiriyorlar.
BDP’liler iyi niyetli arayışların içinde olsalar da, netice almaları pratikte zor görünüyor.
Netice alınsa da, bu BDP’nin özgül ağırlığından kaynaklanmayacak.
Muhtemelen perde gerisinde devam eden mekik diplomasisi nedeniyle olacak.
PKK, uzun zamandır ‘uluslarası toplumun dikkatlerini üzerine çekecek’ eylem arayışındaydı.
Son iki yılda silahlı eylemler dahil, neredeyse hemen her yol denendi...

Yazının Devamını Oku

MHP kongresinin analizi

4 Kasım 2012
MHP, politik özgül ağırlığı, aritmetik başarılarından yüksek bir parti.

Parti, son dönemde eylemlerinden daha çok söylemleriyle eleştirilerin odağında yer alıyor.
Bütün zamanlarda olduğu gibi bu defa da heyecanı yüksek bir kongre oldu.
MHP’nin asıl sorunu zaten bu potansiyeli, kinetik enerjiye dönüştürememekte yatıyor.
Kongreden herkesin farklı bir beklentisi ve öngörüsü vardı.
Taban iktidar, toplum umut bekliyor...
Taban iktidar perspektifi beklerken, toplum eski sorulara yeni cevaplar arıyordu.
Kongre, ne bu sorulara cevap verdi, ne de MHP’yi iktidara taşıyacak perspektif ortaya koydu.

Yazının Devamını Oku

Başbakan'ın 10. yıl konuşmasının kodları

3 Kasım 2012
Başbakan Erdoğan, partisinin iktidara gelişinin 10. yılında, 2002-2012 döneminin bilançosunu çıkarırken, önemli siyasi mesajlar verdi.

Konuşmanın yapı çözümlemesini yaptığımızda öne çıkan mesajları şu şekilde sıralayabiliriz...

On yıllık dönemde ‘milletin iradesini’ hakim kıldıklarının altını çizen Başbakan, ‘cumhuru hor gören, istismarcılar gitti, gerçek cumhuriyetçiler geldi’ dedi.

Başbakan Erdoğan üzerinde durduğu konular kadar, bahsetmediği konularla da dikkat çekti.

Metinde, sistem tartışmalarına özellikle girilmezken, yeni anayasanın muhakkak yapılacağı vurgulandı.

Kampın ‘geleceği planlama toplantısı’ olduğunun altı çizilirken, konuşma, icraatların anlatıldığı ve politik mesajlarının verildiği iki ana bölümden oluştu.

Başbakan, kamuoyu araştırmalarında öne çıkan ‘eğitim, sağlık, ulaştırma, emniyet, adalet’ hizmetleri alanında yaptıklarını anlatırken, 10 yıl önceyle bugünü karşılaştırdı.

BU DEFA ARİF NİHAT VE NECİP FAZIL’DAN OKUDU

30 Eylül kongresinde Sezai Karakoç, Mehmet Akif, Aşık Veysel ve Arif Nihat Asya’dan şiirler okuyan Tayyip Bey, bu defa Necip Fazıl’ın ve

Yazının Devamını Oku

O istihbarat kimden geldi?

30 Ekim 2012
Cumhuriyet yüzüncü yılına emin adımlarla yürürken bir türlü yasaklardan kurtulamıyor...

Her şeyden önce bu tür tartışmalar Anadolu’daki ‘uluslaşmanın’ tamamlanmadığını gösteriyor…
İktidarla-muhalefet, cumhuriyet konusunda uzlaşamıyorsa hangi konuda anlaşacak...
Bir yandan ‘tüzüklerle çarpışarak’ iktidara gelen bir parti, diğer yandan yasaklar...
Cumhuriyetin kısa tarihi bu tür yaman çelişkilerle dolu...
Devlet geçmişte halkı Ulus meydanına sokmuyordu, bugün cumhuriyeti kutlamak isteyenleri.

İSTİHBARAT KİMDEN GELDİ?

Yazının Devamını Oku

Suriye politikası değişiyor mu

23 Ekim 2012
Aslında politikada herhangi bir radikal değişiklik yok.Türkiye’nin tutumu belli ve bundan geri adım atılmayacak.

Ancak üslup ve demeçlerin kimyasında ciddi bir değişim var.

Geçmişe nazaran daha diyalogcu ve daha pozitif bir dil hakim.

Bunun nedeni ‘Suriye konusunda daha kontrollü’ davranılması yönündeki uyarıda yatıyor.

AK Parti, ANAR, Pollmark ve Denge isimli araştırma şirketleriyle düzenli olarak çalışıyor.

Her ay ‘Türkiye Gündem Araştırması’ yapılıyor ve güncelle ilgili halkın nabzı tutuluyor…

Partinin yaptırdıklarında da, dışardan olanlarda da Suriye konusunda benzer sonuçlar çıkıyor.

Toplum, genelde Ortadoğu ve özelde Suriye’de yaşananlardan kaygı duyuyor.

Siyasal İletişim Ofisi’nin yaptığı son araştırmada bu durum net olarak görülüyor.

Yazının Devamını Oku