Medyalardan : Ciddî geyikler

Güncelleme Tarihi:

Medyalardan : Ciddî geyikler
Oluşturulma Tarihi: Ekim 14, 2002 18:12

Medyalardan bir iki alıntı. Karşı takımın golüne sevinen kulüp başkanı (Hangi coğrafî bölgeden, bilin bakalım!) – Yayaya alkol muayenesi – Evinde türbanla gezen Diyanet İşleri Başkanı – Sular kesilince köpükler içinde kalan tonton darbecimiz... vd haberler.

Haberin Devamı

KARŞI TAKIMIN GOLÜNE SEVİNEN KULÜP BAŞKANI

Tufan Abi
’nin (Türenç) köşesinden nefis bir anekdot. Olduğu gibi aktarıyorum :

Mesut Yılmaz 1983 yılında bakan olduktan sonra, bir gün Bulvar Palas'ta yemek yerken yanına Rizespor başkanı gelmiş, ‘‘Artık bakan oldun. Al kulübün anahtarlarını ne yaparsan yap, ben zaten iflas ettim’’ demiş. Yılmaz da anahtarı alıp, hemen oradaki bir işadamına vermiş, ‘‘Şu andan itibaren Rizespor'un başkanı sensin’’ demiş. Meğer adam futbolun F'sini bilmiyormuş. Aradan zaman geçmiş, bir gün Rize'de yeni başkanla maç seyrediyorlarmış. Başkan Yılmaz'a ‘‘Top hangi kaleye girerse biz kazanırız?’’ diye sormuş. Yılmaz da göstermiş. Devre sıfır sıfır sona ermiş. İkinci yarıda rakip takım gol atmaz mı! Yılmaz devre arasında kalelerin değiştiğini söylemediği için Başkan sevinçten ayağa fırlamış. Seyirci öfkeden deliye dönmüş ve uzun uzun başkanı yuhalamış.” (Hürriyet, 14 ekim)

Tufan Türenç’in yazısı için :
http://www.hurriyetim.com.tr/yazarlar/yazar/0,,sid~9@nvid~185331,00.asp


*

YAYAYA ALKOL MUAYENESİ

Bir tane de Ayhan Aydemir’in Ankara’da bunlar konuşuluyor köşesinden, yine hiç değiştirmeden aktarıyorum :

“DYP Antalya eski milletvekili Hayri Doğan’ın yeğeni Mehmet Ali, İstanbul Sarıyer’de bir restoranda arkadaşlarıyla alkol duvarını aşmıştı. İstanbul polisi de o anda restoranın biraz ilerisinde sürücülere alkol kontrolü yapıyordu. Polisin kontrol yaptığı nokta oldukça kalabalıktı. Yeğen Mehmet Ali, masadan kalkıp kontrol yapan polisin yanına gitti. Polis elindeki aleti Mehmet Ali’ye tutarak "üfle" dedi. Mehmet Ali üfledi. Polis, "86 promil" deyip ehliyet ve ruhsatı istedi. Mehmet Ali, "yanımda yok" deyince polis arabayı parka çekmek istedi. Ama arabanın da olmadığını söyleyen Mehmet Ali’ye polis, "kardeşim o zaman ne arıyorsun burada" diye çıkıştı. Mehmet Ali’nin cevabı "Arkadaşlarla şu karşıda biraz demlendik. Sadece alkol derecemi öğrenmek istedim..." oldu. (Milliyet, 14 ekim)

Ayhan Aydemir’in yazısı için : http://www.milliyet.com.tr/2002/10/14/siyaset/siy05.html


*

HANGİ SİYASETÇİYE HANGİ MÜZİK YAKIŞIR

Trabzon’da özel bir müzik kursu, siyasi liderlere yakışan müzik türünü belirlemek için anket yaptırmış. (Ben bunlara lider denmesine sinirleniyorum ya, neyse...) Ben kime neden bu tür müzik yatıştırılmış, bilemedim. Siz karar verin (Akşam, 9 ekim) :

-        Recai Kutan : Tasavvuf müziği
-        Devlet Bahçeli : Mehter marşı
-        Bülent Ecevit : Türk halk müziği
-        Mesut Yılmaz : Caz
-        İsmail Cem : Rock
-        Deniz Baykal : Özgün müzik
-        Tansu Çiller : Türk sanat müziği
-        Cem Uzan : Pop
-        Tayyip Erdoğan : Klasik batı müziği

Ben olsam bu suale ne cevap verirdim acaba? Biraz düşünmem lazım.


*

EVDE TÜRBANLA GEZEN DİYANET İŞLERİ BAŞKANI

Eski Diyanet İşleri Başkanı ve eski Devlet Bakanı Dr. Lütfü Doğan, türban takan kadınların ne hissettiğini anlamak için evinde türban takıp gezmiş. “Örtünen kadınların ruhî durumlarını bizzat anlamak istedim. Türban taktım ve birkaç saat evde dolaştım. Türbanla dolaşmak hiç kolay birşey değil. Çok büyük özveri istiyor” demiş.(Posta, 10 ekim)

L
ütfü Hoca, iyi ki idamın tartışıldığı günlerde TBMM üyesi değildi. Allah muhafaza ya “idam mahkumlarının ruhî durumunu” merak etseydi!


*

ALLAH BAŞKA SIKINTI VERMESİN

Kenan Evren, katıldığı bir törende suyun insan hayatı için ne kadar önemli olduğunu şu sözlerle anlattı: “Su sesi, para sesi, kadın sesi insan hayatının vazgeçilmez unsurlarıdır. Ben susuzluğun ne demek olduğunu biliyorum. Su kesilir, banyoda çoğu zaman köpükler içinde kalırdım.” (Posta, 10 ekim)

Tonton darbecimiz neyse ki “paranın ve kadının önemini” anlatmaya kalkmamış! (Bu haberi okurken, çocukluğumun bir radyo reklamı geldi aklıma : “Su sesi, para sesi, Grundig radyolarının sesi” diyordu galiba, markayı tam hatırlayamadım, Telefunken miydi acaba?)

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!