GeriSeyahat Umumi arzu üzerine: Fuhuş süpermarketi Artemis
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Umumi arzu üzerine: Fuhuş süpermarketi Artemis

Umumi arzu üzerine: Fuhuş süpermarketi Artemis

Evet, umumi arzu üzerine açık saçık ve de hafifcecik sapık yazılarımızı sürdürüyoruz. Bugünkü konumuz Dünya Futbol Şampiyonası’nı ve dolayısıyla dünyanın dört bir yanından gelmiş damarlarında bira gezen abazanları ağırlamaya hazırlanan Berlin’de açılan, iddiaya göre Avrupa’nın en büyük genelevi Artemis…

Dedim ya, Almanya’nın başkenti Berlin, 9 haziranda başlayacak olan Dünya Kupası’na hazırlanıyor. Dünya kupası demek, dünyanın dört bir yanından ‘eğlenmeye ve kurtlarını dökmeye’ gelen binlerce erkek demek. Gündüz stadyumlarda, gece bar ve pavyonlarda…

 

Genelevler ve fahişeler de harıl harıl hazırlık yapıyor haliyle…

 

Almanya, 2002 yılından beri fuhuşu serbest bıraktı, legal hale getirdi. Yani fahişelik Almanya’da diğerleri gibi bir meslek. Genelevlerin gizlisi saklısı yok ve burada pezoların adı ‘yönetici’, fahişelerin adı ‘seks işçisi’…

 

400 bin fahişeden bahsediliyor Almanya’da. Korkunç bir rakam… ama 9 haziran – 9 temmuz arası beklenen 3 milyon futbol fanatiğinin ‘talebini’ karşılaması yine de zor.

 

Feministler ve ‘meslek kuruluşları’ özellikle eski Doğu Bloku’ndan ‘ithal malı’ kadınların pazarı işgal etmesinden korkuyor. Fuhuş mafyasının son anda ülkeye sokmak üzere sınıra 40 bin kadın yığdığı gibi şizo söylentiler dolaşıyor şehirde.

 

Ama ‘bilir’kişiler bu iddiaları yalanlıyor: “Bir kadın ithal etmek için ciddi altyapı ve yatırım gerekli” diyor bir yardım kuruluşunun sorumlusu. “Dört hafta sürecek bir organizasyon için gereken yatırım çok yüksek. Zaten dağ taş polis olacak…”

 

Yani ‘kurtarmaz abi’ demek istiyor, ‘yoksa dükkan senin!’

 

Zaten pezolar da pek iyimser değil. Mesela Berlin’deki Cafe Pssst adlı küçük bir genelevin patronu F.W. “Futbol fanatikleri genelde zil zurna sarhoş oluyor” diyor, “Üstelik bir kereliğine bize geliyorlar. Düzenli müşterilerimi tercih ederim…”

 

*

 

Bu arada, girişte sözünü ettiğim Artemis de kapılarını açmış, futbol fanatiklerini bekliyor…

 

Artemis, işletmecisinin iddiasına göre (bizim gazete promosyon reklamlarında söyledikleri gibi) ‘Berlin’in değil, Almanya’nın değil… Avrupa’nın en büyük kerhânesi’ olmakla övünüyor.

 

Berlin Olimpiyat Stadı’na metroyla sadece 3 istasyon mesafede (aaa, tesadüfe bak!), dört katlı, 3.000 m2 kapalı olan dev bir fuhuş mabedi Artemis. Yüz kadın ve aynı anda 3.000 müşteri ‘kapasiteli’…


(Artemis, Yunan mitolojisinde bekâret ve iffet yemini eden bir tanrıçadır. Adının bir genevele verildiğini bilse ne derdi acaba?)

 

Giriş paralı ve pahalı: 70 Avro. (115 YTL civarında) Bu sadece giriş parası. ‘Görmek için’ yani. Cinsel hizmetler ayrı ödeniyor. Asgari tarife (1/2 saati) 60 avro. Kimi ‘ekstralar’ 120 avroya kadar çıkabiliyor.

 

Sadece nakit kabul ediliyor müessesede, girişte ATM’ler dizili bunun için. Çek, senet… ı-ıh!

 

Artemis’in önemli bir özelliği var: fahişeler de 50 avro giriş ücreti ödüyor. Ama bu sistem sayesinde, kazandıkları para tamamen ceplerine gidiyor, pezolara pay vermiyorlar.

 

Müşteri parayı doğrudan kadına ödüyor, hani ‘elden ele’ dedikleri gibi. Ortada yüz binlerce avro dönüyor haliyle. Bu yüzden her yerde güvenlik kameraları var. ‘Odalar’ hariç tabii ki. Bu odalarda da alarm sistemi kurulu. Artemis’te görevli 54 kişinin yarısı güvenlikçi…

 

Artemis, Her tarafı suni mermer ve akrilik leopar derisi kaplı bir genelev, bir barı, bir lokan… özür dilerim, bir restaurantı, bir (porno) sineması ve bir havuzu (‘suları o kadar iyi filtre ediliyor ki, diyor yöneticisi malum endişeleri bertaraf etmek için, içebilirsiniz bile!), sonra tabii ki saunası, spor salonu ve Kleopatra, Kazablanka, Safir, Fallüs… gibi seksi isimler verilmiş ‘odaları’ var burada.

 

Bir kere içeriye girdikten sonra, erkekler (müşteriler) soyunup civciv sarısı bornozlarla, çalışan kadınlar ise anadan üryan geziyor ortalıkta.

 

Çeşitli ülkelerden gelmiş güzel ve genç kadınlar çalışıyor burada. ‘Tesiste’ güvenlik içinde yatıp kalkabiliyorlar, çünkü pek çoğu başka şehirlerden, başka ülkelerden gelmiş.

 

Fizikleri dışında tek şart: pasaportları, çalışma izinleri ve sağlık kontrolleri tam olacak. Ve en az 2 dil bilecekler. (Yabancı dil, yani İngilizce, Almanca felan…!)

 

Mesela Stella 28 yaşında bir Fransız. On gün art arda çalışıyor, sonra dört gün evine, dinlenmeye gidiyormuş. Kazancı iyi, ayda ortalama 10 bin avro. (16 bin YTL)

 

Sadece çalışan kadınlar değil, açılalı 5 ay olmuş, Artemis’in işletmecileri ‘işlerinden’ çok memnun:

 

“Günde ortalama 40 fahişe ve 250 müşteriyle, beş ayda, 6,4 milyon avro yatırımın yüzde 90’ını amorti ettik” diyor Reiko Opitz adlı, her cebinde bir cep telefonu olan sarışın adam. Artemis’in müdürü mü, değil. ‘Sözcüsü’ diye tanıtıyor kendini.

 

Avrupa’nın en büyük fuhuş süpermarketi olmakla övünen (“Fuhuş’un McDonalds’ı” diyor Le Monde) Artemis’in sahibinin kim olduğu açıklanmıyor.

 

İddaya göre, genelevin % 70 hissesi… kime ait olabilir Sayın Türk okurları, Almanya’da bir kerhâne açılırsa kimin olabilir bu?

 

Elbette ki bir Türk girişimcinin… Haki Şimşek isimli bir işadamından söz ediliyor. Eski bir kazino (kumarhane) patronu imiş.

 

*

 

Şimdi, sevgili okurlarım, bir gazetecinin masabaşı haber yapması hiç yakışık almaz. Hele hele benim gibi, bir başka gazetede çıkmış bir haberi araklaması... (Le Monde, 26-27 Şubat 2006 – F.Potet, S.Mandard, A.Jacob imzalı haberden…)

 

Ne yapmalı bir gazeteci? Sokağa çıkmalı değil mi, habere gitmeli, yerinde, gözleriyle görmeli, incelemeli, gerekirse denemeli ve haberini öyle tam ve özgün yapmalı.

 

Ama şans yok ki bizde anasını satayım, göreve diye ya Hakkâri-Çukurca’da duvarı çatlayan kamu binasını teftişe, ya Kars’a, Gümüşhane’ye, Ağrı’ya seçim haberi yapmaya gönderirler bizi.

 

Saaayın Özkök, ben de Fransız meslektaşlarım gibi Berlin’e gidip, yerinde incelemelerde (!) bulunup haber yapmak istiyorum.

 

Nasıl Hıncal Abim gittiği oteli, yediği yemeği anlatıyor… ben de öyle büyük bir layfstayl yazarı olmak istiyorum.

 

Hani Pepsi Cola fabrikasını gezdiğinizde, çıkarken size meşrubat, kasket masket verirler…

 

Hani Hürriyet’i gezenlere de biz tişört, Hürriyet yazılı kalem, bloknot filan veriyoruz…

 

Söz, Artemis’ten ne hediye verirserse onu da size getireceğim Saaayın Özkök!

 

İlk röportajı Artemis’te yapsak? Hadi be…

False