Her mevsime bir aşk yaraşır (2)

Güncelleme Tarihi:

Her mevsime bir aşk yaraşır (2)
Oluşturulma Tarihi: Kasım 16, 2002 14:04

Çocukluk aşkları

Bu seferki mini dizide amacım; hafızamda seyahat ederek, yaşadığım aşk/sevgi sarmalını sorgulamak.

Hedefim, bastırılmış duygularımızın içinde bulunduğu Pandora Kutusu'nu birlikte açmak, içinden ne çıkarsa onunla yüzleşmek!

Size: ‘‘Şu şahsı zamanında iliklerime kadar sevmiştim!‘‘, dedirtebilirsem; geç de olsa, zamanında gizlediğiniz, varlığından utandığınız bir duygunuzdan şimdi gurur duymanızı temin edebilirsem ne mutlu bana!

* * *

Taa! okul öncesi çocukluğumdan başlayacağım.

Hatırladıklarımı adeta 'hafıza boşaltarak' tekrar yaşamaya çalışacağım.

Sizi de benzer bir seyahata davet ederim.

* * *

Okul öncesi dönemde annemin tek ve sezeryanla doğmuş çocuğu olarak, 'evin gülü' durumundaydım.

Benim doğumum sırasında (1951-Ankara) annemin rahmi parçalanmış, hatta önce öldüğüne hükmedilmiş.

Sonra sağ olduğu ortaya çıkınca, bu sefer haklı olarak, bir daha doğum yapmaya kalkışması intihar olarak nitelenmiş.

Annem rahmetli; ilkokul mezunu bir kadın, fakir aile kızı, Ankara'nın ilk yıllarda yabancısı, ayrıca kadınlığı elinden alınmış bir kadın, evliliği oturmamış bir insan olarak tüm eksik duygularını benim üzerimde tatmin etmeye çalışırdı.

Ben onun tatmin edemediği ideallerini gerçekleştirmeye mecbur oyuncağı, gereğinde dostu, arkadaşı, başarılı okul hayatım nedeni ile Ankara bürokrasisi içinde statüsü ve hatta kocası idim.

Babamın uzun süren hastalığı sırasında, beşinci sınıfta iken, bir ay aynı yatakta yatmıştık.

İşte o tarihten beri ben insanları bizar edecek kadar çok sık çişe gitmem ile ünlendim.

Annemin yatağında vücudumu saran tepkisel duyguları başımdan def etmek için çişimin geldiğine hükmeder, yatağı böyle terk eder, ancak düzeldikten! sonra yatağa geri dönerdim.

Sonradan çözdüm, annemle yaşadığım çok boyutlu ilişki beni; ama yatakta, ama hayatta iktidar kavramı ile başı dertte bir insan yaptı.

İktidarı káh abarttım, káh ondan kaçtım.

Bir ömür boyu!

* * *

İlkokul öncesi ilk ilgimi çeken kız çocuğu, Ankara-Sıhhıye İlkiz Sokak'ta komşu kızı Ayşe idi.

Ayşe, herhalde o zamanlar 3-4 yaşında, ama bana öyle geliyor ki; cinselliğinin, dişiliğinin pekala farkında bir çocuktu.

Pek fettan, pek işveli bir kızdı.

Bahçe duvarına sözüm ona sohbet etmek üzere oturduğumuzda sanki amaçlı olarak eteğini açar, beyaz donunu ve bacaklarını benim göz zevkime sunardı.

Ben de ağzımdan salyalar akıtarak, engin beş yaş tecrübemle, sohbeti habire uzatırdım!

* * *

Annemin arkadaşı Melehat Teyze'nin kızı Deniz ise en yakın arkadaşlarımdan birisiydi.

Bir gün arkadaşlık sınırlarını zorlayıp, ona karşılıklı olarak birbirimize cinsel organlarımızı göstermeyi teklif ettim.

O önce hangi organını kastettiğimi anlamadı. Ben de 'çiş yapan organın!', deyince beni annem ve annesine gammazladı.

Annem ve Melehat Teyze beni dinlene dinlene, sıra ile eşek sudan gelene dek dövdüler.

Deniz'in babası benim bir cinsel sapık olduğuma hükmetti. Bir süre kızı ile görüştürmedi. Galiba sonradan benim 'gariban bir oğlan çocuğu' olduğum kabul gördü, sabıkam silindi.

* * *

Okul öncesi diğer gözdem Edibe Teyze'nin kızı Canan’dı. Sarı saçları, renkli gözleri ile Canan bana kendisine çok dikkatli davranmam gereken bir saydam bebek gibi gözükürdü.

Sanki, ustalar Canan'ı kıymetli ve kırılgan taşlardan özenerek yapmışlardı.

Ona karşı, aklım sıra, çok özenli idim. Evde koştururken, itip, masaya çarpan kaşını patlatana kadar!

* * *

Benim Fahriye Ablam ise İlkiz Sokak Taşkın Apartmanı'ndaki kapı komşumuzun benden çok büyük kızı Aytaç Ablaydı.

Galiba ben 3-4 yaşında iken o lisedeydi.

Çok ama çok güzel bir genç kızdı. Yıllar sonra gördüğümde ona yine hayran kalmıştım.

Bir gün onu banyodan yeni çıkmış, çıplak vücudunu bir havlu ile kurularken kapı aralığından seyretmiştim.

'O gün ki gördüm seni,

Yaktın ah yaktın beni!'

O tarihten sonra ben Aytaç Abla'nın, aklım sıra, şımarık bir sevgilisi olup çıktım.

O durumun farkında değildi ama beni de az şımartmıyordu!

Ben de onu, yanında gördüğüm her türlü erkek arkadaşından kıskanıyordum.

(Haftaya: İlkokul aşkım Bahar!)

Haberin Devamı

Cüneyt Ülsever'in yenibir.com'da yayınlanan diğer yazıları:

Her mevsime bir aşk yaraşır (1)
Her mevsime bir aşk yaraşır (3)
Her mevsime bir aşk yaraşır (4)
Her mevsime bir aşk yaraşır (5)
Her mevsime bir aşk yaraşır (6)
Her mevsime bir aşk yaraşır (7)
Her mevsime bir aşk yaraşır (8)
Her mevsime bir aşk yaraşır (9)
21. Yüzyıl nasıl bir insan istiyor? (1)
21. Yüzyıl nasıl bir insan istiyor? (2)
21. Yüzyıl nasıl bir insan istiyor? (3)
21. Yüzyıl nasıl bir insan istiyor? (4)
21. Yüzyıl nasıl bir insan istiyor? (5)

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!